Tekil Mesaj gösterimi
Alt 01 Kasım 2009, 18:56   #34
Çevrimdışı
BaRoN
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Tarihimize ŞAN verenler ...




Hat san'atının önde gelen temsilcilerinden
MEHMED ES'AD YESARİ EFENDİ

San'atlar arasında mümtaz bir yere sahip olan Hat san'atı, Osmanlı hattatlarının elinde kemâlin zirvesine çıkmıştır. Osmanlı Devleti bünyesinde yetişen sayısız hattatlar görenleri hayran bırakan nefis eserler bırakmışlardır. Bu hattatlar arasında öne çıkmış, bu san'atın zirvesine ulaşmış yıldız şahsiyetler kendilerinden sonra gelen hattatlara rehber olmuşlardır. Hattat Mehmed Es'ad Yesâri efendi de bu yıldız şahsiyetlerden birisidir.
O, azmiyle iradesiyle hat san'atında latif eserler vermiştir.

Mehmed Esad Efendi; Selefleri olan, hat san'atının ustalarından, Şeyh Hamdullah, Süleymaniye camiindeki yazılarını hayranlıkla temaşa ettiğimiz Şemseddin Karahisâri ve 17.Asrın en büyük Hattatı Hafız Osman Efendiler gibi, Hat san'atına yenilik getirmiştir. Bütün hat san'atkârlarımız getirdikleri yeniliklerle ve bu sanatı mütekâmil hâle getirmeleriyle İslâm Âleminde bu san'atın ustaları olmuşlardır. Bu yüzdendir ki Osmanlı hattatlarının en önde bulunmalarını îma eden "Kur'an-ı Kerim Mekke'de nazil oldu. Mısır'da okundu. İstanbul'da yazıldı" sözü meşhur olmuştur.

Osmanlı san'atkârları belli başlı hat nevileri olan; Kûfî, Muhakkak, Reyhanı, Nesih, Celî, Sülüs, Tevkî, Raik'a, Divanî, Siyâkat, Gubâr, Tuğra, Menşur, Zülfü Arûs, Hilâli, Muinî, Şikeste, Müselsel de en mükemmel şekli bulmuş ve icra etmişlerdir. Yalnız Es'ad Yesârî Efendiye gelinceye kadar 'Ta'lîk" yazıda İran hat san'atkârları önde bulunmaktaydı. Yesârî Efendi Ta'lik yazıya da en mükemmel şekli kazandırmış ve hat san'atının bu nevinde de en mükemmel eserleri Osmanlı san'atkârlarının verebileceğini isbatlamıştır.

Hattat Yesârî Efendi'nin hayatı da eserleri kadar dikkat çekicidir. O, azmin ve iradenin muvaffakiyetin temel şartı olduğunu göstermiştir.

Yesârî Efendi dünyaya geldiğinde vücudunun sağ tarafı felçli ve sol tarafı titrekti. Fakat O, vücudun hakiki sahibinin kendisi olmadığını idrak edecek bir imana sahipti. Bu durumun çalışmaya, meslek edinmeye ve meslekte uzman olmaya mâni teşkil etmeyeceğini gösterircesine çalıştı. Küçük yaşta hattatlığa merak sarmıştı. Sağ eli felçli olduğundan sol eliyle yazıyordu. Bu yüzden "Yesârî" diye anılmaya başlanmış ve daha sonraları bu sıfat isminin yerine kullanılmıştır.

Devrin meşhur hattatlarından Seyyid Mehmed Efendi'den meşk etmiş kısa zamanda kabiliyetini göstermiştir. Bir müddet Seyyid Mehmed Efendi'den

meşk ettikten sonra icazet almıştır. Daha sonra, Hattat-ı şehir Kâtipzâde Mehmed Refı' ve İsmail Refik Efendilerden de 1767'de icazet almıştır.

Kısa zamanda temayüz ederi ve çevrede tanınan Mehmed Es'ad efendi gayet mütevazi bir karaktere sahipti. Bu yüzdendir ki san'atının takdiri yanında herkes tarafından sevilip, sayılmış, devrin ileri gelenlerinden büyük itibar görmüştür.

Devletin Şeyhülislâmı Veliyüddin Efendi, Mehmed Es'ad efendinin vücutça hastalıklı olmasına rağmen Hat san'atında kemâle erişi ve bu derece maharetine nisbeten gösterdiği tevazuu karşısında; "Cenab-ı Hak, bu zatı bizim enf-i istihbarımızı (kibirlenen burnumuzu, kibirliliğimizi) kırmak için göndermiştir." demekten kendini alamamıştır.

Es'ad Yesari Efendi, bu güzel san'atı gittikçe tekâmül ettirerek devrinin en meşhur hattatları arasında yer almıştır. Bu ustalığından dolayı Enderun'ı Hümâyun'a hat muallimi olarak tayin edilmiştir. Sultan 3.Selim'in de takdirini kazanmıştır. Es'ad Mehmed Efendi'nin hayatına dair değişik bir çizgi olarak 1791 senesinde kendisi gibi hattat olan oğlu Mustafa İzzed Efendiyle birlikte Hacca gittiğini bilmekteyiz.

Mehmed Es'ad Efendi tevazuu yanında san'atını öğretmekte de gayet cömertti. San'atının zekatını, sadakasını, hatta bu sahadaki bütün varlığını cömertçe taliplilere dağıtıyordu. Evi âdeta bir mektep haline gelmişti. Bu san'ata merak salanlar haftanın belirli günlerinde evini dolduruyor ve bu büyük san'atkardan meşkediyorlardı.

Mehmed Es'ad Yesârî Efendi 19 Aralık 1798'de İstanbul'da vefat ettiğinde geride kendisini ebediyyete kadar hatırlatacak pek çok levhalar, kitabeler bırakmıştı.

Devrin şairlerinden Süruri vefatına şu kıt'ayla tarih düşürmüştür:

Hattât-ı hoş nivis Yesari Efendi'nin

Fevtîle kiydi hâme-i terceme-i siyah

Tarihi harfi mu'ceme ta'lik edüb dedim

Ceffelkalem Yesârîi Hattat getdi ah"

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları eglen sohbet reklamver