ASP’YE GİRİŞ
Bir HTML sayfayı sınamak için sadece Browser programına ihtiyacınız var; bir HTML belgesini iki kere tıkladığınızda varsayılan Browser açılacak ve bu sayfayı yorumlayarak, görüntüleyecektir. Fakat uzatması .asp olan bir dosyayı iki kere tıkladığınızda ya Windows size bu dosyayı hangi programla açmak istediğinizi soracak; ya da MS Visual Studio veya Adobe Photoshop çalışacaktır. Bilgisayarınızda MS Visual Studio programı kurulu ise, onun açılması normal: çünkü MS’un ASP dahil hemen hemen bütün Web tasarım araçları Visual Studio’nun üyesi. Photoshop ise renk paletlerini belirlemek üzere kullandığı dosyalara .asp uzatmasını veriyor. Bilgisayarınızda MS Visual Studio kurulu değilse, fakat Photoshop varsa, ASP dosyalarınızın simgesi Photoshop’a ait olacaktır.
MS Visual Studio’dan yararlanmıyorsanız, ASP dosyalarınızı, (herhangi bir klasörün Görünüm menüsünden Klasör Seçenekleri maddesini seçerek ve üçüncü sekme olan Dosya Türlerini tıkladıktan sonra ASP satırını işaretleyerek ve Düzenle düğmesine basarak) Not Defteri ile ilişkilendirmek en doğru yoldur. Bu, bu kitapçıktaki örnek ASP dosyalarını oluşturmak, düzenlemek, değiştirmek için kullanacağımız başlıca programın da herhangi bir düzyazı programı olduğu anlamına gelir. ASP üretim işini herhangi bir ortamda yapabilirsiniz. Bunun için bilgisayarınızda mutlaka Windows kurulu olması gerekmez. Fakat ASP dosyalarının çalışıp çalışmadığını sınamak için sayfalarınızı gerçek Web Server’a göndermeden önce kendi bilgisayarınızda çalıştırmanız gerekir. Bunu Kişisel Web Server (PWS) veya IIS ile yapacağız.
Kişisel Web Server Kuralım
Bilgisayarınız Windows 95, 98, NT4 WorkStation veya NT4 Server ile çalışıyorsa, sisteminize bir Web Server programını siz kurmak zorundasınız. Windows 2000 Professional veya Windows 2000 Server ise Kişisel Web Server programını kendiliğinden kurar. Windows 98’e bir kişisel Web Server kurmaya geçmeden önce bilgisayarımıza bir kimlik vermemiz gerekir: Bilgisayarım/Denetim Masası/Ağ’ı tıklayarak açacağınız diyalog kutusunda ikinci sekme olan Tanımlama’yı açın ve “Bilgisayar adı” kutusuna istediğiniz adı yazın. Bilgisayarın ağ ortamında olması gerekmez.
Windows 98’e Kişisel Web Server kurmak için iki yol izleyebilirsiniz. Windows 98 CD-ROM’unda Add-ons klasöründeki PWS dizininde Kur.exe’yi tıklayın veya Windows NT Option Pack CD-ROM’unda Default.htm’i açın. Bilgisayarınızın Windows 98 ile çalıştığını algılayacak olan program size Personal (kişisel) Web Server (PWS) kurmayı önerecektir. Kişisel Web Server’ı kurarken her iki durumda da ikinci diyalog kutusunda Minimum/En az veya Typical/Tipik seçeneğini değil, Custom/Özel’i seçin ve açılacak yeni diyalog kutusunda Microsoft Data Access Components (MS Veri Erişim Bileşenleri) satırına işaret koyarak, Alt Bileşenleri Göster düğmesini tıklayın. Açılacak seçme kutusunda ise ADO Documentation satırına işaret koyun. Bu belgelerden daha sonra veri-yönlendirmeli Web Uygulaması yaparken yararlanacağız.
Kişisel Web Server kurulduktan sonra bilgisayarı yeniden başlatmak gerekir
------------
PWS Kurulurken Hata Verirse
Windows 98’e PWS kurarken, programın Microsoft Transaction Server bölümüne ilişkin sistem kayıtları yapılırken, iki hata mesajı ile karşılaşabilirsiniz (0x80004005 ve 0xfee662). Bu, orijinal Windows 98 CD-ROM’undaki PWS Kur programının, Windows Registry dosyasının büyük olması halinde hata vermesinden kaynaklanıyor. Böyle bir durumla karşılaşırsanız, Bilgisayarım/Denetim Masası/Program Ekle Kaldır aracılığıyla, Personel Web Server’ı kaldırın. Bilgisayar kapanıp açıldıktan sonra, Windows 98 CD-ROM’unda Add-ons/PWS dizinindeki bütün dosyaları, sabit diskinizde Temp dizinine kopyalayın.
