Tekil Mesaj gösterimi
Alt 23 Mayıs 2023, 00:43   #5
Çevrimdışı
shera_hanif
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: TEMEL ASTROLOJİ - SABİT YILDIZLAR




Cassiopeia
Etiyopya’nın (Afrika’nın doğusunda yer alan eski adı Habeşistan olan ülkedir)
prensesi Andromeda, Cepheus ve Casssiopeia’nın kızıdır. Kraliçe Cassiopeia, elli deniz
perisinden oluşmuş bir grup olan Nereid’lerden daha güzel olduğunu söyleyecek kadar
kibirli biridir. Nereid’ler birbirinden güzel olan ve her bakımdan deniz dalgalarının
sembolü olan deniz perilerine verilen addır. Kraliçenin bu tutumu karşısında Nereid’lerin
onuru kırılır ve kraliçeyi cezalandırması için denizler tanrısı Poseidon’dan yardım isterler.
Nereid’lerin ricası karşısında Poseidon, bir deniz canavarını Etiyopya’ya gönderir.(
Bazı hikayelerde bu canavarın Cetus olduğu söylenir. Ancak genel olarak Cetus zararsız bir
balina olarak bilinmektedir.) Kral Cepheus’un danıştığı Ammon kahini krala kızının kurban
edilmesi şartıyla Etiyopya’yı su altında bırakabilecek bu canavardan kurtulabileceğini
i
söyler. Etiyopyalılar bu fedakarlığı kabul etmesi için Cepheus’u zorlarlar. Bunun üzerine
kızını bugün Tel Aviv olarak bilinen şehrin kıyısına zincirleyip, canavarın gelmesini
beklemeye başlar. Bu canavar kayaya zincirlenmiş kızı gelip alacak ve ona ne istiyorsa
yapacaktır. Tam bu sırada büyük kahraman Perseus prensesin imdadına yetişir. Perseus, Gorgon
Medusa’yı (bkz.Perseus) kafasını keserek öldürdükten sonra kanatlı atı Pegasus’a binmiş
geri dönerken tesadüfen prensesi zincirlenmiş bir şekilde ağlarken görmüş ve ona aşık
olmuştur. Prensesle konuşmaya çalışır, ancak uzunca bir süre prenses tek kelime bile
konuşamaz .Ama Perseus’un ısrarlı tutumu karşısında prenses ona kim olduğunu neden
zincirlendiğini ve olan biten herşeyi anlatır. Bu sırada, deniz kabarmaya başlar ve canavar
görünür. Perseus prensesin ailesine canavarı öldürebileceğini, ancak bunun karşılığında
prensesle evlenmek istediğini söyler. Kral ve kraliçe bu teklifi hemen kabul ederler.
Perseus bunun üzerine Andromeda’yı kurtarmaya karar verir.Gökyüzünde uçarken
Perseus’un, suya vuran gölgesi, canavarın aklını karışır. Canavarın aklının karışmasından
i
faydalanan Perseus, canavarı oklarıyla öldürür. Başka bir masala göre Perseus, Medusa’nın
( bkz.Perseus ) kopmuş kafasını canavara göstererek onu taşlaştırır. (Efsaneye göre
Medusa’nın yüzü o kadar çirkindir ki gören herkes birden taşa dönüşür.)
Anlaşmanın kendi üzerine düşen kısmını yerine getiren Perseus, Andromeda ile
evlenmek ister. Ancak, Cepheus kendi erkek kardeşi Phineus’u, Andromeda ile
evlendireceğine dair verdiği sözü unutmuştur. Phineus, Perseus ve Andromeda’nın
düğününe, yandaşlarıyla gelir. Perseus burada da kahramanlığını göstererek, Phineus ve
yandaşlarını savaşarak yok eder.
Kral Cepheus ve kraliçe Cassiopeia, öldükten sonra tanrı Poseidon tarafından
gökyüzünde yıldızlar arasına alınarak onurlandırılmışlardır. Perseus ve Andromeda’da
onlara gökyüzünde eşlik ederler.
Andromeda gökyüzünde, kolları sereserpe uzatılmış ve bileklerinden zincire
bağlanmış bir kadın figürü olarak yer almaktadır.

