Soru: Dünyadaki;hadsiz kötülüklere, günahlara, cinayetlere,Allah; niçin Mani olmuyor, zalimleri niçin hemen cezalandırmıyor? Niçin mülküne sahip çıkmıyor? Yoksa Allah uyuyor mu! Yoksa bizi terk mi etti?
Cevap:Şu an imtihan vakti olduğundan; imtihanın huzur ve sukununu bozmuyor, yalnız huzuru bozanları ve kopya çekenleri tespit edip sessizce dışarı çıkarıyor. İmtihanın, ahengini bozmamak ve talebeleri korkutmamak ve imtihanı amacına ulaştırmak ve sonsuz şefkatinden dolayı ve bir aile reisi gibi,cezayı bazen hikmeti gereği erteliyor ve mahlukatına son nefesine kadar süre veriyor.Ola ki yanlış yoldan döneler,ola ki hidayete ereler. Hem imtihan olmasa idi; Elmas ruhlu peygamberler ile kömür ruhlu şeddatlar, nemrutlar, fravunlar nasıl ayırt edilecekti?Şayet öğretmen soruları bazı talebelere iltimas yapıp önceden dağıtsa veya kopyayı serbest bıraksa idi;hem imtihanın sırrı bozulacak,hem hayatın ve imtihanın zevki kalmayacak, hem de çalışkan talebeye ve çalışana haksızlık, Adaletsizlik olacak ve hem de terakki ve yarış olmayacak, hem medeniyet ve insanlık yerinde sayacak, hem de öğretmene haklı bir itiraz yapılacak idi.
Hem büyük davalar; büyük şehirlerdeki büyük mahkemelerde görülür. Dünyadaki hadsiz kötülük,günah ve cinayetler ile ilgili davalarda ancak ahiretteki büyük Mahkemede görülecek;yapanın yanına kar kalmayacaktır.
Sem olan Allah,her şeyi duymakta. Basir olan Allah,her şeyi görmekte. Habir olan Allah ise her şeyden haberdardır.Her şey melekler tarafından kayıt altına alınmakta ve ahiretde bir mahkeme-i kübrada, delil olarak saklanmaktadır. Hem; Allah”ın uyuduğunu nerden çıkarıyorsun!Yoksa çok uyuyan ve uyutulan ve vazifesini yapmayan ve Allah”ı dinlemeyen ve her haltı işleyen ve her türlü zulüm yapan sen misin! Yoksa Allah”tan bile daha çok; saygı gösterdiğin ve korktuğun; bir şeyin, seni ahirette kurtaracağını mı zannediyorsun!Hem cennet ucuz değildir. Hem cehennem dahi lüzumsuz değildir.
Hem,eğer her haksızlıkta Allah size şiddetli bir tokat vursa idi o zaman herkes korkudan zoraki iyi olur ve hayat yaşanmaz bir hal alır, idi.Yoksa,keşke vursaydı da cehenneme girmeseydik mi diyorsun!Allah”ın emir ve yasaklarına uymayan ve uygulamayan sen; Allah”ın kanun ve düzenini; yürürlükten kaldıran ve bunun ile övünen sen;savaşlarla dünyayı yakıp yıkan sen, haksızlıklara ses çıkarmayan ve görevini yapmayan ve görevini kötüye kullanan sen; doğruyu söyleyenleri; 9 köyden kovan, cezalandıran sen; sonra kendi yaptığın kurduğun düzen iflas edince; sorumluluktan ve cezadan kurtulmak için suçu kadere ve Allah”a yıkmak isteyen,sen!
Sakın yanlış anlama; biz diyoruz ki; madem siz kendi beşeri kanunlarınız ile yönetiliyor ve kendi kanunlarınızı kendiniz yapıyor; acaba bu kanun ne için ve kimin için ve niçin çıkardığınızı dahi bilmiyor; Aziz milletinizin Ali ve yüksek menfaatlerini bile koruyamıyor;iseniz; Allah”a niçin isyan ediyorsunuz ve suçu niçin kadere yıkıyorsunuz!
Hem;beşeri kanunlarınızı ve düzeninizi çok beğeniyor iseniz; Devletinize niçin isyan ediyorsunuz! Yok biz kendi kendimizi yönetmiyoruz, kendi kendimizi yönettiğimizi zannediyoruz,bizi perde arkasındaki gizli güçler ve eller yönetiyor, alın teri kazancımızın neredeyse hepsini elimizden alıyor, kendileri ise istisna ve muafiyetler ile çalışmadan risksiz kazançlarına kazanç katıyor; bizleri üç kuruşa köle gibi karın tokluğuna çalıştırıyor; onun için baş kaldırıyor ve isyan ediyoruz diyorsanız; niye o hainlere fırsat veriyorsunuz! Niçin bunları ve durumunuzu devletinizin; akıllı ve civanmert vekillerinize, yetkili, görevli kişi ve kurumlara söylemiyorsunuz, kanunlarınızın daha adil olması insanların huzur ve refah içinde yaşaması için; niçin orijinal fikirlerinizi ve projelerinizi beyan edip;yetkili ve görevlilere yardımcı olmuyorsunuz!Hem o silahı; mazlum ve masum halkınıza niçin çeviriyorsunuz! Yoksa siz; “birbirinizi kırın,yiyin; bizde sülük gibi kanınızı ve milli servetinizi emelim, sömürelim, parçalayalım, köle gibi sizi çalıştıralım” diyen o gizli hainlere mi çalışıyorsunuz. Yoksa sizi sinsi hainler kurnazca kullanıyor mu! Hem siz bu gizli hainleri niçin kollayıp, koruyor ve hiç ses çıkarmıyorsunuz!
Yoksa o gizli hainler;vatan millet;din iman;eşitlik özgürlük diye saf insanları kandırıp,kullanıp; insanları birbirleri ile çatıştırıyor; elinize silah ve para verip; daha da ezmek ve zalim düzenlerini sürdürmek için sebep mi arıyor!
Soru:İyi güzel de;biz bu tüm dediklerini yapıyoruz.Derdimizi kimselere anlatamıyoruz. Artık bu devletten fayda gelmeyeceğini anladık bu yüzden isyan ediyoruz ve başka bir devlet kurmak istiyoruz.
Cevap: Diyelim ki;devletinize isyan ettiniz.Karşınıza yine askerlik vazifesini ifa eden kendi kardeşiniz çıkacak;hem, o kendi öz kardeşiniz ile savaşmak hiç mi hiç akıl karı değildir.Hem dahilde savaş silah ile değil;akıl ve kalem ile olur. Hem kalem;kılıçtan daha keskindir.
Hem; aynı ve benzer başka bir devlet kurma hangi akla hizmettir.Hem ahirzamanda Hak ile Batıl birbirine karışmıştır.Saflar birbiri içine girmiştir.Hem savaşlar ve silahlar değişmiş.Düşman; kardeşi kardeşe düşürmüş.Kurt,koyun suretine girmiş.İnsanlar geçim derdine düşmüş veya düşürülmüş;din,vatan,millet unutulmuş veya unutturulmuş.
Yok diyorsanız ki;biz bambaşka adil,bir devlet kuracağız. Bizde deriz ki;bu devletin sözünü o hainlerden mi aldınız.Hem o munafık hainin ipi ile kuyuya inilmiyeceğini, el parası ile gerdeğe girilmiyeceğini bilmiyormusunuz.Hem o hainler; kendilerine hizmet eden, onlardan emir alan, bağımlı, köle, bir devlete ancak müsaade ederler.
