Tekil Mesaj gösterimi
Alt 21 Ocak 2008, 07:53   #22
Çevrimdışı
Julw
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Windows Hakkında Herşey




SD-RAM Command:
Bu bellek ayarı bazı anakartlarda, 'MA 1T/2T Select' şeklinde görülür. Her iki ayarın yaptığı iş aynı. Bu ayar, belleğe komutların ne kadar sürede aktarılacağını belirtir. ÎT ayarı en hızlı, 2T ayarı ise daha yavaş bir ayardır. Elbette 2T ayarı eğer kalitesiz RAMler kullanıyorsanız sistemde çökmelere neden olabilir.

Fast Command:
Bu ayar genellikle Athlon'larda görülüyor. Bu ayarda amaç, işlemcinin içinde bellekle ilgili ayarları nasıl ele alacağını düzenlemektir. Eğer hızlı RAM'lere ve yeni nesil bir işlemciye sahipseniz, ayarı daha yüksek hızlara çıkartabilirsiniz.
SDRAM Burst Lenght:
Bu ayar SIS çipsetlerinde ve Athlon'ların anakartlarında sık görülmekte. Bellek ciplerinin özel bir fonksiyonunu düzenliyor. Bellek cipleri, üzerlerinde bir yer okunduğunda, yanındaki hafıza hücrelerinin de okunacağını tahmin eder. Buradaki bilgileri çabuk ulaşabileceği bir düzene koyar. SDRAM Burst Length ayarı ile ne kadarlık bir kısmı hemen ulaşılabilecek hale getirdiğini ayarlıyoruz. Genellikle '4QW ya da '8QW gibi ayar olasılıkları var. Eğer kaliteli bir RAM aldıysanız, bu ayarı 8QW'ye getirin. Eğer RAM'iniz kaliteli değilse ayarı kapatın. Zira kalitesiz RAM'lardaki cipler bu özelliği desteklemez. Bu ayar bazı anakartlarda DDR 'RAM Auto Precharge' ismi altında da görülür.
Bank Interleave:
Bu ayar sadece KT266A ve KT333 çipsetlerinde var. Eğer iki DDR-RAM'i anakart üzerindeki iki bellek yuvasına takarsanız, o zaman her iki DDR-RAM'den de aynı anda okuma yapılması sağlanır. 16 MB'nin altında bir RAM için çalışmıyor. '2-Way' ve '4-Way' gibi ayar seçenekleri var. Eğer bir çift RAM'i yan yana takıyorsanız '2-Way', iki çift RAM'i birlikte anakarta monte edecekseniz, mutlaka '4-Way' ayarında bırakın.

Burada anlattığımız ayarların hepsini 'SPD' fonksiyonu kullanarak da yapmak mümkün. Kullandığımız RAM'lerin üzerinde 'SPD' isimli çok küçük bir cip yer alır.

Bu cip, buraya kadar anlattığımız RAS, CAS, Precharge gibi ayarları, o RAM'e göre yapılmasını sağlar. Eğer satın aldığınız ya da kullandığınız, RAM'lerin RAS, CAS ya da benzeri ayarlarını bilmiyorsanız, o zaman bu ayarları 'SPD' yapsın diyebilirsiniz. Bu takdirde BIOS'da yine bellek ayarlarının bulunduğu mönü içinde 'Configure DRAM Timing By SPD' gibi bir ifade olmalı. Bu ayarı seçtiğinizde her şey otomatik ayarlanacaktır.
AGP için ayarlar
AGP için ayarlar çok çeşitli olmasa da bazı ayarları halen elle ayarlamak gerekiyor. Şimdi bu ayarları kısaca gözden geçirelim.
AGP Mode:
Bu ayar, AGP yuvasının hangi hızda çalışacağını belirler. Ayarı 'Auto' ya da 4X halinde bırakırsanız problemsiz olarak çalışmanızı sağlar. Ama eski bir ekran kartınız varsa (TNT, eski TNT2 kartları gibi) ayarı 'Auto' ya da 2X'e getirin.
AGP Fast Write:
Oyunlarınız, büyük miktarda bir veriyi bir anda ekran kartınızın hafızasına yazmak için 'Fast Write' denilen bir işlem yapar. Bu ayar, TastWrite' işleminin çalışması ya da çalışmamasını sağlamaktadır. Bazı oyunlar, örneğin Aquanox'un 2.1 sürümü, Sacrifice'ın ilk sürümleri, bu ayar açıksa, sistem çökmelerine ya da grafiklerde bozulmalara neden olur.
AGP Aperture Size:
Eğer sisteminizdeki ekran kartının hafızası dolarsa, o zaman ana hafızanın bir kısmını kullanacaktır. Hafızanızın, ekran kartınız tarafından kaç megabyte'lık bir kısmının işgal edilebileceğini belirler. Eğer az hafızanız varsa, bu rakamı 32 MB olarak, eğer bolca hafızanız varsa ayarı 64 MB olarak bırakın ya da anakartınızın ayarı kendi seçmesine izin verin. Bu ayar bazı BlOS'larda 'Graphic Win Size1 olarak da geçer.
AGP l W/S Write:
Bu ayar, AGP yuvasından ekran kartınıza bir veri gideceği sırada araya bir işlemci frekansı kadar bekleme süresi eklemenizi sağlar.
AGP l W/S Read:
Yukarıdaki, 'AGP l W/S Write' ayarı ile aynı işi yapar. Sadece bu sefer, ekran kartınızdan, bir veri okunacağı sırada araya bir bekleme süresi koyacaktır. Aynı şekilde yavaş bir ekran kartı ya da yavaş bir RAM'iniz varsa, bu ayarı 'Enabled' konumuna getirin.
AGP Read Syncronizaüon:
AGP kartınızdan yapılan okuma işlemlerinin, sistem saatiyle senkronize edilmesini sağlar. 'Enabled' konumunda bırakılması tavsiye edilir.
AGP için ayarlar
AGP için ayarlar çok çeşitli olmasa da bazı ayarları halen elle ayarlamak gerekiyor. Şimdi bu ayarları kısaca gözden geçirelim.

