Tekil Mesaj gösterimi
Alt 05 Eylül 2008, 00:18   #1
Dilara
Guest
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Türkiye'yi Sevmek İçin 50 Neden !




[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

Kuyum ustaları
Kökü Urartulara kadar varan Anadolu kuyumculuğu en has ustalarını da yine bu topraklardan çıkarmıştır. Bu yüzden bir kuyumcuya zanaatkâr demek yanlıştır; çünkü onların hepsi birer sanatkârdır. Mardin'den, Trabzon'dan, Diyarbakır'dan, Van'dan yani bu toprağın dört bir yanından çıkar bu sanatkârlar. Ermeni, Türk, Süryani olurlar; ama adlarının sonuna mutlaka usta koyarlar. Çünkü usta olmayanın foyası ortaya çabuk çıkar...



[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

Şener Şen
İnsanımızda ne varsa, onda da vardır. Bizden biridir. Güldürürken ağlatır, ağlatırken güldürür. "Züğürt Ağa"mız, "Çıplak Vatandaş"ımız, "Namuslu"muz, "Eşkıya"mız, "Muhsin Bey"imiz... "Hababam Sınıfı"nın çapkınlığa, kurnazlığa soyunurken her seferinde başını derde sokan beceriksiz jimnastik öğretmeni Badi Ekrem'i unutmak mümkün müdür? Bıkmadan seyreder, elinde topuyla yandan yandan yürürken, bir yandan genç güzel öğretmene göz süzüşüne kahkahayı basarsınız. Son yıllarda yaş aldıkça daha da bilgeleşti. Karakter rollerine başrol değeri kazandıran, dayanılmaz ağrılarına rağmen müzikalde oynama cesareti ve isteğini gösteren oyuncumuzdur o. Her nevi özveriyi göze alarak sahneye çıkmıştır. Son yıllarda bayağı azalttı oynadığı filmlerin sayısını.
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
Hababam Sınıfı

Nostaljik tutkumuz. Defalarca okunan masallara doymayan çocuklar gibi, biz de doyamayız Hababam Sınıfı'na. Yavaşladığında ağlatan, hızlandığında güldüren efsane müziği; Tarık Akan, Halit Akçatepe, Adile Naşit, Kemal Sunal, Şener Şen ve Münir Özkul'a ne çok yakışır... Okul otoritesini bize, yaramazlığı otoriteye sevdirir Hababam Sınıfı. Yeni versiyonları ise ancak eskilerine sevgimizi artırır.

[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

Galata Kulesi
Bir uçuş düşünün masalı. Eski İstanbul'un kanıtı. Ceneviz mirası. Kuleye çıktınız mı tüm şehir 360 derece ayaklarınızın altındadır. Ağlayanlar, gülenler, suçlular, masumlar, ilgisizler, sevgisizler, sevgililer. Haykırmamak için zor tutarsınız kendinizi! "Hey İstanbul ben de buradayım!" diye. Ve işte o an anlarsınız Hazerfen'i, neden süzülmek istedi İstanbul'un tepesinde...

[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
Yaşar Kemal

Edebiyatıyla, romanlarıyla bir yandan insanları sevmeyi öğretti, bir yandan da doğanın güzelliklerini tam da bunları yitirmeye başladığımız yıllarda tekrar fark etmemizi sağladı. Sonuçta insandan ve doğadan uzaklaşmış hayatımızın ne kadar yoksullaşmakta olduğunu düşünmemizi sağladı. Yaşar Kemal, antik çağlardan beri insanı ve doğayı sevmeden kendimizi yitirip gideceğimizi fark etmemizi sağladı ve böyle devam ediyor.

