Peygamberliğin verilişi
Kâinatın Efendisine Peygamberlik Vazifesinin Verilmesi Şu kâinatın sahip ve mutasarrıfı, elbette bilerek yapıyor ve hikmetle tasarruf ediyor ve herşeyi bilerek, görerek terbiye ediyor ve herşeyde görünen hikmetleri, gàyeleri, faideleri irade ederek tedvir ediyor.
Mâdem yapan bilir; elbette bilen konuşur.
Mâdem konuşacak; elbette zîşuur ve zîfikir ve konuşmasını bilenlerle konuşacak.
Mâdem insan nev’i ile konuşacak; elbette insanlar içinde kàbil-i hitap ve mükemmel insan olanlarla konuşacak.
Mâdem en mükemmel ve istidâdı en yüksek ve ahlâkı ulvî ve nev-i beşere muktedâ olacak onlarla konuşacaktır; elbette dost ve düşmanın ittifakıyla, en yüksek istidatta ve en alî ahlâkta ve nev-i beşerin humsu [beşte biri] ona iktidâ etmiş ve nısf-ı arz onun hükm-ü mânevîsi altına girmiş ve istikbâl onun getirdiği nurun ziyâsıyla bin üç yüz sene [şimdi bin dört yüz sene] ışıklanmış ve beşerin nurânî kısmı ve ehl-i imân mütemâdiyen günde beş defa onunla tecdid-i bîat edip, ona duâ-i rahmet ve saadet edip, ona medih ve muhabbet etmiş olan Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm ile konuşacak ve konuşmuş ve resûl yapacak ve yapmış ve sâir nev-i beşere rehber yapacak ve yapmıştır. Bediüzzaman Said Nursî |