Bilimsel Devrimlerin Yapısı Neleri İçeriyor?
Bilimsel Devrimlerin Yapısı Neleri İçeriyor? Bir bilim tarihçisi olan Thomas S. Kuhn `Bilimsel Devrimlerin Yapısı'adını verdiği bu kitabıyla bilim kuramına yeni bir bakış getirmiş, bilim felsefesi literatürüne girmiştir. Öne sürülen görüşlerin özgünlüğü, şaşırtıcılığı, konulara derinlemesine giren bakış açısı, can alıcı sorunlara parmak basması kitabın kendisine bir devrimci nitelik kazandırmaktadır. Ayrıca kitaptaki göndermeler, alıntılar sayesinde okuyucu, konuyla ilgili geniş bir kaynakçaya da sahip olabilmektedir. Bu yazı, böyle bir kitabın içerdiği sorunların dökümünü yapmak amacıyla yazılmıştır. `Bilimsel Devrimlerin Yapısı' önsöz ile sonsöz dışında on üç bölümden oluşuyor. Kuhn önsözde bu kitaptaki düşüncelerinin nasıl geliştiğini, `paradigma' terimine nasıl ulaştığını -ki bu terim kitabın can damarını oluşturuyor-, kendisine kimlerin ne türden yardımda bulunduklarını açıklayarak teşekkür ediyor. “Tarih, yalnızca bir zaman dizimi ve anlatı deposu olarak görülmediği takdirde, şu anda bize egemen olan bilim imgesinde esaslı bir dönüşüme yol açabilir” (s. 39) diye konuya başlayan Kuhn, bu bilim imgesinin iki biçimde yeni kuşaklara aktarıldığını belirtiyor. Aktarım ya klasik yapıtlarla ya da ders kitaplarıyla gerçekleştiriliyor. İşte diyor Kuhn «elimizdeki denemede bu tür , kitapların bizi ne gibi temel noktalarda yanılgıya sürüklediğini göstermeye çalıştık. Amaçlanan, tarihin doğrudan doğruya araştırma faaliyetini kaydetmesinden doğabilecek oldukça farklı bilim kavramını ana hatlarıyla çizmektir» (s. 39) . Bu farklı bilim kavramının nasıl ortaya çıkacağını Kuhn, bilim tarihçisinin önüne çıkan engelleri, engeller karşısındaki tavrını ve bu tavrın sonucunda ortaya çıkan bilimin tarihini yazma yöntemindeki devrimi anlatıyor. Bilim tarihçileri yavaş yavaş ama çoğunlukla da, yaptıklarının henüz farkında olmadan, yeni tür sorular sormaya, bilimler için farklı ve çoğu zaman da pek birikimci olmayan gelişme çizgileri incelemeye başladılar. Daha eski bir bilim dalının bugünkü ilerlemiş durumumuza yaptığı kalıcı katkıları araştırmaktansa, o bilimin kendi zamanındaki tarihsel bütünlüğünü sergilemeyi tercih ediyorlar(s. 40) diyen Kuhn , Alexandre Koyre 'nin yazılarını örnek gösteriyor ve «bu tür tarihsel çalışmaların hiç olmazsa sonuçları bakımından yepyeni bir bilim imgesi olanağını müjdelediklerini söyleyebiliriz. Bu deneme de söz konusu imgeyi, tarih yazımındaki bu yeniliğin bazı olası sonuçlarını açıklığa kavuşturarak canlandırmayı amaçlamaktadır» (s. 41) diye kitabının yazılış nedenini açıklıyor. Sonra da “bilimin 'böyle bir çaba süresince ön plana çıkacak öğeleri hangileridir” (s. 41) sorusunu yanıtlayarak; kitabındaki on üç bölümde hangi sorunları ve soruları deştiğini, kitabının kapsamını, niteliğini anlatıyor. Böylece `olağan bilime giden yol' başlığını taşıyan ikinci bölüme geçiyor. Alıntı. |