PCI için ayarlar
BlOS'ların yine 'Advanced Chipset Features' ya da 'PCI Devices' gibi mönülerinde karşılaştığımız ayarların çoğu yanlış yapılıyor. Şimdi bu ayarların en bilinenlerini ele alalım.
PCI Delay Transaction:
En fazla hatalı olarak ayarlanan BIOS ayarlarından biri. Anakartınızı ilk kurduğunuzda, 'Disabled' seçeneği seçilmiş olarak gelir. Bu ayar, PCI 2.1 ve sonrası PCI standartlarının çalışıp çalışmamasını sağlar. PCI yuvalarına giden veriler, eğer sisteminizde çok eski bir PCI kartı ya da ISA kartı varsa, beklemek durumundadır. Oysa yeni nesil PCI 2.1 ve PCI 2.2 standartlarında ISA ve önceki PCI kartlarına gidecek olan veriler bir süreliğine, bir tampon bellekte tutulur. Böylece, eski ISA ve PCI kartlarının oluşturduğu darboğaz aşılmış olur. Eğer sisteminizde eski PCI genişleme kartı ya da ISA kart yuvası yoksa, bu ayarı 'Enabled' yapabilirsiniz. Kimi durumlarda sisteminizde belirgin bir performans artışı olur. Ama PCI kartlarınızın durumunu bilmiyorsanız ya da ISA yuvalarının sistemde var olup olmadığından habersizseniz, ayarı 'Disabled' olarak bırakın. Bu parametre seçilirse, PCI 2.1 uyumluğu da kapatılmış olur.


PnP BIOS:
Bu ayar, bazı anakartlarda 'Plug and Play Aware OS' şeklinde de geçer. Eğer bu ayarı kapalı yani 'Disabled' hale getirirseniz, PnP (Plug and Play, Tak ve Çalıştır) standardına uygun olan cihazlarınız, işletim sisteminiz tarafından bulunacaktır. Eğer bu ayarı açarsanız, yani 'Enabled' hale getirirseniz, PnP uyumlu cihazlarınızı, BlOS'unuz bulacaktır.
Clear NVRAM:
Hangi kartın PnP uyumlu olduğu ya da 'ne kadar RAM var' gibi bilgiler, BIOS içinde burada saklanır. BlOS'un bu kısmındaki bilgiler, eğer ayar 'Enabled' halde ise, her sistem açılışında silinecektir. Yeni bir kart takacaksanız ya da modeminiz external bir modem ise bu ayarı 'Enabled' halde bırakın.
PCI Latency Timer:
Bu ayar her PCI kartının, ne kadar süre ile veri aktarıp veri aktarma hakkını bir diğer cihaza devredeceğini gösterir. Yani kartlar sıra ile veri aktarırlar ve her bir kart belli bir süre veri aktarıp veri aktarma işini bir diğerine bırakır. Eğer bu ayardaki değeri yüksek tutarsanız, daha yüksek veri aktarım hızlarına ulaşmak mümkündür. Örneğin, GeForce ekran kartları bu ayarın yüksek olmasını ister.

Farklı ayarlar için
Burada anlattığımız ayarlar, BIOS'daki onlarca ayardan sadece bir kaçı. Özellikle değinmek istediğimiz ve çeşitli çipsetlerin kullanıldığı anakartlarda yer alan bir kaç ayar daha var.
MPS Table:
Bu ayar aslında bir anakartta, çift işlemci varsa kullanılır. BIOS'u üreten şirketler aynı BlOS'u pek çok kart için ürettiklerinden dolayı, bu ayarı farklı anakart modellerinde kullanmak için, BlOS'a ekliyorlar. Bu ayarı çift işlemciniz yoksa değiştirmeyin.
APIC Function:
Bu ayar, sisteminizdeki Interrupt'ların daha geniş bir biçimde kullanılmasını sağlar. APIC (Advanced Programmable Interrupt Controller-Gelişmiş Interrupt Kulanımı), ayarını eğer yeni bir işletim sisteminiz varsa açmalısınız. Bu konuda bir fikriniz yoksa ayarı değiştirmemenizi tavsiye ediyoruz.
IPCA Function:
Sisteminizin, fazla elektrik harcamaması için işletim sistemi tarafından kontrol edilebilmesini sağlar. Eğer işletim sisteminiz Windows 98SE /Me 72000 /XP ise bu ayarı açık, yani 'Enabled' hale getirin.

ACPI Standby State:
Bu seçenekle, eğer IPCA ayarınız açıksa, sisteminizi nasıl asılı (Standby) konumuna alacağınızı ayarlar. Eğer SI seçeneğini seçerseniz, o zaman sisteminiz sadece sabit disk ve ekran gibi bileşenleri kapatarak Standby konumuna geçecektir. S3 Seçeneğini seçtiğinizdeyse, yaptığınız her şey hafızanıza yazılacak ve sistem daha derin bir uyku haline geçecektir.

Bu yazıda sadece bazı önemli ayarlara değinerek bir kaç temel BIOS seçeneğine ışık tutmak istedik. Sisteminizle ilgili frekans ayarlarını da iyi yapmanız gerekiyor. Bu ayarlar ise bir başka yazıya kalıyor. Bu yazıdan da anlayabileceğiniz gibi, sisteminizle ilgili pek çok şeyi BIOS yoluyla düzene sokmak mümkün. Ama ne yaptığınızı bilmiyorsanız, kesinlikle bir şey yapmamayı tercih edin. Zira BIOS ayarları, keskin bir bıçak gibi, iyi kullanıldığında işe yarayan, kötü kullanıldığında da problemlere neden olan araçlardır.
V I/0 ve V I/01 ayarları nedir?
V I/O ayarı DIMM ya da SIMM yuvalarına giden voltajı belirler. DIMM'ler ya da SIMM'ler 3,3 V'ta çalışmak için tasarlanmışlardır. Eskiden, RAM'lerle anakarttaki çipsetler aynı voltajla çalışırlardı. Oysa bu durum yeni nesil anakartlarda farklı. DDR-RAM'lerin ortaya çıkmasından sonra bu kural değişti. Çipset için gerekli voltaj V 1/0 olarak, DDR hafıza cipleri için gerekli olan voltaj ise V l/Ol olarak isimlendiriliyor. Bazı anakartlarda bu konuda da BlOS'da ayarlar bulunmakta. Bu konuda özel ayar yapmayı bilmiyorsanız, anakartınızda hazır gelen ayarları kullanın. Eğer overclock yapmanız gerekiyorsa, bu ayarı değiştirebilirsiniz. DDR RAM'ler ise 2,5V'da çalışmak üzere tasarlanmıştır. Ama 2.7 Volt'a kadar çalışma voltajları arttırılabilir. Daha üst değerlerde ise risk almaya başlarsınız ve RAM'lerinizi yakma olasılığı doğar. Ayrıca kimi BlOS'larda işlemcinin de çalışma voltajı ayarlanabilmektedir. Bu ayarlar, overclock yapmak isteyenler için ve test amaçlı kullanılmak üzere düşünülmüştür. Bu ayarları değiştirirken, her işlemcinin bir sınırı olduğunu ve yanabileceğini de aklınızda bulundurmalısınız.

