Tekil Mesaj gösterimi
Alt 04 Ekim 2006, 00:39   #3
Çevrimdışı
Mlock
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Efsane Aşklar' ın Öyküleri...




Ferhat ile Şirin

Padisah, kizi Sirin'i çok severdi. Sirin bir kösk istedi babasindan. Kösk tam üç günde bitirildi. "Ama ben saçaklarinda hiç görmedigim kuslarin uçtugu, duvarlarinda hiç bilmedigim gemilerin hiç bilmedigim ülkelere sevinç tasidigi, dört bir yaninda atlarin hiç tanimadigim umut ülkelerine dogru gittigi bir kösk isterdim" dedi Sirin. En güzel resimleri, en güzel islemeleri en güzel renklerle yaratan Ferhat'i sarayin bahçesine yapilan bu yeni köske getirdiler. Ferhat boyalarini açti, her yani resimlerle, islemelerle süslemeye basladi. Dünyamizin basina sarmis bütün olmazliklari, yüregimize nereden geldiyse gelmis bütün yanlislari, kötülükleri yoksayan büyük bir yaratici çabayla ise koyuldu Ferhat. Boyalarla arasinda kesin bir anlasma vardi. Hiçbir seyi umursamaz gibiydi. Oysa, yaptiklarini begendiremezse boynu vurulacakti.

Yaratanlar
Bagislayin önce bizi
Her seyi sizden aldik
Hiçbir sey veremedik belki size
Bizim yüzümüzden yalnizliginiz
Yaratanlar
Bizi hosgörmeyin ama
Alin degistirin bizi
Taslari yontu yapmaya
Degistirin
Sabah aksam degistirin içimizi
Yaratanlar
Aydinliga çikaran eller kutsal ellerdir
Siz bastanbasa birer tanrisiniz
Duyurun her duymazliga sesinizi

Ferhat bir sabah vakti gene boyalariyla söylesirken, tuttu yemyesil bir yaprak isledi köskün avlusundaki büyük çesmenin tasina. Sonra yapraga dönüp sunlari söyledi:

Gözlerinin derininde bir sari
Yaprak gibi sicak yazdan geçecek
Bekleyecek uzaktan ilk rüzgâri
Ilk sallantida yerlere düsecek
Ilk yagmurda islanacak saçlari
Ilk selin akisina takilip gidecek
Bir ovada karsilayacak kari
Ilk ayazda yüregi titreyecek
Iz kalmayacak ondan baharlara
Çürüdügünde yesiller çikacak
Artik ben yokum dedigi gün
Topraktan papatyalar fiskiracak
Bir yokta geçirecek uzun yazi
Sonbahari hele hiç duymayacak
Kimse gelmekte olan soguklari
Onu bulup da ondan sormayacak

Daha sonra o yapragin yanina özgürlük kirmizisi bir sandal çizdi. Kumluga mor rüzgârlar getirdi. Dalgalar kiyiyi tutunca sunlari söyledi:

Tutkularla açilir misin sandal
Eski mavi büyük denizlere
Gider misin isiklarin ardindan
Günesin kuskusuz battigi yere
Orada görülmedik umutlar bulur
Alir getirir misin kiyilarimiza
Büyük sevinç çigliklari tasir misin
Kara ve sessiz yalnizligimiza
O deniz tarlalarinda belki çiçekler
YesiI uzakliklara serer bakisini
Belki onlar bizden iyi bilirler
Umudun gizlisini askin saklanmisini
Gider getirir misin güzeI sandal
Bize acilarda yok olmayani
Büyüyüp büyüyüp de kuslar gibi
Gün geIip alnindan vurulmayani

Daha sonra da bu apaydinlik kiyiya bir atli getirdi daglardan. Atliya bakip sunlari söyledi:

