Tekil Mesaj gösterimi
Alt 19 Nisan 2009, 15:25   #3
Çevrimdışı
YapraK
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Antisemitizmin yükselişi (19.-20. Y.y.)




Yahudi tarihindeki en kötü gün olan Tişa Be Av. Birinci ve ikinci Bet Amikdaş bu günde yıkılmış, daha önce de gördüğümüz gibi Yahudi halkının başına korkunç şeyler gelmişti. I. Dünya Savaşı Yahudiler için felaket niteliğinde olan bir tepki zincirini tetikledi. Tepki zincirinin iki önemli halkası Rus Devrimi ve Almanya’da Nazi Partisi’nin yükselişi oldu. Almanya I. Dünya Savaşı’nda yenilgiye uğramasaydı Hitler asla iktidara gelemezdi. Yenilginin, Almanya’yı dizlerinin üstüne çökerten Versay Antlaşması ve savaşı izleyen dünya çapındaki buhran sonucunda Almanya ekonomik kaosa düştü. Peki, “aydınlanmış” Almanlar ekonominin kötü olmasından ötürü kimi suçladı? Yahudileri tabii ki. I. Dünya Savaşı’ndan yalnızca 22 yıl sonra çıkan II. Dünya Savaşı, daha sonra göreceğimiz gibi, birçok yönden aynı çatışmanın devamıydı. RUS DEVRİMİ Çarcı hükümet başta I. Dünya Savaşı’nda başarılıydı. Ancak savaş sürdükçe ölü sayısı ve askeri terslikler Rusya’nın başa çıkabileceğinden fazlasını oluşturdu. Çarcı hükümetin yıllar süren yoldan çıkmışlığı, Rusya’yı 1905 yılında başarısız bir devrime götürmüştü. Devrim 1917 yılında başarıya ulaştı (ama çarpışmalar 1921 yılına kadar devam etti). Çar azledildi ve 1990 yılına kadar iktidarda kalacak olan komünist rejim geldi. Rusya’nın en çok zulüm gören halkları arasında olan ve “dünyayı değiştirecek” hareketleri her zaman çeken Yahudiler, Rus Devrimi’ne etkin bir şekilde katıldı. (Daha önce komünist ideolojinin kurucusunun, Hıristiyanlığı seçen sonra da dini terk eden bir Yahudi olan Karl Marx olduğunu görmüştük.) Komünist Parti’nin sloganı “yeteneğine göre her birinden, ihtiyacına göre her birine” Yahudiliğin sosyal sorumluluk ve sosyal adalet öğretilerine mükemmel bir şekilde uyuyordu. Komünist Parti’ye katılan Yahudiler dindar değildi ama tikun olam’a (“dünyayı onarmak”) doğru dürtüleri ölmemişti. Dini ifade yokluğunda bu dürtü (Yahudilikte Mesihsel ütopya olarak tanımlanana doğru) Yahudi ruhlarına hakim olmuştu. Laik Yahudiler Rusya Devrimi’ne katıldı diye, shtetl’lerdeki dindar Yahudiler karmaşadan esirgendi anlamına gelmiyor tabii. Rus Devrimi sırasında çok sayıda Yahudi öldürüldü. Yine de Sezar’ın hakkını Sezar’a vermeliyiz. Rus Devrimi’nin lideri Nikolai Lenin (1870-1924) Antisemitizmin kökünü kazımaya çalıştı. Çarcı hükümette böyle bir politika olduğu için şiddetle ona karşı çıktı. Dahası, Lenin Yahudiler olmasaydı Rus Devrimi’nin muhtemelen gerçekleşemeyeceğini gayet iyi biliyordu. Ne yazık ki Yahudi komünistler Marx’ın “din kitlelerin uyuşturucusudur” sloganını izledi ve Yahudiliği Rusya’da silmek için ellerinden gelenin en iyisini yapmaya çalıştı. Burada Yevsektsiya’nın (Sovyet hükümetinin Yahudilerle ilgilenen özel departmanı) Ekim 1918 tarihinde yayımlanan “Burjuva Kurumların Likidasyonu” adlı propagandasından bir alıntı bulacaksınız: “Yahudi cemaati şimdiye kadar kitleleri, onlara İbrani kültürünü dayatarak bilgisiz tutmayı isteyen mülk sahipleri sınıfının hakimiyeti altındaydı.

Alıntı.

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları eglen sohbet reklamver