87-)Bir PC Ortalama Ne Kadar Güç Çekiyor?


Son zamanlarda Forum'larımızda çok sık bir şekilde dile getirilen ve maillerinizde çok sık sorduğunuz bir soru var: "Bir PC ortalama olarak ne kadar güç çekiyor?" İşin bilincinden olan kullanıcılar için bu sorunun cevabı oldukça önemli. Parçalarınız ortalama olarak ne kadar fazla güç çekiyorsa, o gücü gerçekten sağlayabilecek kasa güç kaynağı almak istiyor. Düzgün çalışma ortamı ve ileride yapacağınız donanımsal terfiler için alacağınız güç kaynağının sunduğu çıkış gücü önemli olabilir.

Forum'larda gördüğümüz kadarıyla, okuyucularımızın tercih ettiği veya bizim sizlere önerdiğimiz sistemler için genelde gerçek 300W'lık güç kaynakları yeterli olabiliyorken, çok etli butlu sistemlerde alacağınız güç kaynağının sizler için yeterli güç sağlayamayabilir.

Sisteminizde kullandığınız parçaların ne kadar güç çektiğini tam olarak hesaplayabilmek için ilk dikkat etmeniz gereken nokta, hangi parçanın hangi kanalı kullandığını bilmeniz. Zira, bazı üst düzey güç kaynakları haricindeki güç kaynakları genellikle +5V ve +3.3V kanalları devre paylaşımı ile çalıştığından +5V ve 3.3V kanalından verilen güç, bir diğer ifade ile "Combined Power", ortak kullanılır.

Bilgi olması açısından, sistemlerimizde kullandığımız parçaların hangi kanalı kullandıklarına bir tabloda bakalım:

Kanal
Anakart +3.3V, +5V, +12V
İşlemci +12V
Ekran Kartı +5V
Bellek +5V
Veri Depolama Aygıtları (HDD, CD-RW vs.) +5V, +12V
İşlemci fanı +12V
USB Aygıtı +5V

Güç kaynakları üzerinde yer alan etiketlerde, hangi kanaldan ne kadar güç sağlanabileceği görülebilir. Bu hesabı yaparken, kanaldan geçen akım göz önüne alınıyor. Örneğin, +12V'luk kanaldan maksimum 15A geçtiğini varsayarsak, bu kanaldan sağlanan güç miktarının 180W olduğu hesaplanabilir. Fakat pratikteki değerler bu değerlerin altındadır. Çoğu güç kaynağında +3.3V ve +5V kanallarının devre paylaşımı ile çalıştığını unutmamak lazım.

Peki, güncel bir sistem topladığımızda ortalama olarak ne kadarlık bir güç kaynağına ihtiyacımız olacak? Buna da bir tablo halinde kabaca bakalım.

Gereken Güç (Watt)
Athlon XP 1700+ / 2200+ / 2700+ 49,4 / 62,8 / 68,3 W
Pentium 4 2.0 / 2.4 / 2.8 GHz 66 / 74,4 / 85,2 W

Anakart 23.5 W
GF4 MX 440 / GF4 Ti4200 17,8 / 38,3 W
Ati Radeon 8500 / 9700pro 41,1 / 64,2 W
HDD (5400 / 7200 rpm) 10,4 / 27,7 W
CD-RW ( 48X) 26,8 W
Bellek (DDR 333 @ 2.5V) 7,7 W
USB Aygıt 8 W
CPU Fanı 2 W

Tablodaki değerlendirirken şunları göz önünde bulundurun:

Yukarıdaki değerler tek aygıt için. Örneğin, iki tane diskiniz varsa verilen değeri iki ile çarpın. Ya da +12V kanalından beslenen fanlarınız varsa bu değerleri elinizdeki fan adediyle çarpın.
Aynı şekilde, bir DDR belleğin harcadığı rakam tablodaki gibi. İki veya daha fazla modül taktığınızda, çekilen güç artacak.
Elde ettiğiniz değerleri topladığınızda, bir değer elde edeceksiniz. Mesela, aldığınız sistemin 250W güç çektiğini kağıt üzerinde hesapladınız. Alacağınız güç kaynağının, bu değerden yaklaşık %15 daha fazla güç sağlayabiliyor olmasını öneririz. Böylece, ileride ekleye(bile)ceğiniz ekstra aygıtlar için tölerans tanımış olursunuz. Üstelik, güç kaynağını tam sınırda çalıştırmak pek doğru değil. Bunu mutlaka göz önünde bulundurun.

Tüm sisteminizin ne kadar güç harcadığını bulmak için Japon bir PC meraklısının hazırladığı bu sayfayı ziyaret etmenizi öneririz. Tüm sisteminizin hangi kanaldan ne kadar güç çektiğini rahatça hesaplayabilirsiniz. Biz de değerleri verirken bu sayfadan yararlandık.

Son olarak sürekli tekrarladığımız cümleleri tekrar sarfedelim: Piyasada 10-15$'a satılan hiçbir 300-350-400W'lık güç kaynağı üzerindeki yazan değeri vermez. Bilakis, neredeyse yarısı kadar değer verir. Üstelik, bu dandik güç kaynaklarının hiçbir koruma özeliği mevcut değildir. En ufak yüklenmede, voltaj dalgalanmasında güç kaynağı kendisini patlatmakla kalmaz, beraberinde sisteminizi de götürebilir. Bu tarz sebeplerden kaynaklanan hiçbir sorun garanti kapsamı içinde yer almaz. Bunu göz önünde bulundurmalısınız. Yani, olan olduktan sonra ağlayıp sızlamakta hiçbir fayda yok.

Sisteminiz ne olursa olsun mutlaka kaliteli bir güç kaynağı alın / aldırın / satın. Ne kadar mantıklı bir iş yaptığınızı er ya da geç anlayacaksınız.



