Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| Cevap: Türkçe Turkche Olmasın.
Bunu Bir proje Yapıp sunucularda Türkçe dısı Cümle Ve kelimelerin Kullanımını Yasaklamak Gerekir Arkadaşlar. Burada 5 - 10 kişinin bunu savunmasıyla Yapılabilecek bişey olamaz. Belki şu olabilir. herkez etrafındakileri bu konu hakkında uyarırsa sahiplenirse dilimizi öğretirse sahiplenmeyi O zaman Belki 5 - 10 ile kalınmaz. Bu yazıyı okurken içlerinizden diyosunuzdur " kim Ugrasacak " yada "bir birlik yazım" gibi haklısınız da ama gelin bunu bu catı altında yapmaya başlayalım herkez dahil olsun ? forumdaki üyelerin Takibiyle başlayalım İrcForumlari.net bünyesinde Türkçe'mizi korumak amacıyla bir birim oluşturalım. Harf hatalarında kelime hatalarında uyaralarım gerekirse postlar gözükmesin. Buna da Yönetim Karsı cıkar belki derki; " Üyeler dilediğini yazabilir" bilmiyorum yönetimemi banamı katılırsınız. Ama düşündüm de gerçekten yaptıgım harf hatalarının boş oldugu kanısına Vardım Ben Kendimce Başlıyorum TÜRKÇE ' mi Sahiplenmeye Sizleride Davet Ediyorum.. ALıntı ile Devam Ediyorum..
| Alıntı: | Türkçeyi Korumak Kimin Görevi? Kültürlerin gelecek kuşaklara aktarılmasındabüyük bir görev üstlenen dil, toplumsallaşmaya da önemli katkılarsağlamaktadır. Bu nedenle bütün toplumlarda dil son dereceönemsenmiştir. Bizim memleketimizde de her kademeden insanımızca,yazışma ve konuşma dili olarak öz “Türkçe” bir dil kullanmayaözen gösterilmiş, zaman zaman da dilimize diğer dillerden eklenen yenikelimeler olmuştur. Buna ilaveten, bölgesel farklılıklardan kaynaklananşive değişiklikleri ve aksam farklılıklarının da olduğu, insanımızınkonuşma şekillerinden fark edilebilmektedir… Günümüzdünyasında yaklaşık 6 bin tane dil konuşulmaktadır. Türkçe’miz, UNESCOraporlarına göre dünya dilleri arasında başta Orta Asya olmak üzere,çeşitli ülkelerde toplam 200 milyondan fazla nüfusun konuştuğu dilolarak 5. sırada yer almaktadır. Tarihi süreç incelendiğinde Türkdilinin 4000 yıllık bir mazisi bulunmaktadır. Bunca yıldır Türk ilim vefikir adamları, sanatkâr, şair, edebiyatçı ve yazarlar her sahada birçok eser vermek suretiyle Türkçemiz’in ne kadar zengin bir dil olduğunutüm dünyaya ispat etmişlerdir. Verdikleri eserlerle dilimize sahipçıkılmış ve bozulmadan bugüne kadar gelmesine önemli katkılarsağlanılmıştır. Aradan geçen bin yıllara rağmen bu eserler, halâ ilkgünkü sâfiyetinde okunmakta ve açık bir şekilde anlaşılabilmekte ise budurum, onların dili kullanmakta ne derece usta olduklarının açık birgöstergesidir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk; “Türk milleti demek, Türk dili demektir. Türk dili, Türk milletinin kalbidir, zihnidir.” şeklinde dilin önemini ifade etmektedir. Fransız yazar Albert Camus ise ; “İnsanıniki yurdu vardır; biri, üzerinde doğduğu topraklar diğeri o topraklardakonuşulan dildir. Bir yazar olarak benim görevim anadilim hudutlarındanöbet tutmaktır.” diyerek dilin önemine vurgu yapmaktadır. Birferdin dil öğrenmesi henüz çocukken başlamaktadır. Sözlü olarakailesinden öğrendiği dille iletişim kuran çocuk, çok sonraları okumayazma öğrenmekte ve yazı diline kavuşmaktadır. Buna rağmen dilin sözolarak kullanılması kalıcı olmamakta zamanla dilde unutma, değişim vegerilemeler yaşanmaktadır. Bu nedenle sözel olduğu kadar