Tekil Mesaj gösterimi
Alt 29 Mart 2009, 05:40   #3
Çevrimdışı
YapraK
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Sanatçıyı bekleyen tuzaklar




(...) Paris’teki yangınlardan haberim olduğu zaman, birkaç gün süresince tamamen yok olmuş, korku ve kuşkular içinde erimiş olarak kalakaldım: tek bir günün en muhteşem sanat eserlerini, hatta sanat dönemlerini yok etmeye yettiği gerçeği karşısında, bilimsel, felsefi ve sanatsal bütün varlığımız bana bir saçmalık gibi göründü; ciddi bir inançla sanatın metafiziksel değerine tutundum, sanat yoksul insanlar için varolamaz, ama daha yüksek görevleri yerine getirmelidir. Ama, aşırı ıstırabıma rağmen, benim için, üzerinde çok düşünülmesi gereken evrensel suçluluğun ortaklarından başka bir şey olmayan bu saygısızlara en küçük bir taşı bile atacak havada değilim!...”
(...) “Sanat yoksul insanlar için varolamaz” diyen bir tümce gibi bir tümcenin kinizmi kendi eleştirel alaycılığını ve ilk ve son satırda ifade edilen kendini mahkum etmeyi içermektedir: sanat yoksul insanlar için varolamazsa, o halde bu yoksul insanlar sanatı yok etme suçluluğunu üstlenirler: ama onlar ancak, kültür kisvesi altında kendi haksızlığımızı gizlemekten ibaret olan kendi kültürümüzü, evrensel kültürümüzü ortaya çıkarırlar.(...)
(..) Öncelikle, tamamen aykırı bir görüş söz konusudur: Komün yanlıları sanata sırf toplumsal sefalet adına saldırmayı hiçbir zaman düşünmemişlerdir. Nietzsche’nin, burada yanlış bir haber sonucu sorunu ortaya koyuş tarzı tamamen kendisinin de itiraf ettiği şeyi göstermektedir: burjuvasal suçluluk duygusu. Ama buradan yola çıkarak gerçek soruyu sormaktadır. Yoksul sınıfın yoksun kaldığı kültürden yararlanmakla suçlu muyum, değil miyim?
(...) Duygular dünyasının sanatta yeniden üretimi, her şeye rağmen, ancak köle bilinci tarafından kurulan bu tarihsel ve kültürel dünya sayesinde mümkün olmuştur; sanat bir bilincin bağımsız hale geldiğinin kanıtı değil midir? Ama bu olayla birlikte yeni bir kölelik hüküm sürmeye başlamıştır; çünkü tarihsel ve insani dünya tam olarak duyguları susturmayı başaramamıştır: yeni bağımsızlaşmış bilincin (Efendi’nin aylaklığıyla gösterilen) ilk Arzu’yu tam olarak alt etmesi için, sanatın yok olması ( ve Nietzsche’nin sanatın yok oluşunu geleceğin endüstriyel planlamaları içinde ne ölçüde kavradığı görülecektir) ve duyguların değiş tokuş edilebilir ürünlerin üretimi içinde tamamen emilmesi gerekmektedir.(...)

Pıerre Klossowski’nin “Nietzsche ve Kısırdöngü” isimli kitabından, Nietzsche’nin “kültüre karşı savaş”ının anlatıldığı bölümden alıntı.


Alıntı.

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları eglen sohbet sohbet