Ayrıca kendi pcsinin ne kadar güç çektiğini merak edenlere her pcyi hesaplayan bir adres :

88-)xp de kullanıcı ayarları


Arkadaşlar Xp deki kullanıcı ksımındaki guest ile ilgili kısmı turn off yaparsanız. bigisayarınıza herhangi bir şekilde dışarıdan yapılacak müdahelelerin bir nebze önüne geçmiş olsursunuz.Çünkü bilgisayarınıza bu şekilde bir müdahele imkanı var.Şayet bilgisayarınızda guest olarak bir kullanıcı yoksa tek kullanıcı siz iseniz guset account unu off yapın.kolay gelsin


89-)BASIT LINUX KOMUTLARI

Her işletim sistemi gibi linux'da önceleri sadece komut satırından oluşuyordu. Herhangi bir grafik arayüzü içermiyordu.Bu şimdi ki bilgisayar kullanıcılarına çok soğuk kullanışsız gelecektir. Artık bir çok bilgisayar kulanıcısının dos ile tek alakası windows açılırken gözüken ,autoexec.bat dosyasından çağırılan bir kaç komut. Ama linux kurulduktan sonra console yani komut satırı default olarak başlar (çogu dağıtımda böyledir). Yani işletim sistemi hemen bir grafik arayüze geçmez.Tabi birkaç ayar ile bunuda sağlıyabilirsiniz. Öyle ya da böyle her linux kullanıcısı bu komut satırını kullanmak zorunda kalacaktır. Özellikle bunu kullanmaya alıştıktan sonra yaptığınız işlemlerin pencere açıp kapamaktan daha hızlı olduğunu göreceksiniz. Özellikle "tab" tuşunu kullanmaya alışınca yılladır size öcü gibi gözüken dos'un sadece çok "anlayışsız" olduğunu farkedeceksiniz.Linux'un anlayışlılığı konusuna bir kaç basit komutu anlatıktan sonra döneceğim. Linux altında basit komutların bile gerekli gereksiz bir çok parametresi mevcut. Bu parametreleri kullanmak için kullanacagınız parametrenin önüne çoğu zaman bir yada iki eksi işareti ( "-" ya da "--") konur. Her komutun sonuna "--help" yazınca genellikle parametreleri acıklayan küçük bir yardım ekranı gözükür. Bu arada vereceğim komutların parametreleri Red Hat6.x ve Mandrake 6.x dağıtımları için geçerlidir.Bu parametrelerin bir kısmı diğer linux dağıtımlarında bulunmayabilir. Üzülmeyin çoğunu bir kaç saat içinde unutursunuz .
Öncelikle işe ls komutu ile başlıyalım.

ls:

Nedense bir işletim sistemini öğrenmeye başlıyan insanlar önce dosya listeleme komutunu öğrenir (dos'taki dir komutunu herkes bilir). ls komutu hemen hemen dos'taki dir komutu ile aynı işi görür. Yani aksini belirtmedikce bu komut o dizindeki tüm dosyaları ve altdizinleri ekrana basar. Ama bu komut parametresiz yazıldıgında sadece isimleri verir dosya ve ya dizin hakkında başka bir bilgi vermez.Dosyalar hakkında daha cok bilgi almak isterseniz;


ls -l


yazmanız yeterlidir.Böylece dosyanın ozelliklerini (okunabilirmi? değiştirlebilirmi? calıştırılabilirmi?bu mevzuya komutlardan sonra dalacagım o yüzden şimdilik dosyaların sol tarafında göreceğiniz -x- rxw gibi harfler kafanızı karıştırmasın) ve büyüklüğünü ögrenebilirsiniz. Bir başka parametre ise "-a" (--all da kullanılabilir) parametresidir. Bu parametre adından anlaşılacağı üzre tüm dosyaları gösterir. Adı nokta ile başlıyan dosyalar ve dizinler linux'ta gizli dosyalardır ve ls yazdığınızda gösterilmez. Mesela adı ".xinitrc" olan dosya veya dizin "ls -a" yazmadan ya da ls komutuna "--all" parametresi yazılmadan gösterilmez. Sizinde bu dosyadan haberiniz olmaz. "-c" ile dosyaları oluşturulma zamanına göre sıralar. "--full-time" ile dosyanın oluşturulma zaman ve tarihini gösterir. Bunları ve geri kalan parametreleri beraber de kullanabilirsiniz;

ls -alc --full-time

bu komut size tüm dosyaları ayrıntılı gösterecek, onları zamanına göre dizecek, ve tarihlerini gösterecektir."-u" dosyaları,dosyaya en son ulaşma zamanına göre dizecektir."-X" dosyaları alfabetik olarak dizer. "-d" komutu sadece dizinleri gosterir."-k" dosyaların büyüklüğünü kilobyte olarak verir.Ls default olarak büyüklüğü byte cinsinden verir."-h" (yada --human-readable ) ile dosya buyukluklerini küsürata kaçmadan öğrenebilirsiniz.Mesela 1k 5M ya da 6G gibi."-H" (unutmayın linux "case sensitive" dir yani H ile h aynı şeyi ifade etmez linux'a ) ile ls, 1 kilobyte 1000 byte'a 1000 k=1mb'a eşitmiş gibi davranır. Sırada cp komutu var.

cp:

Cp anlıyacağınız üzre copy demektir yani dosya kopyalama komutudur.bu komutun kullanımı ise şöyledir;

cp davul.tgz /gel/buraya/

Bu komut davul.tgz doyasını gel dizini altındaki buraya dizinine (tabii varsa) kopyalar.Önemli bir olayda koplayacağınız dosyadan sonra yazdığınız dizin adını slash yani bölü işareti "/" ile başlamazsa o dizinin dosyanın altındaki bir altdizine kopyalacağınız manasına gelir.
Dosyanın bulunduğu dizinin altında "burasi" diye bir dizin olsun. Dosyayı bu dizine kopyalamak için;

cp davul.tgz burasi/

yazmanız yeterlidir. Dosyayı yine aynı dizine farklı bir isimle kaydetmek içinse;

cp davul.tgz burasi/zurna.tgz

yazabilirsiniz.Gelelim bu komutun parametrelerine.

-i --interactive

Bu parametre herhangi bir dosyanın üzerine yazıyorsanız sizden onay istemesini sağlar.Çoğu linux sisteminde zaten bu parametre default olarak açıktır. Yani genelde kullanmanıza gerek yoktur.

-l

Bu önemli bir parametredir. Bununla dosya kopyalanmaz sadece hedef dizininde bir link yaratılır. Bu linkler windows9x te karşılaştığımız kısayollar (shortcut) ile aynı şeydir.

-p

Mümkünse dosyanın attributelarını (türkcesi nedir bilmiyorum ) korumaya zorlar. Bu dosya modlarınıda komutlardan sonra anlatacagım merak etmeyin.

