Çölde aşinası olmadığın bir kasırga perde olur,
Kapatıp gitmek istediğin gereksiz sevdalarına.
Düşünüp de karar veremediğin,
Bin pişmanlıkla yandığın bir yaşamın,
Alıp veremediği gibi kalır insan saçma sapan.
Dalsız, kıransız bir aşka dermansız iniş yapar her adımın.
Ve sen ‘’ sustum ‘’ diyerek kaparsın gözlerini.
Gecenin bir vakti inlemeler içinde uyanmıştın.
Elinde çok sevdiğin saatin, zaman avuçlarında.
Terler ne kadar dertte olduğunu anlatıyordu alnında.
Yanına geldim,
Yüzüme bakarken sanki yalvarıyor gibiydin.
‘’ Bir daha yanımdan bensiz kalkmamalısın’’
Gözlerim titredi bir an.
İçim kamaştı,
Şiddeti bedenime vurdu halinin.
‘’ Ne oldu? ‘’ dedim.
Can çekişir gibi ‘’ Sen! ‘’ dedin.
Çok üşüdüm, dondum.
Canım hiç bu kadar derinden okşanmamıştı.
‘’ Ben!’’ (?)
Bu sarsıntının ardından bir dağılım olmayacaktı.
Payına ne düşerse sevdanın onu yaşayacaktı.
‘’ Rüyamdaydın. ‘’
Fısıltısı incecik kıvılcımlar halinde dağıldı odaya,
Mani olamadın yağışına yaşlarımın.
Ellerimi bir araya getirip saydım ilk defa
Ne kadardı parmaklarım?
‘’ Kalbini elime vermiştin kanıyordun. Sen kanadıkça,
Ben mutlu oluyordum,
Sonra gidiyordun. Yanımda değil, hep o mezarlıkta oluyordun. ‘’
Dermanım kesildi yığılıverdi duygularım dizleri üzerine.
‘’ Neden? ‘’ dedim.
Sebepsiz bir ayrılık mı yaşattım tenine bilmeden.
Kırdım mı içindeki çocuğu, üzdüm mü seni.
Son sözlerin parçaladı sığınaklarımı.
‘’ İlk defa bensiz yattın bu gece, ilk defa kokunu sakladın. ‘’
Fersiz yumdun gözlerini.
İçimi acıttın.
Hilal Aydın