Sonra
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] adresinde “Download Mstsetup.dll” satırını tıklayın. Mssetup.exe adlı bir dosya bilgisayarınıza indirilince; bu dosyayı iki kere tıklayın ve dosyanın genişletileceği yer olarak C:\Temp’i gösterin; program Mstsetup.dll dosyasının değiştirilmesini isteyip istemediğinizi sorduğu zaman “Tamam”ı tıklayın. Şimdi, C:\Temp’deki Kur.exe (Windows CD-ROM’unuz İngilizce ise Setup.exe) programını iki kere tıklayın. PWS şimdi hatasız kurulacaktır.
Windows NT4.0 Workstation veya Server’a IIS4.0 kurmak için Option Pack CD-ROM’undaki default.htm’i çalıştırmanız ve açılacak Browser penceresinde IIS’i kurma seçeneğini tıklamanız yeter. Burada da ADO Documentation’ı sabit diskinize aktarabilmek için gerekli seçenekği işaretleyin.
Windows 98’e Kişisel Web Server kurulduğunda Masaüstü’nde Yayımla (Publish) adlı bir simge belirecektir. NT sistemlerinde ise Başlat menüsünde Programlar bölümüne IIS Manager satırı eklenir. Bu yollardan biriyle PWS veya IIS’i çalıştırın.
Kişisel Web Server’da Personel Web Server Manager (Yönetici) kutusu açıldığında soldaki araç çubuğunda Yönetici’nin çeşitli bölümlerine gitmeniz için gereken gezinme simgelerini göreceksiniz. Şimdi, açılan ana pencerede iki unsura dikkat edin:
1. Kişisel Web Server’ınızın adı. Bilgisayarınızın adı buraya Server adı olarak yazılmış olmalı. Biraz sonra, Internet’e koymadan önce sınayacağımız ASP sayfalarını çağırırken, Browser’ın adres kutusuna burada gördüğümüz adı yazacağız.
2. Kişisel Web Server’ın bilgisayarımızda sabit diskteki gerçek adresi. Bu, sizin Kişisel Web Server’ınızın kök (root) dizinidir. Bu genellikle C:\inetpub\
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.klasörüdür. Kişisel Web sitesi yaparsanız, sitenin gerektirdiği bütün dizinleriniz ve dosyalarınız burada gördüğünüz dizinin içinde olmalıdır. Yapacağımız ASP dosyalarını işte bu dizinin içine koyacağız.
Bunları bir kenara not ettikten sonra, soldaki araç çubuğunda Gelişmiş simgesini tıklayın; ortadaki pencerede sanal dizinlerinizi görüyorsunuz. Bunlardan Home’u seçin ve sağdaki “Özellikleri düzenle” düğmesini tıklayın.
Ana dizinin okuma, yürütme ve makro erişim haklarının işaretli olmasına dikkat edin. İlerde kendinize Kişisel Web Server’ınızın kök dizininde yeni bir dizin oluşturursanız (örneğin “resimler” gibi) ve içine sitenizle ilgili dosyalar koyarsanız, Gelişmiş penceresinde Ekle düğmesini tıklayarak bu gerçek dizini de sitenin sanal dizinlerinden biri haline getirmeniz gerekir. Gerçek dizinin adı XYZ bile olsa, sanal dizin haline getirirken istediğiniz sanal adı verebilirsiniz. Ama unutmayın, Browser’ın adres hanesine gerçek dizin adını değil sanal dizin adını yazmanız gerekir.
Bu işlemleri IIS’te değişik araçlar ve diyalog kutularıyla, fakat temel ilkeler itibariyle aynı şekilde yapabilirsiniz. NT4 sistemlerine IIS’i kurmadan önce, Service Pack 3’ü uygulayın; Internet Explorer 5’i kurun. Elinizde varsa Service Pack 4, 5 veya 6’yı en son uygulayın.
Bu noktada, ASP sayfalarınızı sınayacağınız bilgisayarda Microsoft Internet Explorer programının kurulu bulunmasının şart olmadığını hatırlatalım. ASP sayfalarınızı Netscape ile de sınayabilirsiniz.