[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

İnsan
"Ben Tanrı Misafiriyim"
Kapı tık tık tıklatılır. Tanrı misafiri gelmiştir. Galiba bir tek Türkiye'ye Tanrı misafiri gelir. Türkler, bu dünyada misafir olduklarını iyi bilir. En azından bilmeleri gerekir. Mevlânâ'dan Müslüm Gürses'e, hepsinin söylediği bu değil midir? Rakı kebap efsanesi kadar, Türk misafirperverliği de bilinir. Beş çayı misafirine börek açan anneden Şeker Bayramı şekeri reklam ailesine, güney ellerinde yüzünü güneşe vermiş kahve köşesi dedesinden "bozuk yoksa kalsın abla" minibüs şoförüne, dar sokaklarda hâlâ gazoz kapak oynanan mahallelerinden Doğu sokaklarında şiir şiir bakan veletlerine ve de Ferrari'sine LPG takan bilgelerine tabii... "Bir başkadır benim memleketim insanı" diyerek, seviyor insan Türkiye'yi...
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

Hamsi
"Hamsi balık değil, ayrı bir mahlukattır."
Karadeniz'de bu sözü sık sık duyarsınız. Hamsi sadece sofraları süslemekle kalmaz. Şarkılar, türküler, fıkralar, atasözleri onunla doludur. Hamsisiz bir öğün düşünülemez. Kahvaltıda yenir, reçeli bile vardır... Buğulamasını, kızartmasını, pilavını, dolmasını yemeğe doyamazsınız. Artık çiftlik çuprası ve çiftlik levreğinin işgal ettiği İstanbul ve Ankara'da da, lüks lokantalarda bile deniz tadını veren ender balıklardan biridir... Sonbaharın başında denizin soğumasıyla birlikte sahile eder. Şölen marta kadar sürer. Ucuzdur, fakir yemeğidir... Ama zenginin sofrasından da eksik olmaz...
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
Antalya

Hadrianus Kapısı'nı geç, aşağı doğru yürü... Nefesini tut. İstersen yivli minareden in, eski limana çıkarken nefesini tut. İster Kemer'e uzan, ister Belek'e... Beydağı orada hep, merak etme. Bu kadar mı cömertliği tutmuş Tanrı'nın, bundan mı hafifçe mahcubuz denizsiz ülkelilere, ondan mı bağırlara basarız onları da hiç gitmek istemezler... Güzel Antalya. Bizim cennet bahçemiz, vizesiz.


[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
Orhan Pamuk

Askeri darbenin üzerinden henüz iki yıl geçmişti. İnce yapılı, hafif kambur duruşlu, dağınık saçlı genç adam -romancı olmaya karar verdikten yedi yıl sonra- kitapçı vitrinindeki romanına bakıyordu: "Cevdet Bey ve Oğulları." Cevdet Bey'in ardından "Sessiz Ev", "Beyaz Kale", "Kara Kitap", "Yeni Hayat", "Benim Adım Kırmızı", "Öteki Renkler", "Kar" ve "İstanbul" geldi. Ama en çok "Yeni Hayat" romanının ilk cümlesiyle sevdik onu: "Bir gün bir kitap okudum ve hayatım değişti." Milletçe tam olarak tadına varamasak da Nobel, artık onun sayesinde Türk edebiyatının.
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

Türk kahvesi
Üç vakte kadar gelecek umutlarımız saklıdır telvesinde. Aşkımız, paramız bir Türk kahvesi içimi sonrası beliriverecektir fincanın içinde. Aslında adı Türk kahvesidir ama Yemen'den gelmiştir bilindiğine göre. Dini ortamlarda, gece zikirlerinde uyarıcı olarak kullanılmıştır ilk önce. Kahve, 1550'li yıllarda İstanbul'a geldiğinde, Tahtakale'de hemencecik bir de kahvehane açtırır kendine. Türk kahvesi denilmesinin nedeni aslında pişirme yöntemidir. Pişirilip servis edilen Türk kahvesinin tortusu fincanın dibinde kalır. Zaten çok sevdiğimiz, hiç değilse ahir hayatta bir kere de olsa baktırdığımız kahve falının oluşması da bundan, bu "bizim" olan ritüelden değil midir?


[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

Türk kadınları
Nâzım Hikmet'in şiirinde dediği gibi, onlar "Bizim kadınlarımız.... Anamız, avradımız, yârimiz..." Hiç yaşamamış gibi öldüler evet, bilmedik çoğunu, görmedik, duymadık. Sofradaki ekmeği kendi yemeyip çocuklarına veren annelerimiz. Beyaz tenlerinde ruhumuzu dinlendirdiğimiz sevgililerimiz. Belki de bizim gibi çok az ülkede kadın, sadece kadın olduğu için, dışlanıp, horlandı. Onlar, buna inat, güçlerini kendilerinden alarak, yükseldi. Kimi Sabiha Gökçen gibi göklerde istikbalimiz oldu. Kimi kadınımızın dillere destan güzelliğini dünya önünde tescil ettirdi, Azra Akın gibi. Geniş yüreğiyle sokaktaki sahipsiz çocuklara, hastalara, yaşlılara da ilk önce onlar koştu. Eşlerinin başarılarının arkasında dururken gururla, bir taraftan başarı listelerine girdiler


