Yanıt: Uyuşturucuya hayır !
MADDELERİN SINIFLANDIRILMASI:
Maddeleri türlerine göre aşağıdaki sınıflandırmaya tabi tutabiliriz;
A) AFYON VE TÜREVLERİ
1) AFYON :
Afyon; haşhaş kozasının çentiklenmek (çizilmek) suretiyle akan süt gibi beyaz özsuyundan elde edilmektedir. Hava ile temas ettikçe koyulaşır ve kahverengi bir renk alır.
Haşhaş; dallı-budaklı, her sene tohumdan yetişen; beyaz, pembe, kırmızı ve mor renkte çiçek açan bir bitkidir.Olgunlaşan haşhaş bitkisinde, fındık ve küçük portakal büyüklüğünde bir kapsül(koza) oluşur. Kozanın kendisi bir uyuşturucu madde değildir.Afyon ve türevlerinin elde edildiği bir kaynaktır.
Haşhaş bitkisinin değeri elde edilen morfinin yüzdesinin yüksekliğiyle ölçülür.
Afyonun keskin, hoş olmayan kokusu ve acı bir tadı vardır.Bileşiminde takriben; % 10 morfin, %5 kodein, %6 narkotin bulunabilmektedir. Ayrıca afyonun içeriğinde şeker, protein, kauçuk yağı gibi maddelerle birlikte sayıları 25'i geçen alkaloid denilen zehir mevcuttur. Afyonun en önemli ve başlıca alkaloidi morfindir.(Alkaloid:içeriğinde bulunan diğer maddelerin genel adı.)
2) MORFİN :
1805 yılında Almanya'nın Hannover kentinde çalışan eczacı Friedrich Wilhelm Adam Serturner, amonyaklı bir eriyik yardımıyla afyondan morfini ayırmış, hayvan deneyleri sonucu bu maddenin uyku verdiğini bulmuş, yunan mitolojisinde uyku tanrısının adından esinlenerek bu maddeye morfin adını vermiştir. Serturner morfinli yaptığı araştırmaların 1812 yılında Afyonun Analizi adı altında yayınlamıştır.
Haşhaş bitkisinden çıkan afyon somunundan elde edilen morfin, morfin hidro klorür yada morfin sülfat tuzu olarak kullanılır. Morfin hidroklorür beyaz ince uzun kristaller şeklinde olup suda %25, alkol ve gliserinde kolay erir. Morfin sülfat, beyaz kuştüyü gibi yumuşak olup suda %15, alkol ve eterde daha düşük oranda erir.
Morfin afyonun içinde doğal olarak bulunan bir alkoloiddir. Afyonun üretildiği bölgeye, özelliklerine ve niteliklerine bağlı olarak içinde %8-20 arasında morfin bulunabilir. Genel olarak %14-15 arasında morfin içeren afyonun iyi ve beğenilen nitelikte olduğu kabul edilmiştir.
3) KODEİN :
Afyondan elde edilen kodeinin kimyasal yapısı metilmorfindir. Renksiz beyaz kristaller yada toz şeklinde bulunur. Suda %1 oranında, alkol ve klaroformda daha yüksek oranda erir.
Kodein ilk olarak 1833 yılında Fransa'da, Bobliquet tarafından afyondan ayrıştırılmıştır. Kodeinle ilk klinik araştırmayı 1834 yılında yapan Barbier, 65-130 miligram arasında değişen miktarlarında uyuşturucu ve uyku verici etkisi olduğunu göstermiş, buna keyif hali ve rahatlık veren etkileri de eklemiştir.
4) METADON :
Metadon, içerisinde afyon içeren tıp alanında kullanılan tıbbi bir ilaçtır.Yanlış kullanımlarında bağımlılık yapması kaçınılmazdır. Bu ilacın doktor kontrolü dışında kullanılması insanlar üzerinde ciddi tehlikeler oluşturur.
5) EROİN :
Eroin morfinin yarı sentetik bir türevi olup kimyasal yapısı diasetil morfin hidrokloriddir. Beyaz renkli, suda kolay eriyen bir tozdur. Morfinden daha güçlü analjezik etkisi vardır.
Eroin ilk olarak Almanya'da Bayer fabrikalarında çalışan kimyacı Dresser tarafından elde edilmiştir.
Beyaz toz eroin saf olarak satılmaz, satıcıların "katkı" adını verdikleri maddelerle karıştırılarak satışa hazır hale getirilir. Bu katkılı halinden sonra kahverengi tonlarında olur.
B)KENEVİR VE TÜREVLERİ
Esrar, dünyanın hemen tüm coğrafi kesimlerinde yetişebilen kenevir bitkisinden elde edilmektedir. Bitkinin özsuyunda bulunan uyuşturcu aktif maddesi Tetra Hydro Cannabinol'ü haşhaş bitkisinde olduğu gibi kolayca elde etmek mümkün değildir. Ancak, bitkinin kendisinin çeşitli yollarla işlenmesi sonucunda içindeki özsuyunu muhafaza etmesi sağlanarak kullanımı mümkün olmaktadır. Bir de bitkinin gövde ve yaprak bölümlerinde bulunan aktif maddenin değişik oranlarda olması nedeniyle bikinin değişik bölümlerinden ayrı esrar üretim yapılması esrar maddesinin çeşitlerin daha da arttırmaktadır.
1) REÇİNE ESRAR :
Kenevir bitkisinin yapraklarının üzerindeki reçinenin çıkarılmasıyla elde edilen esrara "reçine esrar" denir.
