Guest
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| Yanıt: Uyuşturucuya hayır !
KULLANIM İŞARETLERİ
Eroin kullanan kişi uyuşuk görünür ve dalar, kusar, kaşınır veya göz bebekleri toplu iğne başı gibi küçülür. Ayrıca; iştahın kapanması, uyku bozukluğu, ağır nefes alma, cinsel isteksizlik ve kabızlık vardır. Yoksunluk çeken eroin bağımlıları genellikle hoş olmayan, üşütmeye benzer bulgulardan yakınırlar. Kusabilir, aşırı terler, mide krampları geçirir, tüm vücutları ağrır, diyare olur, burun akması, sıcak-soğuk kızarmalar, depresyon ve rahatsızlık geçirirler. Eroin yoksunluğu, değişebilmekle beraber, son kullanımdan sekiz saat sonra ortaya çıkar ve üç gün ile bir hafta arası sürebilir. Yoksunluk ikinci ve üçüncü günde zirveye ulaşır.
RİSKLERİ
Enjeksiyon çok miktarda eroinin kan sistemine birden karışmasını sağlayarak ölümcül aşırı doz riskinin en çok olduğu kullanımdır. Burundan çekilmesi de aşırı dozla sonuçlanabilir, özellikle alışık olmayan bir kimse yüksek miktarda kuvvetli bir eroini veya alkol gibi başka uyuşturucu maddeleri karıştırarak alırsa ölüm gerçekleşebilir. Eroinden meydana gelen aşırı dozun belirtileri; ağır ve az nefes alma, kıvranma, koma, ve ölüm olarak listelenebilir.
Pis ve kullanılmış enjektörlerin kullanımı HIV, Hepatit B ve C gibi ölümcül enfeksiyon hastalıkların yayılmasına sebep olmaktadır. Uyuşturucuları enjekte etmek veya enjektör paylaşmak diğer ciddi hatta ölümcül hastalıkların veya enfeksiyonlara sebep olabilir. Bunlardan bazıları endokartis, embolizma ya da kangren, botulizma, tetanoz, ve deri yiyen bakteri olarak nitelendirilebilirler. Son olarak enjeksiyon, apselere (acılı bir cilt yarası) ve takip edici olarak kan zehirlenmesine sebep olabilir.
Bazı kişiler, eroini burundan çekmenin ya da sigara gibi içmenin, bağımlılığa sebep vermeyeceği inancıyla özenebilirler. Fakat birkaç kullanım bile tolerans ve bağımlılıkla sonuçlanır. Bazı bağımlılar eroini sadece yoksunluk krizleri yaşamamak için kullanmaya devam ederler.
Eroin yasa dışı bir maddedir ve bulundurmak veya satmaktan hüküm giymek çok ciddi kriminal cezalarla sonuçlanabilir.
EROİNİN sebep olduğu riskleri ortadan kaldırmanın en iyi yolu hiç kullanmamaktır.
KOKAİN NEDİR?
Kokain Güney Amerika’daki And Dağlarında yetişen koka bitkisinin yapraklarından elde edilir. Bölgedeki birçok yerli kabile halen hafif, uyarıcı bir etki amacıyla koka yaprakları çiğnemektedir. Bilim adamları kokaini bitkinin yapraklarından 1860 yılından kısa bir süre önce elde etmişlerdir.
Kokain hidroklorid (HCL) acı tatlı, beyaz, ince bir tozdur.Burundan çekildiğinde veya enjekte edildiğinde uyuşturur. “Crack” kokainin sigara gibi içilebilir küçük parçalar yada “kayalar” halindeki formuna verilen addır. Crack kokain HCL’nin amonyak veya sodyum bicarbonat (pişirme sodası) ve su ile karıştırılması ve ısıtılarak kokain alkoloidin “baz” karışımın tuzu (hidroklorid) ortaya çıkarılması sonucunda elde edilir. Bu işlem uyuşturucunun gerektiği gibi yanmasını ve daha fazla kokain içeren dumanın elde edilmesini sağlar. “Crack” Tanımı karışımın yakılarak içildiğinde çıkan kırılma seslerinden ortaya çıkmıştır.
