Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| Metafizikçinin işlevi
METAFİZİKÇİNİN İŞLEVİ Metafizik nedir! diye sormak yerine biz, metafizikçi ve onun işlevi nedir? diye soruyoruz. Soruyu böyle koymak, haklılığını, metafizikçinin yaşayan bir gerçeklik, metafiziğin ise bir soyutlama olmasında bulur. Bir çok metafizikçi vardır, ama bir metafızik yoktur. Metafizikçiler, insan toplumu içinde merkezcil bir işleve sahiptirler. Onlar, birleştiren, derleyen, bireştiren, belli bir çağın tüm bilgi ve deneyim dağarcığını topluca yorumlayan kişilerdir. Onlar, varlığın, anlamların, bilginin, değerlerin ya da yöntemlerin birliğine yönelebilirler. Onlar, öbür insanlarla aynı dünyada yaşarlar, ama onlar başka türden dürtülerle yanıtlar verirler. Onlar, kesinlikle söyleyelim ki; daha fazlasını görürler, yani ötekileri çekip çeviren birleştirici eğilimleri gözlerler. Onlar bütüne yeni bir gözle bakarlar ve bu bütünü alışılmadık bakış noktalarından görürler. Öbür yandan onlar, kavrayışları dışında kalan tek tek şeyler üzerinde fazla durmayıp bunları gözardı ederler. Onların işi görüsel ve kavramsal tasarımlar koordinat sistemleri ve kavramsal şemalar yapmaktır. Bunlarla insan yaşamının ve varoluşunun yeni anlam bağlantılarını ortaya koyma olanağı doğar. Dinin insanların üzerindeki gücünü giderek yitirdiği ve insan yaşamının anlamsızlaşır göründüğü bizim zamanımız gibi zamanlarda, metafizikçi olumlu bir işlev üstlenebilir. Onun görevi, varlık, anlam ve değer koyma edimlerini birleştirmektir. O, varlığa ve önemli olana geçebilmek için, görüntüyü ve önemsiz olanı bir yana koyup; varlığı parçalara böler. O değerleri yeniden tartar, saptar ve belki yeni değerler koyar. O, bizim dışımızdaki varlığı ve değerleri, içsel varlığımız ve içsel değerlerimizi işe katmadan değerlendirip değerlendiremeyeceğimizi sorar. O, bununla, aynı zamanda elimize amaçlar tutuşturur. Ama bu amaçlar dünyayı dışsal bir devrimle değiştirmek için değil, düşünce tarzımızı değiştirmek için gerekli olan bir devrimi, yani insan dünvasında bir değişikliği olanaklı kılmayı sağlarlar.
Doğaldır ki, bunları belirtmekten amaç, çağımız için yeni bir metafizik ortaya atmak değil, tersine, herhangi bir metafiziğin göz önünde tutması gereken eleştirel yönelimleri, bu yönelimlerin işlevlerini ve bu işlevlerin bir genel tanı için ne ifade edeceğini görmektir. Daha Descartes, kurallarla aksiyom ve prensipleri birbirlerinden açıkça ayırır. Kurallar, metafiziğin temelinde olması gereken şeylerdir. Onun kendine özgü kuralları (açıklık ve seçiklik, analiz, düzen, yetkinlik, v.b.) tartışma konusu yapılmazlar. Onların gücü, matematiksel çalışmadan çıkmış olmaları ve bu nedenle bilimsel araştırma için taşıdıkları önemden gelir. Ama aynı anda yine bu nedenle onların ne denli güçsüz oldukları da ortaya çıkar. Çünkü metafiziksel bir düşünce bilimsel düşünce değildir ve analitik yoldan dedüktif olarak öngelemez. Descartes, görüde ve düşüncede açık ve seçik olarak verilmiş olandan başka hiç birşeyin bilinemeyeceğini haklı bir kural olarak koyar, ama buradan haksiz bir dogmatik aksiyom türeterek, felsefi ve bilimsel düşünce arasında yapma bir özdeşlik kurar: "Benim açık seçik bildiğim şey doğrudur." Kurallar dedüktif metafiziksel kurgular için değil, tersine metafiziksel araştırmalar için bugün de gereklidir. Bu kurallar şöylece formüle edilebilir. Alıntı. |