Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| Cevap: Teori ve Pratik
(Ahmet cevizci, felsefe sözlüğü, paradigma) teori. [Yun. 'theoria; Os. nazariye; İng. theory; Fr. tMorie; Al. theorie]. Olgulardan hareketle, şeyleri birbirleriyle olan evrensel ve ideal ilişkileri içinde kavramanın ürünü olan kapsayıe görüş; bilimsel bir bilgi sistemi içinde, konusunun bir bölümüne ya da tamamına ilişkin olarak sistematik. bir görüş geliştiren soyut, genel ve açıklayıcı ilke; doğa veya toplumdaki düzenlilikleri ifade eden, kendisine dayanılarak fenomenlerin açıklandığı, fenomenlere dair öndeyilerde bulunulduğu, doğru kabul edilen hipotez veya yorum. Gözlemlenebilen ve ölçümlenebilenin ötesine geçen, dünyaya ilişkin açıklama ve yorum olarak teori, olgular dünyasının sistematik bir biçimde anlama imkanı veren kavramlan düzenleyen birbirlerine bağlı tamm1ar ve ilişkiler öbeğinden meydana gelir. Doğa bilimlerinde teorilerin gerçekte hipotetiko-dedüktif sistemler olduklan, bu sistemlerde tümdengelim zincirlerinin birtakım yüksek ilkelere bağlı bulunduklan, bu sistemlerin kendilerinin de, deney yoluyla doğrulanabilen veya çürütülebilen gözlem önermelerine bağlı olduğu savunulur. Bu görüşe göre, gözlemden teoriye gidiş tümevarımın, teoriden gözleme, açıklama ve öndeyiye geçiş de tümdengelim yoluyla olur. (İşte tüm “teorik-yapılanmaların, bu “doğrultudaki” açıklama, “çözündürme” çabaların ın “tıkanma” noktası, “ves-vesesi”, bu noktalarda başlıyor zaten. Bu “açmazdan-çıkış” için, “hipotetik dedüksüyon” önerilmiş ise de, bu “metod”, beraberinde daha da fazla karmaşayı getirmiştir. Gözlem-denilen faaliyet ile, bunların sonucunda ulaşıldığı söylenen “teorik-yapılar” arasına, amansız açmazlar, kendi-kendisini tekrarlar ve “total-yapılar” vardır. Kuramsız, “salt-gözlem” olanaksızdır, diğer taraftan, “gözlemsiz-kuram”, boş-çuvaldan ibarettir. BSD “kendinde-şey”i kabul etmeden, “bilgi-teori” üretmek olanaksızdır derken, bu “açmazı” vurgulamaktadır, tüm tözcü-yaklaşım sahipleri, "diyalektikçiler", ister maddeci/bilimci isterse "idealist" türden olsunlar, “gözlem-teori” ilişkisine, son-derece “naiv-yaklaşarak”, “olduğu-gibi” “sorgulamadan” kabul etme eğilimi taşımaktadır. Ona göre, ortada, “sorunsuz-bir” gözlemci-olanağı vardır, bu gözlemci, gözlem sonuçlarını bir-birine ulayarak, bağlayarak, mutlak-olmasa da, bir-takım kuramlara gidebilmektedir ve bu mümkündür, oysa “tarihsel-süreç sorunun bu denli “düz-gülü” olmadığını göstermektedir... Gözlemci “statüsündede-olanın”, bir-takım olanakları- olmak zorundadır, bu olanaklar, kullanılmaya başlandığında ise, “gözlenen-açıklanmaz”, tam-tersine obje, “gözlem-olanakları” doğrultusunda “revize-edilmeye” başlanır, dolayısıyla hiç-bir “gözlemci”, olayı-durumu “olduğu-gibi”, “kendisinden-arınarak” gözleme olanağına sahip değildir. Hatta, “yumuşatılarak şu bile iddia edilemez, “gözlemci, gözlediğinin “kendi-bilgisine ulaşamasa da, limiter-olarak, “yaklaşık-bir değer” elde edebilir. Hayır, her-gözlemci, “gözlediğini”, “gözlüğün-ce” görür, görmek zorundadır, bu bir “tanrılık-statüsü” bile, olsa, bir takım “gözlem-araçları” kullanan, o “gözler-den” görür ve “theoriasını” buna göre kurar kurmak zorundadır, kim-ki hayır öyle değil derse, “yalan-söylemektedir” ve “ne yaptığını”, “dediğini” bilmekten uzaktır) Buna karşın, sosyal bilimler söz konusu olduğunda, daha farklı teori görüşlerinden söz etmek mümkündür. Bazılarına göre, 1 teori sosyal dünyayla ilgili geneller ve sınıflamalardan başka hiçbir şey değildir. Bu çerçeve içinde teoriler nisbeten sınırlı bir fenomenler alanıyla ilgili genellemelerden başlayıp, bir bütün olarak toplum ve tarihe dair genel ve soyut açıklayıcı modellere kadar uzanabilirler. 