BULUNABİLİRLİK & KULLANIMI
Çoğu kullanıcı kokaini buruna çektiği gibi enjekte de edilebilir. Crack yakılarak içilir. Tütün içerisinde ve nargile kullanılır.
Kokain kullanımı, kalp atışını artırır, sahte enerji oluşumunu ortaya çıkarır ve geçici olarak kullanıcılara keyif, güven ve coşku vererek yorgunluğu azalttığı sanılır. Kokain’in efektlerinin süresi alım yoluna ve yoğunluğuna bağlıdır.
Crack maddesi yakılarak içildiğinde yüksek miktarda kokaini ciğerlere göndererek damardan enjekte edilmiş kadar kuvvetli bir etki yaratır. Bu efektler neredeyse hemen ortaya çıkar, çok şiddetlidir ve 5-10 dakika sürer.
KULLANIM İŞARETLERİ
Kokain veya crack kullanan bir kimse normal bir insandan daha enerjik gözükür, konuşur, sürekli kıpırdanır, ve normalden daha fazla çenesini sıkar. Aynı zamanda tetikte olurlar ve hep etraflarına bakarlar. Ortak fiziksel etkiler ağız kuruması, terleme, uyku ve iştah kaybıdır. Bunlarla beraber kalp atışı ve tansiyon da artar.
Sürekli kullanım davranış bozuklukları, rahatsızlık, paranoya ve hatta halüsinasyonlara yol açabilir. Bu efektler uyuşturucu vücuttan çıkana kadar yavaş yavaş azalır. Ağır kokain/crack kullanımının sonradan beliren etkileri kilo kaybı, depresyon, ve bitkinliktir.
RİSKLERİ
Zamanla, kokaini her gün alan birçok kullanıcı uyuşturucuya karşı tolerans geliştirir, yani yarattığı etkileri yeniden yaşayabilmek için daha çok kullanmaya başlarlar. Kokain ve crakin etkilerinin kısa süreli olduğu da düşünülürse kullanıcı sürekli olarak ilk ulaştığı “sanalı” kovalar duruma gelir.
Felç, kalp krizi, ani krizler rapor edilmiş ortaya çıkan durumlardır. Kalp hastası olan kişiler yüksek risk altındadır. Kokain / Crack maddesinin kronik, ağır kullanımı kilo kaybı, cinsel problemler, tutarsız düşünme, aşırı değişken ruh hali, paranoya, saldırganlık ve psikoz gibi şikayetler doğurabilir. Bir çok bu gibi kullanıcı fiziksel olarak tükenmiş, olur böylece hastalıklara karşı savunmasızdırlar yani bağışıklık sistemleri zayıflamış insanlardır.Kokainin buruna sürekli çekilmesi burun zarlarının hasar görmesine sebep olur. Kokain/Crack’in yakılarak içilmesi ciğerlere hasar verir ve hızla artan emme kapasitesiyle birlikte daha fazla kullanıma neden olur. Kokainin enjekte edilmesinin bir çok ciddi riski vardır. Kokainin kan sistemine karışmasına ek olarak, enjektör veya diğer enjeksiyon araçları paylaşıldığında kullanıcılar HIV enfeksiyonu/AIDS ve/veya Hepatit B ve C virüslerine karşı savunmasız hale gelirler.
KOKAİN/CRACK kullanımının risklerini azaltmanın en iyi yolu hiç kullanmamaktır.
İÇE ÇEKİLEN MADDELER NELERDİR?
Diğer uyuşturucuların da içe çekilebildikleri gibi, “içe çekilenler” tanımı genellikle sadece içe çekilebilen maddeler için kullanılmaktadır. Binden fazla ev ve sanayi tipi ürün içindeki maddelerin etkileşimini yaşamak amacıyla içe çekilebilmektedir. İçe çekilen maddeler için tam olarak bir kategori yapmak zordur, çünkü bu maddeler çok değişik tıbbi bulgulara sahiplerdir.
