Cevap: Osmanlı Devleti'nin Doğuşu
Sultan Abdülhamid'in 33 yıllık saltanat süresi üç devrede incelenebilir. 1) İlk bir buçuk yıllık dönem (I. Meşrutiyet dönemi), 2) 31 yıllık dönem (Şahsî idaresi dönemi), 3) Son bir yıllık dönem (II. Meşrutiyet dönemi). Padişah, saltanatının ilk bir buçuk yıllık dönemi içerisinde devlet idaresine karıştırılmadı. Ülkeyi Sadrazam Midhat Paşa ve arkadaşları idare etti. 23 Aralık 1876'da I. Meşrutiyet ilan edildi. Meclis, 24 Nisan 1877'de Rus Harbinin çıkmasına sebep oldu. Malî 1293 senesine rastladığı için 93 Harbi de denilen bu savaş Edirne Mütarekesine kadar dokuz ay sürdü. Gazi Osman Paşanın Plevne'de ve Gazi Ahmed Muhtar Paşanın doğu cephesindeki başarılarına rağmen savaş umumi bir bozgunla neticelendi. Bu bozgunda özellikle İttihatçı liderlerin benlik kavgaları önemli rol oynadı. Ruslar ve Bulgarlar, binlerce Türk kadın ve çocuğu kestiler. Bir milyondan fazla Türk Bulgaristan'dan İstanbul'a göç etti. Bu faciaları gören Abdülhamid Han, İngiliz Kraliçesi Victoria'ya çektiği telgraf ile, barışın yapılmasını sağladı. Mütarekeden on gün sonra da Meclis-i Mebusânı kapattı. 3 Mart 1878'de imzalanan Ayastefanos Antlaşması, Türkiye için büyük kayıplara yol açtı. Kars, Ardahan ve Batum Ruslara geçti. Bulgaristan prensliği diye iç işlerinde bağımsız, dışta Türkiye'ye bağlı yeni bir devlet kuruldu. Ruslar, Bulgaristan'ı tamamen Osmanlı Devletinden ayırma projelerini yapmışlardı. 93 Harbi öncesi Bulgaristan'da Türk nüfusu çoğunlukta idi. Ruslar bu yerleri işgal ettikçe halkı toptan kurşuna dizmek, süngülemek, camilere doldurup yakmak suretiyle Türk nüfusunu sistemli şekilde azalttılar. Abdülhamid Han, Ayastefanos Antlaşmasının hükümlerini hafifletmek için diplomatik yollara başvurdu ve İngiltere'nin desteğini aradı. İngiltere Berlin'de bir konferans toplayarak Ayastefanos'un hükümlerini kaldırabileceğini, buna karşılık Rusya'nın Türkiye'den herhangi bir toprak isteğine engel olabilmek için, Kıbrıs'a yerleşmesi gerektiğini bildirdi. Padişah bu isteği kabul etmedi ve Meclis-i vükelâ'da (Bakanlar Kurulu) yaptığı bir konuşmada, Avrupa devletlerinin Türk'e hayat hakkı tanımayacağını, onların asıl maksadının Türk Devletini Konya ve civarında küçük bir prenslik hâline indirmek olduğunu söyledi. Bu sözleriyle o, kırk iki yıl sonraki Sevr Antlaşmasını daha o zaman sezmiş bulunuyordu. Fakat vekiller heyetinin ısrarı üzerine, Kıbrıs İngiltere'ye bir nevi kiralandı. Ada hukuken Türklere âit olacak, fakat İngilizler tarafından yönetilecek ve İngilizler uygun bir tarihte çekileceklerdi. Böylece Berlin Antlaşması 13 Temmuz 1878'de imzalandı. Bu antlaşma aslında Türkiye'ye hiçbir şey kazandırmadı. Fakat Balkanlardaki Rus nüfuzunu önemli ölçüde kırıp bu statüyü Avrupalıların garantisi altına sokması bakımından önemlidir. |