Half Life 2'nin High Diynamic Range (kısaca HDR) furyasını başlatan oyun olduğunu kabul edersek Episode One'daki HDR ışıklandırmaları için ayrı bir yer ayırmak gerekir zannımca. Oyunun başında Alyx'in babasıyla konuştuğu sahnede ekranın arkasındaki güneşe bir göz atın. Işığın metalin arasından süzülürken oluşturduğu efektler sanırım her şeyin özeti olacaktır. Yalnız Episode One'da HDR ışıklandırmalarını HL2'deki kadar test edemiyoruz. Çünkü oyunun büyük bir bölümü kapalı mekânlarda geçiyor. Valve bu versiyon için ışıklandırma şovunu biraz tadımlık bırakmış. Artık darısı Episode Two'ya diyoruz. Ama şimdiden gördüklerimiz ileride nelerle karşılaşacağımız konusunda bize ipucu veriyor. Ben kendimce böylesine güzel grafiklerle oyuncuların karşısına çıktıkları için Valve'ye teşekkür ediyorum. Motorda fark edilebilen bir bug olmaması bunun için geçerli bir neden. Bana ister katılın ister katılmayın grafikler tam puan. Fakat ters düştüğüm arkadaşlarımızın olduğuna inanmıyorum. Zaten her şey ortada...
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
Daha önce grafikleri açıklarken yüz animasyonlarından biraz bahsetmiştim. Karakterlerin yalnızca yüz animasyonları değil diğer tüm eylemleri sarsma etkisi yapıyor. Oyun boyunca animasyonlar konusunda bilgi edinmemize en çok katkısı olan kişi tabii ki Alyx. Bütün macerayı birlikte kat ettiğimiz için durumun böyle olması doğal. Zat-ı âlinin jest ve mimikleri vücut diline öyle bir oturtulmuş ki şuandan itibaren HL'nin filmi yapılırsa animasyon olmasını istiyorum. Bizim yaptığımız bir iki el hareketini bir kenara bırakalım. Zaten hepsi öncekilerin aynısı. Eğer bu yazıyı okuduktan sonra oyuna yeni başlayacaksanız ilk karelerde Dog ve Alyx'i iyi izleyin. Grafikler + ışıklandırmalar * animasyonlar = olağanüstü bir sonuç bulacaksınız. Cesetlerin bile etki edildiğinde ruhsuz olduklarını belli etmeleri tek kelimeyle harika. Episode One görsel anlamda oyunculara harikulade bir 5–6 saat sunuyor. Grafiklerin ve animasyonların bu son hallerini gördükten sonra, ormanlık alanlarda geçeceği muhtemel olan (videoya bakın) Episode Two'yu beklemek gün geçtikçe zorlaşıyor. Neyse ki Valve iki oyun arasına altı ay gibi kısa bir süre koydu. Zira daha fazla beklemek gibi bir ihtimalimizin olduğunu düşünmek beni kahrediyor. Neyse animasyonlar için 5 üzerinden 10 verdiğimi belirtiyorum.
Biliyorsunuz ilk HL sahip olduğu script sahnelerle oyun dünyasında büyük bir nam salmıştı. Hakikaten oyun boyunca ağzımızdan video lafı çıkmıyordu. HL'nin ek paketlerinde de durum böyleydi HL2'de de (Half Life 2'de tam olarak öyle değildi EPO'da da aynı durum var birazdan açıklayacağım). Ancak Valve Episode One'da bazı kurallarını çiğnemiş gibi görünüyor. Oyunun başında HL2'nin sonundaki soru işaretlerini silen aynı zamanda yeni soru işaretleri oluşmasına sebep olan script sahnelerle bezeli bir video izliyoruz. Buna video diyorum çünkü sahneye hiçbir etkimiz olmuyor. Aynı durum oyunun sonu için de geçerli. Orada da video sayabileceğimiz bir sahne izliyoruz. Bu iki istisnanın kurgulanması da bir hayli iyi kotarılmış. HL ruhunu bozmamak burada birinci etken olarak kabul edilmiş. Bu ikisinden başka oyun sırasında sürekli script sahnelerle ilerliyoruz. Diğer HL oyunlarından alıştığımız gibi bir anda değişen ekranlar falan Episode One'da da mevcut. Hepside HL ruhuyla örtüştüğü için bunlar hakkında olumsuz bir şey söylemiyorum. Oyunun gidişatını belirleyen script sahneler konusunda herhangi bir hatayla veya sorunla karşılaşmadım. Bu yüzden bana göre script sahneler görsel yapılandırmanın kusursuz taraflarından biri. Sadece oyunun başındaki ve sonundaki videolar için pozitif yorum yapıyorum.