yazı diliolarak da düzgün bir dil kullanılması, bilgininin, fikrin, tecrübeninve her türlü değerin yazı olarak kayıt altına alınması birzorunluluktur. Böylelikle kültürel miras, yapılan çalışmalar veoluşturulan eserler sadece saklanmakla ve gelecek kuşaklaraaktarılmakla kalmayıp, sağlıklı bir şekilde kalıcılığı dagerçekleştirilmektedir. Dilimizdekisözcük sayısının 75.000 olduğu (TDK 1998) düşünüldüğünde; dil hazinesiolarak ne kadar bir zenginliğe sahip olduğumuz açıkça ortadadır. ÜstadCemil Meriç; “Her eser, kendi dili ile doğar.” demektedir. Dil,kültürümüzü ve mazimizi dünden bugünlere taşıyan, bugünü de yarınlaraaktaracak olan en etkili unsurdur. Çünkü, kültürün taşıyıcısı dildir.Dilin yozlaşmaya başladığı ve kültürümüzün yok edilmeye çalışıldığızamanlarda; Tapduk Emre, Yunus Emre, Hacı Bektaşı Veli, Karacaoğlan,Sarı Saltuk ve Karamanoğlu Mehmet Bey gibi büyük isimleri, yaşadıklarıdönemin aydınları olarak görev başında görmekteyiz. İlim,irfan ve kültür tarihimizin bu büyük simaları, bizlere Türk kültür vemedeniyetinin tahrip edilmesine karşı, ürettikleri önemli çalışmalarıve eserleri ile dilimize nasıl sahip çıkıldığının en güzel örneğinigöstermişlerdir. İçinden geçtiğimiz şu zaman diliminde de biryozlaşma ve cümle içinden kelime seçilerek aydın bir kişi olunduğununzannedildiği bir dönemi yaşıyor ana dilimiz ! Öyleyse, oluşan bu dilkirlenmesi ve yozlaşma karşısında dilimize sahip çıkma görevi acabakimin üzerinde..? Yabancı dildesöylemler ve kelimeler kullanmak suretiyle modern bir kişiyim görüntüsüsunulmaya çalışılmakla, aslında; bilinç altı komplekslerin gizlenmeyeçalışıldığı aşikardır. Ben ne kadar kültürlü kişiyim, bu aracın yadakonunun yabancı dilde ifade edilişini de biliyorum gibi bir yaklaşımile neyin imajı verilmektedir. Böyle yapılınca kişi ve kişilikler dahaayrı bir hava ve özellik mi kazanmış olmaktadır? İşte, toplumumuz vekullandığı ana dili olan Türkçemiz son yıllarda ne yazık ki böyleanlayışlara ev sahipliği yapabilmektedir !.. Aksihalde, cosmetics, chatleşmek, leasing, insert, center, terörizm,stilist, desinatör, konsensüs, prefabrike, global, konsept, laptop,dizayn, class, clasic, international, dijital, trend, cool takılmak,takıl bana, ayıpsın, koptum, yok ölee, fulüm, herıld yani, daral geldi,trip yapma, vaav, yuhii, morcivet vs… gibi yabancı ve uydurmasözcükleri kullanmanın haklı gerekçesi ne olabilir? Hem de bukelimelerin Türkçe karşılıkları kendi dilimizde mevcut olduğu halde… Buyabancı sözcükleri kullananlar acaba Türkçe karşılıklarınıbilmediklerinden mi yoksa bir takım kompleksleri nedeniyle mi böylekonuşup yazmaktadırlar? Bir çok iş yerinin isimleri ve tanıtımtabelalarının da yabancı içerikli olduğunu hep birliktegözlemlemekteyiz. Ticari işletmelere yabancı isimler verildiğinde,kazançlarında daha büyük artışlar mı olmakta veya kar oranları mıyükselmektedir. Yoksa o gördüğümüz yabancı isimli tabelalar, yabancıuyruklu iş adamlarına mı aittir? Yada İnternet ortamında çeşitliprogramlar aracılığı ile kafası kopartılmış kuşa benzetilebilecekhaliyle yan yana getirildiğinde dahi bir kelime olma görevini yerinegetirmeyecek şekilde yazışan gençler, bizim çocuklarımız değil mi?