Guest
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
|
O sirada duraksadim, sözümü tamamlayamadim, kirik bir masa çekmisti dikkatimi. Küçük bir pencere bir de. Gerçekten, oda tipki siirde söyledigi gibiydi, karanlikti. Masanin üzerinde ayni yesil zarfla kagit vardi. Masaya baktigimi görünce: _O masa, dedi. _Evet diye karsilik verdim. _Gelecegimi nerden biliyordun sen bakalim? _Annem söyledi! _Annen mi söyledi, nasil yani?.. _Simdi gerçekten mutluyum, biliyor musun. _Neden, yani… neden simdi? _Çünkü simdi, gerçekten cennete mektup gönderen ilk insan oldugumu biliyorum... Kafam karismisti. Hiçbir sey anlamiyordum küçügün söylediklerinden. En sonunda: _Annem dün gece mektubuma cevap verdi, dedi. _Nasil?.. Ya küçük ne diyorsun sen? _Dün gece rüyamda gördüm onu. Mektubu aldigini, siirimi de çok begendigini söyledi. O da mektup göndermek istemis, ama bu mümkün olmadigi için yapamamis ve rüyamda benimle konusmaya karar vermis. _Ee, sonra? _Aslinda yanima da gelmek istiyormus ama maalesef bu da mümkün degilmis!... Ve, biliyor musun, ben onun yanina gidecekmisim… Bunu duyunca beynimden vurulmusa döndüm. Bazen rüyalarin gerçekle iliskisi oldugunu ya da ölülerin rüyalara girdigini filan duymustum ama… Demek yakinda… Hayir,hayir bu olmamaliydi, ölmemeliydi küçük. Oturdugum sandalyeden kalktim ve yatagina, onun yanina oturdum. Sanki, ona yakin olup elini tuttugumda gitmeyecekti. Bir an duraksadi, yutkundu ve devam etti. Ara sira bir öksürük nöbeti bölüyordu konusmasini: _Biliyor musun, orda da mevsim baharmis. Tipki burada oldugu gibi, çok güzel geçermis orda da bu mevsim. Senden bahsettigini söylemistim, degil mi? Ah evet, senin bugün buraya gelecegini,sana tesekkür etmemi ve seninle vedalasmami söyledi. _Hey, ne vedasi küçük, nereye böyle!.. Hem bak elin de bende, birakmiyorum seni… dedim ve hiçkiriklara boguldum. _Aglama, bana böyle mi veda ediyorsun?!.. Hem sen de bana mektup yazarsin. Emin ol bütün mektuplarina cevap veririm. Bilirsin sözüm sözdür… _Bilirim küçük, verirsin, sözünü tutarsin sen… _Ama… sen de bana yazacaksin, söz mü?... _Söz küçük, yazacagim, ama ne diyorum ben böyle, sen bir yere gitmiyorsun ki, küçük lütfen!.. _Hosça kal, seni çok seviyorum... Tesekkür ederim… _Güle güle demeyecegim küçük, gitme lütfen… _Küçük, hey sana söylüyorum, gitme diyorum, gitme, gitme… Ve cesede sarildim. Öylece belki aksama kadar agladim. Ismini de cenazenin oldugu gün ögrendim. Sormaya hiç gerek duymamistim, o da söylemeye…Ona “küçük” demek hosuma gitmisti. Mektuplarima da hep “Küçüge!” diyerek basladim. Fakat hiçbir mektubuma cevap vermedi küçügüm. Ilk defa sözünde durmuyordu belki de, ama bu onun elinde degildi, ne yazik!.. Çok merak ettim, ama bir kere olsun anlatmadi bana cennetin baharini. Bugün ölümünün birinci yildönümü. Evet küçügüm, tam bir yil oldu sen gideli. Piril piril bir günes ve kus civiltilari içinde güzel bir bahar günü, tipki geçen yil bugün oldugu gibi… Ve simdi, sana söylemek istedigim tek bir seyim var küçük: “Orda bahar geldi mi bilmem ama Burada çoktan geldi ve SENI BEKLIYOR!...” |