Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| Canım Ailem 'Meliha' Şebnem Bozoklu Röportajı
Canım Ailem 'Meliha' Şebnem Bozoklu Röportajı
Canım Ailemdizisinde kalbi kırık Meliha'yı canlandıran 29 yaşındaki Şebnem Bozoklu: 'Nasıl 45 yaşında olabilirim?' diye çok korktum. Ama Uğur Yücel, 'Biz korkmuyoruz,' dedi'.. Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. Çoktan demode olmuş 'meç'li saçlarıyla onu fark etmemek imkânsız, ama günlük hayatta başka en ufak bir benzerliği yok. Minyon, doğal, sade, konuşurken sözcüklerini düşünerek seçen bir genç kız... Yine de evden sete, setten tiyatroya giderken arkasından "Meloşşş!'' diye seslenilmesi hoşuna gidiyor. Meliha'yı tanıdınız, değil mi? Nikâha birkaç gün kala nişanlısı sırra kadem basan, tam 20 yıl kırık bir kalple onu düşünüp üzülen ama bu sürede yıkılmayıp ayakta kalan, evde kalmış 'komşu ablaya' dönen Meliha... Ama işte vefasız nişanlı Samim, yıllar sonra 'pat' diye çıkıp gelir... İşin içinde kırgınlıklar da olsa, duygularla yüzleşmenin eğlendirici yanlarının da olabileceğini gösteren atv'nin Canım Ailem dizisi, ilk bölümünden itibaren reyting listelerini zorluyor. Uğur Yücel'in oyunculuğunu tartışmak yersiz, ama onun karşısında, üstelik 40-45 yaşlarında bir karakteri rahatlıkla canlandıran 29 yaşındaki Şebnem Bozoklu'yu merak edip, yakından tanımak istedik. Sonuç: Bu kız tiyatrocu doğmuş; tiyatroya, Meliha'ya ve en önemlisi de hayata âşık... [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] - Bir gecede ünlü olmak diye buna denir gerçekten... Nasıl bir his bu? - Yıllardır İstanbul'da tiyatronun içinde olduğum için beni tanıyan küçük bir grup vardı. Ama televizyon çok güçlü bir alan... Oyuncular, televizyonda oynadıkları zaman çok daha fazla tanınıyorlar. - 'Bunca yıldır sahneye çıkıyorum, şöhreti yakalayamadım,' diye düşünür müydünüz? - Hayır, çünkü ben tiyatroda yaptığım işlerden de büyük keyif alıyordum. Duygusal tatminim en üst seviyedeydi. Bu ise benim için yeni bir şey. Onunla da tanıştım, her gün biraz daha öğreniyorum. Şu anda keyifli bir duygu... Belki 18-20 yaşında yolda yürürken bu kadar çok tanınsaydım, daha farklı olurdu. Ama 29 yaşındayım ve bunu hafif atlatıyorum. Yine aynı Şebnem'im... - Sokakta sizi görünce arkanızdan seslenenler oluyor mu? - Evet. 'Meloş, Meliha Hanım, Meliha...' Samim'in vurgusuyla... Meliha'yı seviyorlar sanırım, bu hoşuma gidiyor. O kadın, izleyiciye tatlı geliyor. - Siz de Meliha'yı sevmişsiniz... - Çok seviyorum. Bir oyuncu için de oynadığı karakteri sevmek çok büyük şanstır. Her zaman böyle olmak zorunda değildir. Hayatta hiç arkadaş olmayacağınız birini oynayabilirsiniz... - Aşkta kırık dökük ama hayattan zevk de alan bir kadın Meliha... - Çok dokulu bir kadın o... İçi çok oyuncaklı. Aynı anda yaşadığı çok şey var. Bir sürü acı, bir sürü burukluk, yalnızlık, kız kardeşlerine bakmak, o sorumluluk ve bunların yanında da 20 yıldır düşünülen bir adam: Samim... 