29 Mart 2009, 04:53
|
#1 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| III. Zihniyet ve Değerler Sistemi
III. Zihniyet ve Değerler Sistemi Şunu hemen söyleyelim ki zihniyet kavramı içselleştirilmiş kültür nosyonu ile kesişir, özellikle de bu nosyon bir öncüller bütünü olarak ifade edilmişse... Günlük dilde zihniyet bir düşünce halini, davranışlarda gözlemlenen örf ve adetlerle otomatik olarak birleştirilmiş bir olayları görme biçimini ifade eder. Bir davranışı ve o davranışın dayanır gibi gözüktüğü ahlâkı mahkum etmek için “ne zihniyet!” tabiri bu anlamda kullanılır. Sezgisel olarak, bir yandan davranışları, öte yandan şeyleri (dünya görüşü) ve davranışların dayandığı ilkeleri (gizli ahlâk) kavrama biçimlerini birbirine bağlar. Benden farklılığı temelinde başkasını ya da başkasının mensubiyet grubunu tanımlayan zihniyet deneyimi, görünüşte onun gibi yorumlamadığım bir olay ya da durum karşısında, onun davranışı eğer beni şaşırtırsa gerçekleşmiş olur. Bu zihinsel şaşkınlık, tedirginlik insan kendi çevresinden çok farklı bir çevrede bulunduğu zaman hissedilir: Hiç bir zaman katılınmamış olunan bir toplumsal çevre, yabancı bir toplum ya da bir yabancı grubu. Yavaş yavaş bu yabancıların olayları görme, olaylara tepki gösterme biçimleri öğrenilir. Yargıları ve tepkilerini önceden’ tahmin etmek mümkün olur. Bu kültürel öğrenim (kültür aşılama,. kültürleştirme olarak adlandırılır) sayesinde, bütün antropologların iç mantığını yakalamak için yeterli bir süre “ilkel” bir toplumda yaşayarak edindikleri deneyim kazanılır. Çünkü Linton’un dediği gibi, ‘bir kabile bir tifo salgınını geniş çaplı bir büyücü avıyla önlemek isterse, kendi kültüründe hastalıktan büyücülerin sorumlu tutulması olgusuna ‘mantıksal olarak uyumlu davranır.” Zihniyet kendi içinde bir dünya görüşünü taşır ve çevredeki öğeler karşısında tutumlar (yani bir şeye karşı varoluş şekilleri) üretir. Çevrenin bu öğeleri herhangi bir öğe değildir. Bunlar dünya görüşünün, kilit öğeleridir. Sözkonusu zihniyete sahip olan grubun bir tavır takınmak durumunda kaldığı önemli öğelerdir. Bu öğeler düğüm nesneler (odaknesneler) ya da esas referans ve konumlanma nesne kategorileridir. Örneğin otoritelere, geçmişten kalma geleneğe duyulan saygı, istikrar arzusundan, vb. oluşan gelenekselci zihniyette, zihniyetin düğüm noktası niteliği taşıyan nesnelerinden biri “geçmişten kalma kurulu şeyler” genel kategorisi olacaktır. Bu kategoriden bir nesne karşısında, gelenekselci saygı tutumu taşıyacaktır. Bir zihniyet aynı zamanda, eyleme dönüşmüş davranışlar şeklinde de kendini ifade eder. Bu düzey, bir zihniyetin en kolay gözlemlenebilir düzeyidir. İşte yapması gereken bazı işleri unutan, sorumluluktan kaçınmak için daima özür arayan, çalışma koşullarına her zaman karşı çıkan, dalgınlıkla en basit disiplin kurallarını sık sık ihlal eden çoğu zaman geç kalan, görevler arasındaki gerekli koordinasyonu dikkate almadan öncelikle kendisini ilgilendiren işi yapan, kurallara uymamak ve işten kaçmak için ufak tefek bahaneler uyduran, tesadüfen sıkışık bir ortamda ve aşırı yükleme olarak kendisine verilen önemli işleri tümüyle yerine getiremeyen bir birey (kendi yaş grubunu çok iyi temsil ediyor)... Bütün bunlar hedonist (hazcı) bireyci zihniyete özgü davranışlardır. Zihniyet aynı zamanda, bir inanışlar sistemiyle bağlantılı bir psikolojik eğilimlilikler bütünüdür. Bu inanışlar sistemi şeylere anlam kazandıran bir dünya görüşü oluşturur. Bu sistem davranışları eyleme yönlendirir, hatta belirler. Zihniyeti uç noktada bir grup ya da bir bireyin tipik davranışlar bütününün indirgenebileceği kurulmuş bir ilkeler veya değerler sistemi gibi düşünmek olanaklıdır. Bu ilkeler grubun ya da bireyin kendine özgü mantığının temelleridir. Bu ilkeler bütünü kurgusaldır. Davranışların anlaşılmasını ve açıklanmasını sağlayan entellektüel bir yapıdır. Alıntı. |
| |