Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| Cevap: Sağlıklı yaşam
Vücudumuzun bazı faaliyetlerinin sağlıklı yürütülmesi için, düzenli kontrol edilmesine ihtiyaç vardır, bu vazife sinir sistemimize verilmiştir. İki alt sistemden meydana gelen sinir sisteminin birinci kısmı, iradî olarak (isteğimizle) çalışırken; diğer kısmı, isteğimiz dışında (otomatik) çalışır. İsteğimiz dışında, vücudumuzdaki hayatî faaliyetlerin kontrolü ile meşgul olan bu sisteme, ‘otonom sinir sistemi’ denir. Günlük hayatımızı kolaylaştıran birçok makinenin çalışma sistemi, beynimizdeki otonom sinir sistemi ilhâm alınarak yapılmıştır. Meselâ termostatlı klimaları olan otomobillerde, devresine sıcaklığa hassas bir termometre bağlanan motor, hava soğuk olduğu zaman, kendiliğinden devreye girerek daha fazla gaz verilmesini uyarır ve böylece motorun çalışmasını ayarlar. Otomobilin içi ısınınca da derecesi yükselen termometrenin devreye soktuğu hassas sistem, gazı normale düşürerek motorun çalışma hızını yavaşlatır. İnsanda da otonom sistemine yerleştirilmiş sempatik ve parasempatik sinirlere, vücudumuzun dengesini bozacak şekilde çalışmaya başlamış olan organları tekrar denge seviyesine getirmede bir regülatör vazifesi verilmiştir. Bundan dolayı bu sistem, vücudun normal işleyişi için bir sigortadır.
Göze fazla ışık geldiğinde, görüntü netliği normalde kaybolur. Yoğun ışık altında retina tabakası tahrip olacak derecede aşırı uyarıldığında, gözümüzün hassas tabakalarını korumak ve görüntünün netleşmesini sağlamak için, parasempatik sinirler göz bebeklerini daraltacak uyarıları gözümüze gönderecek şekilde çalıştırılır. Karanlıkta veya loş ışıkta ise görüntünün net olması için bu sefer sempatik sinirlere vazife verilerek göz bebekleri genişletilir. İnsana bahşedilen sempatik-parasempatik (otonom) sinir sistemi, gözümüzün değişik ışık şartlarında mümkün olan en net görüntüyü almasında rol alır.
Parasempatik sinirler; tükürük ve gözyaşı bezlerinin, burun, mide, bağırsak, pankreas gibi organlarda bulunan bezlerin salgı yapması gerektiği zaman bol miktarda sıvı salgılamalarını uyaracak şekilde yaratılmıştır. Bu bezlerin salgısı ihtiyaçtan fazla olduğunda veya dengeyi zorlayacak miktarlara yükseldiğinde ise, bez kanalları büzülerek salgının azaltılması yönünde çalıştırılır. Bu sistem olmasaydı; mikroplar artar yediklerimiz ağızda yumuşatılamaz, besinler midemizde parçalanamaz, midemizin iç duvarını asitten koruyucu mukus tabakası salgılanamaz, alınan gıdaların, bağırsakta emilmesi için son ürünlere ayrışması gerçekleşmezdi. Benzer şekilde gözyaşımız olmasaydı, gözümüzde yaralar, iltihaplar oluşur; burun salgılarımız olmasaydı, havadaki toz zerrecikleri ve mikroplar kolayca akciğerlerimize kadar giderdi.
Akciğerlerin korunması ve normal fizyolojik işleyişi de sempatik ve parasempatik sinir sistemi vasıtasıyla sağlanır. Akciğerlerimizde, havanın geçtiği tüpçükler (bronşlar) bulunur. Dokuların oksijen ihtiyacı arttığında sempatik sinir sistem aktif hâle geçirilir. Bronşlar genişletilerek daha fazla havanın akciğerlere girmesi, dolayısıyla daha fazla oksijen alınması sağlanır. Solunum yoluna zararlı gaz, toz ve sigara dumanı girdiğinde veya bronşlar iltihap ve tahriş edici maddelere mâruz kaldığında hemen parasempatik sistem devreye girerek bronşlar bir miktar daraltılır. Bu şekilde bronşlardaki salgı miktarı artırılarak zararlı maddelerin akciğerlerin derinlerine inmesine öncelikle mâni olunur. Daha sonra da zararlı maddeler, salgı ve öksürük refleksi ile dışarı atılır.
Herhangi bir sebeple (kanama, ilâç, pozisyon) tansiyon 50 mm Hg’nın altına düştüğü zaman, kalbe ve beyne kan göndermek için, hemen sempatik sinir sistemi devreye girer. Öncelikle hayatî organlardan kalbin ve beynin korunması için buralara giden kanın artması sağlanır. Kapalı bir dolaşım sistemine sahip olarak yaratılan vücudumuzun kan miktarı belli olduğundan, bir organa fazla kan göndermek, diğer organlara gönderilen kan miktarının azaltılması demektir. Bunun için aynı sinir (sempatik) devreye girerek, genişleme yerine daralma yapar.