Bir Örnek Yapalım
Şimdi ilk ASP sayfamızı yapalım ve bununla kişisel Web Server programının çalışıp çalışmadığını sınayalım. Buraya kadar anlamış olduğunuz gibi ASP sayfası da HTML gibi düz yazı dosyasıdır; dolayısıyla beğendiğiniz bir düz yazı programı ile ASP yazabilirsiniz. Şimdi açın en beğendiğiniz düz yazı programını ve başlayın yazmaya. Eğer kelime-işlemci kolayınıza gidiyorsa, dosyayı ASCII veya ANSI biçiminde kaydetmeyi unutmayın (10’ncu satırın sonunda nokta olduğuna dikkat edin):
<HTML>
<HEAD>
<TITLE>ASP ILE ILK SAYFA</TITLE>
<META http-equiv="content-type" content="text/html; charset=ISO-8859-9">
<META http-equiv="Content-Type" content="text/html; charset=windows-1254">
</HEAD>
<BODY>
<H1><CENTER>Merhaba Dünya!</H1>
<H2>Bugün:
<% Response.Write(Date) %>.
</CENTER
</H2>
</BODY>
</HTML>
Bu dosyayı merhaba.asp adıyla kaydedin ve kendi bilgisayarınızda kişisel Web Server’da veya ISS’te sınayacaksanız, bu programları çalıştırın. Browser’ınızın URL hanesine, kişisel Server’ınızın adıyla birlikte dosyanın adını yazın; ve ilk ASP programınız dünyaya Merhaba desin.
Internet’te ASP
ASP teknolojisi ile oluşturduğunuz sayfaları, yani içinde ASP teknolojisinin gerektirdiği kodlar bulunan HTML dosyalarını, .asp uzatmasıyla kaydederiz. Bu dosyalar talep edildiğinde, Web Server programı, eğer ASP teknolojisini tanıyorsa, talep edilenin ASP sayfası olduğunu dosya adının uzatmasından anlar; ve bu sayfayı ziyaretçiye yollamadan önce kendisi işleme tabi tutar. ASP sayfamızdaki kodlar büyük bir ihtimalle bir takım dinamik işler yapacak, örneğin hesaplamalar, araştırmalar, veri tabanından veri çekme, dosya sisteminden dosya isteme gibi görevlerini yerine getirecek, ve ortaya çıkacak olan HTML dosyasını ziyaretçiye gönderecektir. Diyelim ki bu kitapçıktaki örnekleri yaptınız ve ücretsiz Site yeri edinmiş olduğunuz Hosting firmasının bilgisayarındaki sitenize yerleştirdiniz. Sonra Browser’ınızın URL hanesine bu ASP dosyasının adını yazdınız ve sayfayı talep ettiniz. Karşınıza, ya ASP sayfasının içindeki kodları görüntüleyen veya sadece sayfanın HTML unsurlarına yer veren bir sayfa geldi! Bu Server’ınızın ASP anlamadığını gösterir. ASP sayfalarınızı ASP-uyumlu Web sunucularında çalıştırabilirsiniz. Sitenizde ASP sayfaları bulunacaksa ve ücretli evsahibi firmalardan site alanı edinecekseniz, sunucunun ASP-uyumlu olmasına dikkat edin.
Şimdi, ilk ASP’mizi çalıştırdığımıza göre, biraz teknikten söz edebiliriz. HTML’in ziyaretçinin bilgisayarında çalıştığını biliyorsunuz; istemci Browser, sizin URL hanesine adını yazdığınız HTML dosyasını yine adresteki sunucu Web Server’dan ister. Web Server da bu dosyayı bulur ve içinde kayıtlı resim ve diğer unsurlarla birlikte istek sahibine gönderir. Fakat kimi zaman Server’a bize sadece bir dosyayı göndermesini değil, fakat bu dosyanın içinde kayıtlı komutlar varsa onları icra etmesini de bildirebiliriz. Bunu yapmanın bir yolu CGI programlarıdır. Bir diğer yolu ise ASP’dir. Web Server, kendisinden bir ASP belgesi talep edildiğinde, kendi kendine “Dur bakalım! ASP istendiği zaman hemen alıp göndermek yok, önce bunu ASP.DLL programına gönderelim.. Ondan sonra işimize devam ederiz!” der.