[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

Tavla
Eğer zar tutmayı bilmiyorsan, düşeş atarsın, yek gelir inadına. Hayat gibidir tavla, umduğunu değil, bulduğunu oynatır adama. Şans oyunudur derler ya, aldanmayın söyleyenlere. Çünkü tavla, çok olasılıklı bir strateji oyunudur. Gürültücü ve kahkahacıdır. Hızlı oynanır. Bir tek, koltuğunun altına alan bozulur oyunun sonunda ya; ona da vuslat bir başka bahara...


[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
Bayramlar

Bayramlar eskiden tekdüze hayatlarımızda bir keyif; siyah beyaz yaşamlarımıza renk; yoksulluğumuza bir avuntuydu. O yüzden eski bayramlar çocukluğu hatırlatır; hüzünlüdür biraz. Şimdi, bayramlar eski ihtişamından yoksun. Ama onun da çaresini bulduk: Tatiller... Hele ki 9 günlükleri... Söylesenize kuzum, böyle tatil kaç millete nasip ki?

[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
Orhan Gencebay

"Sevgili Gönül dostlarım"
"Sevgili Gönül dostlarım, Ben Orhan Gencebay. Yıllardır size seslenen, dertlerinizi, acılarınızı sizlerle paylaşan, sizlerle ağlayıp sizlerle gülen, alkışlarınızla, ilginizle büyüyün Orhan Gencebay. Gücünü sizden alan..." der Orhan Gencebay, 1998 tarihli, okkalı çift CD'li klasikleri girişinde. Bu klasikler gibi Orhan Gencebay da bir klasiktir. Külttür, babadır, kibardır, doğudur, Batı'dır, köylüdür, şehirlidir, "Şikâyeti Yaratana" bir müzik filozofudur... "Besteleri kimimizin gençliğimize, anılarına, kimimizin doğup büyümesine ve yaşamasına eşlik edebilmiş", Türkiye gibidir. Türkiye, Orhan Baba için de sevilir.


[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
Kebap

Şiş kebap - rakı... Uzun yıllar ülkemize gelen turistler, bu ikiliyi dillerinden düşürmedi. Bırakalım onlar kebabı şişle sınırlandırsın. Biz biliyoruz ki kebabın yüzlerce çeşidi var. Ve ne mutlu ki her restoran giderek uzmanlaştı. Artık Adana'sı, Antep'i, Kilis'i, Urfa kebabını en özgün tadıyla yiyebileceğimiz onlarca güzel mekân var.


[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

İzmir'in kızları

Diyor ki Cahit Külebi:
İzmir'in denizi kız
Kızı deniz
Sokakları hem kız
Hem deniz kokar!
Peki nedir İzmir'in kızlarını ayrıcalıklı kılan? Hemen söyleyelim: Her daim bakımlıdırlar ama sadece dışı güzel değildir İzmir kızlarının, içleri de güzeldir. Akdeniz'in hemen dibinde yaşarlar; ama ne ani öfkelenir, ne hemen unuturlar. Bir de İzmir'in kızları hayattan alabildikleri kadar keyif almak ister. Alamazlarsa... "Ziyanı yok bugün olmaz belki yarın" derler... Hayal gibidir biraz da İzmirli kızlar; her aradığında bulamazsın onları; her bulduğunda da alamazsın...

[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

Mavi yolculuk
Mavi gezinin yapılabileceği mevsim, haziran ayından ekim sonuna dek uzanır. Yaz ayları açık havada, güvertede yatmak için en elverişli aylarsa da, güz ayları denizlerin en sakin ve balığın en bol olduğu zamanlardır...

[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

Rakı
Tekerlekten sonraki en yararlı ve yaratıcı, en eşitlikçi buluş... Bir içecek, el kadar yeşilliğin üstündeki gazete kâğıdına da, süt beyazı kolalı keten örtüye de bu kadar mı yakışır? Balığa da, maviye de, camsız meyhaneye de... Dilleri bülbül eder, milleti şair eder, alfabemizin az kullanışlı harfini abad eder... Aman saki... Canım saki... Doldur doldur da verr...


