188.
Haggay'ın, Hoşea'nın yakınında bir şakirdi vardı; ve kitabının iyi yazılmış olup olmadığını görmek arzusuyla Hoşea'yı ziyarete gitti ve ona dedi «Kardeş, kitabımı al ve benimki gibi olup olmadığına bakalım.»
Hoşea karşılık verdi: «O benden alındı.»
«Kim aldı onu senden?» dedi şakirt.
Hoşea cevap verdi: «Musa'nın kitabı.» Bunu duyan diğeri Haggay'a vardı ve dedi: «Hoşea delirmiş, Musa'nın kitabının kendinden Musa'nın kitabını aldığını söylüyor.»
Haggay karşılık verdi: «Bende Înşallah aynı şekilde deli olsam ey kardeş ve tüm deliler Hoşea gibi olsa!»
Yahudiye ülkesine akın eden Suriyeli soyguncular, peygamberlerin ve Ferisilerin oturduğu Karmel dağı yanında zar zor yaşayıp giden yaşlı bir dulun oğlunu ele geçirdiler, öyle denk geldi ki, odun kesmeye gitmiş olan Hoşea, ağlamakta olan kadına karşı geldi. Bunun üzerine, hemen ağlamaya başladı, çünkü ne zaman gülen birini görse güler ve ne zaman ağlayan birini görse ağlardı. Sonra Hoşea, ağlamasının nedeniyle ilgili olarak kadına sordu; ve o da her şeyi anlattı.
O zaman Hoşea dedi: «Gel kardeş, çünkü Allah sana oğlunu vermek diliyor.»
Ve, ikisi birlikte Hebran'a gittiler, Hoşea burada kendisini satıp, parayı dul kadına verdi, o da Hoşea'-nın parayı nasıl elde ettiğini bilmeyerek kabul etti. Ve oğlunu kurtardı.
Hoşea'yı satın almış olan onu Kudüs'e getirdi, burada oturacak bir yeri vardı, Hoşea'yı da tanımıyordu. Hoşea'nın bulunmadığını gören Haggay, üzüntüye kapıldı. Bunun üzerine Allah'ın meleği, onun bir köle olarak Kudüs'e nasıl getirildiğini anlattı.
Salih Haggay bunu duyunca, oğlunun yokluğuna ağlayan bir anne gibi Hoşea'nın yokluğuna ağladı. Ve iki şakirt çağırıp Kudüs'e gitti. Ve Allah'ın dilemesiyle, şehrin girişinde, efendisinin bağ tarlasındaki işçilere götürdüğü ekmeği yüklenmiş olan Hoşea'yla karşılaştı.
Haggay onu tanıyıp dedi: «Oğul, nasıl oldu da, yana yakıla seni arayan yaşlı babanı bıraktın?» Hoşea cevap verdi: «Baba, ben satıldım.» O zaman Haggay öfkeyle dedi: «Seni satan bu kötü herif kimdir?»
Hoşea cevap verdi: «Allah seni affetsin ey babam; çünkü, beni satan o kadar iyidir ki, eğer o dünyada olmamış olsaydı, kimse kutsal olmayacaktı.»
«O halde kimdir o?» dedi Haggay. Hoşea cevap verdi: «Ey benim babam, o Musa'nın kitabıydı.»
O zaman, Haggay kendinden geçip, olduğu yerde kaldı ve dedi: «Seni sattığı gibi oğlum, Musa'nın kitabı tüm çocuklarımla birlikte inşallah beni de satsa!»
Ve, Haggay Hoşea ile birlikte efendisinin evine gitti, o Haggay'ı görünce dedi: «Peygamberini benim evime gönderen Allah'ı tesbih ederim»; ve elini öpmeye koştu. O zaman Haggay dedi: «Kardeş, satın aldığın kölenin elini öp, çünkü o benden daha iyidir.» Ve, olup bitenlerin hepsini ona anlattı; bunun üzerine, efendi Hoşea'ya hürriyetini verdi.
«Ve, istediğin tam bu kadar, ey muallim» (dedi yazıcı).