Cevap: Britanya mandası
Britanyalılar Yisrael toprağını ele geçirdiğinde, Yahudiler için anayurt rüyası tutkulu bir umut olmaktan çıkarak gerçek bir olasılık haline dönüştü. Artık Yisrael toprağında yaşayan 600.000 nüfusa karşı 85.000 ile 100.000 kadar Yahudi vardı. (Bkz. History of the Jews –Yahudilerin Tarihi-, Paul Johnson, sh.430.) Orada yaşayan Arapların çoğu, inşaat ve çiftçilik yapan Yahudilerin yarattığı iş olanaklarının çekiciliği ile son otuz yıl zarfında göç eden kişilerdi. (1882 yılında Yahudiler büyük sayılarda Filistin’e göç etmeye başladığında, orada 250.000’den az Arap yaşıyordu. Bkz From Time Immemorial – Çok Eski Zamandan Beri – Joan Peters, sh.244). Bir Yahudi anayurdu için büyük destek, o zamanlar Dış İşler Sekreteri olan ve 1917 yılında dava için Britanya desteği sözü veren Earl Arthur Balfour’dan (1848-1930) geldi. Önceki bölümden hatırlayabileceğiniz gibi Balfour bir yerde, Chaim Wiezmann’ın Britanyalıların savaş için kitle halinde barut üretmesine olanak tanıyan yapay aseton icadı sayesinde Yahudi davasının dostu olmuştu. Balfour asetonun kendisine Siyonizm’i kabul ettirdiğini söylemişti. Balfour ile Weizmann arasında 1906 yılında geçen büyüleyici bir konuşma vardır. Balfour Yahudilerin Yisrael yerine Uganda’yı seçmeleri için üç yıl kadar önce Britanya’nın yaptığı teklifi göz önüne almaları gerektiğini savunuyordu. Buna tepki olarak Weizmann Balfour’a şöyle dedi: “Londra yerine Paris’i alır mıydınız?” Balfour cevap verdi: “Ama Londra zaten bizim.” (Yahudilerin elde edebileceklerini almaları gerektiğini kastediyordu tabii; dilenciler seçici olamaz.) Weizmann : “Mr. Balfour, Londra daha bir bataklıkken Yahudiler Yeruşalayim’e sahipti.” Balfour durakladı: “Sizin gibi düşünen çok Yahudi var mı?” “Hiçbir zaman görmeyeceğiniz ve kendi adlarına konuşamayan ama geldiğim ülkenin sokaklarını kaplayabileceğim milyonlarca Yahudi’nin fikrini söylediğime inanıyorum.” diye cevap verdi Weizmann. Alıntı. |