“Sakın kaçak muamelesi yapma gözlerime..”
Gidiyorum..Sulara düşen gölgeni alıp yanıma gidiyorum bu şehirden ben.. ve defediyorum seni ellerimden..
Şimdi hangi baharı alırsan al koynuna, kime değerse değsin bakışların…
Tutam tutam döküp saçlarımı yollara, alıp zülfünü tenime gidiyorum..
Bak, yoluna sevdamı kurban ettiğim çığlık..!!
Dinle, gidişimin arefesinde dilime konduracaklarımı!!
“Sakın korkak muamelesi yapma dudaklarıma..”
Parmaklarının her yanınına mührünü bırakmış dudaklarım, susları müjdeleyip gidiyor bu kaldırım düşlerinden..
Tüm gecelerimize “elveda” kabusu atıp, zulalarca sakladığım yaraları “geri çaldım..”
“sevmedin” bakışları bırakma yüzümün sen dolu yanlarına boşuna..
Sen ki.. “kal” demeyi ölüm belledin lugatına, öyle ki komaz şimdi bir gitmek, beni yerleştirdiğin “hiç” konaklarına..
Duyuyor musun sesimi, busesine yandığım esmer..!
“Sakın yapıştırıp yakama gül yüzlü hıçkırıkları vicdan azabı gibi dikilme karşıma..”
Ben yamalı yeminlerimden demet yapıp koymuştum başucuna, nidalar savurmuştum şehrin tüm sokaklarına..
Yastığımın yarısını boş bıraktığın
karanlıkları unutma!!
Sana yudumladığım hasretin her nefesine ölüm içtim..
Olmadı hiç haberin, atmıştın saçlarımı yüzünden..
Sen olmadın ama, bhen olmayan “sen” uğruna sattığım için hüzünlerimi kalleşim aslında..
Onlar verdi kendilerini geri ama sen alamayacaksın “ben”i..
Uçurum uçurum intiharlara sürüyorum, sazımdan söküp sesini.
Ah ki, suyun üzerinden koşmak vardı ya sana..neyse!!
Bir anlamı olmalıyken ellerinin ellerimde titreyişinin, payıma düşen sensizliği terletip avuçlarımda “hayat” diye gömeceğim şimdi toprağıma..
Dinle, gülüşüne sevda yutkunduğum..
“Sakın döndüğümde ardımı dolanma beyhude yere yollarıma..”
Düzlerde yuvarlanıp, yokuşlarda dikildi yamacıma “acı”..
sevdim……….
“küs bakışına kanımı parçaladığım..avuç avuç..”
Kara yazıma karalarca ortak olup, siyah satırlarımın sahibi “yalancı..”
“Dur” de hadi bana..
“GİTME…”