--IRCForumlari.NET ; Flood Engellendi -->-> Yeni yazılan mesaj 00:40 -->-> Daha önceki mesaj 00:40 --

CETUS
eus, Argos kralı Acrisius’un güzel kızı Danae’ye aşık olmuştur. Bir kahin,
Danae’nin dünyaya getireceği bir çocuğun kralı öldüreceğini söylemiştir. Kral Acrisius
kızı Danae’yi yeraltında tunç kaplamalı bir odaya kapatarak kehaneti önlemeye çalışır.
Fakat aldığı tüm önlemlere rağmen Zeus tavandaki bir delikten kendini altın yağmuruna
çevirerek Danae’nin kucağına düşer. Böylece Danae Perseus’u dünyaya getirir. Bunu
öğrenen Kral Acrisius, çok kızar ve Danae ile oğlunu bir sandığa kilitleyip, onları denize
bırakır. Dalgalar sandığı Seriphos Adasına çıkartır. Kayaya vuran sandık birkaç gün sonra
Dictys adında bir balıkçı tarafından bulunur. Dictys sandığı kırarak açar ve Danae ile
çocuğu yanına alır. Perseus’u kendi çocuğu gibi büyütür. Balıkçı Dictys, bu toprakların
kralı olan Polydectes’in kardeşidir. Yıllar sonra Polydectes, Danae’yi gördüğünde ona aşık
olur ve onunla evlenmek ister. Ancak, Perseus artık büyümüştür. Kral Polydectes eğer
Danae ile evlenirse tahtının tehlikeye girmesinden korkmaktadır. Bu nedenle, Perseus’tan
kurtulmak için yollar aramaya başlar.
i
Günün birinde Polydectes, Pisa şehrinin kralı Oenemaus’un kızı Hippodamia ile
evleneceğini açıklar. Düğün hediyesi olarak herkesten, at kolleksiyonuna katkıda
bulunmasını ister. Ancak Perseus’un ne atı ne de parası vardır. Bunu çok iyi bilen kral
ondan başka bir istekte bulunur. Gorgon Medusa’nın kafasını getirmesini ister. Polydectes,
Perseus’un asla geri dönmeyeceğinden emin olarak, Danae ile evlilik planları kurmaya
başlar. Polydectes, Perseus’un bu işte başarılı olacağına inanmamaktadır. Ancak Perseus,
bunu başarırsa Medusa’nın başı, tüm düşmanları taşa dönüştürecek bir silah olacaktır.
Gorgonlar, inanılmaz derecede çirkin görünüme sahip üç kız kardeştir. Bu kızlardan
herhangi birine bakan, hemen taşa dönüşmektedir. Kardeşlerden ikisi Euryale ile Stheno,
ölümsüz iken; üçüncü kardeş Medusa ölümlüdür. Medusa yıllar önce çok güzel bir kadındır
ve saçlarının güzelliğiyle dillere destandır. Birgün Medusa deniz tanrısı Poseidon’u çok
kızdırır.Poseidon onu zeka tanrıçası Athena’nın tapınağına kapatır. Athena, Medusa’yı çok
çirkin biri haline getirir ve saçlarını yılanlara dönüştürür.
Perseus’un tanrılarla güçlü ilişkileri vardır ve tanrılar ona yardım ederler. Yer altı
tanrısı Hades, ona görünmemesini sağlayacak bir giysi vermeyi teklif eder. Tanrıların
habercisi Hermes, gökyüzünde büyük bir hızla uçmasını sağlayacak bir çift sandalet önerir.
Ateş tanrısı Hephaistos elmastan bir kılıç teklif eder. Zeka tanrıçası Athena ona pirinçten
bir başlık sunar. Bu sadece metal kısmından Medusa’ya baktığında, onun kötü etkisinden
korunacağını söyler. Perseus, bu başlığı giyerek Gorgon Medusa ile mücadele eder ve
sonunda onun kafasını keser. Gorgon’un bedeninden Pegasus (Kanatlı At) çıkar ve yıldırım
gibi gürleyerek göklere doğru uçar. Perseus elinde Gorgon’un kafası ile Afrika üzerinden
uçarak geçer. Libya üzerinden geçerken, Gorgon’un kesik başından akan kanlar yerdeki
kumlara damladığında yerden yılanlar çıkmaya başlar. Perseus, Atlas krallığında mola
vermek ister. Ancak, kral Atlas Perseus’u sarayına kabul etmez ve ona düşmanca davranır.
Perseus, Atlas’a Medusa’nın başını gösterir. İri yapılı, heybetli kral Atlas taşa dönüşür.
Kuzey Afrika’daki Atlas Dağları’nın böyle oluştuğu söylenir.
Perseus yolculuğuna devam ederken, Cepheus ile Cassiopea’nın kızı Andromeda’yı
(bkz. Andromeda) deniz kıyısında bir kayaya zincirlenmiş durumda görür. Cetus, Etiyopya
kralı Cepheus ‘un eşi kraliçe Cassiopeia’nın (bkz. Cepheus ve Cassiopeia) küstahlığını
cezalandırmak için deniz tanrısı Poseidon tarafından Etiyopya’ya gönderilen deniz canavarı
i
olarak bilinir. Cetus, balık ve su yılanı karışımı bir vücuda sahiptir. Prenses Andromeda
Cetus’a kurban edilecektir. Cetus, kralın güzel kızı Andromeda’ya saldırmak üzere iken
kahraman Perseus, canavarı öldürür. Gökyüzünde Cetus, Andromeda’yı yakalamaya çalışır
ama Perseus prensesi korur gibi görünmektedir. Başka bir inanışa göre Cetus sevimli ve
barışçıl bir balina olarak bilinmektedir.
Perseus Seriphos adasına geri döndüğünde kral Polydectes onu hiç iyi karşılamaz.
Perseus ona Medusa’nın başını gösterir ve kral taşa dönüşür.
Perseus’un tüm maceralarının sonunda kral Acrisius’a söylenen kehanet gerçekleşir.
Bir gün kral, Perseus’un bulunduğu bir yarışmaya katılır. Perseus bir tartışma çıkarır.
Tartışma izleyicilerin de katıldığı büyük bir kavgaya dönüşür. Kavga sırasında Acrisius
başına yediği darbe ile ölür.
Başka bir masalda; Kral Acrisius ölümünün, bir disk atma yarışmasında Perseus’un
fırlattığı diskin kralın kafasına gelerek gerçekleştiği söylenmektedir. Perseus öldürdüğü
adamın dedesi olduğunu öğrenince çok üzülür. Argos ülkesinin tahtına çıkmayı kabul
etmez. Tiryns’e kral olan akrabası Megapenthes’e Argos’u verip kendisi Tiryns kralı olur.
Kahraman Perseus ve karısı Andromeda öldüklerinde tanrılar tarafından gökyüzüne
yıldızlar arasına alınırlar