-r

Çok kullanılan bir parametredir.Çoğu komutta aynı işi ifade eder. Bu parametre cp komutuna altdizinleride kopyalamasını söyler.

-R

Sadece altdizinleri kopyalar.

-u --update

Yedekleme ile arası iyi insanlar için çok kullancağı bir parametre. Hedef dizinde, kopyalanacak dosyaların aynısı ya da yeni tarihlisi yoksa kopyalar.

-v

Paranoyak arkadaşlar için iyi bir parametre.Yapılan işlemleri gösterir.

mv:

Dos'taki move komutuyla aynı işi görür.Yani bir dosyayı bir dizinden başka dizine taşımaya yarar.
Mesela /home/aldemir/ dizininde oluşturduğumuz "mevzu" dosyasını /etc dizininin altına atacağız. Eğer şu anda /home/aldemir/ dizinide bulunuyorsak;

mv mevzu /etc/

yazarak dosyayı /etc dizinine atabiliriz.Eğer /home/aldemir/ dizininden farklı bir dizinde bulunuyorsak;

mv /home/aldemir/mevzu /etc/

yazmamız lazımdır.Kolay değilmi?Özellikle bash kabuğunu kullanmaya alıştıkca(ipucu:tab tuşu!!!)
komut satırını kullanmanız çok daha kolay olacaktır.
Bu komut ikinci bir amaç için kullanılabilir;Dosya ismi değiştirme yani dostaki ren komutunun yaptığı işin aynısını yapabilir.Mesela elinizdeki index.html dosyasının ismini enter.html olarak (aynı dizinde) değiştirmek isterseniz;

mv index.html enter.html

ve işlem tamamlanacaktır.Bu isim değiştirme işlemini dosyayı başka dizinlere taşırken de yapabilirsiniz.Mv'nin parametreleri azdır ama çok da önemlidir;

-f --force bu parametre hedefteki dosyanın aynı olduğu durumlarda mv'nin size üstüne yazıyimmi?
türünden bir soru sormasını engeller.Hiç sormadan dosyanın üzerine yazar.

-i --interactive bu ise -f'nin tam tersine soru sormasını sağlar çoğu işletim sisteminde default olarak açıktır.

-u bu da sadece hedefteki dosya daha yeni değil ise üzerine yazar.


Root olarak login olduğunuz durumlarda bu komutu kullanırken dikkatli olmanızı öneririm. Sisteme büyük zararlar verebilirsiniz.


rmdir:
Bu komut dizinlerin silinmesi için kullanılır.Ama sadece silinecek dizinin içi boş ise o dizini siler.Eğer dizinin içi dolu ise 2 seçeneğiniz mevcuttur.Ya teker teker dosyaları ve altdizinleri sileceksiniz ya da birazdan anlatacağım rm komutunu bir takım parametrelerle kullanarak "olaya girceksiniz".

mkdir:

Bu komut da dizin oluşturmak için kullanılır.Kullanımı çok basittir ve sadece

mkdir dizin

yazarak bulunduğunuz dizinde bir altdizin oluşturabilirsiniz.

rm:

Gelelim root'lar için bir başka tehlikeli komuta . Tabii ki bu komut kaçınılmaz ve çok önemli bir komuttur.Dosya silmeye yarar.



Linux altında dos'taki undelete gibi bir araç mevcut değildir.O yüzden bir dosyayı linux altında sildinizmi,dosya tarihin tozlu sayfalarına ilelebet gömülür.Bu yüzden bu komut çoğu linux dağıtımında,dosya silme onayı ister.Yani dosyayı silmek isteyip istemediğinizi sorar.Bir süre sonra bu sorular canınızı sıkmaya başlarsa "-f" parametresini kullanıp bu sorulardan kurtulabilirsiniz.Ama burdan ifade ediyim,sorumluluk kabul etmem .Çünkü hiç bişey sormadan dosyayı hemen siler.Ekrandaki tüm göreceğiniz sanki birisi "enter" a basmış gibi komut satırının bir satır aşşağı kaymasıdır.


Diğer çok önemli parametre ise;

-r -R -recursive 'dir.Bununla rm komutunun altdizinleride "elinden geçirmesine" sebep olur.Yani altdizinleride siler.Bu parametre ile "rmdir" komutunun yapamadığını yapabilirsiniz.Mesela elinizde "gereksiz" diye bir dizin olsun ve biz de bunu silmek istiyelim;

rm -r gereksiz/

yazarsanız,tüm gereksiz dizinini silecektir.Eğer dizinin altında onlarca hatta yüzlerce dizin ve dosya varsa eliniz "y" tuşuna basmaktan yorulacaktır.Çünkü komut her dosya ve dizin için sizden onay isteyecektir.Bunu engellemek için;

rm -rf gereksiz/

dersek yine bir-iki saniye içinde linux'un o dizini yokettiğine şahit oluruz.Burdan sizi bi daha uyarmak isterim şöyleki;Eğer root iseniz işletim sistemine kalıcı hasarlar verebilirsiniz (inanmıyorsanız "rm -rf /bin/" komutunu root iken deneyin ) linux'u yeniden kurmak zorunda kalabilirsiniz.

tar:

Tar komutu linux'un arşivleme (backup) komutudur.Internette linuxla ilgili dosyaların
hemen hemen hepsi tar ile arşivlenmiş ve de gzip ile sıkıştırılmış halde bulunur.Genellikle bu tür dosyaların uzantısı " .tar.gz" ve ya " .tgz" dir.Bu komut bir çok parametre içerir ama basit olarak şu üç amaç için kullanabilmeniz yeterlidir(zaten bende bu kadarını açıklıyacağım):

1.Arşivin içeriğinin görülmesi
2.Arşivin gerekli ortama açılması
3.Yeni bir arşiv oluşturulması

Bunların nasıl yapıldığını açıklamdan önce şunu söyliyeyim.Tar arşivleri genelde içinde programa ait dizini barındırır ama akıllı bir arkadaşamızın böyle bir yapmamış olması içine açtığımız dizini onlarca dosyaya boğabilir ve bunlari silmek insanın hem vaktini hem de mutluluğunu çalar.
O yüzden öncelikle dosyanın içerine bakılmalıdır.Elimizde arshiv1.tar.gz isimli bir dosya bulunsun;

tar ztvf arshiv1.tar.gz

yazılırsa sadece o dosyanın içeriğini ekrana ayrıntılı olarak basar.