ASP.DLL, kendisine bir .asp dosyasının geldiğini görünce, hemen ASP’lerin Anayasası olan global.asp’nin çalışıp çalışmadığına bakar. global.asa, tıpkı diğer ASP dosyaları gibi bir düz yazı dosyasıdır ve ASP programlarının çalışma koşullarını düzenleyen kuralları içerir. (Bu dosyayı sırası gelince ele alacağız.) Yukarıdaki örnekte gördüğümüz gibi ASP dosyası hem HTML kodları içerir, hem de içinde bir Script diliyle yazılmış kodlar vardır. ASP’ye “program” özelliği kazandıran bu Script dili ile yazılmış kodlardır. ASP.DLL, önce gelen .asp dosyasında hangi Script dilinin kullanıldığına bakar ve bunun için gerekli ortamı oluşturur; yani bu Script dilini yorumlayacak programı çalıştırır; bu program Script’i yorumlar ve icra edilecek komutları icra eder; ASP.DLL, icra edilen komutlar, işletim sisteminin yardımını istiyorsa (örneğin bir veritabanından veri çekmek gibi, veya dosya sistemine bir dosya açtırmak, yazdırmak, sildirmek gibi) bu yardımın edinilmesini de sağlar. Bütün bu işlerin sonunda sizin yazdığınız HTML kodlarına ek yapmak (örneğin bir tablonun içini, çekilen verilerle doldurmak veya dosya sisteminden edinilen bir dosyanın içeriğini sayfaya aktarmak gibi) gerekiyorsa bu ekleri ASP.DLL yapar.
ASP.DLL, kendisine sevk edilen dosyayı satır satır okur ve önce dosyadaki ASP kodlarının gerektirdiği HTML değerlerini bulur; yani önce ASP icra edilir, gereği yerine getirilir. Sonra HTML bölümleri ile birleştirilip sonuçta sunucuya saf ve temiz bir HTML sayfası gönderilir. Bu sayfanın içinde bir satır bile ASP kodu bulunmaz. Eğer sayfanıza ziyaretçinin Browser’ında çalışması amacıyla Javascript veya VBScript kodları koydu iseniz, elbette bu kodlar HTML’in parçası olarak ziyaretçiye gidecektir. Fakat giden sayfada artık ASP’ye ilişkin hiç bir şey kalmamış olacaktır.
Biliyorsunuz, mevcut sürümleri itibariyle Browser programları içinde Netscape VBScript dilini anlamaz. ASP sayfalarımızda istediğimiz Script dilini kullanabiliriz; VBScript de kullanabiliriz. Netscape’in VBScript anlamamasıyla, ASP sayfalarımızda VBScript kullanmamızın bir ilgisi yoktur; çünkü ASP sayfasının ortaya çıkartacağı HTML kodunda ASP dolasıyla VBScript bulunmayacaktır; dolayısıyla ASP sayfalarınız, Netscape tarafından da anlaşılıp, görüntülenebilecektir. Tabiî ortaya çıkacak HTML sayfasının Netscape tarafından arzu ettiğiniz gibi görüntülenebilmesi için Netscape’in anlayabildiği dinamik HTML unsurlarına yer verme zorunluğunuz hâlâ devam ediyor.
ASP tekniğinin nasıl çalıştığını anladığımıza göre şimdi biraz terminoloji serpiştirelim ki, Webmaster meslektaşlarınızla biraraya geldiğinizde, gerçekten ASP ile mesela Javascript arasındaki farkı bildiğiniz belli olsun. ASP bir Server-Side Script teknolojisidir. Internet’te istemci ile sunucu arasındaki çizginin sunucu tarafına Server-Side (Sunucu Tarafı), istemci tarafına da Client-Side (evet, doğru tahmin ettiniz: İstemci Tarafı) denir. Server-Side’da çalışan Script programları da “Server-Side Script” (Sunucu Tarafı Script’i) adını alır. Dolayısıyla şöyle bir sayfa yaparsanız (merhaba.htm), bu sayfada Client-Side Script teknolojisi kullanmış olursunuz:
<HTML>
<HEAD>
<TITLE>JavaScript ile Tarih</TITLE>
<meta http-equiv="content-type" content="text/html; charset=ISO-8859-9">
<meta http-equiv="Content-Type" content="text/html; charset=windows-1254">
</HEAD>
<BODY BGCOLOR=WHITE>
<H1>Merhaba Dünya</H1>
<H2>Bugün:</H2>
<H3>
<SCRIPT LANGUAGE=JAVASCRIPT>
<!--
tarih = new Date();
document.write(tarih);
//-->
</SCRIPT>
.</H3>
</BODY>
</HTML>
HTML sayfanıza <SCRIPT>..</SCRIPT> etiketleri arasına yerleştireceğiniz bu kodun çalışması için Server’ın hiçbir şey yapması gerekmez; kodu Browser çalıştıracak ve günün tarihini size (Türkçeleştirmediğiniz için İngilizce olarak) bildirecektir. Şimdi, bir de Server tarafında çalışan Script içeren sayfaya örnek verelim (merhaba2.asp). Bu kodu yazarken kapanan Script etiketinden sonra nokta olduğuna dikkat edin:
<HTML>
<HEAD>
<TITLE>VBScript ile Tarih</TITLE>
<meta http-equiv="content-type" content="text/html; charset=ISO-8859-9">
<meta http-equiv="Content-Type" content="text/html; charset=windows-1254">
</HEAD>
<BODY BGCOLOR=WHITE>
<H1>Merhaba Dünya</H1>
<H2>Bugün:</H2>
<H3>
<SCRIPT LANGUAGE=VBScript RUNAT=SERVER>
Response.write(Date)
</SCRIPT>.