Değişik ürünlerde genellikle bulunan formlarına dayanarak dört temel içe çekilen madde sayılabilir; sıvı uçucular, spreyler, gazlar ve nitratlar.
Sıvı uçucular: Kapağı kapatılmadan oda sıcaklığında bırakıldıklarında uçan sıvılardır (tiner, boya sökücü, benzin, uhu gibi).
Spreyler: Sprey boyalar, bitkisel yağ spreyleri, sanayi tipi koruyucu spreyler.
Gazlar: Tıbbi anesteziler (eter, kloroform, halotan, nitroksit/kahkaha gazı), ve ev gereçleri veya sanayi ürünlerinin içinde bulunan gazlardır. (bütan çakmağı, propan tankı, krem şantı kutusu, buzdolabı gazı).
Nitratlar: Kan damarlarını genişletmek amacıyla kullanılan özel tip içe çekilen maddelerdir. Kasları gevşetir (cyclohexyl nitrat,i amil nitrat, ve bütil nitrat).
BULUNABİLİRLİK & KULLANIM
Kolay ulaşım, düşük fiyat, ve kolay saklayabilme özelliklerinden dolayı içe çekilenler bir çok genç tarafından ilk denenen maddelerin başında gelir. Değişik içe çekilenlerin ortak kullanım yolları arasında buruna çekme, ağızdan nefes alarak içe çekme, bez aracılığıyla sıvı uçucuların ağız veya burundan içe çekilmesi, ve torbalar yardımıyla maddelerin içe çekilmesi şeklindedir.
Maddeler direkt olarak sprey kutularından ya da balon gibi diğer muhafaza ekipmanlarından içe çekilebilirler. Nitroksit diğer gazlardan çok daha sık kötü amaçlı kullanılmaktadır. Krem şanti kutularından ve dolum kartuşlarından kolayca elde edilebilmektedir.
ETKİLERİ
İçe çekilen maddeler ciğerler tarafından çabucak emilir ve kan sistemine geçer, ve kısa yoldan beyin ve diğer organlara ulaşır. İçe çekilen maddeler içindeki kimyasallar değişik efektlere sahip olsalar da bu maddelerin çoğu genellikle hızlı bir sanallık sağlar, alkol zehirlenmesinde olduğu gibi. Böylece kullanıcılar genel olarak heyecanlanma, coşku, dışa açıklık, konuşma kayması, koordinasyon eksikliği, ve baş dönmesi gibi etkilere maruz kalırlar.
İçe çekilen nitratlar damar açıcı özelliğe sahip olduklarından farklı efektlere sahiptirler. Kalp atışı artar ve aşırı ısınma ile beraber heyecanlanmaya sebep olurlar. Etkileri birkaç dakika sürer. Diğer etkileri arasında kızarma, baş dönmesi ve baş ağrısı sıralanabilir.
KULLANIM İŞARETLERİ
İçe çekici madde kullanan bir kimsenin gösterdiği belirtiler aşırı alkol tüketimindeki belirtilere benzemektedir, sarhoş veya karmaşık davranış, konuşmanın kayması, rahatsızlık, ve ertesi gün rahatsızlığı. Ek olarak içe çekici madde kullanan kişilerin ağızlarında ve kıyafetlerinde kimyasal koku, boya lekeleri mevcuttur. Son olarak çevrelerinde kimyasal madde atıklarına, boya kutularına kimyasal maddelere bulanmış bez parçaları ve kıyafetler bulunabilir.
RİSKLERİ
İçe çekilen maddelerin etkisi sadece birkaç dakika sürdüğünden dolayı, kullanıcılar kafasının devamını sağlamak amacıyla saatlerce içe çekme faaliyetine devam ederler. Devam eden içe çekmeler sonucunda kullanıcılarda bilinç kaybı ve ölüm görülebilir. İçe çekilen maddelerin sürekli yoğun olarak kullanımı sonucunda kullananlar genellikle uyuşuk ve baş ağrılarıyla gezerler.
