Cevap: Dünyaya Gelişi ve çocukluğu
Hz. Âmine’nin defni
Sevgili Peygamberimiz ile Ümmü Eymen donakalmışlardı. Âdetâ dilleri tutulmuştu. Konuşan sadece Kâinatın Efendisinin gözyaşlarıydı. Ümmü Eymen bir ara kendisini toparladı ve aziz yavrunun gözyaşlarını sildi. Sonra da bağrına basarak teselliye çalıştı:
"Üzülme, ağlama, canım Muhammedim," dedi. "İlâhî kadere karşı boynumuz kıldan incedir. Can da Onun, mal da. Hepsi bize emânet. Emâneti nasıl vermişse, öyle de alır."
Sevgili Peygamberimiz derin bir iç çektikten sonra, "Ben de biliyorum. Onun hükmüne her zaman boyun eğerim. Fakat anne yüzü unutulmayacak bir yüzdür. O yüzü tekrar göremem diye üzülüyorum" dedi. Sonra da derhal kendini toparladı ve gözyaşlarını silerek Ümmü Eymen’e, "Haydi, o emâneti Sahibine teslim etti. Biz de onun na’şını toprağa teslim edelim, rahat etsin" dedi.
Dünyanın en bahtiyar annesi Hazret-i Âmine’nin cesedini orada toprağın bağrına tevdi ettiler. Ruhu ise, Kâinatın Efendisini bağrından çıkardığı için, kimbilir, ne kadar yükseklerde meleklerle bayram ediyordu. |