Sindirim için gıdalar mideye geldiğinde hemen parasempatik sistem uyarılarak mide damarları genişletilir ve daha fazla kanın bu bölgeye gitmesine vesile olunur.
Sempatik ve parasempatik sistemde her şey, organ, doku ve sistemleri, kısaca bütün vücudu koruma ve kollama üzerine düzenlenmiştir. Bir insanda tansiyon yükseldiği zaman, damarlar üzerinde bulunan basıncı algılayan (baroreseptörler) hücreler uyarılır ve tehlikeyi gidermek için sempatik sistemin damarları büzücü ve tansiyonu artırıcı tesiri baskılanır. Bu şekilde tansiyonun damar çeperlerine yaptığı basınç ortadan kaldırılır.
Egzersiz anında, stres, sıkıntı, üzüntü hâllerinde dokular fazla miktarda oksijen kullandığından, sempatik uyarı devreye alınır. Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
Dokuların enerji ihtiyacını karşılamak üzere hızlı kan pompalanır. Uyku esnasında daha az enerji ihtiyacı olduğundan metabolizma yavaştır, dolayısıyla kalbin yavaş atımı gereklidir (bradikardi). Derin solunum yaparken stres ve korku sebebiyle sempatik uyarılara yapılan baskı arttığından, parasempatik sistem devreye sokularak kalb atımı ve dokulara gönderilen kan miktarı düşürülür.
Sempatik sistem bağırsak hareketlerinde azalmaya sebep olurken, parasempatik sistemle bağırsak hareketlerinin de artışına yol açılır.
Boru şeklindeki yapılara sahip organların ağızlarını büzüp açmaya yarayan sfinkter olarak isimlendirilen kaslar, sempatik uyarılarla kasılıp sıkışmaya ve yerleştirildiği deliği kapatmaya sebep olurken, parasempatik uyarılar gevşemeye ve açılmaya yol açar. Sempatik uyarı sistemi olmasaydı veya düzgün çalışmasaydı, böbrekte üretilen idrar tutulamayacağından altımızın ıslanmasına sebep olurdu. Halbuki böbrek yeterli miktarda idrar ürettikten sonra, sempatik sistemle kontrol edilen iki sfinkter irademiz dışında kasılarak zamanlı zamansız idrarın boşalmasını engeller. Sindirim kanalında midenin hemen çıkışına yerleştirilmiş ve irademiz dışında çalışan pylorik sphincter ile bağırsağın son kısmına konan iç anal sfinkterler ve bunların kontrolü için vazifelendirilmiş sempatik sinir sistemi olmasaydı, aldığımız gıdalar, emilmeleri için kana geçtikleri yer olan bağırsaklarda bekletilmeden boşalırdı. Aksine parasempatik sinirler olmasaydı, bu durumda da sıkışmadan dolayı karın bölgemizde bağırsak düğümlenmesi veya yırtılmaları gözlenirdi.
Boşaltım organlarında irademiz dışında çalışan parasempatik sistem olmasaydı, idrar torbası ve yollarında biriken idrar, geri teperek böbrek fonksiyonlarının bozulmasına sebep olurdu.
Vücudumuzda cereyan eden yağların parçalanması (lipoliz), piloerektör kasların kasılıp meni atılması, zihin aktivitesinin artması, iskelet kaslarının kasılması gibi işlerde kontrol sistemi, sadece sempatik sinir sisteminden meydana gelir. Zîrâ bu hâdiselerde kontrol sistemine parasempatik sinirlerin dahil edilmesi vücuda zarar vereceğinden, parasempatik sisteme ihtiyaç duyulmamış ve sisteme konulmamıştır. Bu sebepten sadece sempatik sistem yeterli olmaktadır.
Dış ve iç ortamın tesiriyle hâlden hâle geçen bir vücudu sağlıklı ve dengede tutmak için, zıt tesirleri insicam içinde yaratan Sonsuz Kudret Sahibi Zât, bütün sistemlerimizi en güzel şekilde yaratmış ve kusursuz şekilde çalışmaları için gereken her unsuru sisteme yerleştirmiştir.
Âdeta birer otomatik sigorta olan sempatik ve parasempatik sinir sistemi, vücûdumuzda, şuurumuzun haricinde gelişen binlerce hâdiseyi kontrol etmede vazife almaktadır. Bedende gerçekleşen binlerce hâdisede binlerce ihtimal içinde düzenli ve isabetli bir şekilde en doğru olanın seçilmesi tesadüfî olabilir mi? Veya bütün bunlar akılsız ve şuursuz sebeplere verilebilir mi? |