2 Diğer bir görüşe ya da pozitivist yaklaşıma göre, teoriyi oluşturan tüm teorik önerıneler test edilebilir empirik önerınelere indirgenebilir olmalıdır. 3 Marksist görüş ise, teorinin, her ne kadar dolayımsız olarak gözlenemeseler de, sonuçlarda ortaya çıkan, nedensel mekanizma ve süreçleri keşfetmek suretiyle fenomenleri açıklamak durumunda olduğunu öne sürer. Bu bağlamda, topluma dair teorilerin en genel ve soyutlanna, Marksizm, yapısalcılık, fonksiyonalizm, yapısal fonksiyonalizm benzeri bakış açılarına toplum teorisi adı verilir. Aynı çerçeve içinde, toplumda neyin doğru, neyin yanlış, neyin adil ve neyin adaletsiz v. b. g., olduğuna dair önerıne ya da hipotezler bütününe normatif teori denir. Buna karşın, sosyal ya da toplumsal bilimlerde,mantıksal-tümdengelimsel yöntemlerle elde edilmiş olan formel, soyut teoriye karşıt olarak, deneysel araştırma yoluyla elde edilmiş verilere dayanan teoriye, temellenmiş teori adı verilir. Deneysel malzemesi bol olmakla birlikte, teorik çerçevesi zayıf olan teoriyle, formel ve teorik yönü güçlü olsa da, deneysel temeli olmayan teorinin tam ortasında yer alıp, bu ikisi arasındaki boşluğu gidermeye yarayan teori türü olarak temellenmiş kuram, aşın empirizme olduğu kadar, kavramsal düzeyi oldukça soyut olan büyük teoriye bir tepki olacak şekilde tanımlanmıştır. Öte yandan, teoriye bağlı olan, gözlemlenen veya kaydedilen şeyin teorik bir yorumunu bir şekilde ihtiva eden gözlem, teori yüklü gözlem diye geçer. Bu bağlamda, gözlem önerıneleri ve teori, gözlem terimleriyle teorik terimler arasında keskin bir ayının yapan mantıkçı empirizm, gözlemin teoriden kesinlikle bağımsız olduğunu öne sürmüştür. Söz konusu pozitivist gözlem teori ayırımını sorgulayan ve teorik birtakım kabullerde bulunmadan gözlem yapmanın imkansız olduğunu, gözlemlerin bu kabullerin yansıtıklarını söyleyen Paul tFeyerabend, Hanson ve Thomas Kuhn gibi bilim filozofları, tüm gözlemlerin, dünyayı algılama tarzlanmız dilsel, kültürel farklılıklara bağlı bulunduğu veya gözlemle teori arasında ayının yapma teşebbüsleri başarısızlığa mahkum olduğu için, teori yüklü olduğunu iddia ederler. (Sosyal bilim denilen alanlardaki, “metod-sorunu” hala çözülememiştir. Bir yanda, büyük-boy “kuramcı-yaklaşımlar (marksizm-gibi) ki bunlara göre, “teorik-dayanaklar olmadan, sosyal-bilim alanında bir adım dahi atmak olanaksızdır, bunca “veriyi-yorumlamak”, birleştirmek bir arada tutmak olası değildir, o nedenle, her toplumsal-gözlem, bir “kuramdan-hareketle” yapılmak zorundadır, bunun karşısında yer-alan, kuramsal yaklaşımı red-deden, amerikan, “pragmatist-alan” araştırmacıları ise, “salt-gözlemi” savunmaktadırlar. Bu “teknik-tartışmaların” ötesinde, “sosyal-olayların” dinamikleri ile, “teori-arasında” kapatılamaz uçurumlar yer almaktadır, bu alanda düşünenler, kaçınılmaz olarak “açmazlarıyla” baş-başa kalmaktadırlar, şarkıda denildiği gibi, “ne senle ne de sensiz” açmazını yaşamaktadırlar. Bir kurama “dayanmasalar-olmayacak, kurama dayansalar, hiç-bir pratik-olan, yaşanan şey, “o kuramın-dar kalıpğlarına” sığmamaktadır v.s v.s v.s.) teorik [Os. nazari; İng. theoretical; Fr. theoretique; Al. theoretisch]. 