Yok diyorsanız ki;biz zaten başka devletler ile birleşip;refaha ereceğiz,tüm sorunlarımız çözülecek,borçlarımızıda silecekler.Bizde deriz ki;sizi birbirinize kırdırtmadan,atalarının intikamını almadan;tüm müessese ve kurumlarınızı ele geçirmeden; sizi bu topraklardan silmeden, kendilerine köle yapmadan, dininizi değiştirmeden alacaklarını mı zan ediyorsunuz!
Dersen ki;ahirzamanda,kolay ve haram yoldan risksiz kazanmak var iken,kim rahatını bozar ki!Hem faizin,içkinin,kumarın,fuhşun vs. yasak olduğu bir düzeni başta şeytan istemez ki!Hem şeytan dünyada öyle bir düzen kurmuş ki;Allah”ın emirlerini yerine getiren,yasaklarından kaçanlar rezil;getirmeyenler ise vezir oluyor! Dünyanın ekser yerlerinde;çeşitli maskeler ve kisveler altında aslında şeytanın kanun ve düzeni uygulanıyor. Sanki dünyayı şeytan yönetiyor!
Evet evet; Şeytan; zaten sizin hayrınıza olan zerre miktar hiçbirşeyi istemez. Helal yoldan kazanmak;risk almak,zoru başarmak,şeytan ile dalaşmak,elini ateşe sokmak,zulme razı olmamak,Hak”tan ve doğrudan yana olmak, akıntıya karşı kürek çekmek, elbette ki kolay değildir.Bana ne demek,bana dokunmayan yılan bin yaşasın demek ise; kolaydır. Hem;cennet de ucuz değildir. Evet evet; zaman ayrılık,gayrılık zamanı değil;Şeytana karşı;ittifak ve birlik zamanıdır. Ama bu ittifak ve birlik; Hayırda, doğrularda ve Hak da olmalıdır.
Haydi bu dünyayı yönettiğini zanneden o kibirli şeytana diyiniz ki;biz sana uyduk; Allah”ın düzenini ve kanunlarını kaldırdık,her dediğini de eksiksiz yaptık.Fakat neticede borca ve çamura battık, istiklalimizi, egemenliğimizi, itibarımızı,Milli servetimizi,İzzetimizi,malımızı, namusumuzu yitirdik. Sen bizim borçlarımızı silmez, itibarımızı iade etmez isen;biz senin düzenini ne yapalım,niye karşılıksız ve bedelsiz devam ettirelim; hem kaybedecek bir şeyimiz yok ki;senden niye korkalım ve sana niye saygı gösterelim.İşte kurduğun ve çok övdüğün düzen ortada. Haydi gücün, kudretin ve servetin var ise;bizi kurtar; “bize iş,aş,eş” ver diyiniz! Yoksa;sus. Artık biz Allah”ın orjinal kitabı olan Kuran-ı Kerim”e kulak vereceğiz diyiniz.
Hem;Kuran-ı Kerim”deki sağ ve sol kavramı ile siyasi manadaki sağ ve sol kavramları aynı değildir.Mesela; sağ ; şeytana ve onun düzenine muhalif olmak demektir.Sol ise;Allah”a ve onun düzenine muhalif olmak demektir.
Evet,evet;tefeciden borç para alıp;babadan ve atadan kalan son mirasıda ipotek verip;borç para ile gününü gün etmek çözüm değildir.Çözüm odur ki; haddini bilip ve Helalinden kazanıp;kimseye bar olmamak için çok çalışmak;israf etmeden ayağını yorganına göre uzatmak, İzzetli,namuslu ve onurlu bir şekilde başı dik yaşamak;mevcudu korumak ve artırmak;üretmek,ürettiğini satmak, kazanmak,borçtan kurtulmak, paylaşmak yani;veren el olmak gerektir.
Evet;dinde zorlama yoktur, teklif vardır.Allah’a hiç kimse iman etmese veya kanunları ve düzeni; alaya alınsa veya uygulanmasa veya yürürlükten hepten kaldırılsa veya gece gündüz yarattığı tüm varlıklar; Allah’a küfür ve isyan etseler yinede;hiçbir şey ve hiçbir kimse Allah”a zerre miktar zarar veremez.Hem; Rezzak olan Allah onların rızklarını da verir.Ama; imtihan bittikten sonrada çetin bir hesap vardır.Hem Allah; çok Sabırlı,çok şefkatli ve çok merhametlidir.
Sakın yanlış anlama; herhangi bir devletin;kanunlarını ve düzenini; veya bir dini veya inancı,kişi veya kurumları tezyif;tahkir ve rencide etmek,halkı kin ve nefrete teşvik etmek;İhkak-ı Hak yapmak, doğru değildir.Hem Allah”ın kanunlarını kabul ve red edip etmemek,uygulayıp uygulamamak; sizin ihtiyarınıza kalmış bir şeydir.Hem Allah;Hikmetini zor anlayabilseniz bile sizin lehinize olan ve sizin için en hayırlı şeyi arzu eder.Hem beşeri kanun ve sistemlerin zor ile ve zorbalık ile insanlara kabul ettirmek de olmaz.Hem Allah; zorba ve zalimleri;hem de zorbalığı sevmez. Hem biz insanı severiz. Allah”ta insanları çok sever. Hem; Yaratılanı; Yaratan dan dolayı sevmek gerektir.
Hem tabiat,tabiat kanunu, tabiat ana, dediğiniz aslında Adetullah yani, Allah”ın; kanunu, düzeni ve mücessem bir kitabıdır.Hem insan bu kainatın küçük bir örneğidir. Hem tabiat anayı iyi korumak ve tabiat kitabını da iyi okumak gerektir. Hem; tabiat kitabını okuyan ve sırlarını açığa çıkaran; medeniyetin ve insanlığın maddeten ve manen yükselmesi için çalışan, keşifler yapan; öğretim ve araştırma görevlilerine, öğretmenlere, mühendislere, doktorlara, bilginlere, bilgelere,özellikle mucidlere ve gerçek din alimlerine saygı göstermelidir.
Sakın sakın; sizin insanın atası olduğunu iddia ettiğiniz kafatası;Kuran-ı Kerim de bahsi geçen ve Allah”a isyanları dolayısıyla ceza olarak Allah tarafından maymuna çevrilenlere ait olmasın!
*Soru:Şeytan kimdir,amacı nedir?Bir zulmü gördüğümüzde ne yapmalıyız?
Cevap:Şeytan”ın aslı cin olup ateşten yaratılmıştır.İnsanın apaçık, bir düşmanıdır. Mahlukatı, Allah”a düşman etmek için fırsat kollar. Bu hayatı insanlar için cehenneme çevirmeye çalışır.
İnsan, şeytan”dan herbakımdan üstündür.Hem insan;mahlükatın en eşrefidir. Mesela;Hz.Süleyman peygamber, cinleri emri altında tutmakta ve cinlere istediğini yaptırabilmekte idi. Fakat şeytan”ıda hafife almamak gerekir.Çünkü; Hz.Adem babamız ile Hz.Havva annemizin; cennetten çıkmasına vesile olmuştur. Biz şeytanın inadına,bu dünyayı cennete çevirmek için çalışmalıyız.
Dikkat ediniz!Allah”ı inkar etmemek ayrıdır,Allah”a iman etmek ayrıdır.Allah”ı inkar etmek ise; hiçmi hiç akıl karı değildir. Yani şeytanın;Allah”ı inkar etmemesi, Allah”a iman ettiğini göstermez.
Daha önce meleklere bile ders veren,şeytan, kibrinden dolayı; Allah”ın “ Ademe secde et” emrine karşı gelmiş.Bu yüzden; Allah’ın Rahmetinden kesin bir şekilde kovulmuş ve imtihanı kaybetmiştir.
