Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| İrade ve Kader
İRADE: İslami literatürde irade için irade-i Külliye ve irade-i cüziyye tanımlaması çok yaygındır.Bu tanımlamada mutlak iradenin Allaha ait olduğu,her şeyin onun kararlarıyla yürüdüğü, Allahın insana ancak cüzi bir irade verdiği,insanın bu cüzi irade ile hareket edebiliceği fikri yaygındır.
İnsan Yüce Allahın yaratılırken verdiği bir ilahi program çerçevesinde meydana gelir. Bir yumurta ile sperm hücresi, birleşmesinden başlayarak,büyümeye ve çoğalmaya başlayan bu hücreler, sanki büyük bir zekaları varmış gibi ,çoğalırken değişerek,et,kemik,mide,kara ve ak ciğerler,beyin,tırnak,saç gibi birbirinden çok farklı hücrelere dönüşerek vücuttaki tüm organları meydana getirirler. Burada Allahın bir program ve emri ile bu olayın meydana geldiği bir gerçektir.Beyin ve akıl bahsinde de belirttiğimiz gibi insanın doğumundan sonra yaşama geçtiği durumda bile ,beyin yine İlahi program ve emir gereği, tüm iç organların çalışmalarını insan iradesi dışında devam ettirir.
Buradan şu sonuca varabiliriz ki,insan yaratılma başlangıcından ,yaşamının sonuna kadar kısmi olarak ,ilahi bir program ve emrin kontrolündedir.Yüce Allah ,bir kukla veya bir robot yaratmak istemediği için ,İnsana kendi özelliklerinden,,kendi yeteneklerinden ve kendi ruhundan üfleyerek, Ruh,akıl,zeka,konuşma yeteneği gibi meziyetler vermiş, ve insanı bu yeteneklerini kullanarak yaşamını, kendisinin devam ettirmesini istemiştir.Bu noktada şöyle düşünebiliriz: Yüce yaradan Yaradılışın ve yaşamın sağlanabilmesi için gerekli şartları sağlamış, gerekli olan yaratılma ve yaşamı devamettirme program emirlerini vererek, insanı yaşamını tanzim etme ve yürütme konusunda serbest bırakmıştır. KADER :
İslami fikir ve düşünce dünyasında kader konusunda çok değişik yorum ve düşünceler vardır. Bu konudaki yaygın görüşlerden biri de kader veya halk diliyle Alın Yazısıdır. Alın yazısı inancında insanın tüm yaşamı ve karşılaşacakları,alınına yazılmıştır,ve ne yaparsa yapsın bu alın yazısının dışına çıkamıyacaktır,yani yazılan başa gelecektir.
Ben bu görüşe pek katılamıyorum.Ben Yaratanın, yaratılıştaki emirleri,yaşam sürecinde beyne verilmiş irade dışı program ve ,birde yaşam süreci,yani yaşamın bir süreç sonrasında son bulacağı emri verilmiştir. Bunun dışında her kişi kendisine verilmiş bulunan irade ile ki islami literatürde cüzi irade olarak adlandırılır,tüm yaşamını kendisi tanzim ve tayin eder.Bu nedenledir ki yaradan kişilere sorumluluk yükler. Eğer tüm yaşamı kişinin alnına yazılmış olsaydı ,kişinin yanlış ve hatalı hareketlerinden sorumlu tutulmaması gerekirdi.
Yüce yaradan, insanları yaşamlarında serbest bırakmış,ancak ne zaman ki insanlar,yanlış yollara,kötü davranış ve hareketlere saptıklarında ,onları pygamberleri ve gönderdiği kitaplarla uyarmış,onlara doğru yolu göstermiş,öğütler vermiştir.
Unutmayalım ki insanoğlu başarılı işler yaptığında bunu kendi aklı ve becerisine, hatalı ve yanlış işler yaptığında ise bunu kadere, kazaya ve alın yazısına bağlama eğilimindedir.Hapishalederdeki tüm mahkumların, kader mahkumu,alın yazıları böyleymiş inancı bu görüşümüzü doğrulamaktadır.
Böylece şu noktaya gelmiş oluyoruz ki, Yaratan kişinn yaşayabilmesi için gerekli tüm şartları hazırlamış,program emirlerini vermiş,Ancak kişiyi tüm hayatını ve yaşamını tanzim edip yürütme yetkisini de kişiye bırakmıştır. Burada insanoğluna düşen şey,yaratıcısının kendisine verdiği akıl,zeka,ruh ,vicdan gibi yaradılış mucizelerinin,ve yaradanın,insanın yaşayabilmesi için lutfettiği dünya ve evren şartlarını,lutfettiği havayı,suyu,meyveleri,sebzeleri,tüm yaşayabilmesi için gerekli her şeyi verdiğini anlayabilmeli ve bu lutuflara karşılık nankörkük etmeden, O nunIsteği olan temiz ruhlu,iyi,dürüst ve yaradanına müteşekkir bir insane olmaya çalışmalıdır.
Burada şunu önemle belirtmek istiyorum ki, insanlar, doğarken ,yüce yaradanın kendilerine ,kendi nefsinden lutfettiği tertemiz ruhu ,O na kirletmeden ,tertemiz olarak iade edebilsinler. Alıntı |