Çeşitli kısaltma, şekil ifadeli ve yazı dilinden başka her şeyebenzeyen harf yığınlarından oluşmuş hitap ve onaylama tarzındaki üslupTürkçemize mi aittir. Yada bizim bilmediğimiz yeni bir dil mi piyasasürülmüştür.. Öğretimdili olarak dilimizin kenara itilmesi ve yabancı dille eğitiminTürkiye’de yaygın hale gelmesi hatta anaokulu seviyesine kadar yabancıdil öğretimi veriliyor olması gibi bir sorunla karşı karşıya olduğumuzda herkesin bilgisi dahilinde olan bir diğer sorundur. Eğer başkadillerde eğitim ana dilde eğitimin önüne geçmeyi sürdürürse, Türkçemiztabi ki ortadan kalkmaz..! Fakat, ulusal dil olma konusunda ciddisıkıntılar yaşanılması kaçınılmaz olur. Halbuki, Anayasamızda ulusaldilimizin “Türkçe” olduğu yazılı iken bu bilinçsizlik ve özenti neyinnesidir? Ulusal hedefleri olmayan bir ülkenin bireyleri olursak, ulusalbir dil kullanımından da yoksun kalmak yolunda hızlı mesafelerkatetmemizi maalesef kimseler önleyemez..! Bütünbunları anlatırken yaklaşımımız, yabancı kelimelere veya başka dillerekarşıtlık olarak değerlendirilmemelidir. Büyük insan İmamı Gazali; “Herlisan, hakikatte bir insandır.” buyurarak dil öğrenmenin önemini açıkbir şekilde ortaya koymaktadır. Bunun karşısında olmak mümkün değildir.Bizim burada eleştirdiğimiz husus, kendi dilimizin yerine başka dilleriön plana çıkartmak suretiyle dilimizin anlaşılmaz hale getirilmesi vekültürümüzün yok edilmesine yönelik kayıtsız kalışlara’dır. Öyleyse;Her konuda olduğu gibi dil konusunda da bir alt yapı çalışmasıyapılarak bu geçişler sağlanmalı ki olumsuz etkilenmelerinin önünegeçilebilsin. Dil bilgisi kurallarına ve anlam uyumsuzluklarına meydanvermemek için dil uzmanlarınca çalışmalar yapılmalı, dilimize girenyabancı kelimeler, günümüze uygun olarak ele alınıp, gereklidüzenlemeler yapıldıktan sonra kullanıma girmelidir düşüncesindeyim. Aksitakdirde dilimize giren 2000 (ikibin) kelime sayısının daha daartacağından ve buna bağlı olarak dildeki yozlaşmanın tüm hızı iledevam edeceğinden kimsenin kuşkusu olmasın! Görsel,işitsel ve yazılı her ortamda dilin önemi, yazılı ve sözel olan tümkullanıcılara anlatılmalı ve bu konuda ciddi bir kamuoyuoluşturulmalıdır. Çeşitli birlik ve sanayi odaları ile sivil toplumkuruluşlarının yöneticilerince, iş yerlerine verilen isimlerde yenidüzenlemeler yapılmalı ve önlem alınmalıdır. Güzel Türkçemiz’ingeliştirilmesi, zenginleştirilmesi ve öğretimde birliğin sağlanması,çeşitli bilimsel ve sanatsal alanlarda Türkçe’nin kullanılmasının birzorunluluk olduğu unutulmamalıdır. Aksi takdirde çevremizde, Türkolduğu halde Türkçe’yi sonradan öğrenmiş yabancı uyruklu gibi konuşaninsan sayısının hızla arttığını görmek kaçınılmaz olacaktır. Sonuç olarak; "Türk milletinin dili Türkçe’dir...” “Türk evladına Türkçe’den başka bir dil yakışmaz” diyor, Karamanoğlu Mehmet Beyin tarihe altın harflerle yazılan 12 Mayıs 1277 yılında yayınladığı; "Bu günden sonra hiç kimse sarayda, divanda, meydanda, seyranda ve meclislerde Türkçe’den başka dil kullanmaya..!"diye emrettikleri fermanındaki dile verilen önemin farkında olunmasıgerektiğinin, hep hatırda tutulmasında fayda görüyorum. Gerek fert,gerek toplum, gerekse kurumsal olarak böyle bir “dil bilinci” içinde hassasiyetle hareket edilmesi gerektiğinin altını çizerek konuyu bağlamak istiyorum. |
__________________ ...yoruldum patron! "
Konu kup{a}pazl tarafından (21 Nisan 2009 Saat 00:28 ) değiştirilmiştir.
|