Taraninca sabahlarin saçIari
Senin adin umut diye biri mi
Bir daha geçmez misin geçtigini
Yakilinca küI vermeyen serüven
Senin adin bir atli mi daglardan
Baskaldirmis yoklugunun adina
Varinca atli olmanin tadina
Senin için gitmelerin sehri mi
Senin karli daglarin var mi kistan
Sunulacak umudun var mi yaza
Yoksa aksamüstünde kendini
Birakacak misin renksiz beyaza
Atini basibos sürüp tarlaya
Topla diyecek misin yalnizligi
Özgürlügü ayri ayri kapilarda tutarken
Varligin ve yoklugun uymazligi
Yaratanlar
Her umudu bir kesinlik bildiniz
Sizden önce umut yoktu dünyamizda
Dünyamiza umudu siz getirdiniz
Sonu hiç gelmeyecek bir sarkida
Siz islediniz dogaya inanci
Kendinizden kendinizi yaratmayi bildiniz
Her sey bitmis sanilan yerde bile
Yeni yontular kurdunuz kayalardan
Asilmazliklar gibi dikili daglardan
Siz asmayi bildiniz geçitleri
Siz bize kendimizi gösterdiniz
Siz bozdunuz dogada sessizligi
Yerine sonsuzlugu getirdiniz

Ferhat o sabah yapragi, sandali ve atliyi çizerken, Sirin bir kösede gizlice onu gözetliyordu. Bakti ki, düsledigi güzelliklerden de büyük güzellikler Ferhat'in çizdigi, boyadigi resimlerdedir. Usulca onun yanina yaklasti ve dedi ki:

Bu kadar güzelligi kaldiramaz
Daha güzellersen yikilir duvarlar
Böylesine eksiksiz bir türküyü
Duyanlar dinlemeye dayanamaz
Biraz çirkinlik kat yaptigina
O güzel çocuk yüzlerini sil biraz
O bembeyaz yeleli atlari karala
Yerlerine yalnizlik çiz biraz
Iyiden dogrudan ve güzelden
Birini görmezden gel hiç degilse
Boyadigin çiçeklerden birinin
Hiç degilse bir yapragini kopar
Bir yerinde aksasin bu sonsuzluk
Yoksa yüregimiz dayanmayacak
Hem bizim eksikli varligimiz
Senin eksiksizligini zor anlayacak
Sonra aklindan sökemezse seni
Ya bir çilgin olup çikarsa Sirin
Sonunda bir yalnizliga düserse
Sonsuzlugunla ödeyebilir misin

Ferhat, Sirin'i görünce vuruldu. Ne gördügü, ne duydugu, ne yarattigi güzellikler içinde böylesine yüce bir güzellige raslamisti. Dedi ki Sirin'e:

Boyalarla isledigim duvarlarda
Hiçbir güzellik ulasamaz sana
Ben ne kadar benzetmek istesem
Hiçbir rüzgâr benzeyemez saçlarina
Güzelligini asacak qüzellik yoktur
Onu ben istesem de yaratamam
Senin güzelligini gördükten sonra
Artik ben boyalara dokunamam
Ben ki hep bir asmaya inanmistim
Ama senin varligini asamam
Gözlerinde parlayan yücelige
Yaklasmak istesem de yaklasamam
Eksiksizi ben sende gördüm ancak
Bundan sonra eksiksizi yaratmayi umamam
Ilk yenilgim en yüce yenilgimdir
Artik Ferhat'in isi tamam
Neden bunca güzelligin vardi da
Yeni güzellikler özledin bos yere
Neden böyle bir vurusta yok ettin
Yoksa düsmanligin mi vardi bana
Sirin karsi durdu Ferhat'in sözlerine. Dedi ki:
Sen ki hep bir sonsuzun umudusun
Nasil durur kalirsin yeniden dogmalara
Sen ki hep bir bitmezin sarkisisin
Nasil boyun egersin çaresiz kalmalara
Biz hepimiz bir tutkuya yaratildik
Dogduk koyu ve yogun yalnizliktan
Biz ki durak bilmeyen yolculariz
Nasil eksildik deriz zor yollardan
Artik yüklendik ya yaratmayi
Bütün güzellikler bizden sorulacak
Iyiyi ve dogruyu yüklendik ya
Düsüncemiz her zaman sonsuzu arayacak
Bütün yarattigini sil istersen
Istersen yeniden koyul yaratmalara
Kendini azalmayacak bir tutku say istersen
Yürü bizi bekleyen zamanlara
GüzelIigimi asmani isterim
Yalniz kalmak istemem ben dogada
Kendimi yarattiklarinla anlayayim
Daha yüce güzellikler ver bana

