Cevap: Peygamberlerin Sıfatları
Hz Nuh'un (as) İman Gemisi (5) Yazan seyit ahmet uzun KÜSTAH İNSANLARIN AZAP İSTEĞİ Taştan putlara tapan ve onlara saygı duyan, onların önünde eğilen ve onları Allah ile denk tutan insanların kalpleri de, kafaları da taş gibi katı ve duyarsızdı. Hatta taşlardan daha kötüydüler. Çünkü bazı taşlar yine Allah korkusundan paramparça olur bazıları da dağlardan yuvarlanırlardı.; “Ne var ki) bunlardan sonra yine kalpleriniz katılaştı. Artık kalpleriniz taş gibi yahut daha da katıdır. Çünkü taşlardan öylesi var ki, içinden ırmaklar kaynar. Öylesi de var ki, çatlar da ondan su fışkırır. Taşlardan bir kısmı da Allah korkusuyla yukardan aşağı yuvarlanır. Allah yapmakta olduklarınızdan gafil değildir.” Bakara/ 74 İşte isyankâr ve nankör insanların kalpleri bu taşlardan daha sertti. His duygusunu kaybetmişlerdi. Menfaat ve çıkar her şeyin tek değer ölçüsü görülüyordu. Bunun için çıkarlarına zarar verecek hiçbir şeyi kabule yanaşmıyorlardı. Aslında biraz sağduyuyla yaklaşsalardı Nuh peygamberin söylediklerine onlarında kendi menfaatlerine, hem de ebedi menfaatlerine olduğunu anlayacaklardı. Ama dünyevileşmiş bir zihniyetin tek gözettiği fayda yaşanılan hayatta elde edileniydi. Bunun için de adaleti ve hakkı toplumda hâkim kılma çabasında bulunan her kese düşman oluyorlardı. Çünkü kendilerinin elde ettiği kazan haksızlıklar üzerine kuruluydu. Bunun için de Nuh peygamberin bu uyarısına karşı çok sert cevap verdiler. Bir nevi sanki onunla restleşmeye gittiler. Gözleri öfke ve nefret ateşiyle yanan inkarcı insanlar bir türlü Nuh peygamberin o tatlı ve güzel sözlerini anlamak istemiyorlardı. Sanki Nuh peygamber onların kötülüğünü istiyormuş gibi ona karşı acımasızca davranışlarda ve ithamlarda bulunuyorlardı. Sevgiye karşı nefret, iyiliğe karşı kötülük, merhamete karşı acımasızlık ancak Allah’a imanı olmayan zalimlerin işiydi. Onlar da bu görevlerini yerine getiriyorlardı. Bunun için de Nuh peygambere şöyle cevap verdiler; Ey Nuh, bizimle çok tartıştın ve mücadele ettin. Başımızı ağrıttın. Şayet bir daha bizimle tartışırsan ve bu saçma sözlerini söyler ve deliliğine devam edersen inan ki seni taşlarız. Öldürünceye kadar döveriz. Üstelik bizi korkuttuğun şu azapta ne oluyor? Şayet gücün yetiyorsa söylediğin şu korkunç felaketi getir de görelim! “Dediler ki: Ey Nuh! Bizimle mücadele ettin ve bize karşı mücadelede çok ileri gittin. Eğer doğrulardan isen, kendisiyle bizi tehdit ettiğini (azabı) bize getir!” Hud/32 Bu küstah insanlar Nuh peygambere karşı insafsızlık sınırı tanımadan tüm kin ve nefretlerini sergilemeye başlamışlardı. Ellerinden gelen her türlü kötülüğü yapmaya karar vermişlerdi. Bunun için de halkı paralarıyla kandırarak Nuh peygamberle alay etmelerini sağlamışlardı. Onu gördükleri yerde taşlatmışlardı. Böylece Nuh peygamberi davasından vazgeçirmeyi düşünmüşlerdi. Aslında bu insanlar uzun yıllar aralarında yaşayan Nuh’un hiç yalan söylemediğini bildikleri için bu azap tehdidi karşısında içten içe bir endişe duymuyor değillerdi. Ama bu endişeyi halkla paylaşmak demek, Nuh’un peygamberliğini tasdik anlamına geleceği için korkularını alenileştirmiyorlardı. Bundan kurtuluş çaresi olarak onunla alay etmeyi görmüşlerdi. Nükte; deve kuşları düşmanlarını gördükleri zaman başlarını kuma gömerlermiş. Böylece avcıların kendilerini görmediğini ve kurtulduklarını sanırlarmış. İşte müşrik insanlar da deve kuşları gibi Nuh peygamberi gördükleri zaman elbiselerini başlarına geçirip, elleriyle kulaklarını kapatıp ondan kurtulduklarını sanıyorlardı. Müşriklerin ileri gelenleri bir sürü komplo kuruyor ve halkı kandırıyorlardı. “ayet Nuh hepimizi yok edecek kadar güçlü biri olsaydı aramızda böyle güçsüz ve zayıf olur muydu?” bu ve buna benzer sözlerle Nuh peygamberi halkın gözünden düşürmeye çalışıyorlardı. Günümüzde nasıl ki basın organları bir çok yanlışı doğru ve doğruyu yanlış olarak sunabiliyorsa, o zamanın ileri gelenleri de geliştirdikleri bilgi işleme yöntemiyle halkı yanlış yönlendiriyorlardı. Nuh peygamber halkının bu azap isteğine karşılık şöyle cevap verir; Ey kavmim! İstediğiniz o azabı Allah göndermek istediği zaman, onu engelleyecek hiçbir güç olmaz. Ve ondan hiç kimse de kurtulamaz. Ondan kaçış mümkün değildir. Ey kavmim! Artık siz bu azabın içinde kalmak istiyorsanız, benim nasihatim size fayda vermez. Rabbiniz ve Rabbimiz Allah’tır. O’na inansanız da inanmasanız da, ibadet etseniz de etmeseniz de, sevseniz de sevmeseniz de ölünce O’nun huzuruna çıkacaksınız. Yaptıklarınızdan dolayı sizleri hesaba çekecektir. “Nuh) dedi ki: "Onu size ancak dilerse Allah getirir. Ve siz (Allah'ı) aciz bırakacak değilsiniz. Eğer Allah sizi azdırmak istiyorsa, ben size öğüt vermek istesem de, öğüdüm size fayda vermez. (Çünkü) O sizin Rabbinizdir. Ve (nihayet) O'na döndürüleceksiniz." Hud/33-34 |