[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

Yeşilçam sineması
Kimler gelip geçti o beyaz perdenin önünden. Kara Murat'ı, Tarkan'ı, yakışıklı esas oğlanları, aşkından, hicranından 'ince' hastalığa tutulan güzel kızları... Kendi derdimizi, aşkımızı mutlu sonlarında unuttuğumuz bizim sinemalarımız. Aşklarıyla oturup ağladığımız âşıklar, sonra bizi birbirimize bağlayan Münir Özkul'lu, Adile Naşit'li aile melodramları. Ve Kemal Sunal'lı, Halit Akçetepe'li komediler... Kimi zaman Aliye Rona'lar, Erol Taş'lar oldu, sinirlenip kızdığımız. İyisiyle, kötüsüyle, trajik ve komiğiyle Türk sineması, bu toprakları çok güzel anlattı.



[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

Nazım Hikmet
Memleketimi seviyorum
Çınarlarında kolan vurdum, hapishanelerinde yattım./Hiçbir şey gidermez iç sıkıntımı/memleketimin şarkıları ve tütünü gibi./Memleketim./Bedreddin, Sinan, Yunus Emre ve Sakarya,/kurşun kubbeler ve fabrika bacaları/benim o kendi kendinden bile gizleyerek/sarkık bıyıkları altından gülen halkımın eseridir./.../Memleketim./Ankara Ovası'nda keçiler/kumral, ipekli, uzun kürklerin pırıldaması./Yağlı, ağır fındığı Giresun'un./Al yanakları mis gibi kokan Amasya elması,/zeytin/incir/kavun/ve renk renk/salkım salkım üzümler/ve sonra karasaban/ve sonra kara sığır/ve sonra ileri, güzel, iyi/her şeyi/hayran bir çocuk sevinciyle kabule hazır,/çalışkan, namuslu, yiğit insanlarım/yarı aç, yarı tok/yarı esir

[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
İstiklal Caddesi

Bağırış, çağırış, aşk ilanları, aşk kavgaları, koşuşmalar, kaçışmalar, uyanıklar, şaşkınlar, sokak çalgıcıları, tramvay kovalayanlar, kilise çanları, kitapçılar, kafeler, barlar, müzik dükkânları, sinemalar, tarih kokulu binalar, sarhoşlar, seyyarlar, polisler, gösteriler, kalabalıklar, yalnızlar, mutlular, mutsuzlar... İstiklal'de zamanın akışı, o an yaşadıklarınızdan başka şeylere konsantre olma olasılığınızı oldukça azaltır. Bu enerjiyi dünyanın hiçbir yerinde bulamazsınız.

[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

Sokak kedi ve köpekleri
Şefkati onlardan öğrendik. Büyüklerimiz, "Yaklaşma ısırır" dese de başlarını okşamaktan vazgeçmedik. Yuvarlanmalarını, oynaşmalarını, yalanmalarını kıskandık. Trafikle yaşamayı, çöp kovalamayı, restoran müşterilerine şirinlik yapıp yemek kapmayı onlar istemedi. Çetin sokakların, sıkıcı mahallelerin muhteşem renklerine sahip çıkacağız.

[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

Tarkan...
"Kıl Oldum Abi" şarkısıyla kimileri onu sevmemiş, kimileri de yeşil gözlerine meftun olmuştu. Sezen Aksu'nun desteğiyle çıkan ikinci albümü "Şıkıdım", bir anda genç şarkıcıyı zirveye yerleştirdi. Yakışıklılığı, güzel sesi, kıvrak dansı, yurtdışı hayalini gerçekleştirmek için gösterdiği çaba hep takdir edildi. Ama onu insanların gözünde asıl büyüten, skandallar karşısında gösterdiği dimdik tavrı oldu. En ağır suçlamalar karşısında bile "Yaptıklarımın hata olduğunu düşünmüyorum. Bu hayat benim, günahıyla ve sevabıyla..." deyişi, Tarkan'ı Türk halkının gözünde bambaşka bir yere oturttu.

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları eglen sohbet reklamver