1 Tecrübe edilene, gözlemle ilgili olana karşıt olarak, düşünce, teori, hipotez veya bilimsel yasa ile ilgili olan; 2 eylem veya uygulamayı göz önüne almadan, salt bilgi ve spekülasyon ile ilgili bulunan; 3 gerçek, somut, elle tutulabilir olanın tersine, yalnızca fikir alanını ilgilendiren, soyut bir tarzda ele alınan; 4 pratik veya yapılması gerekeni değil de, fenomenleri, doğal olguları konu alan genellemelerle ilişkili olan için kullanılan nitelerne. Bu bağlamda, teorik bilgi ya da araştırmaya yönelen, birtakım hakikatlerin peşinden koşan akla teorik akıl adı verilir. Eylemle, ahlaki ve dini kurumlarla ilgili olan pratik akıla karşıt olarak, salt bilgiyle, bilimle ilgili olan, bilmek için bilmeyi ve öğrenmeyi amaçlayan akıl, Aristoteles'te olanın, olduğundan başka türlü olamayanın bilgisine yönelen ve belli bir bilgi, önerıne ya da iddiayla sonuçlanan faaliyet; Kant'ta ise entellektüel ya da bilimsel bilgiyi kuran akıl diye tanımlanmıştır. Öte yandan, değerle veya olması gerekenle ilgili olan felsefe türüne teorik felsefe denmektedir. Buna mukabil, gözlemlenmeyen, fakat varolduğu sonucuna ulaşılan varlık ya da nesneye, varolduğu kabul edilen,varoluşu varsayılan, ve gözlemlenebi. lir fenomenleri açıklama faaliyetinde, açıklayıcı temel öğesi yapılan varlık ya da kendiliğe "teorik yapım" adı verilir. (Peki ne ve nasıl olmuştur da, bu “teorik-yapılar, insanlık denilenin başına bela olmuştur, “teori-ihtiyacı” nereden doğar, yaşamsal-denilen süreçleri veya, şey-olay alanlarını, bir “teorik-çerçeveye” yerleştirme isteği niye nasıl doğmuştur, hiç-bir tekil-olay şey- durum veya yaşantı, hiç-bir zaman, hiç-bir teorinin dar-kalıplarına sığamayacağı halde, insanlık denilen, tüm-tarihi boyunca bu “aymazlığı-niçin” yaşamıştır… Bunun tek cevabı kısacası, “kontrol-etme” isteği… Belirsizlik denilen insanda hep korkuya yol açmıştır ve insan denilen bu korkudan, “bilerek-bilmeye” çalışarak, bilgi-aracılığıyla, şeyler-olaylar “üzerinde-kontrol” kurarak kurtulmaya çalışmıştır… Gece karanlıkta yürürken korkar insan denilen, bu korkunun nedeni, “belirsizliğin” ona bir-şekilde bulaşması, teması korkusudur, ışığın olmaması nedeniyle, çevresi üzerinde bir “denetim-kuramaz”… İnsan denilen bu noktada “bilgiyi-bilmeyi” ışık gibi görmüştür, bildikçe-anladıkça, şeyleri denetleye-bilmiştir. Ağacı tanıdıktan bildikten sonra, ağacın durup dururken, dallarını onun boynuna uzatıp sıkıp öldürmeyeceğinin “kesinliğini” garantisini almıştır… İşte bu ndenle, karanlıkta el-yordamıyla yürümeye çalışırken, eli bir ağaca dokunduğunda “aaa, ağaçmış sorun yok” diyebilmektedir.. Yalnız, bu noktada şölesi bir sorun var. Bilinmeyenden-belirsiz olandan “korkuyu-ne” getirmiştir. Bu insanda “yapısal mıdır”, yoksa değil midir. Eğer bu “belirsizlikten” ve “bilinmeyenden” korku, “yapısal-ise”, teorik-yaklaşımşlar, “bilme-isteği bu noktada gereklidir. Hayır, tüm bu korkular yapısal-değil, yine bu “bilme-isteğinin” bir sonucudur. “Bilinmeyen-kendi” başına bir referans olamaz, “bilinmeyeni” getiren yine “bilinenlerdir”, bizler-bilgilerimiz üzerinden, “bilinmeyenler” kategorisine ulaştık, “bilme-ediminin” öncesinde, “bilinmeyen-diye” bir şey yoktu ve bilinmeyenden korku da yoktu… Tüm-çağlar boyunca, ve özellikle “modern-denilen” zamanlardan “aydınlanma ve” pozitivizmden sonra, insan denilen, “bilmesi-üzerinden “tanımlandığı için, başına bu belalar açıldı… (Bu yargı, gerek-yeter destekleyici argümanların açılımıyla sürecek) Alıntıdır. |