'Nerede, ne yapıyor, yalnız mı o da benim gibi?' Kayıp onun için o 20 yıl aslında... Bir şekilde yaşamış ama aklı hep bir yerde kalmış; ki bu hiç de kolay değil. Sonra adam çıkıyor ve 'Ben karşına taşındım,' diyor. Çok büyük bir şok. - Role hazırlanmak kolay oldu mu? - Önce kadına ve şiveye odaklandım. Kendimden büyük bir kadını oynayacaktım ama 45, tehlikeli bir yaş. Çünkü o yaştaki kadınlar benimle aynı görünüyor. Bel, omuzlar aynı... Ben de yaşı, yalnızlığından yakalamaya çalıştım. Her gece yatağında yalnız uyuması ve kendi içinde yaşadığı bütün aşk mutsuzluğuna rağmen, kızkardeşlerine ana-baba gibi kol kanat germesine odaklandım. - İnternet ortamında pek çok kişi, 'Bu kadar yıldır neredeydi bu kız?' diyor. Neredeydiniz? - Hakikaten tiyatro yapıyordum. O internette yazanların hepsi İstanbul'da yaşamıyor. Ankara'da, İzmir'den, Doğu'dan, Batı'dan... Hepsinin İstanbul'da oyun seyretme şansları da olmuyor. Çok turneye de çıktım ama televizyonun gücü bambaşka... Bir gecede bütün coğrafyaya ulaşabiliyorsunuz, herkes sizi izleyebiliyor. - Tiyatroda hiç bu kadar büyük yaşta bir rol üstlendiniz mi? - Evet, çok yaşlı bir kadını oynadım. Ama tiyatro daha farklı. Çünkü orada bir oyun oynanıyordur ve tiyatro seyircisi, bir oyun izlediğini bilerek gelir. Bu, sinema ve televizyonda olduğundan daha az rahatsız eder. Ama bu rol bana ilk teklif edildiğinde, çok korktum. Hatta yapımcı Erol Avcı ve Uğur Yücel'le konuşurken 'Ben biraz korkuyorum,' dedim. - Niye korktunuz? - Korktum çünkü kendinizden bu kadar büyük birini televizyonda oynamak çok zor. Seyirci de, kamera da, ekran da affetmez. Belki seyirci yüzümde kırışıklık arar ama 45 yaşında yüzünde hiç kırışıklığı olmayan kadın da vardır. Bütün bunlar beni korkuttu. Ama onlar 'Biz hiç korkmuyoruz, çok eminiz,' dediler ve böyle başladı süreç... İyi de başladı. Meliha'nın ilerleyen bölümlerde açılacağını düşünüyordum ama daha birinci, ikinci bölümden itibaren Meliha'yı herkesin kabul edip, sevdiğini gördüm. - Özel tiyatrolar arasında kendine has bir dili olan Tiyatro Dot'la buluşmanız nasıl oldu? - Dot'u, Dot'un içinde olmadan takip ediyor, çok beğeniyordum; kendi üslubu olan bir tiyatro. Seçilen oyunları, sahnenleme biçimlerini, mekânı da oyunun bir parçası gibi algılatma becerisine bayılıyordum. Beni izlediler ve bu yılki projelerinde olmamı istediler. Seve seve yapıyorum. Uzun bir proje bu. 16 kısa oyundan oluşuyor ve ben de Dün Meydana Gelen Bir Olayda ve Troyalı Kadınlar'da oynadım. Tanrıların Şafağı'nda da rol alacağım. Perşembe, cuma ve cumartesi akşamları oynuyoruz. - Bu sezon Tiyatro Kılçık'ta da oynayacak mısınız? - Evet. Şubat sonunda, pazartesi akşamları Ayşegül Sıkıntıda var. Taksim'de, Old City adlı barda oynayacağız. - Çocukken