Cevap: Peygamberlerin Sıfatları
Hz Nuh'un (as) İman Gemisi (4) Yazan seyit ahmet uzun NUH PEYGAMBERİN SON UYARISI Nuh peygamber son uyarısını yapıyordu. Çünkü çok uzun yıllar kavminin arasında kalmış ve onları uyarmıştı. Artık neredeyse onlardan umut kesmek üzereydi. Çünkü Kur’an-ın ifadesine göre Nuh peygamber 950 sene halkının arasında kalmıştı. “Andolsun ki biz Nuh'u kendi kavmine gönderdik de o bin yıldan elli yıl eksik bir süre onların arasında kaldı. Sonunda onlar zulümlerini sürdürürken tufan kendilerini yakalayıverdi.” Ankebut/ 14 Şimdiki yaşamımıza göre oldukça uzun bir dönem. Hiç yılmadan usanmadan ve umutsuzluğa düşmeden tebliğ görevini ifa etmişti. Ancak halkı da psikolojik baskılarını arttırıyordu. İşte bu zorlu yolda Nuh peygamberin yanında olması gereken karısı da ona cephe almıştı. O da müşrikler gibi Nuh peygambere “deli” “mecnun” diyor ve toplum için de aşağılıyordu. Bunun için Rabbimiz onu bizlere örnek olarak göstermiştir; “Allah, inkâr edenlere, Nuh'un karısı ile Lût'un karısını misal verdi. Bu ikisi, kullarımızdan iki sâlih kişinin nikâhları altında iken onlara hainlik ettiler. Kocaları Allah'tan gelen hiçbir şeyi onlardan savamadı. Onlara: Haydi, ateşe girenlerle beraber siz de girin!” denildi.” Tahrim/ 10Nuh peygamber dört bir yandan ihanetle kuşatılmıştı. Evin içinden bile destek gelmiyordu. Buna rağmen uyarısında ve görevinde asla bir yılgınlık göstermedi. Bununla birlikte bir eşin nasıl olması gerektiği konusunda da bir örneklik verilmişti. Nuh peygamber bir eş olarak karısına karşı kaba ve saldırgan bir tutum sergilemiyordu. Böylesine hassas bir konuda ihanet etmesine rağmen… Bizlere bu noktada iman konusunda ihanet etmeyen eşlerimize nasıl davranmamız gerektiği hususunda önemli bir ipucu verilmiş oluyordu. Ancak burada altı çizilmesi gereken çok önemli bir konu da şu olsa gerek; Bizler hiçbir zaman bir başkasının velayetinde kurtulma şansına sahip değiliz. Ta ki iman tohumu yüreklerde neşvü nema buluncaya kadar. Bir peygamber hanımı olmak, iman gibi ulvi bir tasdik gerçekleşmeden asla kurtuluş vizesi almaya vesile olmayacaktır. İşte içeriden dışarıdan sürekli böylesine inkar ve isyan darbelerine uğrayan Nuh peygamber onlara son uyarısını da yapmaya ve sonucu Rabbine havale etmeye karar verir. Bunun için de uyarının şiddetini arttırır; “Andolsun ki Nuh'u elçi olarak kavmine gönderdik. Dedi ki: Ey kavmim! Allah'a kulluk edin, sizin ondan başka tanrınız yoktur. Doğrusu ben, üstünüze gelecek büyük bir günün azabından korkuyorum.” Araf/ 59 "Ey kavmim! Eğer benim (aranızda) durmam ve Allah'ın ayetlerini hatırlatmam size ağır geldi ise, ben yalnız Allah'a dayanıp güvenirim. Siz de ortaklarınızla beraber toplanıp yapacağınızı kararlaştırın. Sonra işiniz başınıza dert olmasın. Bundan sonra (vereceğiniz) hükmü, bana uygulayın ve bana mühlet de vermeyin. Eğer yüz çeviriyorsanız, zaten ben sizden bir ücret istemedim. Benim ecrim Allah'tan başkasına ait değildir ve bana müslümanlardan olmam emrolundu." Yunus/ 71-72 Bu uyarılardan sonra Nuh peygamber onların başına gelecek büyük azap ve kötü sondan dolayı korktuğunu ve kendileri içi üzüldüğünü dile getirir. Çünkü bir peygamber kavmine bir baba gibi şefkat göstermektedir. Nasıl ki bir baba çocuklarının zarar görmesini istemezse, bir peygamber de halkının azaba duçar olmasını istemezdi. Bunun için de uyarıları bazen gizli bazen açıktan, bazen sevgi yüklü bazen azap yüklü oluyordu. Hangisiyle amacına ulaşabilecekse o yolu deniyordu. Yani Nuh peygamber çok hem de çok uzun bir süre sabır ve metanetle tebliğine devam ettikten sonra yolun sonuna geldiğine kanaat getirmişti. Bunun için de uyarılarının şiddetini arttırmıştı; Ey kavmim, size gelecek olan korkunç bir günün azabından endişe ediyorum. O gün gelmeden önce Allah’a iman ederek O’na ibadete yönelin. Ve bana uyun ki Allah günahlarınızı bağışlasın. Yoksa dönüşü olmayan bir yola girecek ve başa çıkamayacağınız bir azapla karşılaşacaksınız. Sizi hiç kimse bu felaketten kurtaramaz. Nuh peygamber uyarıya son noktayı koymuştu. Artık müşriklerin yaklaşımı ve bu uyarıya karşı alacakları tavır çok önemliydi. Çünkü bir peygamber Allah’ın azabıyla karşı karşıya bırakmıştı. Bir tarafta Allah ve O’nun güvenilir elçisi, diğer tarafta ise inkarcı ve isyankar müşrik bir topluluk. Bakalım tavırları nasıl olacak? |