</H3>
</BODY>
</HTML>
Bu sayfada kullandığınız Script’i VBScript ile yazdığınızı farkettiniz. Yani? Bu HTML sayfası, Netscape’de görüntülenemez! Hayıır. Görüntülenir, çünkü Script’i Netscape değil, Server çalıştıracak. Bunu <SCRIPT> etiketinin içindeki “RUNAT” özelliği ile belirtiyoruz. (“Run,” çalıştır; “at” ise “içinde, üzerinde” anlamına gelir. “RUNAT” “...de çalıştır” gibi bir anlama sahiptir.) Burada RUNAT’in karşısına yazdığımız SERVER ifadesi ile, Script’in Browser’a gönderilmeden önce Server’da çalıştırılmasını sağlıyoruz; Server’a “Bu Script’i Server’da Çalıştır!” demiş oluyoruz.
Netscape bu sayfayı görüntüleyecektir; ama galiba bir terslik var. merhaba.asp ile merhaba2.asp’nin ekran görüntülerini ve kodlarını karşılaştırırsanız, birinde noktanın olması gereken yerde olduğu halde diğerinde noktanın yanlış yerde olduğunu görüyoruz. Oysa iki kodu da karşılaştırırsanız, ikisinde de nokta işareti, kodun bittiği yerde yer alıyor. Yukarıda ASP’nin icrasında HTML sayfa Server’a verilmeden önce ASP.DLL tarafından içindeki ASP kodlarının icra edildiğini söylemiştik. Nitekim, burada gördüğünüz gibi, ASP.DLL, HTML sayfayı içinde Server’ın çalıştırması gereken bölümle birlikte Server’a gönderdi; Server kendisine gelen dosyada kendi icra etmesi gereken (RUNAT=SERVER özelliği verilmiş olan Script’i) bölümü icra etti ve sonucu Browser’a aktardı. Yani, Server’ın çalıştırdığı Script’in sonucu sayfaya ASP’den sonra eklendi. Dolayısıyla, nokta, yanlış yerde kaldı.
Bundan çıkartacağımız sonuç şu olacak: ASP sayfalarımıza, Browser, Server ve ASP.DLL tarafından çalıştırılacak kodları yerleştirirken, sırasına dikkat edeceğiz ve hangi sırada icra edilmelerini istiyorsak, o sırada koyacağız.
Server ile ASP.DLL’in ilişkisi sadece Script dilini çalıştırmaktan ibaret değildir. ASP, istemciden gelen HTTP İstemi (Request) ve HTTP’ye giden Karşılık (Response) unsurlarından tutun, ActiveX Data Objects (ADO, AcvtiveX Veri Nesneleri) aracılığıyla, işletim sisteminin sunacağı veritabanına erişim imkanını ve işletim sisteminin sunduğu dosya yönetimine kadar bir çok imkanı kullanır. Bu “imkanlar” ASP’nin eline geçtiği anda “nesne” (Object) sayılırlar Şimdi bu nesnelere biraz yakından bakabiliriz.
ODBC İşliyor Mu?
Kolları sıvayıp, ASP’ye kodu yazmaya başlamadan önce yapmamız gereken bir iş daha var: ASP sayfaları geliştirme ortamımızda, ODBC (Open Database Connectivity, Açık Veritabanı Bağlantısı) olması gerekir.