Oyunun fiziklerine geçmeden önce bir şey itiraf etmek istiyorum. Ben geçen seneye kadar HL 2'nin Havok fizik motorunu kullandığını bilmiyordum. Çünkü Havok kullanıyorum diye geçinen birçok oyun HL2 ile karşılaştırılamayacak kadar kötü fizikleri vardı. Ben o güne kadar HL2 fiziklerini Valve'deki programcıların mahareti olarak düşünmüştüm. Aslında durum tam anlamıyla böyleydi. Havok Valve'deki programcıların eline geçince normal durumundan öyle bir hale getirilmişti ki hepimiz o sene HL2'nin fiziklerine hayran olduk. Bu konu hakkında boşu boşuna tuşlara basmaya gerek yok. Zaten hepimiz işin suyunu çıkarana kadar fiziklerle haşır neşir olduk. Benim fizik kısmına yazmayı planladıklarım aslında bunlar değildi. Ama olsun bir kerede itirafla başlamış olduk. Neyse daha fazla uzatmadan Episode One'daki son durumdan bahsedeyim. Sanırım fizik konusunda HL2'den sonra gözle görülür bir gelişme yaşanmamış. Çünkü oyun boyunca fizik gösterisi yapılan çok fazla bir bölüm yoktu. Sadece bir iki yerde HL2'deki gibi tahterevalli dengelemeye çalışıyoruz. Ama biz zaten bunları daha önce görmüştük. Her ne kadar bir sürü şey yazmış olsam da fizikler için artı ya da eksi belirtmek istemiyorum. Half Life 2'nin fizik motoru hepimizin bildiği gibi çok iyiydi. Yapımcıların üzerine bir şey eklemek istememesini doğal karşılayabiliriz. Zaten iki senedir HL2'ninkine eş değer bir fizik motoru geliştirilemedi. O yüzden ne diyelim fizikler nötr.
Gordon ses ver?!
Half Life 2'nin en önemli sesiz cevherlerinden biri hiç şüphesiz kullanılan ses efektleri ve seslendirmelerdi bence. Çünkü çoğumuz fiziklerin ve grafiklerin etkisiyle şaşkın bir haldeyken onlara dikkat etmek aklımıza gelmiyordu. Bu kadar kesin konuşuyorum çünkü kendimden biliyorum. HL2'de çoğunlukla üstü kapalı olarak bahsedilen "ses" kısmını Episode One'da kalitesine yakışacak bir şekilde anlatalım. Öncelikle ana karakterimiz seslendirilmemiş olmasına rağmen yan karakterler için gerçekten büyük bir özen gösterilmiş. Bu durum HL2'de de böyleydi. Alyx ve babası arasında geçen diyalogları durup dinleyin. Alyx'in seslendirmesiyle, jest ve mimikleri öyle bir düzen içinde çalışıyor ki, saki Alyx gerçekte varmış gibi düşünüyorsunuz. Yapımcılar ekranda görünen karaktere cuk oturan bir ses rengi seçmişler. Bu kalite yalnızca Alyx gibi ana karakter olarak sayabileceğimiz elemanlarda işitilmiyor. Sadece bir karede bizimle iletişime giren NPC'ler bile o anki moral durumlarını seslerine çok iyi yansıtıyorlar. Onun dışında patlama efektleri, silahların ve suyun çıkardığı seslerin hepsi takdire şayan. Seken kurşunların çarptığı nesneye göre değişen çınlamaları gerçekten çok sahici olmuş. HL2'den sonra bu kısımda ne kadar gelişme yapıldı kestiremiyorum ama sonuç mükemmel. Ses yapılandırmasında bana göre hiçbir problem yok. Bu sebeple seslere de tam puan veriyorum.
Bir önceki oyundan hatırda kalanlar arasında eminim artık "ben buradayım!" diye bağıran müziklerinde belli bir yeri vardır. İlk HL'yi müziksiz oynayan birçok arkadaşımız için HL2'deki aksiyon sahnelerinde bangır bangır çalan parçalar eminim bomba etkisi yaratmıştır. Zamanında bende bu durundan bayağı hoşnut olmuştum. Belli yerlerde çalan müzikler sahiden de oynayışı zenginleştiriyordu. Episode One'da müzikler daha da güzelleşerek artık tamamen oynayışın bir parçası haline gelmişler. Müzik çalmaya başladığı andan itibaren birazdan yapacak olduğunuz şeylerin nasıl bir tempo içereceğini hemen anlıyoruz. Bu müzikli bölgelerin oyunun en can alıcı bölümleri olduğunu söyleyebilirim. Yine her zamanki gibi ortamı hareketlendiren tınılar olmasa bilmiyorum o bölümleri o kadar zevkle oynar mıydık? Episode One'daki müzikler konusunda adım gibi eminim sizinde herhangi bir şikâyetiniz olmamıştır. Valve'nin yaptıklarının en iyisi olmasını istediklerini EPO'daki müziklere bakarak bile anlayabiliriz. Bilmiyorum şimdiye kadar oyun için ne kadar tarafsız bir yazı hazırladım ama görünüş itibariyle sanırım hiçte tarafsız durmuyorumdur. Yalnız şunu da göz ardı etmiyorum. Müzikler ne kadar iyi olursa olsunlar sürekli olmamaları bazıları için eksi olabilir. Sürekli arka planda çalan bir müzikle HL oynamak nasıldır oynamadan bilemeyeceğim. Ama şuan için bana göre müziklerde de herhangi bir problem yok. Bu yüzden müziklere de tam puan veriyorum
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
Bir fizik profesörü bazuka kullanmayı nasıl bilebilir?
