Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| Cevap: Efendimiz (S.A.V) 'in Hayatı (Salih Suruç)
Halid bin Said'in İslâma Girişi İslâma gizli davet devri henüz devam ediyordu. Bu bırada Müslümanlar safına Kureyş’in mümtaz bir şahsiyeti daha katıldı: Halid bin Said. Hz. Halid, Kureyş’in ileri gelen ve zengin bir âilesine mensuptu. Arap edebiyat ve ilmini gayet iyi bilen Hz. Halid, bir gece rüyâsında; babasının kendisini tutup Cehenneme atmak istediğini, fakat Resûlullahın yetişip kendisini Cehenneme düşmekten kurtardığını gördü. Feryad ederek uyandı. Böylesine berrak bir rüyânın mânâsız olamayacağını idrak eden Hz. Halid kendi kendine, “Vallahi, bu rüyâ gerçektir” dedi ve vakit kaybetmeden Hz. Ebû Bekir’e koştu. Rüyâsını anlattı. Sıddık-ı Ekber, “Hakkında hayırlı olmasını dilerim,” dedi. “Seni, o Resûlullah kurtaracaktır. Hemen git, ona tabi ol! Sen, ona tâbi olacak, İslâm dinine girecek, onunla birlikte bulunacaksın. O da seni, rüyâda gördüğün gibi Cehenneme düşmekten kurtaracaktır.”Hz. Halid hemen Resûlullahın yanına vardı ve “Yâ Muhammed! Sen, insanları neye dâvet ediyorsun?” diye sordu. Resûl-i Ekrem Efendimiz(S.A.V), “Ben,” dedi, “halkı, tek olan ve şeriki bulunmayan ALLAH(c.c)’a, Muhammed’in de Onun kulu ve Resûlü olduğuna îmân etmeye; işitmez, görmez, hiçbir fayda ve zarar vermez, kendisine tapınanları da tapınmayanları da bilmez birtakım taş parçalarına tapmaktan vazgeçmeye dâvet ediyorum.” Bu sözleri dikkat ve hürmetle dinleyen Hz. Halid derhal şehâdet getirdi: “Ben, şehâdet ederim ki, sen, Allah’ın Resûlüsün!” Resûl-i Ekrem Efendimiz(S.A.V), bu zâtın İslâm dairesine girmesine fazlasıyla sevindi.Hz. Halid, Müslüman olur olmaz, evinde ve etrafta da İslâmiyetten bahsetmeye başladı. Bir müddet sonra zevcesi Ümeyne de Müslümanlar safında yer aldı.Oğlunun Müslüman olduğu haberini alan Kureyş’in zenginlerinden ve ileri gelenlerinden Ebû Uhayha Said, fazlasıyla hiddetlendi. Hz. Halid’in birgün, Mekke’nin tenha bir yerinde namaz kılmakta olduğunu duydu. Diğer oğullarını gönderip onu yanına getirtti. Hiddetli hiddetli, “Sen,” dedi, “Muhammed’in, kavmine muhalefet ettiğini, getirdiği itikatlarla kavminin ilâhlarını ve geçmiş atalarını kötülediğini görüp durduğun halde ona tâbi oldun, öyle mi?” Sonra, İslâmiyetten vazgeçmesi için bir sürü lâf etti. Ancak gönlünü îmân nuruyla aydınlatan Hz. Halid’in zerre kadar tereddüdü yoktu ve asla pişmanlık duymuyordu. Çatık kaşlarla bakan babasına şu cevabı verdi: “Vallahi, Muhammed (a.s.m.) hak söylüyor. Ona tâbi oldum. Ölümü göze alırım da onun dinini asla bırakmam.” Bu sözlere fena halde kızan Ebû Uhayha, elindeki değnekle, kırılıncaya kadar onu dövdü.Fakat nafile! Sebât ve metanetin menbâı olan îmân, artık Hz. Halid’in kalbinde yer etmişti ve o bu îmân nûru ile mutmain olmuştu. Ezâ, cefâ bu îmân karşısında zerre kadar menfi tesir icrâ edemiyordu. Dayağın kâr etmediğini gören zalim baba, bu sefer, “Git,” dedi. “Senin iaşeni, rızkını keseceğim. İstediğin yere git.” Rızkını verenin ALLAH(c.c) olduğunu bilen Hz. Halid yine aldırmadı ve “Ey babacığım,” dedi, “sen benim rızkımı kesersen, elbette ALLAH(c.c), bana geçineceğim şeyi verir.”Baba Uhayha, bu sefer onu alıp hapsettirdi. Ev halkına tehdidi ise şu oldu: “Eğer biriniz onunla konuşacak olursa, onu perişan ederim.” Hz. Halid, günlerce aç ve susuz bırakıldı. İnancı uğrunda kendisine böylesine ezâ ve cefâyı revâ gören babanın yanında kalmak artık mânâsızdı. Bir fırsatını bulup, babasının elinden kurtuldu. İkinci Habeşistan hicretine kadar babasına görünmedi.Habeşistan’a giden ikinci hicret kafilesine zevcesiyle katılarak Mekke’den ayrıldı. Hz. Halid, Cahiliyye Devrinde mükemmel yazı yazan birkaç şahsiyetten biri idi. Rivâyete göre, Resûl-i Ekrem Efendimiz(S.A.V)'in Yemen hükümdarına verdiği Emannâme’nin metnini ve diğer bir çok anlaşma metinlerini de Hz. Halid kaleme almıştır. Sa'd bin Ebî Vakkas'ın İslâmiyetle Şereflenmesi Sa’d bin Ebî Vakkas, henüz on yedi yaşlarında, hareket ve heyecan dolu bir gençti. Bu sırada bir rü’yâ gördü: Zifirî bir karanlığın içinde iken, birden bire parlak bir ay doğuyor ve o, ayın aydınlattığı yolu takib ediyor. Sonra aynı yolda, Zeyd bin Hârise, Hz. Ali ve Hz. Ebû Bekir’in önünden ilerlediğini görüyor. Kendilerine, “Siz ne vakit buraya geldiniz?” diye soruyor. Onlar da, “Şimdi” diye cevap veriyorlar. Bu rü’yâsından üç gün sonra, İslâma gizli davet devresinde fevkalâde büyük bir cehd ve gayret gösteren Hz. Ebûbekir, kendisine İslâmiyetten bahsetti. Sonra da alıp Resûl-i Zişan Efendimiz(S.A.V)'in huzuruna götürdü. İslâmiyet hakkında Resûl-i Ekrem Efendimizden malûmat alan Hz. Sa’d hemen orada Müslüman oldu. Nesebi, hem baba tarafından, hem de anne tarafından Peygamber Efendimiz(S.A.V)'le birleşir. Resûl-i Ekrem Efendimiz(S.A.V)' de, Hz. Sa’d da annesi tarafından Zühreoğullarına mensub bulunduğundan Hz. Sa’d annesi tarafından Peygamberimizin dayısı olurdu. Bu sebeple Resûlullah Efendimiz(S.A.V), “İşte dayım Sa’d. Böyle bir dayısı olan varsa bana göstersin” diyerek kendisine iltifâtta bulunurdu. Devam edeceğim inşaAllah... |