Hem melekler,Allah”ın; güzel,güçlü,akıllı,nurani ve mutlak itaatkar,emirber askerleridir. Hem; meleklerin cüz-i iradeleri yoktur. Hem bu yüzden imtihana da tabi değillerdir. Hem meleklerin makamları sabittir.Hem o melekleri hafife almakta akıl karı değildir. Cebrail,Azrail,Mikail ve İsrafil ve diğer melekler herzaman Allah”ın emirlerini;harfiyyen,tereddütsüz,korkmadan ve mutlak bir şekilde yerine getiren yılmaz,yorulmaz ve yenilmez birer askerleridir. Hem bu nurani askerlerin sahibi ve komutanı da; Allah”dır.Sizin;geçmiş ve gelecekteki tüm ordularınız, silahlarınız,bilgi ve birikiminiz ve hazineleriniz tümü toplansa; Allah”ın sadece bir tek askerini alt edemez.Çünkü biri fanidir,öteki ise Baki”dir.
Hem şeytan; Allah”tan,süre istemiş, Kıyamet vaktine kadar, kendisine sınırlı bir süre verilmiş. ”Bende Senin ihlaslı kulların hariç,herkesi Sana düşman edeceğim ve onları azdıracağım” diyen şeytan; Hz.Adem peygambere ve nesline karşı,büyük bir savaş başlatmıştır.
Sakın sizi şeytan,” Allah afedicidir ” diye yanıltmasın.Evet; Allah kesinlikle af edicidir ama, kul hakkı hariçtir. Kulun af edip etmiyeceği ise;kulun ihtiyarına bırakılmıştır.Hem cehennem dahi luzümsuz değildir.Hem; Allah aynı zamanda “Kahhar”dır.Nice milletler Allah”ın kahredici gücü ile tarih sahnesinden silinmişlerdir.Mesela;Hz.Nuh Peygamber zamanındaki isyan ve zulümler neticesinde; Allah”ın emri ve kudreti ile,bir rivayette dünyamızın yakınından geçen büyük bir yıldız; denizleri med-cezir gibi kendine çekmiş denizler dağlara kadar yükselmiş; Hz.Nuh peygamberin gemisindekiler kurtulmuş ama o Aziz Peygamber oğlunu kurtaramamıştır.Peygamberin vazifesi tebliğdir.Hidayeti ise insanın kendisinin talep etmesi gerektir.Hem din de zorlama yoktur.Ama iman ettikten sonra da dinin emir ve yasaklarına uyma ve uyulmadığı vakit bunun bir müeyyidesi vardır. Herkes imtihana tabidir ve Allah nazarında herkes eşittir Hiç kimsenin;hiç kimseye üstünlüğü yoktur.Kim ki; Allah”tan korkar ve itaat eder o kişi üstündür.Bu kişi bir çobanda olabilir,bir kralda.
Sanığı cezalandırmadan önce,suça sebep olan nedenleri; işsizliği, cahilliği, fakirliği, acizliği, çaresizliği, kaldırarak; suçu önleyici tedbirler alınız. Suçluyu öyle bir ceza ile ürkütünüz ki ;o sucun yanına bile yanaşamasın. Gaye o ürkütücü cezayı vermek değildir, caydırmak olmalıdır. Yoksa o suçlu; suçu tekrar işlemeye devam edecek toplumun huzur ve sükununu bozacaktır.
Mesela;Göze göz,dişe diş diye;bir ceza olsa. Kimse adam öldüremez. Çünkü kendisinede aynı cezanın verileceğinden korkar,yapmaz,yapamaz. Hem kan davası da olmaz ve olamaz.Cezalar caydırıcı olmalıdır.Yani suçu önleyici olmalıdır.Yoksa ceza; amaç olmamalıdır. Bir suçu işleyen sanık ile birlikte; insanları;suça iten, kullanan, satın alan,azmettiren;perde arkasındaki;gizli, hain ve kurnaz iştirakçiyi hele hiç unutmayınız.
Önce tedbir sonra terbiye sonra ceza. Islahı gayr-i mümkünse ve cezasıda idam ise infaz etmek gerektir. Çünkü dönüşü mümkün olmayan bir yola giren suçlu için en hayırlı yol hem kendisi,hem ailesi, hemde toplum için cezanın infazıdır.
Hem sen Allah”tan daha fazla merhametli olamazsın.Hem sen kul hakkına da karışamazsın.
Bir kazayı veya zulmü ve zulmü yapanları gördüğünüzde; Evvela;devletinizin yetkili mercilerine bildiriniz, gecikmesinde telafisi mümkün olmayacak neticeler hasıl olacaksa, mümkünse hemen elinizle düzeltmeye çalışınız, yoksa dilinizle düzeltmeye çalışınız,yoksa en azından o zulmü yapan, o zalimi Allah”a havale ediniz. Bunu da yapmıyor iseniz belaların gelmesini bekleyiniz.Bana ilişmeyen, dokunmayan yılan; bin yaşasın demeyiniz. Hem; o yılan, birgün mutlaka başınıza bela olacaktır.
Dikkat ediniz; esir ve köle ticareti yapan, şeytanın;korsan gemisini ele geçirip; şeytanı esir almalı,gemidekileri özgürlüklerine kavuşturup serbest bırakmalı; geminin rotasını Bermuda şeytan üçgenine değil;doğru ve selametli bir istikamete çevirip;gemiyi sahili selamete çıkartmalı.Sakın sakın; şeytanı hafife alıp;şimdilik şeytanın suyundan ve rotasından gideyim;ona hizmet eder gibi gözükeyim;deyip de şeytanı kandıracağını da zannetme.Hem o şeytana; zerre miktar da yardım etme ve kendini de kullandırtma.
Soru
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.ütün ihtilal ve devrimlerin sebebi nedir?Ne yapmalı?
Cevap:Şeytanın ve deccalin;dünyayı fesada veren ve çoğu ihtilallerin ve devrimlerin sebebi olan ve insanlar için dünyayı cehenneme çeviren,”sen çalış ben yiyeyim ve ben tok olayım başkası açlıktan ölsün bana ne” düşüncesini, ortadan kaldırmak ve sosyal; refah ve eşitlik ve adalet ve huzur için çalışmak, insanlığa yapılacak en büyük hayırlardan biri olsa gerektir.
Emek ve sermaye; aralarına uzlaştırıcı, aklı da alarak, sulh içinde ve refah içinde yaşamalı, taraflarda suiniyet ve angarya olmamalıdır.
Mesela, bina yapacak sermayesi olmayan fakir bir kişinin barakasını, zengin müteahhide verip onunla Hakkaniyet ile anlaşıp refaha ve zenginliğe kavuşması gibi. Mesela; yarıcılık,kooperatifçilik, imece ile; zor işleri başarmak,dayanışma ve işbirliği yapmak;akıllıca bir işdir.Emek,sermaye ve akıl birleşmeli, çatışmamalı ve çatıştırılmamalı;yıkıcı değil,yapıcı olmak gerektir.
Zenginliğe ve zenginlere değil;zenginliğin topluma yansıtılmamasına, sömürüye,gelir adaletsizliğine, bencilliğe,suiniyete, haksızlıklara, zulme şeytanın üstünlük taslayan kibrine ve kendisini efendi, başkasını köle kabul eden batıl ve yanlış fikre karşı olmak gerektir.
Ey, sermaye sahipleri;dünyanın ve kendi ulusunuzun ve vatanınızın istikbalini gözeterek, daima yatırıma ve üretime ve istihdama çalışınız. Parayı haps etmeyiniz. Gelir dağılımına dikkat ediniz. İşçileri bir köle gibi,kullanmaya kalkmayınız. İşçide; işverenin, iyiniyetini suistimal etmemelidir.