Yapay zekâ ne kadar arka planda kalırsa kalsın Half Life'ı "en iyi oyun" olabilmesini sağlayan özelliklerinden biridir. Oynayışı gerçekçi kılan ya da karşımızdakinin cidden düşündüğünü sandıran yapay zekâ ilk HL'de nam saldıktan sonra HL2'nin en iddialı kısımlarından biri olarak karşımıza çıkmıştı. Ama oyunu oynadıktan sonra görmüştük ki HL 2'nin yapay zekâsı abartı iddialarını yerine getiremiyordu. Ancak yenilikçi olması beklenirken ilkinden pekte farklı olmayan bir yapay zekâyla karşılaşmak sanıldığı gibi HL2 için problem olmamıştı. Zaten çok iyi olan yapay zekâ yeni oyun içinde hiç sırıtmadan kaynayıp gitmişti. Şikâyet etmek hiç aklımıza gelmemişti o zamanlar. Şimdi Episode One'a baktığımızda yine yapay zekâ konusunda herhangi bir gelişme yaşanmadığını görüyoruz. Belki ek paket sayabileceğimiz bir oyundan her konuda fazlasını beklediğimizi kabul etmek gerekir. Bunu şunun için söylüyorum. Episode One ne kadar ek paket gibi görünürse görünsün Half Life 2 gibi çok başarılı olmuş bir oyunun ardından en iyi olabilmesi için onun izinden gitmesi değil kendini aşması gerekir. HL 2 bunu yapay zekâyı saymazsak diğer her konuda zamanında başarmıştı ve biz o zamanlar ilkinden farklı olmayan yapay zekâyı pek dikkate almamıştık. Şimdi HL'yi en iyi yapan özelliklerinden olduğunu söylediğim yapay zekâyı gelişmediğinden dolayı eksiklik olarak sayacak mıyız? Dediğim gibi aynı durumu Half Life 2'de önemsememiştik. Bu kararı size bırakıyorum. Açıkçası böyle olması benim için sorun değil.
Peki bir fizik profesörü özel eğitimli komandolarla baş edebilir mi?
Eğer oyunu orijinal olarak alırsanız ya da lisanslı olarak indirirseniz aynı HL2'de olduğu gibi (Counter Strike Source) Half Life 2 Deathmatch ve HL Deathmatch Source'a da sahip oluyorsunuz. Pakete dâhil oldukları için birazda onlardan bahsetmek istiyorum. HL Deathmatch Source adından da anlaşılacağı gibi ilk Half Life Deathmatch'in Source motoruna entegre edilmiş hali. Yalnız fazla heveslenmeyin tahmin edildiği kadar "Source'lu" olmamış bu yeni Deathmatch. Sadece bazı dokular ve ışıklandırmalar yenilenmiş az bir şey. Onun dışında geri kalan her şey eski Engine'in izlerini taşıyor. Oynayış olarak da herhangi bir yenilik yok. O konuda da sadece silah tipleri biraz derlenip toparlanmış. Memnun kaldın mı diye soracak olursanız maalesef ""evet" diyemeyeceğim. Daha çok yeni olduğundan mıdır nedir oyun çok fazla bug kaynıyor. Asansörlerin bir türlü katı tutturamamasını mı istersiniz yoksa attığınız füzenin bir metre yandan ilerlemesini mi? Eminim bu durum ileride yapılacak olan güncellemelerle düzeltilir. Ama bu haliyle eski Deathmatch'i oynamak cidden daha zevkli. Ayrıca Deathmatch Source'da eski vuruş hissini hiç alamıyorsunuz. Sanki bazı silahlar etkisiz gibi. Yalnızca patlayıcı silahlarla oynayanlar öne geçebiliyorlar. Normal tabancayla adam öldürmek tam bir ömür törpüsü. Sonuç olarak HL Deathmatch Source daha çok yeni olduğu için ve gelişmeye müsait olduğu için değerlendirme yapmıyorum. Diğeri ise daha önceden de tanıdığımız HL2 Deathmatch. Eski Steam kullanıcıları eminim bir kez olsun bu mod'u denemiştir. Zira denenmeyecek gibi değil çünkü. Eğer oynama imkânınız varsa ve bu zamana kadar deneme fırsatınız olmadıysa şiddete bakmanızı öneriyorum. Ben uzun zamandır bazı haritalardan zevk alamasam da Gravity Gun ile adam öldürmenin tadı başka oluyor. Onun dışında temel olarak her şey eskisine benziyor. Sadece yeni silahlarla oynuyoruz. Ama harita tasarımları bu sefer daha uçuk olmuş. Oyunun üzerinde bir iki saat geçirirseniz ustası olabiliyorsunuz. Özellikle nötron bombasıyla kombo yapmak çok zevkli oluyor.