tar zxvf arshiv1.tar.gz

yi denersek arşivin bulunduğumuz dizine açıldığını görürüz.Dikkat dosyanın uzantısnda "gz" yok ise yani uzantısı sadece "tar" ise "z" parametresini kullanmamak gerekir zira bu parametre tar'a doyanın gzip'li olduğunu ve onu önce gzip ten kurtarması gerektiğini söyler tabii dosya ziplenmemiş olduğundan tar hata verip işlemi başlatmaz.
Bir tar arşivi oluşturmakta dos altında dosya ziplemekten farksızdır.Her sıkıştırma ve arşivleme işlemi gibi öncelikle arşivin adı daha sonra arşive konacak dosyalar satıra yazılır.Oluşturacagımız arşivin adı yedekolayi.tar.gz olsun.Bunun içinde /root/prog/ dizinini alacağımı farz edelim;

tar zcvf yedekolayi.tar.gz /root/prog/*

derseniz /root/prog/ dizini altındaki tüm dosyaları alacak ve de yedekolayi.tar.gz diye bir arşiv oluşturacaktır.

mount:

Linux'un hala windows'a göre birtakım garip özellikleri vardır.Bunlardan biride mount olayıdır.Linux'a göre bilgisayarınızda ki her şey birer dosyadan ibrettir.Mesela linux için sizin 150$ verdiğiniz external modem sadece bir dosyadır.Linux vri alışverişini bu dosyalara yazarak ve bu dosyalardaki veri değişimini okuyarak sağlar.Bilgisayara veri yüklediğimiz ve ondan veri aldığımız disket sürücüler,sabit diskler,cd-rom lar için durum biraz farklıdır.Linux onları yine birer dosya gibi görür.Ama bunları okuyabilmeniz için linux'a bir disket yada cd-rom taktığınızı söylemeniz gerekir.Bunu söyliyen komut ise "mount" komutudur.mount komutunu kullanarak /dev dizini altında o alete ait dosyayı istediğiniz dbir dizine bağlarsınız.Böylece o dizinin içi direkt olarak sizin disket sürücünüz içiymiş gibi davranır.Yani o dizinin içinden dosya silerek disketten dosya silmiş olursunuz.Disket yada cd-rom değiştirmeniz gerektiği zaman ise "umount" komutu ile o dizinin disket sürücü ya da v.b. gibi davranmasına son vermiş olursunuz,ve de yeni bir cd-rom v.b. takacağınız zaman sürücüyü yeniden mount etmeniz gerekir.
Aslında aynı şey sizin linux'un kurmuş olduğunuz partition içinde geçerlidir ama zaten linux açılırken bu partition'ı mount eder.Yeni kullanıcıların büyük derdi ise fat32'li bir sabit disk bölümünü görememektir.Bunun birazadan ne kadar kolay bir çözümü olduğunu göreceksiniz.Ama bundan önce linux formatlı bir disketin nasıl mount edildiğini görelim;

mount /dev/fd0 /mnt/floppy/

Bu komutu yazdıktan sonra linux formatlı bir disketin(mesela boot disketi) içeriğini /mnt/floppy/ isimli dizine ls çekerek görebilirsiniz.Bu komutun tek önemli parametresi "-t" dir.Bu parametre mount edeceğiniz medyanın hangi dosya formatı içerdiğini linux'a açıklar.Dos formatlı bir disketi
mount etmek için;

mount -t vfat /dev/fd0 /mnt/floppy/


yazmanız yeterlidir.Bİr floppy'yi mount ederken /dev/fd0 'ı kaynak olarak göstermeye mecbursunuz(bir den fazla sürücünüz olmadığı zamanlarda tabii ki!).Aynı zamanda adı linux tarafından hda1 olarak görülen bir dos ya da fat32 disk bölümünü mount etmek için şunu yazmanız yeterlidir;

mount -t vfat /dev/hda1 /mnt/herhangi/


Burda herhangi dediğimiz dizin.Sizin istediğiniz bir dizin olabilir.mnt dizini içersinde bulunmasıda gerekmez.Herhangi bir dizin olabilir.Un-mount ederken (komutu umount) sadece mount ettiğiniz dizini yazmanız yeterlidir.Mesela yukardaki sabit-disk bölümü için;

umount /mnt/herhangi/


o disk bölümünü un-mount eder.

df:

Disk-free kelimsinin baş harflerinden adını alan bu komut sabit diskinizde ne kadar yer kaldığını gösterir.Günümüzde tüm paketleri ile kurulan bir linux dağıtımının yaklaşık 1.2Gbyte yer kapladığı düşünülürse bu komutun küçük ama faydalı bir komut olduğu ortaya çıkacaktır.

chmod:

chmod komutundan önce işe dosya özellikleri ile başlıyalım."ls -l" yazıldığında benim bilgisayarımın görüntüsü kısmen şöyle;


drwxr-xr-x 5 root root 1024 Sep 27 16:20 Desktop
drwxr-xr-x 5 root root 1024 Sep 29 16:08 GNUstep
drwxr-xr-x 4 root root 1024 Sep 28 11:34 Projects
-rw------- 1 root root 1843200 Oct 4 12:12 core
drwxr-xr-x 2 root root 3072 Sep 29 11:42 danger



Her şey iyi güzelde peki bu sol taraftaki d'ler r'ler ne?Bunlar bir dosya yada dizinin özelliklerini gösterir. Bu on sütunluk harfler gurubunun ilk sütunu elemanın dizin dosya yada link olduğunu belirtir. Eğer ilk harf d ise dizin,tire "-" ise dosya ve "l" ise link olduğunu gösterir. Geri kalan 9 sütun 3 ayrı parçaya bölünmüştür. İlk üçlü grup (Desktop dizini için rwx dir) o anda bağlı kullanıcının dosya üzerindeki haklarını,ikinci grup(r-x dir) kullanıcının bağlı olduğu grubun haklarını,son grup ise (r-x) ise diğer kullanıcıların haklarını gösterir. "r" read yani okuma manasına gelir. "w" write yani yazma manasına gelir. Aynı zamanda bi dosyanın değistirilmesi içinde yazılabilir olması gerekir. "x" ise execute yani çalıştırma manasına gelir. Çalıştırılabilir dosyaların herhangi bir özel uzantısı olması gerekmez. Dizinlerde x bulunması o hakka sahip kullanıcının o dizine geçebilmesini sağlar.Tabii ki bu haklar root için geçerli değildir.Root sistem üzerindeki her dosyaya ulaşma hakkına sahiptir.Yukardaki örnek için;
core dosyasını kullanıcı hariç hiç kimse göremez.Çünkü "r" modu diğer gruplar için açık değildir.
chmod komutu ise bu özelliklerin değiştirilmesini sağlar.Bu komut ile harf kodları kullanarak kime ne hak verceğinizi ayarlarsınız,u(user yani kullanıcı),g(grup),o(other yani diğerleri) ve all (yani herkes,hepsi).Örnek olarak yukardaki core dosyasını herkes için okunabilir kılalım;

chmod go+r core


dersek core dosyasının görünümü şöyle olacaktır;