Aziz insanlar size iş veren;işvereninize hürmet ediniz.Çünkü;çalışma karşılığında aldığınız ücret ile; imanınızı ve namusunuzu muhafaza ettiğinizi unutmayınız.Hem aşırı fakirliğin insanı Allah”a isyana götürdüğünü;mal canın yongası olduğunu,ahirzamanda imanınızı ;mal ile koruyabileceğinizi hiçbir zaman unutmayınız. İşveren de; çalıştırdığı kişileri bir aile reisi gibi;kollamalı ve korumalı;suiniyetli kişilere hiçbir zaman fırsat vermemeli ve gereğini yapmalıdır.
Medeniyetin tekamülü ile; kölelik devri kapanmış.Hürriyet,eşitlik ve malikiyet devrine girilmiştir. Kast sistemi de fıtrata aykırıdır.
Hem;devrim;akıllarda ve gönüllerde olmalı;zülüm,kargaşa ve anarşiye sebep olmamalı; bilakis daha iyiye,daha güzele,daha doğruya vesile olmalı,fakirler ve toplum bundan zarar görmemelidir. Mesela; Hz.Muhammed peygamberin ilelebed faizi ve kan davalarını ve batakhaneleri ve içkiyi ve kumarı vs. kaldırması büyük bir devrimdir.
Ey;şeytanın dünya saltanatlığına son veren; Mekke”nin zalim ve vahşi düzenini yıkıp; adil bir sistem kuran; 1400 kusur senedir kurduğu düzeni hala devam eden, Gerçek devrimci, İlerici, Mücadeleci, Öncü, Önder, Yiğit, Dürüst, Azimli, Emin, Aziz,ins ve cinnin Peygamberi; insanlık ve medeniyet sana minnettar ve müteşekkirdir.
Hem ilericilik ve devrimcilik; yakıp yıkma değildir.Hem yapmak; yıkmaktan daha zordur. Mesela; bir ev ancak,bir ayda yapılabilse bile; bir günde yıkılabilir. Hem; yıkıcı değil;yapıcı, Adil, tedbirli, akıllı,doğru ve iyiniyetli olmak gerektir. Hem emeller; niyetlere göredir.Sakın yanlış anlama; yıkılma tehlikesi olan ve tamiri mümkün olmayan binaları da usulüne uygun ve insanlara ve topluma zarar vermeyecek bir şekilde yıkmak;yerine daha; güzel ve sağlam ve kullanışlı bir bina yapmak gerektir.
Kendinden aşağı gördüğün ve küçümsediğin başka milletleri ve ırkları asıp kesmek ve medeniyeti yıkmak, masumları öldürmek ile kendi milletine hizmet ettiğinimi zannediyorsun.Hem kendi ırkının ve milletinin; diğer milletlerden üstün olduğunu nereden çıkarıyorsun.
Ey;saf arkadaş;sen Hak din ile dini taassubu;Hak ile batılı;doğru ile yanlışı; birbirine karıştırmışsın.Hurafeleri ise din zannediyorsun.Bak Fatih Sultan Mehmet ne yapmış. Beş dil öğrenmiş; zamanının en ileri toplarını döktürmüş. Karadan gemileri aşırmış. 19 yaşında çağ açıp,çağ kapamış. Sen ise aklını; başkalarının eline vermişsin. Saflığından faydalanıyorlar ve kullanıyorlar farkında değilsin.Sakın yanlış anlama bizim hakiki ve uyanık dindarlara sözümüz yoktur.
Ey kardeş; bir zamanlar Ataların;aydınlık ve çağdaş medeniyetler seviyesinin zirvesinde iken başkaları ortaçağ karanlıklarında idi.Niçin o zirveye bir daha çıkamayasın.Niçin sen başkalarından aşağı olasın.Hem o ataların;zirvede iken dinlerini ve dünyalarını da terk etmediler.
Ey;Aziz arkadaş,nehrin bir bölümünde dik ve tehlikeli ve yüksek çağlayan ve şelale var ise;sen kurtulmak için;suyun ters istikametine yüz hem kayalıklara da dikkat et;şayet yüzme bilmiyor isen kolluk veya can yeleği tak,başkalarının sana gülmesine ve seni kınamasına da kulak asma.Her zaman tedbirli ol.Herkes kendisini damdan atıyor diye kendini sakın sakın damdan atmaya kalkma.Hem işini; ihmal etme ve şansa da bırakma.
Herkese;fırsat eşitliği sağlanarak,terakkinin ve yükselmenin önü açılmalı. Görev; Hak edene ve ehil kişilere verilmeli, iltimas ve kayırma olmamalıdır. Fakirlik ve kölelik bir kader olmaktan çıkartılmalı,helalinden; çalışmalı, üretmeli, kazanmalı,zengin olmalı,yemeli,dağıtmalı maddeten ve manen daha; yükselmeli ve ileri gitmeli.
Ey insanlar; Allah”ın sıfatlarında ihtilafa düşmeyiniz. Şeytanın;kölelik ve sömürü düzenini ve saltanatlığını; ” La ilaheillallah” kelimesinde ittifak ederek, sonlandırınız.
*Soru:Mucize,keramet ve sihrin aslı nedir?Deccal ve Mehdi kimdir?Harut ve Marut kimdir?
Cevap
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.ir zaman iki ayna var imiş,her iki aynada yüzlerini gökteki güneşe çevirmiş. Aynalarda akseden,tecelli eden güneşi, her iki aynada insanlara çevirdiğinde;insanların gözlerini kamaştırmışlar. Aynalardan biri;ben insanların gözlerini kamaştırdım diye;kibirlenmiş ve kendisinde bir şeyler olduğunu, tevehhüm, zan etmiş.
Diğer ayna ise mütevazı bir şekilde,aslında kendisinde bizatihi bir şey olmadığını, gökteki güneş olmasa bir hiç olduğunu, önceki aynaya söylemiş.
İşte gururlu ayna, sihir,fal ve büyü gibi menfi ve zararlı ilimler ile ilgilenip insanlara zarar veren ve insanları kendisinin etkilediğini ve her şeyi bildiğini zanneden ve sihir yapan ve nazar veren, şeytan ve deccal gibidir.
Ama mütevazı ayna ise mucize ve kerametin asıl sahibinin Allah olduğunu bilen,güzel, dünyevi, fenni,müspet ve uhrevi faydalı ilimler ile ilgilenip insanlara faydalı olan bilge kişidir.
Mesela;Hz.Musa”nın asası ile denizin ikiye ayrılması ,Hz.İsa”nın; Allah”ın izni ile ölüleri diriltmesi, Hz.Muhammed”in bir işareti ile, gökteki Kamerin yani ay”ın ikiye bölünmesi hadiseleri birer mucize olup, bunlar Allah”ın iradesi ve kudreti ile olmuş.Hiçbir zaman,hiçbir peygamber; gösterdiği ve mazhar olduğu mucize ile övünmemiş, sadece insanlara ve cinlere; peygamber olduklarını kanıtlamak ve ikna etmek için mucize göstermek zorunda kalmışlardır.
Gıbta edilecek kişi gökteki güneşin ısı ve ışığına mazhar olan kendisini güneş zannetmeyen ama güneşi gösteren,bir ayna olduğunu unutmayan kişidir.Bu aynaların en güzelleri peygamberlere aittir.En kötüleri ise şeytan ve deccal gibilere aittir. Şeytan ve deccal gibi kötü kişilerin şerrinden Allah”a sığınmak gerektir.Çünkü insanları ve insanlığı tesirleri altına almakta ve aldatmakta, insanlığın ve medeniyetin gizlice ve sinsice mahvına sebep olmaktadırlar.
