Çevrimdışı

“Aşkın sorunları”ndan söz ediyorlar. Ne saçmalık! Aşkın sorunları yoktur, beraberliklerin sorunları vardır.

Şimdi insanlar pohpohlanmak, övülmek, beğenilmek istiyor. Bu arayışları az çok tatmin
olduğunda sevildiklerine inanıyorlar. Sevilmek bu mu? Hemen “hayır canım, elbette değil”
cevabını yapıştırmayın... Biraz düşünmeli, hissetmeli! Bakalım, bizim “sevilmek” dediğimiz,
öyle bellediğimiz şey neymiş?


Bir “sevilme” biçimi daha var bizi ikna eden, inandıran... Nedir o?

Hastaymışız ya da hasta

olmak üzereymişiz gibi davranılması... Kırılganlığımızı görüp bunu

yaşamayı göze alanın,

gönüllü hastabakıcılığımızı üstlenmeye hazır olanın bizi sevdiğine

inanıyoruz. Bir yazarımız

daha yeni açıkladı kendisini her zaman baştan çıkartan sihirli

cümleyi:

“Üşüteceksin, üzerine bir şey al!”


Sevilmek... Dünyanın en güzel aldanışı...

Ne zaman sevilmeye boyun eğmeyeceğiz, o zaman gerçekten sevmeye başlayacağız.