-rw-r--r-- 1 root root 1843200 Oct 4 12:12 core


Yani dosya herkes için okunabilir olacaktır. Sadece diğer kullanıcılardan okumayı kaldırmak istersekte;

chmod o-r core


komutu yeterlidir.Aynı zamanda rakamlarlada bu komut kullanılabilir.Her modun bir rakamsal kodu vardır.r modunu 4,w modunu 2,x modunu ise 1 temsil eder.Bunların kombinasyonunu aşşağıda inceliyebilirsiniz.

4 or r--: read-only

2 or -w-: write-only (sık rastlanmaz)

1 or --x: execute

6 or rw-: read and write

5 or r-x: read and execute

3 or -wx: write and execute (sık rastlanmaz)

7 or rwx: read, write, and execute

öyleyse core dosyasını ilk halinden herkes için sadece okunur hale getirmek için;

chmod 644 core

yazılacaktır.Yine aynı şekilde diğer kullanıcılar için okumayı kaldırmak şu şekilde de yapılabilir;

chmod 640 core


Yine tavsiyem bu komutu fazla karıştırmamanızdır.Bu sefer bilgisayarı bozmanız için root olmanıza bile gerek kalmaz.Kullanıcı dosyalarınızı kaybetmeniz olasıdır.


Bu kadar komutu anlattıktan sonra gelelim kabuk olayına.Kabuk işletim sisteminin kerneli ile kullanıcı arasında iletişim sağlar.Yani sizin komut satırına girdiğiniz komutları işletim sisteminin kerneli'nin anlıyabileceği bir dile çevirmektir görevi.Linux açık bir işletim sistemi olduğundan ve her isteyen (tabi gücü ve bilgisi yeten) onu istediği gibi değiştirebildiğinden linux için bir çok kabuk mevcuttur.Bunlardan en çok kullanılanın adı bash'dir.Bash kabuğu üzerinde çok uzun durmak istemiyorum ama en çok kulllanılan özelliği "command-line completion"
yani komut-satırı tamamlama özelliğidir.Bu olay internet explorer'ın otomatik tamamlama "auto-complete" özelliğine benzer.Ama bash komut-satırına gireceğiniz komutu hemen kendisi tamamlamaz.Bunu yapması için bir kere "tab" tuşuna basmanız gerekir.Mesela herhangi bir dizin içinde şu dosyalar bulunsun;

kxicq.tgz kemalidovdum.c davulzurna.txt

ve sizde davulzurna.txt dosyasını okumak istediğinizi varsayalım.

pico d

yazıp "tab" tuşuna basarsanız,bash kabuğunun komutu tamaladığını ve

pico davulzurna.txt

yazdığını görürsünüz.Diğer taraftan;

pico k

yazıp "tab" tuşuna basarsanız bilgisayarınızın sinir bozucu bir beep sesi çıkardığına şahit olursunuz.Değişik linux dağıtımlarına göre olay değişebilir.Mandrake 6.1 de pico ad yazıp "tab"
tuşuna bastığınızda bilgisayarın öttüğünü ve diğer tüm benzeyen dosyaların ls çekilmişcesine listelendiğini görürsünüz.Oysa red hat 6.0 da benzer dosyaları görmek için tab tuşuna iki kez basmanız gerekir.Yukardaki cıkmazdan kurtulmak için(anlıyacağınız üzre);

pico ke

yazarak tab tuşuna basarsanız,komut satırında;

pico kemalidovdum.c

yazdığını görürsünüz.Bu tuşa alışınca linux altında çok hızlı çalışabilirsiniz.Ne yazık ki insan fazla alışınca da dos kullanamaz oluyor.


90-)Kaybolan Veriler

“Dosya açılamıyor” veya “X Dosyası bulunamadı” gibi mesajlar, bilgisayar kullanıcılarının kabusudur. Bu tür bir mesaj, çağrılan dosyanın bozuk olduğu, yanlışlıkla silindiği ya da daha da önemlisi donanımsal bir sorun olduğunda ekranda görünür. Bu durumda veri kaybı kaçınılmazdır. Bu mesajlardan hangisinin alnınızda panik terleri akıttığı önemli değil, çünkü gerekli temel bilgi ve
birkaç akıllı yazılım ile, bir çok zorlu durumdan basit ve hızlı bir şekilde kurtulabilirsiniz. İlerleyen sayfalarda, en tehlikeli hata kaynaklarını inceleyecek ve değerli verilerinizi yeniden nasıl oluşturabileceğinizi göreceksiniz. Sık karşılaşılan sorunları bölümlerin başında, daha seyreklerini ise sonlarına doğru bulabilirsiniz.Ayrıca, veri kaybetme tehlikesini en aza indirgemek için, çeşitli önerilerde de bulunacağız. Bütün ipuçlarında, uygulanmasının ne kadar süreceğini gösteren bir zaman bilgisi mevcut. Etki satırında ise, kurtarma çalışmasının başarı şansının ne kadar olduğunu görebilir ve buna göre işe



Silinen Dosyaları Kurtarma
Silinmiş veya taşınmış olması, hatta bulunamaması hiç fark etmez. Araması gereken yeri bilenler, dosyalarını rahatlıkla bulabilirler.

1 Dosya silme işlemini geri almak
Windows 98/SE/ME

Windows Gezgini’nde çalışıyorsunuz ve yanlışlıkla bir dosyayı sildiniz. Bu kaza hızlı bir şekilde geri alınabilir. Biraz önce silinen dosyayı kurtarmak için Düzen menüsündeki Geri Al Sil komutunu çalıştırın. Söz konusu geri alma fonksiyonunun sadece en son yapılan işlem için geçerli olması nedeniyle bu komutu dosya silindikten hemen sonra, başka hiçbir işlem yapmadan çalıştırmalısınız.

