Cevap: Efendimiz (S.A.V) 'in Hayatı (Salih Suruç)
Şeybe (Abdülmuttalib) Peygamber Efendimizin birinci kuşaktaki dedesidir. Doğuştan ak saçlı olduğundan kendisine "Şeybe" ismini vermişlerdi. Abdülmuttalib onun lâkabıdır. O daha çok bu lâkabla şöhret bulmuş ve anılmıştır. Bu lâkabı alışının hikâyesi şöyle anlatılır: Şeybe küçüklüğünde Medine’de dayılarının yanında kalıyordu. Bir gün mahalle arkadaşları diğer çocuklarla Medine’de bir meydanda ok atışı yapıyorlardı. Bütün çocuklar arasında, alnında parlayan Kâinatın Efendisine ait nur sebebiyle rahatlıkla farkediliyordu. Çocukların bu yarışmasını seyretmek için büyüklerden bir kalabalık da orada toplanmış bulunuyordu. Ok atma sırası Şeybe’ye gelmişti. Okunu yayına yerleştirdi. Kendinden emin bir tavırla yayını gerdi. Bir an nefesini kesip yayını salıverdi. Yaydan fırlayan ok, hedefe tam isabet etmişti. Herkes hayranlık dolu bakışlarla kendisine bakarken, o ise bu başarıdan duyduğu sevinç ve heyecanı şu sözlerle dile getiriyordu: "Ben, Hâşim’in oğluyum. Ben, (Bethâ) Beyinin oğluyum. Okum elbette hedefini bulur." Seyre gelen büyükler Şeybe’nin bu övücü sözlerini duydular. Harîs bin Abd-i Menâfoğullarından biri yanına yaklaştı ve sorup sual ederek onun Hâşim’in oğlu olduğunu öğrendi. Mekke’ye dönüşünde bu adam, durumu amcası Muttalib’e anlattı ve böylesine kabiliyetli ve zeki bir çocuğun yabancı ilde bırakılmasının doğru olmayacağını belirtti. Muttalib bu haber üzerine derhal Medine’ye vardı. Şeybe’yi alarak Mekke’ye getirdi. Muttalib terkisinde yeğeni Şeybe ile Mekke sokaklarına girerken sordular: "Bu çocuk kim?" Göz değmesinden korkan Muttalib’in ağzından, "Kölemdir" sözü çıktı. Evine gelince karısı Hâtice de kendisine aynı soruyu yöneltti. Yine cevabı "Kölemdir" oldu. Ertesi günü amcasının kendisine aldığı güzel elbiselerle Mekke sokaklarında dolaşmaya başlayınca, herkes onun kim olduğunu merak etmeye ve sormaya başladı. Bilenler, "Abdülmuttalib" (Muttalib’in kölesi)" diye cevap veriyorlardı. Her ne kadar kim olduğu sonradan ortaya çıktıysa da, ismi, o günden sonra "Abdü’l-Muttalib" (Muttalib’in kölesi) olarak kaldı. |