Cevap: Altınordu Devleti
Rus tarihinde "Tatar boyunduruğundan" bahsetmek o kadar moda olmuştur ki, Sovyet Rus tarihçileri bile bu tâbiri tekrar ele almışlardı. Şüphesiz yabancı bir zümrenin, hele ırk ve dini bakımından büsbütün ayrı olan bir kavmin hâkimiyeti kolay bir şey değildir. Fakat: 240 yıl süren Altın Ordu hâkimiyeti neticesinde Ruslar, dillerini, dinlerini, topraklarını ve idare teşkilâtlarını tamamiyle muhafaza etmekten başka, bütün bunları kuvvetlendirmeğe de muvaffak olduklarına bakılırsa, bu Tatar hâkimiyetinin "boyunduruk" olmadığı anlaşılır. Yalnız yabancı bir zümrede değil, normal hükümet idaresinde bile isyan çıkarsa derhal bastırılır ve bu münasebetle şiddet kullanılır, sırasına göre binlerce kişi öldürülür; mükellefiyetler yerine getirilmediği zaman, güç ve şiddetle bunların icrası için zor kullanılır. Altınordu baskakları ve darugalarının da başka türlü hareket etmedikleri tarihî bir hakikattir.
Altınordu'nun Rus knezliklerindeki hâkimiyetinin, sonraki Rus çarlarının Kazan, Başkurt, Sibir, Kırım, Kafkas ve Türkistan'daki hâkimiyetlerine nispetle kat kat yumuşak olduğunda zerre kadar şüphe yoktur. Müthiş İvan'ın ve Romanof ailesinden gelen Çar hükümetlerinin Türk kavimlerini imha yolunda aldıkları tedbirlerin onda birinin Altın Ordu hanları tarafından alınmadığı muhakkaktır. Rus knezlerine yapılagelen bazı tazyikler ve şiddetler, daha ziyade Ruslar'ın Saray'da, hanlar yanında yaptıkları entrikalardan ileri gelmiştir. Moğol-Türk devleti an'anesinin icabı olarak Altın Ordu'da tam bir din ve dil toleransı vardı.
Metbu kavimler, pek de ağır olmayan mükellefiyetleri doğru dürüst yerine getirdikten sonra, lüzumsuz yere tazyike maruz kalmıyorlardı. Rus kilisesi, Altın Ordu hanlarının verdikleri "yarlık"lar sayesinde tarhanlık kazanmıştı; yani her nevi vergi ve mükellefiyetlerden kurtulmuştu; böyle olmasına rağmen, sonraları Tatarlar'a karşı Rus imha siyasetini besleyen müessese bilhassa kilise olmuştur.
İkibuçuk yüzyıl süren Tatar hâkimiyetinin tesiri meyanında Altın Ordu hanları Rus ahalisi nazarında tam bir hükümdar gibi telâkki ediliyordu; bu yüzdendir ki Rus knezleri ancak Altın Ordu hâkimiyetinden çıktıktan sonra "Çar" lâkabını almağa cesaret ettiler. Batu Han'ın kumandasında fütuhat yapan kuvvetlerin 600.000 kişiden ibaret olduğu söylenmektedir: Bunun ancak 60.000'i Moğol'du; kalan kısmı muhtelif Türk kavimlerinden toplanmıştı; kumanda heyetinin ve bazı memuriyetlerin başında Moğollar bulunmakta idi. |