Mesela;deccal sihir ve manyetizma ile insanları etkileyecek,ilmi kötüye ve nefsine kullanıp insanlara zulmedecek ve İlahlığını ilan edecek yani şeytanın dünya saltanatlığını devam ettirecektir.
Her zaman;fikri hür,vicdanı hür, gerçekçi ve gerçeklere açık olunuz. Körü körüne bir şeye veya kişiye bağlanmayınız,aklınızı çalıştırınız.Yani kula, kul olmayınız.Doğruyu,alınız;yanlışı ve batılı atınız.İfrat ve tefritten sakınınız. Mesela; dinsizlik ve dini taassup gibi. Dini taassup;Kuran-ı Kerimin ve dinin; cahil kişilerce yanlış bilinmesi ve bu nedenle,insanların; dinden soğuması ve dine düşman olması demektir.Dinsizlik ise; dindarlara ve dine; Hak ve hakikatlere, düşman olmak demektir.
Mesela;matbaa’ya günah demenin ne akıl ile nede din ile bir alakası olamaz. Din;müsbet ilme, bilimselliğe,bilime ve teknolojiye değil;aklını çalıştırmayan akılsızlara karşıdır.
Deccal;müsrif , münafık, sahir ve çok şerli birisidir.Elide deliktir;yani çok müsriftir.İsrafı teşvik ederek, insanlardaki hırs ve açgözlülüğünü uyandırarak insanların o zayıf damarlarını tutup kendine musahhar edip; milli serveti heba eder,hem dini kullanır;hemde dinin ahkamlarını sinsice kaldırmaya çalışır.Aziz milletini arkadan hançerler. İktisat etmeyen,israf eden onun ağına düşer.Hem bir gözüde kördür,yani akibeti ve ahireti; görmez ve inanmaz. Münafık olduğu için;insanlar Allah”a inandığını zanneder.Deccal; insanlığın maddi ve manevi bağlarını bozarak, nefisleri başıboş bırakarak; anarşistliğe meydan açar.O vakit insanlar gayet şiddetli bir istibdattan başka zapt altına alınamazlar.Deccal;cesur orduların ve faal milletin kuvvetiyle vukua gelen terakkiyat, iyi ve olumlu şeyleri de haksız olarak kendisine mal eder. Deccale itaat etmeyen şehid olur, istemeyerek itaat eden kafir olmaz, belki günahkar da olmaz.
Dikkat ediniz!Her asırda ve her millet de;mehdi ve deccal; misal kişiler çıkar. Bütün insanlar ve milletler çetin bir imtihana tabidir ve tarih tekerrür eder. Hem isimleri de lazım değildir;hem de imtihan sırrını bozmamak gerektir.
Kurduğunuz beynelminel, gizli,yasa dışı veya zahiren yasal ve masum gözüken hain örgütleriniz ve deccal misal; üyeleriniz ve reisleriniz ve başkanlarınız; sahte, süslü, kanlı rejimleriniz ile; Dünyayı soyup, ülkeleri ve devletleri parçalayıp, insanları köleleştirip, milli servetleri ülke dışına kaçırıp, zenginlik ve refah ve emniyet içinde yüzdüğünüzü ve dünyayı kendinizin yönettiğinizi mi zannediyorsun!Hem sizin kimler olduğunuzu insanların bilmediklerini mi zannediyorsunuz! Yoksa siz insanları çok saf ve akılsız mı zannediyorsunuz!
Harut ve Marut;insanlara sihir öğreten,sihri öğretmeden önce de sihir yapan kişiye imanının gideceğini ve imtihanı kaybedeceğini ve cehennemden hiç çıkamayacağını önceden ihtar eden iki varlıktır. Hem bilir misiniz ki;şeytan her gün insanlara sihir yapmaktadır.Sihirden ancak; Allah”ın emir ve yasaklarına uyarak; korunabilirsiniz.
Sakın sakın;Allah”a isyan etmeyiniz.Çünkü sizin gerçek dostunuz, Allah”dır. Gerçek düşmanlarınız ise;sizi Allah”a isyan ettiren; şeytan ve deccal ve onların zalim düzenleri, kanunları ve mensublarının zulümleridir.Sakın yanlış anlama, her; “kanun ve düzen;yetkili ve görevli kişi veya kurum” kötü değildir.
Hem mehdi; Kuran-ı Kerim”in bir talebesi ve Hadimi olsa gerektir.Hem o”nu Allah korusa gerektir.
Hem Hz.İsa peygamber,yani Mesih; ölmüş ve öldürülmüşte değildir.Hem çarmıha gerilen de bir rivayete göre; Hz.İsa peygamber değildir.Hem annesi Hz.Meryem; saf ve tertemiz bir şekilde ve hiçbir erkek ile ilişki kurmadan; Allah”ın bir mucizesi olarak;Hz.İsa peygamberi doğurmuş. Kundakda iken; konuşmaya başlamıştır.Dersen ki;babasız nasıl çocuk olur?Biz de deriz ki; “hem anasız hemde babasız;Hz.Havva anamız,Hz.Adem babamız”.
Sakın yanlış anlama;Hz.İsa peygamber yeni; bir din ve kitap ile gelmiyecek, başta; Hz.Muhammed peygamber ve Kuran- Kerim ile; kendinden önceki tüm peygamber ve orijinal kitapları teyid ve tasdik etmek için gelecek; deccalin; Uluhiyeti inkar mesleğini öldürecek; gizli ve hain örgütünü ve kurduğu zalim düzenini ve şeytanın dünya saltanatlığını ve kölelik düzenini dağıtıp; dünyaya adalet ve zenginlik getirecektir.Hem herkes Hz.İsa peygamberi tanımıyacak. Yani imtihan sırrı hiçbirzaman bozulmayacak, hayat ve imtihan devam edecek. İlahlık taslayanlar ise herzaman olduğu gibi yerin dibine geçirilecektir.
Dinsiz bir millet yaşayamaz.Sadece manevi veya sadece maddi kanat ile de uçamazsınız. Hem maddi,hem de manevi kanat ile ve birbirleriyle orantılı ve ahenkli olmak şartıyla uçabilirsiniz.Bu kural;devletler içinde, geçerlidir.
Malın; kırkta bir zekatı olduğu gibi, ilmin ve kuvvetinde bir zekatı vardır.Bilen ile bilmeyen bir değildir.İlim mümin”in yitiğidir, nerede olursa alır.İlim Çin”de de olsa alınız. Hayatta, en hakiki mürşid ilimdir. Faydalı tüm ilimlerden istifade ediniz, ettiriniz. Beşikten mezara kadar faydalı ilim öğreniniz.Siz de;şimdi öğrendiğiniz bu bilgileri; başkaları ile paylaşınız.Bilgiyi; mezara kendiniz ile birlikte gömmeyiniz.Hem mesul olursunuz.
Okuyunuz,okutunuz.Ne demiş Yunus Emre,’İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir, sen kendini bilmez isen ilim nice okumaktır.’
*Soru:Kıyamet ne zaman kopacak?Dabbet-ül arz nedir?Yecüc ve Mecüc nedir?
Cevap:Kıyamet sen öldüğün vakit kopacak.Eğer bu soru ile; kainatın kıyametini kastetmiştim diyorsan; elbetteki bir gün onunda kıyameti kopacak.Hem “ben öldükten sonra isterse Tufan olsun bana ne” diyen sen değilmisin. Hem kendi ecelin ile birlikte kıyametin vakt-i zamanını bilmek; hayatı sana zehir eder. Ecelin gizli kalmasının bir hikmeti de bu olsa gerektir.