--IRCForumlari.NET ; Flood Engellendi -->-> Yeni yazılan mesaj 00:41 -->-> Daha önceki mesaj 00:40 --

Coma Berenices
Berenis’in Saçı, gerçek bir insanla özdeşleşen nadir takımyıldızlarından biridir.
Saçlarının güzelliğiyle gururlanan Mısır Kraliçesi Berenis, yüzyıllardır süregelen
geleneklere bağlı kalarak, erkek kardeşi Ptolemy III Euergetes ile evlenir. Evliliklerinden
kısa bir süre sonra Berenis’in kocası Asya’daki bir savaşa katılmak üzere ülkeden ayrılır.
Bunun üzerine Berenis, tanrılara adakta bulunur. Kocası savaşta galip gelip, sağ olarak geri
dönerse karşılığında saçlarını keseceğine dair söz verir. Ptolemy, evine zaferle döner ve
Berenis saçlarını keser. Kestiği saçlarını Zephyrium’da annesine ithaf edilen bir tapınağa
bırakarak sözünü yerine getirir. Ancak, ertesi gün saçların bırakıldığı yerde olmadığı
görülür. Ptolemy ise gökyüzünde Aslan’ın Kuyruğu’nun yanındaki birkaç yıldızı göstererek
kaybolan saçların yıldızların arasına katıldığını söyler.

