Erkekler, içlerini sık sık dökmezler. Ama döktükleri zaman da yanınıza bir tercüman almak durumunda kalabilirsiniz. Örneğin bir erkek, sessiz bir şekilde kanepede oturur, dakikalar boyunca dalgın dalgın camdan bakar ve birden bire 'benim biraz kendime zaman ayırmam lazım' diyebilir! Buyurun bakalım. Bunun ilişkiniz için ne anlama geldiğini sorsanız, 'İşte, öylesine... Biraz kafamı dinlemek istiyorum yani' şeklinde şahane bir açıklama yapar. Şimdi bu ne anlama gelmektedir? Bir süreliğine görüşmemek mi ister? Kendine yeni bir hobi mi bulmak ister? Çok mu kısıtlanmış hisseder? Yoksa sadece fazla çalıştığını mı ima eder? Sorular, sorular ve özellikle de şu soru gelir aklınıza: 'Bu ciddi bir alarm mesajı mı yoksa her şey yolunda mı?'
Bu tip alarm cümleleriyle ve bu gibi durumlarla nasıl başa çıkabileceğimizi öğrenelim.
İş Alarmı
"Çok yoğun bir dönemdeyim, şu sıralar akşamları geç kalabilirim" diyor. Siz de kendi kendinize soruyorsunuz: "Artık bütünüyle işine mi zaman ayıracak? Birlikte hiç vakit geçiremeyecek miyiz? Benim yakınlık ihtiyacımdan kaçmak için işini mi öne sürüyor?" Yeterince ilgi çekici veya sevilmeye değer birisi olamamaktan korkuyorsunuz. Ya da kendi içinizdeki boşlukla karşı karşıya kalmaktan panik derecesinde kaçıyorsunuz. Bu durum, genellikle cicim ayları dediğimiz, aşkın alevli olduğu dönemlerde yaşanır. Bazı çiftlerde dört yıla kadar sürebilir bu dönem. Daha sonrasında ise, kendi yaşam hedeflerinizi ve projelerinizi hatırlamanız gerekir: İşiniz, çocuklarınız veya hobileriniz.
Ne Yapabilirsiniz?
En doğrusu, onu eleştirmek yerine biraz konuyu irdeleyin. Onu özlediğinizi ve yeniden birlikte zaman geçirebilmeyi arzuladığınızı anlatın. Bazen de bu cümlenin anlamı son derece basittir ve sadece "Biraz stresimi atmak için zamana ihtiyacım var" anlamına gelir. Böyle bir durumda direkt yolu kullanın ve ona şu soruyu sorun: "Peki, ne kadar zamana ihtiyacın var?" O zaman kendisini ciddiye aldığınızı hissedecektir. Siz de, bu süre içinde onu beklemek yerine kendinize biraz vakit ayırabilirsiniz
Konuşma Alarmı
"Bilmiyorum ki, ne dememi bekliyorsun!" diyor. Bu cümle, bir eleştiridir, bir kontra-ataktır ve bu yüzden de kendinizi kötü hissetmenize neden olur. Tercüme edecek olursak, şu anlamlara gelebilir: "Seninle de konuşulmuyor", "Konuşacak bir şey yok" veya "Asabımı bozuyorsun!" Fakat genellikle erkekler için bir imdat çığlığıdır bu cümle. Genellikle bu sözü, köşeye sıkıştırıldıklarını hissettiklerinde, incindiklerinde veya artık kavga edemeyecek hale geldiklerinde, artık kavga istemediklerinde söylerler.
Ne yapabilirsiniz?
İster kontra-atak şeklinde olsun, isterse imdat çığlığı olsun, sözel bir karşı saldırıya geçmek yerine bir mola verin. Örneğin, ona şunu söyleyebilirsiniz: "Şu anda sadece karşılıklı atışır hale geldik, yarın akşam sakin bir şekilde konuşalım." Önemli olan, hangi tarih ve saatte konuşacağınızı birlikte planlamanızdır. Çünkü kendinizi buna göre ayarlayacak ve aradaki zamanda da konuyu kafanızdan çıkaracaksınız. Sonrasında ise konuşmayı evde yapmamalısınız. Çünkü evin içinde, eski kavgalarınıza ilişkin anılarınız da olacak. Bundan başka, konuşmanın asla bir buçuk saati geçmemesi gerekiyor, çünkü konsantre bir şekilde bir konuya ancak bu süre kadar yoğunlaşabilirsiniz.