Hey şeytan; ne bu telaş ve korku; yoksa kıyametin yaklaştığını mı hissettin! Yoksa Ademoğlunun tüm nükleer füzeleri fırlatacağından mı korkuyorsun! Yoksa teleskoplar ile yıldızlara bakıp;bir kuyruklu yıldızın;yaşlı dünyamıza ne zaman çarpacağını,dünyanın dönüş yönünü tersine çevirip; güneşin sanki batıdan doğmasına sebep olacağının hesabını mı yapıyorsun!
Farzedelim ki; 120 sene sonra; şu kainatında kıyameti kopacak. Şu anda yaşlı dünyamızda misafir olan altı milyar kusur insanın; ekseriyeti o vakit kabirlerinde olacaklardır.Kıyamete yetişenler bizzat,daha önce vefat etmiş ruhlar ise; kabirlerinden o dehşetli anı herkes bir manada görecek ve yaşayacaktır.Evet evet;ehl-i cehennem “keşke toprak olsaydık”diyeceklerdir.
Dabbet-ül arz; aıds mikrobu gibi,insanların azgınlıkları neticesinde toplu ölümlere sebeb olacak bir müsibettir.Aynen ölü bir cesedi yiyen kurtcuklar gibi.
Yecüc ve Mecüc ise;insanlık aleminin ve medeniyetin mahvına çalışan ve dünyada fesat,anarşi ve savaş çıkaran insi bir guruptur.Hem bu gurubun mensubları her milletten olabilir.Bu gurup çekirge sürüsü gibi;vakti geldiğinde dünyanın muhtelif yerlerinde tarih sahnesine çıkarlar ve dünyayı zirüzeber ederler.
*Soru:Allah”ın benim namazıma ne ihtiyacı var? “Lailaheillallah” ne demektir? Her şey nasıl Allah”ı zikredebilir? Askerlik ve savaş ile ilgili bilgi verirmisin!
Cevap
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.ir kişinin, Allah”ın benim namazıma ihtiyacı yoktur, demesi; hasta birisinin, doktora“ey doktor senin ilaca ne ihtiyacın var demesine benzer ki, Allah”ın bizim beş vakit namazımıza ve zikrimize elbetteki ihtiyacı yoktur,bizim namaza ve zikre evleviyetle ihtiyacımız vardır.Hem namaz dinin direği,müminin miracıdır.Hem namazı dosdoğru ihlaslı ve usulüne göre kılmak gerektir.Hem; Allah emrettiği için namaz kılınır. Hem gösteriş olsun veya bir menfaat elde etmek içinde kılınmaz.Hem; birinin şerrinden korkup namaz kılmamakta olmaz. Hem namazı; namertlere kızıp, terk etmek de olmaz.
Bedenin havaya,suya,gıdaya ve ısıya ihtiyacı olduğu gibi, ruhunda manevi gıdaya ihtiyacı vardır ki o gıdalardan en önemlisi ve bir tanesi;namaz ve zikirlerin en güzeli olan, “Allah”tan başka İlah yoktur” demek olan ve muhabbetullaha vesile olan,kelime-i Tevhidtir.Yani “La ilaheillallah” kelimesidir.
Her zaman az;yemek,konuşmak,uyumak;yani,her zaman;helal lokma yemek, hikmetli konuşmak,fazla uyumamak ve daima “La ilaheillallah” diyerek,zikr ederek;Latife-i Rabbaniyeyi çalıştırıp,ruhu ala-i illiyyine uçurmak,kainata meydan okuyacak cesareti benliğinizde hissetmek,Allah”tan korkmak ,her şeyin Allah”ın tasarrufunda olduğunu, ilmel yakin bilmek,aynel yakin görmek ve hakkal yakin yaşamak, muhabbetullahın verdiği; o manevi zevk ile huzur bulup, mutmain olmak ve mutluluktan uçmak; bir ayna olduğunu ve Allah”a muhtaç olduğunu da unutmamak gerektir.
Ey esrarkeş kardeş; sıhhatine ve cebine hiç zararı olmayan ve seni zirveye uçuracak selametli bir yol var iken; niçin kendine zulmeder ve altın vuruş yapıp aileni ve sevdiklerini üzersin!
Ayrıca;Allah”ın Kitabı olan Kuran”ı çok okumak ve özellikle kendi asrınıza hitap eden, lafzı ve özellikle manevi tefsirleri iyi tetkik etmek, doğru anlamak ve ihlas ile amel etmek ve huşu içinde namaz kılıp, huzur ve emniyet bulmak,ruhen bir manada miraca çıkmak, dünyanın ağır yükünü her beş vakitte yere koyup, güzel bir nefes almaktır.Hem Kuran-ı Kerim”i sadece okumak,dinlemek; manasını anlamasanız bile insana huzur verir, aynen; ilacın terkibini ve formülünü bilmeseniz bile şifaya vesile olduğu gibi. Ama; gerçek, doğru ve hakiki manasını bilmek, yasaklara tam uymak ve emirleri ise; ihlas ile uygulamak gerektir.
İnsanlar her nefes verişte bilmeden,gayri ihtiyari “Hu” derler.Hu ,Allah demektir.
Aslında her şey kendi lisanı ile Allah”ı anmaktadır. İnsanın bu dünyaya gelmesinin ve gönderilmesinin sebebi ve hikmeti; Allah”ı tanımak, O”na dua,sena ve ibadet etmek; kendi nefsine ve mahlukata ise;daima şefkat ve yardım etmektir.
Sadece Allah”a secde etmek;ama mahlukata ise hiçbir zaman secde etmemek ve başı daima dik tutmaktır ki;buna İzzet denir. Allah”a diklenmeye ise enaniyet denir ki;bu kibirdir ;her şeyi bildiğini ve her şeyden üstün olduğunu zanneden şeytan; ise bu yüzden huzur-u Hak divanından; Haklı ve geçerli bir neden ile kovulmuştur.
Mesela;bir askerin; komutanına diklenmesi gibi.Komutanın emirlerine; hiçbir zaman diklenmemek ve olumsuz karşılık vermemek gerektir. Komutan; ”hiçbir zaman gayri ahlaki emirler vermez, askerini küçük düşürmez, rencide etmez veya suiniyetli olarak askerinin hayatını tehlikeye atmaz”;bilakis, emre itaat edip etmediğini öğrenmek ister. Hem iyi bir komutan; ordusunu ve askerini; ezmez ve ezdirmez ve daima onu korur. Hem seni savaş düzenine göre eğitir. Mesela;sürünmeyi usulüne göre iyi öğrenmek; savaşta hayatını kurtaracaktır. Hem askerlikte küskünlük ve düşmanlık olmaz. Hem savaşta; komutanın bütün emirlerini dinlemek ve mutlak itaat etmek gerektir. Mesela;Uhud savaşında Hz.Muhammed peygamber emir verdiği ve sıkı sıkıya tenbihlediği halde; askerler bulundukları mevzileri terk etmişler, savaş kazanmış iken; birden savaş aleyhe dönmüştür.
Sakın yanlış anlama;gayri ahlaki emir veren,kasten ve suiniyetli olarak;askerini küçük düşüren,rencide eden ve hayatını tehlikeye atan,ekmeğini yediği; ocağa ve milletine ve vatanına hainlik eden kişi;komutan değil ancak hain olabilir. O hainin ise; o ocakta yeri yoktur.O hainin;Vatana ihanetinin cezası ise;askeri kanunlar dairesinde; çok şiddetlidir ve hemen infaz edilir.