--IRCForumlari.NET ; Flood Engellendi -->-> Yeni yazılan mesaj 00:42 -->-> Daha önceki mesaj 00:41 --

Corona Borealis
Girit kralı Minos, kraliçe Pasipae, kızları prenses Ariadne ve Theseus ana
karakterleri çevresinde gelişen bir masaldır.
Minos, Sarpedon ve Rhadamanthys, Zeus ve Europe’nin oğullarıdır. Üç kardeşin
büyüğü olan Minos Girit tahtına çıkmak isteyince, kardeşler arasında büyük bir kavga
kopmuş. Minos tanrıların ondan yana olduklarını ileri sürmüş. Bunu kanıtlamak için deniz
tanrısı Poseidon’dan bir dilek dilemiş. Poseidon’un denizden bir boğa göndermesini
istemiş. Eğer tanrılar kendisinden yana iseler, dileği gerçekleşecekti ve denizden gelecek
boğayı tanrılara adayacaktı. Minos’un dileği yerine gelir. Denizden köpükler gibi ak bir
boğa çıkıverir. Minos, krallığının işareti sayılan bu boğayı alır ve kardeşlerini ikna etmiş bir
halde tahta oturur. Ama tanrılara kurban etmeye söz verdiği boğayı kurban etmeyi
unutarak, ak boğayı sürülerin içine damızlık olarak gönderir.
Bu duruma çok kızan Poseidon, ak boğayı Minos’un başına bela etmiş. Bir masala
göre ak boğa kudurur. Kimsenin baş edemediği bir canavar halini alır. Ve sonunda Herkül
tarafından öldürülür.
i
Başka bir hikayede, kral Minos, güneş tanrısı Helios’un kızlarından Pasiphae ile
evlidir. Kraliçe Pasiphae, bu ak boğaya, doğa dışı bir aşkla tutulur ve onunla birleşir.
Çılgına dönen Minos, boğayı öldürtür. Bu olaydan sonra Girit sarayının yaşamı karma
karışık olur. Güneş tanrısı Helios’un tüm kızları gibi Kraliçe Pasiphea da büyücüdür. Aşık
olduğu boğayı öldürttüğü için Minos’u büyüler. Yaptığı büyü ile Minos’un yatağından
akrepler, yılanlar, çıyanlar çıkmaya başlar. Bu yılanlar, akrepler, çapkın Minos’un yatağına
giren her kadını sokup öldürmekteymiş. Minos’un erkeklerle de aşk maceraları yaşadığı da
ileri sürülür.
Bir süre sonra Pasiphae, yarı boğa, yarı insan olan bir canavar doğurur. Adı
Minotauros’tur ( Minos Boğası anlamındadır). Minos bu korkunç yaratığı saklamak için
mimar Daidalos’a Labyrinthos (labirent ) sarayını yaptırır. Canavarın belli zamanlarda
beslenmesi gerekmektedir. Her defasında yedi genç erkek ve yedi genç kızdan oluşan
Atina’lı genç grup, canavar Minotauros’a yiyecek olarak verilmekteymiş.
Bir defasında Minotauros’a yiyecek olarak gönderilen gençlerin arasında,
Poseidon'un oğlu Theseus da bulunmaktaymış. Kral Minos’un kızı Ariadne, Theseus’u
görür ve ona aşık olur. Prenses Ariadne, labirentte yolunu kaybedip Minotauros’a yem
olmaması için, Theseus’a bir yumak ip verir. Karşılığında Theseus, kaçarken, Ariadne’yi de
beraberinde götüreceğine söz verir. İp yardımıyla canavar Minotauros’u öldüren Theseus,
diğer gençler ve Ariadne’yle birlikte bir gemi çalarak kaçar. Naksos adasında (Ege
denizinde bir ada) dururlar. Theseus, burada Ariadne’yi terk eder. Terk etmesinin nedeni
hakkında bir çok masal vardır.
Bir masala göre, bir tanrı ( Şarap tanrısı Dionysos olduğu söylenir ), Theseus’u
Ariadne hakkında uyarır. Ariadne’nin bir tanrıya (o tanrı Dionysos’un kendisidir) evlenmek
üzere söz verdiğini ve ölümlülerle evlenmeyeceğini söyler. Bunun üzerine Theseus
Ariadne’yi bırakarak adayı sessizce terk eder.
Theseus Atina’ya dönerken, zafer işareti olan beyez yelken açmayı unutur.
Thaseus’un babası Atina Kralı Aigeus ( Latince Eegeus, Fransızca Egee ), oğlunun
yenildiğini ve öldüğünü sanarak kendini denize atar ve ölür. O günden sonra, o denize
“EGE” denmektedir.
i
Girit zaferi dönüşü Theseus, Yunan ülkesine (Attika) kral olur. Ve Attika ülkesinde
yeni ve güzel bir düzen kurar.
Bazı masallara göre Kuzey Tacı, Theseus’a deniz perisi Thetis tarafından labirentte
yolunu bulabilmesi için verilmiştir. Labirentte, taçtaki mücevherlerin ışığı yardımıyla
yolunu bulması kolaylaşacaktı. Labirentten çıktıktan sonra, Theseus tacı Ariadne’ye
vermiştir.
Bir başka masala göre Kuzey Tacı Ariadne’ye evlilik armağanı olarak Aphrodite
tarafından verilmiştir. Ancak, tüm masalların ortak yanı tacın Ariadne’ye ait olmasıdır.
Ariadne, Theseus tarafından terk edildiği günlerde şarap tanrısı Dionysos tarafından
görülür. Dionysos ona aşık olur ve evlenme teklif eder. Ancak Ariadne, Dionysos’un bir
tanrı olduğuna inanmaz. Bunun üzerine Dionysos, Ariadne’nin tacını gökyüzüne fırlatır.
Taç gökyüzüne yükseldiği gibi üzerindeki mücevherler yıldızlara dönüşür. Bu gün
bildiğimiz Kuzey Tacı takımyıldızı oluşur. Ariadne, Dionysos’un tanrı olduğuna inanır ve
onunla evlenir.

