“Biz haber etmeden haberimizi alırsın,
Yedi yıllık yoldan kuş kanadıyla gelirsin.
Gözümüzün dilinden anlar,
Elimizin sırrını bilirsin.
Namuslu bir kitap gibi güler,
Alnımızın terini silersin.
O gider, bu gider, şu gider,
Dostluk, sen yanı başımızda kalırsın”
(Nazım Hikmet)
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]
Bazı insanlar, bazı insanlara hediyedir.
Hayat yolculuğuma dahil oldukları andan itibaren; sevinçlerime, gülüşlerime, hüzünlerime bazen en deli hallerime bazen en suskun anlarıma eşlik ederken sessizlik içinde dahi yüreğimi anlayanlarım.
Çokçulardan değil az ama özcülerdenim ,belki de bu sebeple üstün körü tanışmadık hiç biriyle.
Sesinin renginden moralinin bozuk olduğunu anladığım…
Bakışından hüznünü bildiğim…
Cümlelerinden içinde sakladığı sürprizi tahmin ettiğim…
En kırılgan halime şahitlik edip kollarını açan…
En sevindiğim anda benimle hoplaya zıplaya neşemi paylaşan…
Bana dair bir sitemini dile getirirken dudaklarımı büzerek içindeki küçük kız çocuğunu dinler gibi şefkatle dinlemeye alıştığım…
Uzakta olsa kalben en yakınımda hissedip, konuştuğumuz zaman sanki daha dün ayrılmış gibi devam edebildiğim…
Yüzünde kocaman gülümsemesiyle ruhumu neşelendiren…
Yılların su gibi aktığı dostluk pınarında yansımalarımızın değişimini izlerken bile; değişmeyen bakışlarımızda ilk tanıdığımız gözler…
Kimimiz arttı kimimiz eksildi kendi hayat hikayesinde fakat biz hep virgül olarak devam ettirdik cümlemizi.
Birlikte olmaktan keyif aldık, birlikte ağlarken aniden kahkahaların içinde kaybolduk.
Bazen en sinirli anımızda ahizenin diğer tarafında sakinleştirici olma özelliği kazandık.
Bir kahve ile kaç kere acıyı tatlı ettik, bir bardak çayla kaç anı demlendi kim bilir?
Şimdi düşünüyorum da ne çok gülmüşüz birlikte.
Ne çok yerlere yatmışız kahkahalara dayanamayarak…
Ya ne güzel tanımışız ve ne güzel denk gelmiş kalplerimiz birbirine.
Bir elek misali çocukluğumdan bugüne getirdiğim, sonradan tanıştığım yıllara bakmaksızın birlikte yürüdüğüm, hayatıma kattığım kalbimde sakladığım herkes için öyle sevgi dolu bir kalp taşıyorum ki…
Değerinizi koruduğunuz; kalbime köşkünüzü kurduğunuz için,
Her daim size müsaitlik kapımı açacak kadar adım attığınız için.
Düştüğümde kaldırdığınız için.
Sevincimle sesinizde açan çiçekler için,
Ruhuma ağır gelmediğiniz için.
Ellerimi koynuma itip yalnızlığa alıştıracak kalp kırıklıkları yaşatmadığınız için.
Olmadık zamanlarda sürprizlerle beni şaşırtıp; içimdeki çocuğu şımarttığınız için.
Nerede olursam olayım yanı başımdaymışsınız gibi hissettirdiğiniz için.
Hiç biriniz kasıntı, yapmacık ve olmadığınız bir ruh haline bürünmediğiniz için,
Bana “Dost” kelimesinin içerisini dolu dolu yaşattığınız için.
Geriye bakıp sonra sizle göz göze geldiğimde “iyi ki” dedirttiğiniz için.
Sözlerinizle beni onore ederken, karşınızda sessiz kaldığım güzel iltifatlarınıza içten içe verecek cevap bulamadığım zaman sadece size sarılmanın eşsiz hissini nasıl anlatayım?
Varlığınızın kıymetini, olduğunuz için ne kadar şanslı olduğumu, iyi ki sizi tanımış ve yılların içinden bugüne getirmiş olmanın mutluluğunu nasıl anlatayım?
Çocuk yanımı diri tutan, yanınızda ortaya çıkan uçarı hallerimi içten gülüşlerle eşlik ederek birlikte aynı deliliğe ayak uydururken aldığımız keyfi nasıl anlatayım?
Omuzlarım düştüğünde gecenin bir yarısı elinizde bir çayla gelip beni yeniden güçlendiren tesellinizi nasıl unutayım?
Bir göç hikâyesinin ortasında habersizce gelip benimle yollara düşene nasıl can demeyeyim?
Sabahın köründe uyuyan bir dosta şafak harekatı yaparcasına sürpriz yapma fikrine ayak uyduran hallerinizi nasıl unutayım?
Canından can gitmişken ellerini tutup “yanındayım” dediğim dostun o an da bile beni düşünmesinin ezikliği içinde yüreğime dolan şefkatini nasıl anmam?
Naif yüreğiyle, bir abla edasıyla yanımda yamacımda olan güzel bakışlarıyla seven saran gözleri nasıl inkar ederim?
Sesimde dinlendiğini söyleyen bir dostun yorgunluğunu nasıl görmezden gelirim?
Bir kahve içimi dahi olsa uçuş uçuş yanıma koşan kısacık bir zaman diliminde dahi dört mevsimi yaşamayı başardığımız kıymetlimi nasıl göz ardı ederim?
Yüreğindeki acıları önüme serip “al bunları, yoruldum!” diyen bir canı nasıl dinlemem, anlamam?
Her birinin kalbimde sahip olduğu köşk bir gecede kurulmadı. İlmek ilmek örülen duvarları sevgiden, camları anlayıştan, odaları acı -tatlı anılardan…
-alıntı-