Hey asker; Aziz milletini koruyarak ve kollayarak ona hizmet et.Herzaman;o Aziz milletini kendinden üstün bil. Sakın sakın;o silahını Aziz milletine çevirme! Nöbette iken sakın uyuma.Hem hain ve düşmana da acıma.
Hem asker ocağı,Peygamber ocağıdır. Hem o ocakta enaniyet olmaz ve olamaz. Hem askerin postallarının bile uygun adımda; Allah”ı “Rab,Rab,Rab” diye zikrettiğine de dikkat et.Hem Allah”ın; şehitlerden, meleklerden vs.oluşan gizli bir ordusu olduğunu da unutma.Mesela; Kabe-i Muazzamayı yani Beytullahı yıkmaya gelen, Ebrehenin filli ordusunu; sadece ve yalnızca Ebabil kuşlarının attıkları küçücük taşların bir mermi gibi tesiri ile perişan olduklarını da bil.
Ve en büyük savaşın;evvelemirde,nefsiniz ve şeytanınız ile olan; imanı kazanmak veya kaybetmek, savaşı olduğunu da unutmayınız.
Şayet size saldırı olursa da;meşru mudafa hakkınız kullanarak kendinizi savunun ve onlarla savaşın. Bunun içinde hazırlıklı,tedarikli ve tedbirli olun. Kendinize ait,caydırıcı ve etkili silahınızı; cesur ve techizatlı ordunuzu; dolu bir hazinenizi ve akıllı yöneticilerinizi bilen düşman;size saldırmak için kara kara düşünecektir.
Biz;Hz.İsa peygamber gibi;bir yanağımıza vurana;öbür yanağımızı göstertmeyiz. Belki iyiniyetimizden bir defa aldatılabiliriz ama ikincisine de asla müsaade etmeyiz.
Hem;savaşa mani olmak;savaşmaktan daha akıllıca bir iş olsa gerektir.
Evet evet;hem askerlikten kaçıyor,sağlam iken çürük rapor alıyorsun,ben savaşmam, diyorsun.Harp çıktığında ise; “ düşman ailemi dağa kaldırdı”diye dövünüp ağlayıp duruyor ve “bu nasıl kader” diye;Allah”a, isyan ediyorsun. Heyhat yanılıyorsun;hem kaderi de yanlış anlıyorsun.Peygamberin; niçin ve kimler ile niye savaştığını bilmiyormusun!Yoksa Kuran-ı Kerimi;tam okumuyormusun,yoksa yanlışmı anlıyorsun,yoksa işine gelmediği ayetleri görmemezlikten mi geliyorsun!
Sakın sakın,tahta silahlar ile;devlet kurmaya, yıkmaya ve savaşmaya kalkışma. Savaş sanatını da; peygamber ocağında iyi öğren.Savaş Haklı bir nedene dayanmalı ve son çare olmalıdır.
Hem; harbin hile olduğunu da unutma.Mesela; tarihte zeki bir komutan;az bir ordusu var iken;atlarının arkasına ağaç kütüğü bağlatarak, büyük bir toz bulutu oluşturmuş.Düşman ise;uzaktan çok büyük bir ordunun gelmekte olduğunu zan edip, korkup kaçmıştır.
İlm-i nücum sahibi Hz.İdris peygamber ile Sahabilerden Hz.Halid bin Velid”in niçin savaşlarda hiç yenilmediklerini de tarih kitaplarından öğren.
*Soru:Hayat kaç tabakadır?
Cevab:Hayat; beş tabakadır.Birinci tabaka;şu anda yaşayan insanlara aittir. İkinci tabakada; Hz.Hızır ve Hz.İlyas peygamber.Ücüncü tabakada, Hz.İdris ve Hz.İsa paygamber.Dördüncü tabakada, şehitler. Beşinci tabakada ise vefat etmiş ruhlar vardır. Hem Hz.İdris peygamber;cennettedir ve vefat etmişde değildir. Hem Hz.İsa peygamber ölmüş veya öldürülmüşte değildir. Hem Hz.Hızır hayattadır; içimizde dolaşmaktadır. Hem şehidler; öldüklerini bilmezler ve güzel bir hayatları vardır.
Hem kıyamete kadar kendisine süre verilenlerden; şeytan haricinde;Harut ve Marut da vardır.Ayrıca 300 kusur sene mağarada yattıktan sonra kalkan ve sonra vefat eden; Ashab-ı Kehf vardır. Hem bu zamanda bile; bir karganın 150 yıl, bir kaplumbağanın 250 yıl yaşayabildiği; Yemen diyarında bir ağacın 2000 senedir yıkılmadan hayatta ve ayakta kaldığı da bir vakıadır.
Soru:Acaba; cennetlik miyim; yoksa cehennemlik miyim?
Cevap:İnsanlar korku ile ümit arasında olmalı. Acaba cennetlik miyim, yoksa cehennemlik miyim sorusunu ve Levh-i Mahfuzu merak etmek yerine, en kötü ihtimali göz önüne alarak, tedbirimizi almak; daha akıllıca bir iş olsa gerektir. Mesela;şeytan hariç olmak üzere;son nefese kadar, kimin ne olacağı, bizce mechul olduğundan; hemen tövbe etmeli,imanı tazelemeli ve daima ” Aman ya Rabbi” demeliyiz.
Anneniz ve babanız sizi sırtından indirip haydi hayata ve çalışmaya ve üretmeye dediklerin de; onlara düşman olmayınız ve yaşlandıklarında onlara “of” bile demeyiniz. Hiçbir ebeveyn, yani anne ve baba; çocuğunu ateşe atmaz.Ancak, o hayırsız evlat ;anne veya babasını,kasten öldürerek;cehennemi Hak eder. Halbuki;anne ve babası; daha küçücükken kendisini şefkatle büyütmüş, her şeyden esirgemiş idi. İşte;”Bismillahirrahmanirrahim”in bir manasıda budur.
Çocuklarınıza güzel isimler koyunuz. Onları güzel bir şekilde terbiye ediniz ve yaşadığınız zamana göre güzelce yetiştiriniz.Evlenme çağına geldiğinde ise evlendiriniz. Ne ekerseniz;onu biçersiniz.Herkes ancak; çalıştığının karşılığını alacaktır.Çalışınız, üretiniz,yiyiniz,yediriniz,kalp kırmayınız,veren el olunuz, israftan kaçınınız.
Çocuklarınızı ve rahimlerdeki ceninleri de rızk endişesi ile öldürmeyiniz. Yoksa;ahired de o masum çocuklar, sizden ve iştirakçilerinizden; davacı olacaklardır.Hüküm ve hükmün dayanağı olan kanun; adil olmalıdır. Dikkat ediniz; kanun ve hüküm adil olmaz ise;bundan zarar görenler Hakkını bu dünyada alamasa bile ahirette mutlaka haksızlığa ve zarara sebep olanlardan mutlaka alacaktır. Evet evet;Hz.Yusuf peygamber, İmam-ı Azam gibi; haksızlığa ve iftiraya uğramış bu nedenle; haps olmuş ve işkenceye maruz kalmış kişilere müjdeler olsun.
Ey masumlar,biçareler, mahsunlar,garipler,fakirler ve hakkı gasp edilenler: sakın zalim zenginliği ve izzetiyle;masum ise fakirliği ve zilletiyle bu dünyadan göçüp gitti diye üzülmeyiniz ve Allah”a isyan etmeyiniz.Velev ki; Hakkınızı bazı nedenlerden dolayı bu dünyada tam alamasanız bile; sizlerin hakkınız zayi edilmeyecek,bir mahkeme-i kübrada, sonunda;Hakim,Hakem,Adil olan Allah; sizin hakkınızı zalimden alıp size geri verecektir.Ahired de;mal, mülk, para, iltimas, kariyer, rütbe, unvan, soy, sop
vb.geçmediği için; ya zalimin sevapları size verilecek veya sizin günahlarınız zalime yüklenecektir.
