Bu yazıyla belki de kendinize ilk defa gerçek bir soru soracaksınız... Aldığınız cevaba dikkat edin... Çünkü eğer yalnış cevapsa düzeltmek için hala zamanınız var...
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
Can Dündar'ın bu güzel yazısı, belki de kendinize ilk defa gerçek bir soru sormanızı sağlar... Aldığınız cevaba dikkat edin... Çünkü eğer yalnış cevapsa düzeltmek için hala zamanınız var...
Dümdüz bir soru size: Akşamları evde ne yapıyorsunuz?
Divana uzanıp, hiç tanımadığınız Amerikalı dedektiflerle hiç tanımadığınız Amerikalı haydutları mı kovalıyorsunuz, yoksa yerli dizilere kaptırıp hiç bilmediğiniz konaklarda yaşanan hayatları mı seyrediyoruz?
Dört saat televizyon seyretmenin sekiz saat çalışmak kadar beyni yorduğunu biliyor musunuz?
İki türlü hayat var:
1. Yaşanan hayat,
2. Seyredilen hayat,
Akşamlarınız televizyona kilitliyse, bilin ki, hayati sadece seyrediyorsunuz
Akşamları evde ne yapıyorsunuz?
Akşamlarınızı nasıl geçiriyorsunuz?
"Pek çoğu gibi biz de çekirdek çıtlatıp saatlerce televizyon izliyoruz" diyorsanız, durup bir düşünün lütfen; dünyaya birkaç kez daha geleceğinize mi inanıyorsunuz? Böyle bir şey olsaydı, şimdiki hayatimizin bir bölümünü ziyan etmek şimdiki kadar acı sonuçlar doğurmayabilirdi belki. Ne çare ki sadece bir hayatimiz var. Bu da maalesef, çok kısa. Ortalama altmış yılın yirmi yılı uykuda geçiyor. Kalan kırk yılın yirmi yılı çocukluk, eğitim, vesaire...
Son yirmi yılı da ziyan edersek, bize yaşanacak bir şey kalmaz. Akşamlarınızı sadece televizyona veriyorsanız, sayılı nefeslerinizden bir
Bölümünü çöpe atıyorsunuz demektir! Çünkü televizyon izleyen kişi
Hayatta değildir, zira hiçbir şey yapmamakta, hiçbir değer üretmemektedir; bu da bir anlamda yaşamamak sayılır.
Ne mi yapmalı?
1. Ailece kitap okuyun, sohbet edin: Nasıl tanıştığınızı, ilk nerede görüştüğünüzü, sıkılıp sıkılmadığınızı, nerede nasıl evlendiğinizi, nikâh
Şahitlerinizi, düğününüzü anlatın çocuklarınıza, onları hem dinleyin, hem de okumaya çalışın.
2. Gezin: Gezmek için ille de bir maksat olması gerekmez, en büyük maksat hayatı paylaşmaktır. Yakınsanız deniz kenarına inin, ayaklarınızı denize sokun ve becerebiliyorsanız tas sektirme yarışına girin. Sonra da günesin pembe gülücükler saçarak batmasını seyredin. (İnanın televizyon seyretmekten çok daha keyifli ve dinlendiricidir) Ormanda hep birlikte yürüyün, ağaçlara isim takın, yol boyu açan çiçekleri sevin ve çocuklarınıza bunlarla sevmeyi öğretin. (Ama bilin ki hayat öğrenmek ve öğretmekten ibaret değildir. Dinlenmek, eğlenmek gibi olgular da hayatın bir parçasıdır) Çocuklarınızla ilişkilerinizde asla öğretmen tavrı takınmayın. Onlarla arkadaşlık etmek dünyanın en keyifli isidir.
3. Akraba ve komşularla ilgi bağı kurun: Onlara ya gidin, ya da onları size davet edin. Sohbetiniz televizyonsuz olsun ki tadı çıksın. Birbirinizi gerçekten tanımaya çalışın. Bilirsiniz, "Komşu komşunun külüne muhtaçtır."
4. Oturup uzaktaki aile bireylerine mektup yazın. Biliyor musunuz mektup yazmak insani çok rahatlatır. Mektup yazarken, her aile bireyinden (başta çocuklar olmak üzere) birkaç cümle isteyin. Yani mektubu ailece yazın. Ama çocuklarınızın cümlelerini beğenmezden gelmeyin.
5. Kültürel ve sanatsal etkinliklere katilin. (Konferans, seminer, sergi, sinema ve tiyatro) Hayatinizi biraz olsun renklendirecek başka şeyler de
Bulabilirsiniz. Yeter ki isteyin. Bir şeyi çok isterseniz, Allah sebebini halk eder ve çok istediğiniz şeye ulaşırsınız.
"Olmaz ki" diye düşünüp taleplerinizi ertelerseniz, hiçbir yere ulaşamazsınız. Aile bağlarının güçlenmesi, paylaşacak şeylerin çokluğuyla mümkündür. Ne kadar çok şey paylaşırsanız aileniz o kadar güçlenecek, o kadar diri duracak ve mutlu olacaktır.
Hatıra defterine televizyon dizilerini yazamazsınız. Oraya ancak yasadıklarınızı yazabilirsiniz. Her gün bir şeyler yaşamalı ve bunları deftere geçirerek geleceğe tarih düşürmelisiniz. Bugün öyle bir hayat yaşayın ki, yarına da kalsın. Torunlarınıza anlatacaklarınız olsun.
Ayrıca unutmayın ki;
Hayatı biriktiremezsiniz; ya her anini yaşayacaksınız, ya da ziyan edeceksiniz.
Artik cevap gelsin:
Akşamları ne yapıyorsunuz?
Yaşıyor musunuz, yoksa seyrediyor musunuz?