Sıvı çözücüler ve spreyler içinde bulunan yüksek yoğunluktaki kimyasal maddeleri koklamak kalp yetersizliğine ve hatta ölüme sebep verebilir. Bu sendroma genellikle “ani koklama ölümü” denir. Ek olarak içe çekilen maddelerin aşırı yoğunluktakileri oksijen yetmezliği merkezi sinir sisteminin iflas etmesine sebep olarak boğulmayla sonuçlanabilir. Plastik torbalardan bilinçli olarak bu tip maddelerin koklanması veya bu tip maddelerin bulunduğu mekanlarda uzun süre kalmak boğulma ile sonuçlanabilir. Yukarıdaki tehlikelerin yanında içe çekmeden tıkanarak kusmanın sebep olduğu boğulmalar ve motorlu araç kazaları ve diğer mekanik sakatlıklar sıralanabilir.
Kronik olarak bu tip maddelerin etkisinde kalma sonucunda beyin ve merkezi sinir sisteminde ciddi hasarlar ve diğer organlarda belirtiler görülebilir. Bu tip maddelerin sonuç verdiği hastalık ve hasarların genellikle tedavi edilememe ihtimali de vardır. Ayrıca maddelerin yanıcı olması, kullananların algılayışlarının bozulması ile birlikte yangınlara ve bundan doğan sağlık sorunlarının ortaya çıkmasına hatta ölümlere sebep olmaktadır.
İÇE ÇEKİLEN MADDELERİN sebep olduğu riskleri ortadan kaldırmanın en iyi yolu hiç kullanmamaktır.
LSD NEDİR?
LSD (liserjik asit dietilamid) bilinen en yoğun kafa-karıştırıcı maddelerdendir. 30 mikrogram (gramın milyonda biri) kadar az dozların bile saatler süren efektleri mevcuttur. Tatsız ve kokusuz bir madde olan LSD çavdar ve diğer tahıllarda yetişen bir tür mantar olan, ergot bitkisinin bir bileşiği olan, liserjik asitten üretilir.
BULUNABİLİRLİK & KULLANIM
LSD genellikle ağızdan oral olarak alınır. Elde edilen LSD örneklerinin kuvvetleri doz başı yirmi ile seksen mikro gram arasında değişiklik göstermektedir. Bazen “mikrodot” tyabletler veya “windowplains” jelatin formlarında bulunsalar da, LSD genellikle “kağıt parça asit” olarak satılmaktadır. Bu form tipik olarak kurutma kağıdının LSD içinde ıslatılıp küçük kare parçalara bölünerek elde edilir. LSD’nin sokaktaki veya zamana göre değişik formlarını tanımlamak amacıyla her dozda ve tabakada değişik tasarımlar olduğu görülmüştür.
ETKİLERİ
LSD’nin tecrübesi genellikle önceden kestirilemez ve doz seviyesine, kullananın duyguları ve içinde bulundukları çevreye göre çok değişken olabilir. Efektleri genellikle yarım saat ile 90 dakika arasında, hazım edildikten sonra, başlar ve 12 saate kadar sürebilir. Kullanıcılar sıkça yoğun renkler, bozulmuş şekiller ve ölçüler, ve eşyaların hareket ettiklerinin görüldüğünü belirtmişlerdir. Seslerin bozulması ve yer ve zaman algılamadaki değişimlerde belirtilen ortak tecrübelerdir. Hislerdeki algılama bazen sinestezi olarak bilinen, kişinin renkler görmesi ve sesler duyması olan bir fenomen ile karışır.
LSD etkisi altında iken yaşanan duygusal tepkiler aşırı pozitif ile aşırı negatif arasında değişebilir yani ne olacağı önceden bilinemez. Bazı zamanlar aynı trip (yolculuk) içersinde bile olabilir. Bazı kişiler kendilerinin daha fazla farkında olduklarını ve LSD triplerinin dinsel törenlerdeki ve benzeri tecrübelerde yaşanan etkileşimlere benzediğini belirtmişlerdir. Vücuttan ayrılma hissi de ortak anlatılan tecrübelerdendir. |