Ferhat da, her yaratan gibi, yaratmayi istemese de yaratacakti. Sirin ona yepyeni güzellikleri duyurdu. Ferhat yepyeni güzelliklere dogru yürüdü. Sirin'in köskü, artik, bir güzellikler cennetiydi. Çok zaman Ferhat da Sirin de her gün biraz daha büyüyen güzellikler karsisinda saskinliga düsüyorlardi. Güzelligin kaynagi simdi artik yalnizca Ferhat degildi. "Sende buldugum güzellikleri çiziyorum durmadan" derdi Ferhat. Gün geldi, köskün islenmedik yeri kalmadi. Padisah, yaptiklarina karsilik Ferhat'a bir torba altin verdi. Ferhat torbayi köskün bir kösesine birakarak çikti gitti. Giderken son bir bakisla bakti Sirin'e. Padisah olanlari anladi, anlamazdan geldi. Onlarin birbirlerine zorunlu olduklarini anlayamazdi elbet. Ne de olsa padisahti. Yaratmakla yönetmek anlamaz birbirini.

Günlerden bir gün Sirin, Ferhat'a bir mektup yolladi. Mektubu götürecek ikiyüzlü, onu önce Padisah'a verdi. Padisah mektuptan hiçbir sey anlamadigi için ikiyüzlüye "götür ver bakalim altindan ne çikacak" dedi. Mektupta sunlar yaziliydi:

Yeraltindan çikar gibi maden
Oydukça yalnizlik çikarilir
Aradigin geçmis günler içinde
Yalnizligin bir karsiligi vardir
Geçmeye çalistigin geçitlerde
Koca sehirler boyunca yilginlik
Durup durup sessizlige uzanir
Bulut tutar gibi tutar gökleri
Oyarcasina bir duyarligi
Öyle basip geçmisler ki adim adim
Yüregin islek bir kaldirim
Korundugun bütün zor zamanlarda
Öyle yürümüsler ki her yanindan
Yikim bile degil kalan geriye
Yeraltindan çikar gibi maden
Ölümleri oymuslar yüregine

Ikiyüzlü, Ferhat'tan da Sirin'e bir mektup getirdi. Ama önce Padisah'a okuttu mektubu gene. Padisah bu mektuptan da bir sey anlamadi. "Götür mektubu ver Sirin'e, bakalim ne yapacak" dedi. Mektupta sunlar yaziliydi:

Adim adim eskiyerek bir gün
Bakarlar ki yirtilmis torba
Saman gibi dagilir ortaliga
Umut bilip ömrünce götürdügün
Yeni bir göz gibidir karanliga
Yikimini ilk gören her duyarlik
Bir ada gibi çizer durusunu
Her yaninda denizden bir yalnizlik
Yüregindeki kus vurulur alnindan
Bos kanatIariyla iner yere
Umutlari kapanir göklerine
Zaman denen sesler duyulmaz olur
Yavas yavas çekilerek bir gün
Bakarlar ki çöl basmis denizi
Artik onu aramayin gemiler
Onun için sular çoktan bitti

Yazdi. Sehir susuzluktan yaniyordu. Her yerde su ariyorlardi. Sarayda bir yudum su kalmayinca Padisah da arayicilara katildi. En önde Müneccimbasi büyülü sarkaciyla yürüyor, onu Padisah, vezirler ve halk izliyordu. Aksama kadar yürüdüler. Günes batarken, aralarindan ayrilip sehrin güneyindeki dagi asmis olan bes kisinin dorukta el salladiklarini gördüler. Biraz sonra o bes kisi etege indi ve dagin öbür eteginde çoskun bir suyun sel gibi aktigini bildirdi. Müneccimbasi sarkacini o yöne dogru döndürerek bir seyler mirildandi ama, söyledikleri sevinç çigliklari arasinda yok oldu. Ancak, mühendisler Padisah'a bildirdiler ki, o su dag delinmeden sehre getirilemez. Ertesi gün bütün halk dagi delmeye koyuldu. Gelgelelim, kayalar kazmalara geçit vermiyordu. Susuzluk son duragina geldiginde, Padisah, dagi iki günde delebilene istedigini verecegini bildirdi. Çigirtkanlar haberi yaydilar. Bir ögle üstü Ferhat, Padisah'in karsisina geldi. Ferhat, Padisah'a dedi ki:

