Cevap: Peygamberlerin Sıfatları
Gül Yüzlü Yusuf'un Rüyası (1) Yazan seyit ahmet uzun Yakup peygamberin on iki çocuğu vardı. Bunların içinde Yusuf ile Bünyamin En küçükleri ve öz iki kardeşti. Diğer on kardeşte Yakup peygamberin Büyük ve güçlü çocuklarıydı. İşte küçük olmalarından dolayı da Yakup, Yusuf ile Bünyamini daha çok seviyordu. Yusuf gerçekten çok güzel bir çocuktu Ama ona asıl güzelliğini huyu veriyordu. Büyüklerine karşı saygı ve sevgi doluydu. Bunun için de Yakup peygamber Ona ayrı bir ilgi ve alaka gösteriyordu. Diğer kardeşler de onu çok kıskanıyorlardı. Ama onun gibi iyi olmak yerine Kalplerinde haset ateşi yakıyorlardı. İşte bu gül yüzlü Yusuf bir gece rüyasında Çok garip bir rüya gördü ve şaşırdı. Ne anlama geldiğini bilmiyordu. Bunun için de sabah erkenden kalktı. Güneş daha yeni doğuyordu. Etrafı hafif bir kızıllık kaplamıştı. Rabbine dua ettikten sonra Doğruca babasının yanına gitti. Babası, Yusuf’un telaşlı halini görünce Ne oldu oğlum seni heyecanlandıran nedir? Babacığım ben bu gece rüyamda On bir yıldızın,ayın ve güneşin Önümde saygıyla eğildiğini gördüm. Sanki bana secde ediyorlardı. Rüyaların yorumunu bilen Yakup peygamber Bu rüyadan biraz endişelenmiş gibiydi. Yusuf’un kulağına usulca şöyle dedi ; Bak Yusuf bu rüyanı sakın ola ki Abilerine anlatma onlara söyleme. Yoksa onlar sana bir tuzak kurarlar Ve sana bir kötülük düşünebilirler. Çünkü şeytan insanın açık düşmanıdır. Ancak Allah bu rüyada sana müjde veriyor. Atalarımızı peygamber seçtiği gibi Seni de peygamber seçeceğini belirtiyor. İşte bu olaydan bir müddet sonra Kardeşler bir araya gelip Yusuf’u konuştular. Ona ne yapacaklarını tartıştılar. Gece her taraf karanlıktı,ay bulutların ardında Görünmek istemiyordu kötü kalpli kardeşlere. Yusuf’un abileri ateşin etrafına toplanmış Tek tek görüşlerini söylüyorlardı; İçlerinden birisi; öldürelim onu, dedi. Doğru,o babamıza daha sevimli öldürelim! Böylece babamızın sevgisi bize döner. Sonra da yaptığımız kötülükten tövbe ederiz. Allah bizi bağışlar biz de ondan kurtuluruz. Birden duyguları kabarmış,gözleri dönmüştü. Ne yapacaklarını bilmiyorlardı. Karanlık gözlerle birbirine bakıyorlardı. Neredeyse Yusuf’u öldürme kararı alacaklardı Ama o esnada içlerinden en akıllı düşünenleri Hayır hayır olmaz,Yusuf’u öldürmeyelim. Eğer gerçekten bir şey yapacaksanız Onu kervanların geçtiği yerdeki kuyuya atın Böylece onu bulanlar alıp uzağa götürüler Bizlerde hem ondan kurtulmuş oluruz, Hem de kardeş katili olmayız, dedi. Bu sırada ay biraz yüzünü göstermişti. Etrafa hafif bir aydınlık verdi. Bu teklif kardeşler arasında kabul gördü. Sonra da uyumak için herkes evine çekildi. Ertesi gün kardeşlerin hepsi çok neşeliydi. Yüzlerine gülümseyen bir maske takmışlardı. Sonra da sırıtarak babalarının yanına giderler. O sırada Yakup,Yusuf’la oynamaktadır. Çocuklarının geldiğini görünce onlara; Bu sabah nasılsınız çocuklar! İnan çok iyiyiz babacığım dedi en büyükleri Yalnız bugün