Cennette huzur ve güven ve zenginlik içinde; bir daha ölmemek üzere,ebedi yaşayacak; her istediğinizi yapacak,her dilediğiniz melekler tarafından yerine getirilecek.Ruyetullah”a mahzar olup,cenneti unutup,kendinizden geçeceksiniz. Yunus Emre”nin dediği gibi;”cennet cennet dedikleri birkaç gılman ile birkaç huri. İsteyene ver onları;bana Seni gerek Seni.”
*Soru: Ruh nedir,nefis nedir?Ben;neyim?Ölümün hakikatı nedir?
Cevap:İnsan;ruh ve bedenin,madde ve mananın arkadaşlığı. Şoförü olan bir araba,kaptanı olan bir gemi, efendisi olan bir saray misalidir.Ruh insanın aslıdır,kendisidir. Mahiyeti; göz,kulak, kalb,sır, akıl, irade, sorumluluk sahibi, ölümsüz,nurani,hayat ve şuur sahibi; bir kanun-u emridir. Mesela; Yerçekimi kanunu gibi.Ama yerçekimi kanununun yukarda belirtilen vasıfları yoktur. Ruh”un; dünyadaki işleri yapabilmesi için; evi,sarayı,bineği mahiyetinde olan bedene ihtiyacı vardır.Ruh; beden sarayının efendisidir.
Nefs ise; bu sarayın bekçisidir,hizmetçisidir.Bedendeki kuvve-i şehvet ve gadabiyet merkezidir. Mesela;iç alemde;kandaki alyuvarlar vücuda gelen besinleri alır, akyuvarlar ise zararlı mikropları öldürür.Dış alemde ise insanın eli,ağzı,midesi besinleri alır;eli,kolu, bacağı,kafası kendisine saldıran düşmanı def eder. Aynen bu misallerde de görüleceği üzere sarayın bekçisi olan nefsin vazifesi; bedeni korumak ve bedenin levazımatını tedarik etmek ve efendisi olan Ruh”a hizmet etmektir.
Bedene helal rızk vermek gerektir.Mesela
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.nız benzinli ise mazot alırsanız yolda kalır motoru bozarsınız,şayet jet benzini alırsanız da sizi uçurur ve kazaya sebep olabilirsiniz.Helal rızk keyfe kafidir.Arabanın fabrikasyon ayarlarını, yani Allah”ın yarattığı; bedenin sıhhatini ve ruhun saflığını bozmamak elzem ve gereklidir.Mesela;Vücuda;İçki ve uyuşturucu madde almamak gerektir. Nefsi; kullanmak,korumak, dizginlemek, terbiye etmek gerektir.Yoksa bineğiniz olan nefsi öldürmek hem akıl karı değildir.Hemde intihar demek olur ki, kesinlikle yasaktır.Nefsin dizginleri,daima ruhun elinde olmalı,gerektiğinde çekmeli, gerektiğinde gevşetmeli,ama hiçbir zaman dizgini bırakmamalıdır.
Akıl ise; Ruh”un müsteşarı yani akıl hocası,yol gösteren bir deniz feneridir. Ruh”a yol gösteren bir Nur”dur.Kuran-ı Kerim ise, manevi bir güneş,hakiki bir mürşid, bitmez ve tükenmez bir bilgi hazinesi ve ruhun bir gıdasıdır.
Ruh ise; beden gemisinin kaptanıdır.Mesela bir ülke düşünelim.Ruh o ülkenin reis-i cumhuru, akıl veziri ,nefs ise kuvve-i gadabiye olan ordusu ve kuvve-i şeheviyesi olan hazinesidir. Bir ülke; hazinesi dolu,ordusu güçlü ve yöneticileri akıllı ise; ilelebed payidar kalabilir.Ruh; katiyyen Baki”dir,yani ölümsüzdür. Fakat bu Baki”lik bizatihi değil;Allah, öyle takdir ettiği ve istediği içindir.Hem Allah; Ahir olduğu için;kıyamette bir vakit mahlukat yokluğa gidecek isede;Allah mahlukatını; yeniden ama bir daha hiç ölmiyecek bir biçimde tekrardan yaratacak; ölümü ise öldürecektir.
Ey insanlar ve cinler; baki bir aleme gideceksiniz, o halde hazırlıklı olun. Ölüm, ruhun bedenden ayrılması; daha önce vefat etmiş olan sevgili anne ve babanızın ve çocuklarınızın ve sevgilinizin ve sevdiklerinizin yanına gitmektir. Mesela ;bir şoför nasıl aracından inince araba hiçbir işe yaramaz ise, ruh”ta beden aracından inince, beden hiçbir işe yaramaz.Kabre konan bedendir.
***Sen ise; ruh”sun.Sen bu beden sarayının Aziz bir Sultanı,bu kainat sarayının; nazenin, nazlı,güzel bir gülüsün.***
Mesela;rüyanızda o korkuyu veya o sevinci hisseden,kalp gözünüz ile çok şeyleri gören sizsiniz. Şayet siz beden; olsa idiniz gözleriniz uykuda kapalı hiçbir şey görememeniz ve yeriniz sabit olduğundan, hiçbir şey yapamamanız ve hiçbir yere gidememeniz gerekirdi.Ruh bedenden ayrılınca; berzah alemine gitmektedir. Ölüm yokluk ve hiçlik değildir.Kim yok olmak ister ki,Ezeli ve Ebedi, bir ve tek olan Allah”ın sevgili mahlukatı da ebedi olmalıdır. Fakat mahlukatın ebediliği bizatihi değil, Allah”ın dilemesiyledir.
Evet,evet zaman hakikat zamanıdır.Hakikat merdiven ve basamaklarına teker teker ve emin adımlar ile ve korkuluklara da tutunarak çıkmak gerektir.Kuran, zikir ve namaz ile;Latife-i Rabbaniyeyi çalıştırmak; müsbet faydalı bilgiler ve ilimler ile aklımızı işletmek ve çift kanatlı bir kuş gibi süzülerek;ruhu Ala-i İlliyyine uçurmak;maddeten ve manen en yüksek zirveye çıkmak gerektir.
Ey Aziz insan ; dine hizmet ettim diye gururlanma, hizmetini; geçmiş nimetlerin şükrü ve vazife-i fıtrat bil. Sen ey mağrur nefis; üzüm ağacına benzersin; sakın gururlanma, salkımları o ağaç kendi takmamış, Allah onları ona takmış.
Ey Aziz insan;Hz.Adem peygamber soyundan geldiğini hiçbir zaman unutma.
Ey sevgili ruh; cennette ebedi;birdaha ölmemek üzere tüm sevdiklerinize ve sevgilinize kavuşmak;her istediğinizi yapmak,Ruyetullah”a ve Muhabbetullaha mahzar olmak ve Allah”ı görmek istemezmisin!
HULASA :
Allah; birdir, her şey O”na muhtaçtır. Ne bir başkası Allah’ı yaratmıştır. Ne de Allah’ın bir çocuğu vardır. Allah’ın; eşi, benzeri,misli, rakibi ve ortağı yoktur.
“La ilahe illallah; Muhammed-ün Resulullah” diyerek son nefesi verip; ruhu Rahmana,bedeni ise; toprağa teslim etmek gerektir.