Kazmalar kürekler yetmez dagi delmeye
Yüreginden vermedin mi dag susar
Dagi delen deldigi dagdan güçlü gerek
Yoksa hiç bir susuzluga geçit vermez kayalar
Ne istemek ne bilmek yetmez dagi delmeye
Sen asmayi bilmedin mi dag susar
Su oralarda akar biz burada yanariz
Dalarak pinarlarin eksilmez düslerine
Dag ne bilecek kendinden vermeyi
Kayalar susuzlugu ne anlamis
Yasamayi bilmeyen bilmez ki yasatmayi
Dag bitmez bir sessizliktir yokluguna inanmis
Yürek direnmeyi bilse çoktan delinmisti dag
Çoktan yenik düsmüstü varliginda kayalar
Simdi o kuru çayda sular oynasiyordu
Simdi kiskanç bir çöle benzemezdi sokaklar
Bu dagi tek basima delecegim
Basegmeyi bilmeyen yüregimle
Bütün susuzlara haber salinsin
Yarin suyu getirecegim sehre

Ferhat'i dinleyen Padisah'in sevinçle söyledikleri:

Bilsin günes
Bir karanliktan sonra güne açilani
Yikasin yagmur
Yanmalardan sonra kül baglayani
Anlasin dereler sularini
Bütün kuslarina saysin gökler
Renklerini tanisin çiçekler
Basaklar kavrasin tarlalarini
Nasil Ferhat daglari anlamissa
Daglar bütün geçmezlige bitmisse
Giyinsin umudunu bütün sular
Dahu uzaklara sersin uzaklarini
Nasil daglar tutamazsa sulari
Nasil deniz yok etmezse gidisleri
Her kopan kayada parlayan alinteri
Silsin bütün ölüm korkularini
Duysun bütün sabahlar
Geceden umut diye gündüze baglanani
Görsün bütün kayalar
Sarsilmazliginda bitimsiz durani
Kullanilmis umutlari çikarip atin
Varacaginiz yerlere vardinizsa
Anilara hiçbir sey saklamayin
Eger insan gibi yasadinizsa
Eski sular düslerini birakin
Daglarin ardinda yeni sular var
Yeni sabahlarda delin daglari
Susuzluktan suya çikin birdenbire
Yoksa düsler birden çoraklasirsa
Insan hiç anlamadan yalniz kalir
Kullanilmis umutlari çikarip atin
Yorgun umut ani olup kalmadan
Gökler kadar özgür olacaksiniz
Kendinizi yikayin anilardan

Sabah olmadan daha, Ferhat kazmasini omuzlayip dagin etegine geldi. Basladi dagi delmeye. Her vurusta adam büyüklügünde kayalar kopariyordu. Ögleye dogru Padisah, yaninda Sirin ve adamlariyla dagin etegine geldi. Bakti ki Ferhat dagin yarisini delmis. Ferhat gelenlerin yaninda Sirin'i görünce sarsildi. Sirin bir ara onun yanina gelerek kimseye sezdirmeden bir mektup birakti avucunun içine. Ferhat, ancak Padisah, Sirin ve vezirler döndükten sonra mektubu açip okuyabildi. Okur okumaz, oldugu yere yigilip kaldi. Bir ara toparlandi, sirtini bir kayaya dayadi. Içinden, dagi da Sirin'i de birakip, uzak, çok uzak yerlere gitmek geldi. Ancak, koca bir sehrin umudu olmusken, dagi delmeden bir yere gidemeyecegini düsündü. Yeniden kazmasini aldi eline.

Sirin, mektubunda, önce, babasinin sehre gelecek suyla birlikte dügün dernek kurarak kendisini vezirin ogluna verecegini, bunun kendisi için ölüm demek olacagini, Ferhat'siz bir Sirin düsünemedigini, tam bir açmazda oldugunu bildiriyor, sonra sunlari söylüyordu:



Konu Ruhadam tarafından (15 Ocak 2011 Saat 12:37 ) değiştirilmiştir.
 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları eglen sohbet reklamver