--IRCForumlari.NET ; Flood Engellendi -->-> Yeni yazılan mesaj 00:42 -->-> Daha önceki mesaj 00:42 --

Corvus
“Apollon’un kadehi” diye adlandırılan Crater ( Kupa ) takımyıldızının masalı da bu
masal içinde anlatılacaktır.
Corvus (The Crow, Karga) eski Yunan’da Raven (Kuzgun) olarak adlandırılıyordu.
Apollon’un kutsal kuşudur. Apollon, kehanetler, bilim, müzik, şiir, tıp, felsefe ve hukuğa
olan ilgisiyle bilinir. Olympos tanrıları bir gün canavar Typhon’un saldırısına uğrayınca,
tanrılardan biri olan Pan (bkz. Capricornus), diğer tüm tanrılara uyarıda bulunur.
Canavardan kaçabilmek için tüm tanrılar kendilerini birer hayvana dönüştürürler. Aphrodite
ve Eros, birer balığa (bkz. Pisces) dönüşürken Pan da balığa dönüşmek ister. Ama sadece
yarım bir balık olabilir. Apollon ise bir karga olmayı seçer.
Apollon’un kargasının bir kar tanesi kadar beyaz renkte olduğu söylenir. Ancak bu
karga, Apollon’a bazı kötü haberler getirir. Ona sevgilisi Coronis’in artık onu sevmediği
haberini verdiğinde Apollon, çok üzülür ve kızar. Karganın tüylerinin rengini siyaha
dönüştürür.
Bir gün Apollon, Zeus’a bir yardımda bulunmak amacıyla, kargasına bir kupa
vererek su getirmesi için pınara gönderir. Ancak karga pınarın yanında bulunan incir
ağacını görünce canı fena halde incir yemek ister. İncirler tam olgunlaşmamış olduğundan
iki-üç gün onların olgunlaşmalarını bekler. Bu arada Apollon karganın su getirmesini
beklemektedir. Apollon tam beklemekten vazgeçtiği sırada, karga ağzında su dolu kupayla
geri döner. Apollon çok sinirlenir. Karga pınarın bir su yılanı tarafından tıkandığını
söyleyerek af dilese de, onun yalan söylediğini anlayan Apollon, kargayı cezalandırır.
Karga’nın güzel sesini, çirkin bir sese çevirir. Bazı masallarda Karga’nın renginin bu sırada
siyaha çevrildiği söylenir.
Apollon’un Corvus’a verdiği en büyük ceza ise, onu gökyüzünde Crater’in (Kupa)
yanına göndermek olur. Kupa’nın hemen önündeki Su Yılanı (Hydra) da karganın kupadan
su içmesini engellemekle görevlidir. Böylece karga hiçbir zaman kupaya ulaşamaz.

