budaLa köyLü kaZı nasıL payLaşTırdı
İki yakası bir araya gelmeyen yoksul komşusunun ağadan bir kaz karşılığı çuvallar dolusu un aldığını duyan varlıklı komşu da, ağaya gitmeye karar vermiş.
“Ben ağaya bir değil beş kaz hediye götürmeliyim.Ağa da bana o zaman iki çuval değil, bir araba dolusu un verecektir. İyice zengin oldum gitti demektir” diye düşünmüş.
Gerçekten de dediği gibi yapmış. Adamlarına beş kaz kestirmiş, onları bir güzel fırında kızartmış ve tepsilere yerleştirip ağanın kapısını çalmış.
“Sevgili ağam, size naçizane bir hediyem var. Beş tane nar gibi kızarmış kaz getirdim.”
Ağa, köylünün durup dururken neden kendine kaz hediye etmek istediğini anlamış elbette. Onu da sınamak istemiş.
“Biz ailede altı kişiyiz ve her birimiz de farklıyız. Bu beş kazı bizim aramızda eşit olarak pay edersen, sana armağanlar vereceğim. Pay edemezsen cezalandırılacaksın.”
Budala köylünün eli ayağına dolaşmış. Nasıl yapsa da bu beş kazı eşit dağıtsa bilememiş.
Bu arada budala köylünün içine düştüğü sıkıntılı durumu gülerek seyreden ağa adamlarını, akıllı köylüyü evden almak için göndertmiş.
Biraz sonra zeki köylü, ağanın huzuruna çıkartılmış. Ağa yoksul köylüye beş kazı aralarında pay etmesini söylemiş:
“Bir kaz karınla senin. İki kişisiniz, böylece üç oluyorsunuz.”
Sonra iki kıza dönmüş:
“Bir kaz da sizin payınıza düşüyor. Siz de iki kişisiniz, üç oluyorsunuz.”
Ardından oğlanlara dönmüş:
“Bir kaz da size. Siz de üç oluyorsunuz.”
Sonra ağaya şunları söylemiş:
“Kaldı iki kaz, bir de ben; biz de böylece üç oluyoruz. Demek ki bunlar da benim payıma düşüyor.Böylece herkes üç oluyor, kazlar da eşit paylaştırılmış demektir.”
Ağa bu işe çok gülmüş. Kazların yanı sıra yoksul köylüye yeni hediyeler vermiş. Budala köylü ise cezasını çekmiş. |