2 Geri Dönüşüm Kutusu’ndan dosya çıkarmak
Windows 98/SE/ME

Silinen tüm dosyalar, sabitdiskten tamamen temizlenmeden önce geçici olarak Geri Dönüşüm Kutusu’nda saklanırlar. Bu sayede buradaki nesneleri istediğiniz zaman kurtarabilirsiniz. Bunun için, Windows masaüstündeki Geri Dönüşüm Kutusu’nu üzerine iki kere tıklayarak açın, kurtarmak istediğiniz dosyaları fare yardımıyla seçin ve mavi renkle görüntülenen Geri Al bağlantısına tıklayın. Bu yöntem silinen tüm kısayollar için de geçerlidir.

3 Yanlışlıkla taşınan dosyayı yeniden bulmak
Windows 98/SE/ME

Belirli bir dosyayı olumlu bir sonuç alamadan umutsuzca arıyorsanız, dosya kesinlikle silinmiş anlamına gelmeyebilir. Çünkü Word belgeleri, Excel tabloları veya resimler genellikle bir klasörden başka birine yanlışlıkla kopyalanabilirler. Bu durumda Windows’un Ara fonksiyonundan faydalanabilir ve dosyayı Windows’un aramasını sağlayabilirsiniz. Bunun için Başlat/Bul/Dosyalar ve Klasörler komutunu çalıştırın. Bunun sonucunda ekrana gelen pencereye dosyanın ismini, doküman içerisinde bulunan bir metni ve aranmasını istediğiniz klasörü belirttikten sonra, Şimdi Bul düğmesine tıklayabilirsiniz.
Belirlediğiniz kriterlere uyan dosyaların tümü büyüklük, konum gibi ek bilgileri ile görüntülenirler.

4 Norton Protection ile mükemmel kurtarma
Windows 98/SE/ME

Silinen dosyaların genellikle biraz çalışma ile kurtarılmasına rağmen, Windows’un Geri Dönüşüm Kutusu’nu bir çok yeni fonksiyon ile geliştiren özel bir yazılım kullanmanızı tavsiye ediyoruz. Norton Utilities 2002’nin bir parçası olan Norton Protection, testimizde özellikle iyi bir sonuç elde etti. Bu veri kurtarma aracı, kurulum sonrasında Geri Dönüşüm Kutusu’na erişiyor ve silinen tüm dosyaları kurtarabilmesini sağlayan ek yeniden oluşturma fonksiyonlarını kullanıma sunuyor. Bunun için herhangi bir öğe seçin ve Geri Al düğmesine tıklayın. Yeniden oluşturulmak istenen bu nesnenin aradığınız dosya olduğundan emin olmak için, hızlı bakış fonksiyonu dokümanı önizleme penceresinde ekrana getirecektir.

5 Office belgelerini manuel olarak yeniden oluşturmak
Office 97/2000

Office XP’nin yeni, çok kullanışlı bir yeniden oluşturma fonksiyonu ile donatılmış olmasına rağmen, eski ofis yazılımlarına sahip kullanıcılar, bir program çökmesi sonrasında üzerinde çalışılan dokümanı kurtarabilmek için kendi imkanlarını kullanmak zorundalar. Bu durumda Office programlarının “.tmp” uzantılarına sahip güvenlik kopyaları oluşturmasını sağlayan özelliğinden faydalanabilirsiniz. Bu geçici dosyalar ya program dizini içerisinde ya da C:\Windows\Temp” klasörü içerisinde saklanırlar. Buradaki sorun, doğru dosyanın nasıl bulunacağı.Windows Gezgini’ni kullanarak söz konusu klasörü açın ve Görünüm/Simgeleri Düzenle/Tarihe Göre komutunu çalıştırın. Bunun sonucunda klasörün içeriği kronolojik olarak sıralanacağı için, aradığınız dosyayı listenin başında bulabilirsiniz. İstediğiniz dosyayı Word altında çalıştırmak için program penceresinde Dosya/Aç komutunu çalıştırın, dosya türü olarak Tüm Dosyalar’ı seçin, dosyanın bulunduğu klasörü açın ve dosyayı seçtikten sonra Aç düğmesine tıklayın. Ancak Windows sadece Office dokümanlarını geçici olarak saklamadığı için bu işlemleri aradığınız dosyayı bulana ve güvenli bir şekilde kaydedene kadar tekrar etmelisiniz.

kolay gelsin.

91-) İpucu

Eğer e-mail programı olarak Outlook Express kullanıyorsanız, ve kullanmakta olduğunuz bilgisayarı sizden başka birileri de kullanıyorsa, bu durumda e-mail mesajlarınızı meraklı gözlerden korumak için Outlook Express'in "kimlik yönetimi" (IDENTITY) seçeneklerini bilmeniz yeterli. Kullanmakta olduğunuz e-mail ayarlarını şifrelemek ve sadece bu şifreyi girince Outlook Express uygulamasının e-mail seçeneklerini çalıştırması için önce FILE menüsünden IDENTITIES * MANAGE IDENTITIES komutunu çalıştırın. Ekrana gelecek olan diyalog kutusu içerisinde Outlook Express kimlik ayarlarınızı yapabilirsiniz. Bu diyalog kutusu içerisinde PROPERTIES komutunu çalıştırın.


Bu komutu çalıştırınca ekrana yeni bir diyalog kutusu gelecek. Burada, ASK ME FOR A PASSWORD WHEN I START seçeneğini aktif hale getirin. Daha sonra CHANGE PASSWORD düğmesine basın ve ekrana gelecek olan diyalog kutusunu kullanarak bu kimliği korumak için kullanacağınız şifreyi ayarlayın. Şimdi CLOSE düğmesine basın ve bu diyalog kutusunu kapatın.


Şimdi e-mail mesajlarınızı meraklı gözlerden korumak istiyorsanız, FILE menüsünden SWITCH IDENTITY komutunu çalıştırın. Ekrana gelecek olan diyalog kutusu içerisinde LOGOFF CURRENT IDENTITY seçeneğini aktif hale getirin ve OK düğmesine basıp diyalog kutusunu kapatın. Outlook Express uygulaması kapatılacaktır. Şimdi masaüstündeki Outlook Express simgesine çift tıklayın. Outlook Express açılmadan önce ekrana bir diyalog kutusu gelecek ve sizden şifre girmenizi isteyecektir. Artık bu şifreyi bilmeyenler e-mail mesajlarınıza ulaşamayacaktır.

Not:Alıntıdır.

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları eglen sohbet reklamver