hava çok güzel değil mi? Evet,dedi Yakup gerçekten güzel bir hava Öyleyse dediler ,senden bir isteğimiz var, Biz yarın kıra oynamaya gideceğiz, İzin verirsen Yusuf’u da beraber götürelim. O da bizim kardeşimiz değil mi? Gelsin yanımızda dursun,oynasın eğlensin. Onunda oynamaya hakkı var değil mi yani. Bu sözler üzerine Yakup peygamber; Çocuklar dedi; onu götürmeniz beni üzer. Hem sonra siz belki oyuna dalarsınız da, Onu bir kurdun yemesinden korkarım. Babacığım dedi büyükleri; Anlaşılan sen bize güvenmiyorsun gibi. Oysa bak biz onun iyiliğini istiyoruz. Hem biz varken kurt onu yerse ne demek O zaman bize yazıklar olsun demek gerekir. Gerçekten güçsüzlerden sayılırız,dedi Yakup çocuklarının bu ısrarı karşısında, Yusuf’a abileriyle gitme izin verdi Ertesi gün erkenden yola koyuldular. On bir kardeş beraberce kıra gittiler. Bir müddet sonra abilerin yüzü değişti. Taktıkları gülümseyen maskeyi çıkardılar. O hain karanlık yüzleri göründü. İlk önce Yusuf ne olduğunu anlayamadı. Ne var ne oluyor,niye kızgınsınız,dedi. Abiler hep birden; sen var ya sen,dediler. Babamızın sevgisini bizden çaldın. O seni ve Bünyamini daha çok seviyor. Ama şimdi seni ondan uzaklaştıracağız. O tekrar bizi daha çok sevecektir. Yusuf bu sözler üzerine onlara; Ben size ne kötülük yaptım ki, Bu güne kadar hep iyi olmaya çalıştım. Size karşı da saygısızlık yapmadım. Niçin beni uzaklaştırmak istiyorsunuz. Gözlerinde hainlik okunan kardeşler Yusuf’un bu sözlerini hiç duymadılar. Hepsi el ele vererek Yusuf’u kuyuya attılar. İşte tam o sırada kuyuda bir ilham geldi; Ey Yusuf rahat ol!sen onlara bu işlerini, Onlar farkında değilken haber vereceksin. Bu ilham Yusuf’a bir serinlik verdi. Korkuyu kalbinden sürgün etti. Kuyunun karanlığında beklemeye başladı Rabbinin kendisine sunacağı ikramı Güneş yavaş yavaş çekiliyordu. Akşam kızıllığı etrafı kaplamıştı. Abiler Yusuf’un elbisesini almışlardı. Çünkü ona bir hayvan kanı bulaştırıp, Öylece babalarına götüreceklerdi. Dedikleri gibi de yaptılar. Akşam yüzlerinde ağlamaklı bir maske vardı. Babalarının yanına gittiler. Yakup,Yusuf’u göremeyince heyecanlandı. Nerede nerede Yusuf? Ona ne oldu? Babacığım,biz yarış yapıyorduk, Yusuf’uda oraya bırakmıştık. Ancak biz oyuna daldığımız bir sırada Bir kurt gelerek Yusuf’u yemiş. Fakat biz ne kadar doğru da söylesek Sen bize inanmazsın dediler. İşte sana Yusuf’un gömleği ve kanı. Yakup gömleği aldı baktı baktı. Gömleğin hiçbir yerinde yırtık yoktu. Bunun bir oyun olduğu açıktı. Ona bir kötülük yapmışlardı. Yakup; Bu kurt ne kadar kibarmış çocuklar! Yusuf’u yemiş de gömleğini yırtmamış,dedi. Sonra gömleği yüzüne gözüne sürdü ve; Nefisleriniz size bunu güzel gösterdi. Bana düşen ancak sabretmektir. Anlattığınız bu olay karşısında Yardımcım ancak Allah’tır, dedi. İnsan Allah’ı sürerse kalbinden Kin ve nefret yerleşir hemen Sevgi rüzgarlarını estirelim Gönlümüzün derinliğinde. Allah dolsun her zerresine Kötülük kalmasın hiçbir yerinde. |