HİNT KENEVİRİ
2) TOZ ESRAR :
Kenevir bitkisinin yapraklarının toplanarak kurutulması sağlandıktan sonra elekten geçirmek suretiyle elde edilen esrara "toz esrar" denir.
3) PRES ESRAR :
Kenevir bitkisinden elde edilen maddenin nakliyesini kolaylaştırma amacıyla çeşitle şekillerde preslenmesi sonucu oluşan esrara; "pres esrar" denir.
4) GONCA ESRAR :
Kenevir bitkisi içerisindeki aktif maddenin fazlaca bulunduğu üst yapraklardan elde edilen esrara "Gonca esrar" denir.
5) LİKİT (SIVI) ESRAR:
Kenevir bitkisinden elde edilen esrarın damıtılmasıyla likit esrar elde edilir.
C)UYARICILAR
1) AMFETAMİN:
Amfetaminler; ruhsal yaşantıyı uyaran ilaçlar arasında yer alır. Amfetaminlerin temel yapısını, fenilatilamin çekirdeği oluşturur. Kimyasal yapılarına göre, uyarıcı etkileri birbirinden farklı, değişik amfetaminler vardır; en çok tanınanları şöyle sıralanabilir:
Amfetamin (benzedrin)
D- Amfetamin (Dexedrine)
Metamfetamin (Desokxyn)
Metilfenidat (Ritalin)
Fenmezatin (Preludin)
Bunlar arasında bağımlılar tarafından yaygın olarak kullanılan amfetamin(benzedrin) ve D-Amfetamin (Dexedrine)'dir.
1920 yılında ABD'de solunum yolları ve benzeri hastalık tedavisinde kullanılan efedrinden daha etkili bir madde araştırılırken amfetaminler rastlantı sonucu bulunmuştur. Önceleri ağız ve burun yoluyla kullanıldığında sadece solunum yollarını genişlettiği sanılan bu maddenin beyin ve merkezi sinir sistemi üzerindeki etkilerinin tanınması 1930 yılına kadar süren çalışmalar sonucu gerçekleşmiştir.
1940 yılından sonra değişik hastalıkların tedavisi için oldukça geniş uygulama alanı bulan amfetaminlerin tedavi sınırları bağımlılık yapmaları ve yan etkileri sebebiyle gittikçe daraltılmış 1970'li yıllardan sonra da belirli bir-iki hastalığa indirilmiştir.
Dünyada zayıflama amacıyla amfetamin yada bu maddeyi içeren ilaçları kullananlarda bağımlılık yapması yan etkisi olması ve ruh hastalıklarının ortaya çıkması nedeniyle uygulama alanlarından kaldırılmıştır. Bugün; amfetaminler ender olarak aşağıdaki durumlarda kullanılmaktadır:
Narkolepsi adı verilen, gün içinde özellikle tekdüze işlerin yapıldığı sırada ortaya çıkan önüne geçilmez derecede güçlü bir uyuklama durumu olan ve ender görülen bu hastalığın tedavisinde;
Hiperaktif adı verilen, aşırı derecede hareketli olan çevreye uyumu güç ve okul başarısı düşük olan, beyin zedelenmesi geçirmiş çocukların tedavisinde;
Bazı sara(epilepsi) türlerinde yardımcı ilaç olarak.
Bu ilaçlar ruhsal çöküntü durumların tedavisinde, yalnız yada diğer antidepresan ilaçlarla birlikte kullanılan amfetaminlerin kaygı, tedirginlik, intihar eğilimleri ve eylemlerini arttırdığı görülerek bu tür uygulamalardan vazgeçilmiştir.
2) KOKAİN:
Güney Amerika kıtasının Kuzey ve Kuzeybatısı boyunca uzanan yüksek And dağlarındaki ılıman iklim koşullarında yetişen ve Erythoxylon Coca olarak adlandırılan bitkinin yapraklarından elde edilen bir alkoloiddir.Merkezi sinir sistemi üzerinde uyarıcı etkiye sahip bir uyuşturucu maddedir. Baz kokain beyaz kristalize bir tozdur.
İlk kez 1860 yılında Alman kimyacı Albert Niemann tarafından koka yapraklarından ayrılarak elde edilmiştir. Bir alkaloid olan kokainin kimyasal yapısı ve etkisi atroponi andırır, kokain beyaz bir toz olup suda erir.
Kokainin hammaddesi Kolombiya'da yerleşik kokain kartelleri tarafından; Peru, Kolombiya sınırında işlenerek Kolombiya'da üretilen kokainle birlikte Kuzey Amerika ve Avrupa ülkelerine sevk edilmektedir. İkinci büyük koka yaprağı üreticisi olan Bolivya'nın Chapare vadisinde geniş koka üretim alanları bulunduğu, elde edilen hammaddenin komşu ülkelerden temin edilen kimyasal maddelerle burada kimyasal işlemlere tabi tutulduğu bilinmekte ise de, son zamanlarda Kolombiya kokain kartellerinin bu ülkedeki uyuşturucu pazarında söz sahibi oldukları anlaşılmıştır. Kısaca Kolombiya kokain kartellerinin dünyadaki kokain piyasasının büyük bir bölümünü ellerinde tuttukları söylenebilir. Adı geçen üç ülke dışında, Venezüella, Panama, Brezilya, Arjantin ve Ekvator'da da az miktarda kokain üretimi olduğu bilinmektedir. |