Bitmez denir her sevda, bitmesin hep sürsün istenir... Ama zaman öyle çabuk akıp geçer ki... Geriye kalan anılar ve göz yaşlarıdır... İşte hayat böyle acımasızdır...
Hani derin derin bakardın ya dakikalarca gözlerimin içine… Sonra kollarını açıp sımsıkı sarılırdın ya bana; hiç bırakmayacak gibi işte o zaman anlardım yüreğindeki yerimi… Ama şimdi yoksun yar…
( Evet öyle derin bakardın bana yar… Sevgin kadar koyu, derin, uçsuz bucaksız… Şimdi ise her şey koca bi karanlık… Neden bu kadar çok sevdim ki seni… ? Neden böylesine vazgeçilmez kıldırdın kendini…? Madem ölecektin niçin bu kadar sevdin ha… ! Lanet olsun unutamıyorum işte…! )
Hani el ele tutuşup yürürdük ya sahildeki parkta… Çok severdin orayı, hep giderdik... Bir gün yürürken durup denizi işaret ederek “ İşte böyle bitanem… Sana olan sevgim işte böyle uçsuz bucaksız…” İşte o zaman anlamıştım beni hiç bir zaman unutmayacağını. Ama şimdi yoksun yar…
( O park şimdi kimsesiz, yetim kaldı yar… Uçsuz bucaksız değil artık deniz… Damla damla yok oldu… Sevgin bitmezdi bitmedi de… Ve unutmadın… Gittin ama hayalin hala bir kabus gibi peşimde… Hani sınırsızdı sevgin, hani bırakmayacaktın… ? Madem ölecektin niçin bu kadar sevdin… ! Lanet olsun bitmiyor işte sana olan sevgim… ! )
Hani hayaller kurardık ya baş başa kaldığımızda… Bahçeli şirin bi evimiz olacaktı… Çiçekler dikecektik bahçemize. En çok da kırmızı güller… Sonra ben derdim bir kızımız olsun… adı “ Su” olsun derdin… Ben sana benzesin isterdim, sen de bana benzemesini… Oyunlar oynayacaktık kızımızla çiçekler arasında… Ama şimdi yoksun yar…
( Her sabah kırmızı güllerimizi sulayacaktık, Kızımızla oyunlar oynayacaktık… Sen gideli güller soldu, oyunlar başlamadan bitti yar… Şimdi her şey sana benziyor; ama ben kendimi bulamıyorum artık…! Neden beni böyle çaresizce bıraktın? Hani kızımız olacaktı ha neden gittin… ? Madem ölecektin niçin bu kadar sevdin? Lanet olsun kızımı bulamıyorum... ! )
Hani masum masum bakardın ya bana… Gözlerindeki mavilikle bana cesaret verirdin… Öyle güçlenirdim ki seninle, sevgim daha çok kuvvetlenirdi bir tek gülüşünle… Huzur bulurdu yüreğim. Bin bir umutla bakardım Senli geleceğime… Sen yarınımdın ve “yarınlar hiç bitmeyecek bize” derdik… Ama şimdi yoksun yar… !
( Bakışların yok ya; Cesaretim katre katre tükendi… Gücüm bitti, ben bittim artık yar… ! Umudum bitti, sen yoksun ya artık yarınlar da yok… ! Neden beni yok ettin ha? Neden ardında bir korkak bırakarak çekip gittin… ? Madem ölecektin niçin bu kadar sevdin… ! Lanet olsun yaşamaya gücüm yok artık işte… ! )
Hani bi gün sana “Seni seviyorum” demiştim… Sen de “Biliyorum bitanem” deyip gülümsedin… “ Hayır! Tam olarak ne kadar olduğunu bilemezsin…” demiştim… Söylediğimi yanlış anlayıp biraz manalı bakmıştın…“Nefesim gibisin yarim… Sen olmazsan nefessiz kalır ölürüm yaşayamam… ” demiştim. Bir anda yüzünde güller açmıştı, “Seni seviyorum bitanem” diyerek sımsıkı sarılmıştın bana… Ama şimdi yoksun yar… !
( Evet öyleydin… Nefesim gibiydin yarim… Şimdi gittin ya nefessiz kaldım, sevgisiz kaldı yorgun yüreğim… Artık ben de ölüyüm; yaşayan bir ölü… Yaşarken ölmek daha zormuş bitanem… İçim kan ağlarken sahte gülücükler yeşertmek suretimde… Sensiz her geçen gün eriyip biten yüreğimin acılarını dindirmeye çalışmak çok zormuş… ! Söylesene neden gittin ha…? Madem ölecektin niçin bu kadar sevdin….? Lanet olsun Sensizim yine… ! )
Hiç bitmeyen bir yakarış artık dilimin ucunda; Madem ölecektin niçin bu kadar sevdin?...