Cevap: Her Çiğdem Kokusu Aldığımda...
Biliyorum. biliyorum, gözüm gözlerinde güler yalnızca, ellerim ellerinde doyar açlığına. kapına gelişim, seni dilenişim, bil ki kendim için değil, ki bu benim ilk sevda bebeğim. gözümün Nur’u mavi gökyüzümün ay’ı acılarımın pınarı, hasretlerin anası, bu benim ilk sendeleyişim. reva değil bir başıma yaşamak bunca aşkı, biliyorum, buluşamasak bile büyütürüm yine. su veremiyorsam çeliğe, kovulduğum hanelerden çekip gidiyorsam, artık çocuklar gibi ağlıyorsam, kırılan onurumu otamak içindir, yıkılan gururumu onarmak içindir. bakışlarım sessiz bir kurşun gibi çoğalırken namluda, gençliğimi yatırdım direnmenin çoğul yitimine. Toros dağlarından geçtim Göksu’da yüzdüm, bütün saatler durdu yüzümün çizgilerinde, yok ettim bütün şarkıları, parçaladım şiirleri, emanet aldığım mavi atların terkisine oturdum, yaralayan sözleri duyan kulaklarımı sağır ettim, bağlanırken dilim parçalandı, denizler utandı vurulmuşluğundan, kızıl kalemlerin sancısıyla yazdım mektupları, ve her şarkıya beni aldatan anlamları sardım. şimdi ise bana, hüzünlü şarkıların ve vurulmuşluğumun bıçak sırtı izleri kaldı içimdeki sokakların ıssızlığında. oysa sen, beni sorguluyordun öfkeyle, hınçla. olsun gözüm; olsun, çok sorgulardan geçtim, gözaltılardan, tutuklanmalardan. bilirim sorguçların acımasızlığını. baş edemediğim, direnemediğim, ve yenildiğim. onlar bilincimi sorguladılar sen yüreğimi, sevgimi. nasıldır insanoğlunun naturası, bilirsin, hep; hep büyük oyuncular yönetir bizleri. ve sen, ne yapsan azdır bu oyunbozana, sorgula, vur beni, yak, kül et, kör kurşunlarla gel alnım çatına, senin elinden olacaksa eğer; ölüm de yakışır bana. |