Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| Cevap: Hz. ADEM'in Hayatı
Hz. Adem, zenci miydi, çinli mi, arap mı, kızılderili mi, eskimo mu, aborjin mi, iban mı, koreli mi, norveçli mi, portekiz mi, aztek mi, Türk müydü?
5760 senede iki insandan bunca çeşit insan, evrim yanlışsa nasıl türedi?
Avraam öncesi Nuh ve onun oncesi, Adem donemlerinin yaşadıkları tarihler kitapta verilmiş.
Evet Adem 5760 sene once dünyaya gonderilmiş.
9000 yıl once Konya Çumra; Çatalhüyükte yaşayan, kerpicten evler yapan, bunların duvarlarını boyayan, resim yapan, o sıralar faal halde bulunan Hasan dağının patlama halini çizen, şehir kuran, ölülerinin kemiklerini evlerindeki sekilerin altına gomen, kemikleri bizimki ile aynı 8000 canlı, insan değil miydi? Nereden gelip, nereye gidiyoruz? Neyiz biz? Doğa karşısında insan zayıf olduğunun farkına vardı. Kendine zarar veren doğal olaylardan korktu. Avcı güçlü hayvanlar, yıldırım, sel, fırtına, yangınlar, gecenin karanlığı, sularda dalga, karşısında; kendi gücünün ve geliştirip ürettiği araçların yetersiz kaldığı her yerde, korktu ve bu korkularını beynine kaydetti. Ölümden de çok korktu. Ulaşamadığı dağlar, engin denizler, gökyüzü gizemdi. Doğaya ait korktuğu varlıklarla baş edemeyince bunlara boyun eğdi, onları kutsallaştırdı. Onlardan tanrılar yarattı, şimdi sokakta gördüğümüz aç bir canlıya yiyecek verir gibi ama farklı bir amaçla, onlara herşeylerini sundu, kendi türünden bireyleri dahi kurban olarak verdi. Türün var olduğundan beri zaman ilerledikçe, atalarının yaşadığı felaketleri, onların korkularını yeni nesillere aktarırken, bu zeki canlının doğa hakkında bilgisi de olumlu gelişiyordu. Bu bilgiler de gelen nesillerin varlığı, benliği oluyordu. İnançları da bu bilgilere göre gelişerek değişimler gösterdi. Ama hala bilgisi yetersizdi, inançları onu koruyor, kimiz nereden gelip nereye gidiyoruz sorularına, ölüm sonrasına yanıtları ancak, oluşturduğu dinler veriyordu. Şimdi bu sorulara, hala kanıtlanmamış olsa da eski çağ insan beyin ürünlerinden çok daha doğru yanıtlar var. Ama inançların verdiği yanıtlar daha bencilce olduğundan ve bu yanıtlar çocukluk çağlarımızda kafalarımıza sokulduğundan eskilere iman devam ediyor. Dünyanın ve insanın yaratılışı ve insanın diğer sorularına yanıtları şimdiye kadar, oluşturduğu dini senaryolar veriyordu. Şimdi bilimin de bu sorulara yanıtları var. Ama biz hangisine inanacağız? Mutlaka seçim kişiye ait. İnanca kanıt aranmaz, aransa da bulunamaz. Kabullerden ibarettir. Dünyanın her yerinde farklı inançlar vardır, herkes kendininkinin doğru olduğunu sanır ve bunun için savaşır. İnancın insana çok büyük yararları vardır, insanı mutlu kılar. Bilgi ise bilime aittir. Ve bu bilgi inançlardaki gibi farklılıklar göstermez, dünyanın her yerinde aynıdır. Bilgi sürekli sınanır, yanlışları ortaya çıktığında düzeltilir. Düzeltilemiyorsa yanlış olduğu görülüp terk edilir. İnanç terk edilmez, uzun yıllar içerisinde yaşamın değişmesi ile farkına varılmadan değişir. Değiştiği aşamalarda ise eskiden beri böyleydi sanılır. İnançlar sorgulanmamış kabullerdir. Bilim sürekli sorgulanır, ölçülür biçilir. |