Windows 98, 95 (OSR2) veya NT4.0 işletim sisteminizde Denetim Masası’nda ODBC, ODBC32 veya “ODBC Veri Kaynakları (32 Bit)” adlı bir simge görüyor olmalısınız. Bunu açın, Sistem DSN sekmesini ve açılan pencerede göreceğiniz Ekle düğmesini tıklayın. Buradaki Access, dBase, Excel, FoxPro, Paradox sürücüleri 4.00.3711.08 veya daha büyük mü? Değilse, Microsoft’un sitesinden (
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]) Microsoft Data Access Components (sürüm 2.1.1.3711.11 GA, 6.2 MB) güncelleme dosyasını indirin ve sisteminizi güncelleştirin. Windows 2000 kurulu sistemlerde bunu yapmaya gerek yok. Böylece sisteminiz, ilerde yazacağımız veri-yönlendirmeli Web uygulamaları için hazır hale gelmiş olacaktır.
ASP’nin Unsurları
ASP tasarımcısı olarak, biz gerçekte ASP’nin Nesneleri ile birşeyler yaparız; başka bir deyişle ASP kodlarımız bu nesnelere yöneliktir, onları kullanma ve onlardan bir sonuç alma veya onlara bir sonuç aktarma amacına yöneliktir. ASP’nin Nesneleri altı grupta toplanır:
Application/Uygulama: Bir ASP sitesi, gerçekte bir Uygulama Programı olarak görülür. Bu, HTML/CGI geleneğine aşina tasarımcı için yeni bir kavram. ASP’yi icad edenler; bir ziyaretçi bir ASP sayfasından girerek, bir sitede surfing’e başladığında, onu bir programı işleten bilgisayar kullanıcısı olarak görüyorlar. Böylece, sitemiz, her ziyaretçinin karşısına çıktığında “bir program çalışmış” gibi sayılıyor. Bu yaklaşımın Web tasarımcısı olarak bize kazandırdığı imkanları ele alacağız.
Session/Oturum: Bir ziyaretçi sitemize geldiğinde, hangi sayfamızı talep ederse etsin, bu bağlantı ASP açısından bir oturum sayılır. Her oturumun belirli bir süre devam eden özellikleri, değişkenleri ve değerleri vardır. Site tasarımında oturum özelliklerinden geniş ölçüde yararlanacağız.
Request/Talep: Browser’dan Server’a ulaşan bütün bilgiler, Request (Talep) nesnesinin ögeleridir. Bu nesneyi kullanarak, istemciden gelen her türlü HTTP bilgisini kullanırız.
Response/Karşılık: Server’dan ziyaretçinin bilgisayarına gönderdiğimiz bütün bilgiler, çerezler (cookie) ve başlıklar (Header) Response (Karşılık) nesnesinin ögeleridir. Bu nesneyi kullanarak ziyaretçiye göndermek istediklerimizi göndeririz.
Server/Sunucu: ASP, Web Server programını bir nesne olarak ele alır ve onun bize sağladığı araçları ve imkanları kullanmamızı sağlar.
ObjectContext/Nesne Bağlamı: Microsoft’un Transaction Server (MTS) programının sunduğu hizmetlere erişmemizi sağlar. MTS, ASP sayfaları içinden, uygulama programlarından yararlanmamızı sağlar. ASP uzmanlığınızı ileri düzeylere ulaştırdığınız zaman MTS ve ObjectContext nesnesinden yararlanabilirsiniz.
ASP’nin Dili
ASP, bir teknolojidir. Kendi başına bir yazım kuralı yoktur. ASP tekniğini kullanabilmek için, ASP sayfasının talep edilmesi halinde ziyaretçiye gönderilmeden önce ASP.DLL’ye teslim edilmesi bu teknolojinin kullanılabilmesi için hemen hemen tek şarttır. Bunu, dosya uzantısını .asp yaparak sağlarız. ASP.DLL ise, dünyada mevcut bütün Script dilleri ile verilecek komutları kabul edebilir. Sadece ASP.DLL’e sayfadaki kodların hangi dilde olduğunu söylemeniz gerekir. Bunu, ASP sayfasının birinci satırında yaparız. Örneğin ASP’ye VBScript dilini kullanmasını belirtmek için bu satırı şöyle yazarız:
<% @Language=VBScript %>
ASP sayfalarında genellikle VBScript, JavaScript ve JScript kullanılır. Ancak örneğin Perl dilinden türetilen PerlScript, PHP’den türetilen PHPScript de giderek ilgi çeken ASP dilleri arasına giriyor. Bir ASP sayfası içinde farklı Script dilleri kullanılabilir. Biz bu kitapçıkta örneklerimizi VBScript diliyle yazacağız.