sizi tiyatroya götürerek, tiyatrocu olmanızda büyük rol oynayan anneniz nasıl buluyor oyunculuğunuzu? - Kuzguna yavrusu şahin görünür misali... Seçtiğim işleri beğeniyorlar öncelikle. Ben kendimi sevdim, kabullendim; bu çok önemli. Hayatta olmayı çok seviyorum. İyi ki buradayım. Burası eğlenceli, değişken ve sürprizli... İyi ki doğmuşum. İyi ki doğdun Şebnem! (Gülerek) - Uğur Yücel'le karşılıklı oyunculuğunuzu düete benzetenler var. Neler kazandırdı bu sürede size? - Evet, 'Siz iyi bir televizyon ikilisi oldunuz,' diyenleri ben de duyuyorum. Ne mutlu öyle düşünüyorlarsa. Çünkü Uğur Yücel'le oynamaktan büyük keyif alıyorum. Onunla göz göze oynamak, kendimi çok iyi hissettiriyor. Çünkü gerçekten çok iyi bir oyuncu. Öngörüsü çok güçlü, sorununuzu hemen anlıyor. - Perran Kutman'a benzetilmekten de memnun musunuz? - Olmaz mıyım! Televizyona yapışa yapışa, bayıla bayıla izlerdim Perran Kutman'ı. Oynadığı her şeyi izlemekten çok büyük bir keyif alıyorum. - Oyunculuğundan etkilendiğiniz başka isimler var mı? - Tiyatrocu gibi konuşan oyuncuları değil de, hayatın içinde yaşayan bir insana benzettiğim oyuncuları izlemeye doyamıyorum. Benim için doğallık önemli. Tertemiz oyunculuklar beni bazen rahatsız ediyor. Ben daha kirli, saçaklı, derin şeyleri seviyorum. Çünkü biz konuşurken bazen tekliyoruz, bazen boynumuzu kaşıyoruz... Bu tip ayrıntılardan bahsediyorum. Gerçek oyuncular beni çok etkiliyor. Bu belki bir şans, belki de tesadüf ama benim en beğendiğim oyuncular Uğur Yücel ve Şener Şen'di. Ve ben şimdi ikisinden biriyle çalışıyorum. - Çoktan modası geçen meçli, kabarık saç seçimi de Uğur Yücel'in fikriymiş... Büyük fedakârlık... Set dışında rahatsız ediyor mu? - Hayır çok seviyorum artık, hatta normalde de böyle dolaşıyorum. Başka bir oyuncu perukla da oynamayı seçebilirdi, ama ben yapılması gerekeni tercih ettim. Sabah kalktığımda aynaya baktığımda bunu görmek istiyorum. Bu sürekli bir iş çünkü... Her gün sete gidiyorum ve yapay meçlerle uğraşmak istemiyorum. Onu yapacağıma senaryo çalışıyorum. Ben kızıl düşünmüştüm ama Uğur ağabey 'Meç,' dedi altını çizerek. Benim de hoşuma gitti. - Sevgiliniz ya da arkadaşlarınız 'Kendini ne hale getireceksin? Emin misin?' demedi mi hiç? - Arkadaşlarım, ailem, erkek arkadaşım bunun bir rol için yapıldığını ve gözümün kara olduğunu bilir. Benim rol için saçlarımı kazıtabileceğimi de bildiklerinden bir şey söyleme cesaretini gösteremediler. - Ekranda heybetli bir havası var Meliha'nın... Ama şimdi bakıyorum, siz bayağı ufak tefekmişsiniz... - Gördüğünüz gibi minyon bir tipim. Ama izlerken ben de fark ediyorum. Sette bir heybet geliyor bana... Meliha çarşıya giderken bile topuklu ayakkabı giyiyor, hafif göğüs dekoltesi var, süslenip püsleniyor... Değişiyorum işte...
__________________ Rakı geçmişe, bira şimdiye, şarap geleceğe içilir.. |