Lazım Olan Gerçekler Acı Gelmesin
Kelimelerin bir engisisyon mahkemesi gibi hüküm verdiği, gönülden aforoz edilmişcesine düşüncelere kapıldığını bilirim..
Şimdi evrensel bir sorgulama içinde olduğunu da iyi bilirim.. Dünyada bu kadar insan için de neden ''ben'' der gibisin..
evet neden ''sen'' ?
Tek bir cümle içersin de çok net söylemek gerekirse ; Dünya ve içindekilere ne kadar yakın olursan o kadar yaklaşırsan ki bu yaklaşma gönül bağlama açısındandır. O kadar üzülür ve yorulursun..
Belki Her şeyi gözünle göremezsin ama Gel bir hayal edelim şu eşsiz bucaksız dünya ve içindekileri.Gözlerini kapa ve tam burdan sonra hayal et , akan nehirleri rüzgarları , ağaçları toprağı güneşi dalında filiz veren elmayı, sema da ki yıldızları güneşi ayı.. fark ettin mi? kışın sapsarı kesilen otların baharda yeşillendiğini?
nasıl da herkes görevin de , zamanında olması gerektiği gibi.. Sen şimdi onların seçme şansı olmadığının farkındasın, bu farkındalıkla devam ediyoruz. Bu fark insana özgü verilmiş bir seçimdir. insan dışında ki tüm varlıklar sadece tanımlandıkları programları dahilinde hareket ederler. insan ise dizayn edildiği halde bir çok seçenek profili içine bulur kendini. ama sadece 1 tek seçenek çıkış yoludur. o da sadece dünyaya ''yaratılanları memnun etmek için dünyaya gelmediğinin'' farkında olması..
evet sen ben siz onlar... dünyaya , dünya içindekilerini ve sadece dünya için, yemek yemek su içmek dolaşmak konuşmak için gelmediğimizi anlamalıyız.İnsanı tüm varlıklardan üstün kılan hadise işte tamda budur.
çünkü, diğer varlıklar başka seçeneği olmayan mecburiyet ile görevlerini yerine getiren varlıklardır. bir öğrencisin ve her sabah bir sınıfta olmak zorundasın bu mecburiyettir .yine bir öğrencisin dersin yok seçeneğin çok , ama sen gidip okulda ki ağaçları suluyorsun okulun temizliği ile ilgileniyorsun eksik yönlerini geliştiriyorsun daha da yetinmeyip ek derslere giriyorsun . işte bu seçenektir . hayat ödül üzerine kurulmuş bir oyundur . ödülünü mutlaka alırsın..ne ekersen onu biçersin amma nereye ektiğine bağlıdır. geçici kendine bile faydası olmayan cam hükmündeki şeylere re tamah edip gönlünü bağlarsan üzülürsün bunalırsın işin içinden çıkamaz yorulursun .
şimdi sor kendine neden?? nereye? nasıl?..
bu üç soru kelimesi seni cam kırıklarının içinden çıkarıp elmas hükmünde ki ebedi mutluluk patikasına yönlendirecektir. unutma yanlız doğdun yanlız öleceksin.. bırak fani şeyleri amaç edinmeye onlar bir istasyon bir güzergah, otobüs yolcuğunda bulunurken camdan izlediğin ağaçlar dağlar denizler akıp gidiyor bırak akıp gitsin nehrin üzerinde akıp giden yapraklar gibi..
sen yolcusun ! bir yolcu gibi ol ez eşyan olsun çok huzurun olsun.bu dünya ve içindekiler için üzülmen ne kadar boş.. üzüleceksek ebedi hayatımızın ne halde olduğunu veya olabilecek kötü senaryolara üzülelim..
Şairin de dediği gibi; hayat kısa kuşlar uçuyor.. |