Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| Cevap: Estetik
Sanat, bizim yarattığımız, dolayısıyla bizim kavrayışımıza geçişli olan bir şeydir. Ama sanat uğraşı, aynı zamanda, bizi doğanın derinliğine bir kavrayışına doğru sürükleyen bir uyarıcıdır da. Sanatçının kendisi bir doğadır ve o kendisini çevreleyen evren ile bağlantı içinde yaratır. Öyle ki, biz bu yol üzerinde, doğal güzelliği kavramayı da umabiliriz. Buradan yola çıktığımızda, güzel diye ıek bir estetik değer değil, tersine kendi tarzı içinde bir çok değer; Greklerinki gibi bir tek olgun sanat değil, tersine kendi tarzı içinde pek çok olgun sanat ((örneğin, Mısır, Çin, Bizans sanatı ve modern sanat) olduğunu saptayabiliriz. Bunun gibi estetik de pek çok görünüm içindedir. Örneğin metafıziksel olarak estetik, çeşitli güzellik basamaklarını bir mutlak güzel idesi altında ele alıp izleyen bir disiplin olarak anlaşılabilir ( Platon ) Psikolojik olarak estetik, aslında bir uygulamalı psikoloji olarak görünür ve örneğin estetiğin özdeşlcyim (Einfühlung) üzerinde temellendirilebileceği ( Lipps ) ve bu özdeşleyime bağlı bir soyutlamanın estetiğin konusu oldugu ( Woringer ) aöylenebilir. Fenomenolojik olarak, estetik beğeni problemi estetiğin başat problemi sayılabilir ( Geiger ). Ama estetik denen disiplin, birde değerler problematiği açısından da görülebilir ve estetiğin ana konusunun estelik değerler ve daha genelinde değer yargıları olduğu söylenebilir. Örneğin semantikçiler, son olarak göstermişlerdir ki, "güzel” "çirkin", "hoş", "yüce' gibi estetik terimler çok anlamlıdır ve bu konuda öncelîkle bir dil çözümlemesine gerek vardır ve böyle bir çözümleme sonunda, bu terimlerin aslında belli değer yargılarını ifade ettikleri görülebilir. Öbür yandan sosyologlar, sanat yapıtına, yaratıcısının bireysel ürünü olduğu kadar, toplumsal yapıya bağlı ve aynı zamanda ondan çıkan bir toplumsal ürün olarak bakarlar. Tüm bu bakış tarzları ve yöntemlerler, mutlaklaştırılmadıkları sürece, kendi açılarından kısmi bir doğruluk taşırlar. Ama, bizi sanatı kavrama konusunda bazı t:emel noktalara götürecek bir yol bulmayı denerken, yine de tüm bu tarz ve yöntemlerle elde edilmiş olan sonuçlardan yararlanmak gerekir. Buna göre, bizim temel sorumuz şu olacaktır: Sanat nedir? Bu soruyla işe başlamak için de, aynı zamanda şunu sormak "Sanat" sözcüğünün çeşitli dillerdeki anlamı nedir
Eski yüksek Almancada "Kunst" (sanat) sözcüğü "Kenntnis" bilgiden gelir .ve aynı zamanda işbirlik , beceri anlamına da gelir. . Aynı sözcük ve eski Sakson dilinde de benzer. anlamlara sahiptir. Bu kök Got ve İngiliz dilinde yoktur ve onun ' Art' almıştır. Art'ın iki anlamı vardır: l. beceri, hüner (skill), 2. bir beceriye , hünere dayalı olarak yapımı gerçekleştirilen şeyleri öğrenme ve öğretme tarzları.. Almanca "Kunst", Ingilizcedeki "fine arts (güzel sanatlar)a karşılık olabilir. Art Latince arts’dan gelir ki. daha çok. (bir kurala bağlı insani etkinliğin biçim ya da tarzı, genel olarak, maharet, üslûp, beceri, daha özel olarak da. el becerisi, işleme, zanaat ve bilim anlamlarına gelir. Görülüyor ki, "ars" deyimi ne sanat sözcüğüyle sınırlıdır; ne de onun bilime karşıt bir anlamı vardır. O, bir sanat ya da bilimin temelinde kuralları ifade eder; örneğin retorik için gramer bir "ars” tır. Böyle bir dil çözümlemesi ile sanatın anlamının çözümlemesine ne gibi bir katkı getirilebilir? Hiç kuşkusuz bir dil çözümlemesi sanatın ne olduğunu bize asla veremez. Ama sanat fenomeninin asla ihmal edilmemesi gereken bir açıdan görülmesini de sağlayabilir. Bu açıdan bakıldığında görünen şudur: Sanat, yapabilmekle, beceri ile, zanaatla kurallı eylemle ilgilidir ve giderek tüm insani etkinliğin temelinde yatan bir şeye bağlıdır. Bunu saptadık mı, artık etkinlik olarak sanat ile ürün olarak sanat arasına bir farklılık koyma gereği ortaya çıkar. Alıntı. |