--IRCForumlari.NET ; Flood Engellendi -->-> Yeni yazılan mesaj 00:43 -->-> Daha önceki mesaj 00:42 --

Cygnus
Cygnus ve Eridanus takımyıldızları birlikte anlatılacaktır.
Mitolojide Kuğu, baş tanrı Zeus olarak bilinir. Zeus peri Nemesis’i baştan
çıkartabilmek için bir kuğu kılığında ona yaklaşmış ve onu elde etmiştir. Zeus’un bu
hareketi sonucu bir yumurta oluşmuştu. Bu yumurta, daha sonra Sparta (Yunanistan’da bir
şehir ) kraliçesi Leda’ya verilmişti. Yumurtadan gelecekte Troyalı Helen olacak güzel bir
çocuk çıkmıştır.
i
Başka bir masalda ise Zeus’un kuğu şekline girerek baştan çıkarttığı kadın, kraliçe
Leda olarak bilinir. Kraliçe kocası kral Tyndareus ile beraber yaşamaktadır. Zeus ve kraliçe
Leda’nın birlikteliklerinden bir yumurta (ya da iki) ortaya çıkmıştır. Yumurtadan (veya
yumurtalardan) ikizler Kastor ve Pollluks çikmıştır. İkizler gökyüzünde Gemini
takımyıldızının en parlak iki yıldızı olarak görülür.
Diğer bir masalda ise yumurtalardan iki kız çocuğunun çıktığı söylenir. Bunlar
Helen ve Clytemnestra’dır. Helen ve Polluks’un, Zeus’un çocukları ve ölümsüz olduklarına
inanılır. Kastor ve Clytemnestra’nın ise kraliçe Leda’nın ölümlü eşi kral Tyndareus’un
çocukları olduklarına ve ölümlü olduklarına inanılır.
Bunların dışında başka bir masal daha vardır. Dünyayı kuşattığı ileri sürülen ırmak
tanrısı Okeanos’un kızı Klymene ile bilgelik ve doğruluk tanrısı Apollon’un Phaethon
adında bir çocukları vardır. Phaethon arkadaşlarına kendisinin tanrı Apollon’un oğlu
olduğunu anlatır. Arkadaşları ona inanmaz ve yalan söylediğini düşünürler. Phaethon’un
çok üzüldüğünü gören annesi Klymene, onu babası Apollon’a gönderir. Phaethon, babası
Apollon’u görmeye gider. Oğlunun geldiğini gören Apollon bu duruma çok sevinir.
Phaethon’a, arkadaşlarını ikna etmesi için yardım edeceğine dair söz verir. Phaethon bir
süre düşünür ve arkadaşlarını inandırmak için babasından Güneş arabasını kullanmak için
izin ister. Her gün Apollon’un idare ettiği güneşin şarına dört gürbüz at koşulurdu. Bunların
adları “Eoüs, Pyrous, Ethon, Phlegon”dur. Yani “Al at, Ak at, Parlak at, Toprak at” dır.
Güneş sabahleyin kırmızı olarak doğar, yavaş yavaş beyazlaşır, sonra öğle vakti parlak
olur. Akşama doğru batacağı sırada toprağa dokunur ve toprak rengini alır. Güneş tanrısı
sabahleyin şafağın pembe parmaklarıyla açtığı gök kapısından çıkar, akşam olunca
yorgunluğunu dindirmek için batıda olan sarayına iner, orada geceler. Apollon bu teklif
karşısında şaşırır ve oğlunu caydırmaya çalışır. Çünkü güneş arabasını kullanmak oldukça
tehlikeli bir iştir. Ancak Phaethon fikrini değiştirmez ve babası sözünü tutmak zorunda
kalır. Phaethon’u hem annesi hem de kız kardeşleri güneş arabasını kullanması konusunda
yüreklendirirler. Phaethon, arabayı kullanmak için oldukça acemidir. Buna rağmen arabayla
oldukça uzaklara ve yükseklere doğru yol almaya başlar. Doğu ufkunda öyle bir yere gelir
ki, burası gök kubbenin en tepesidir. Arabasıyla gökyüzünün bir ucundan diğer ucuna
büyük bir çizgi çizmeye başlar. Daha bu çizgi gökyüzünde Samanyolu olarak anılmaya
i
başlar. Bu sırada Dünya yüzeyi soğumaya başlar, çünkü araba çok uzaklara gitmiştir.
Bunun üzerine arabanın atları hızla Dünya’ya doğru yol almaya başlar. Dünya üzerinde
Afrika semalarından geçerken arkalarında bıraktıkları yerler kavrulur. Nehirler, göller ve
tüm su kaynakları kurur. Büyük bir çöl oluşur. Asıl tehlike Phaethon’u ileride
beklemektedir. Phaethon bir anda büyük akrebi ( Scorpio ) görür. Akrep güçlü kuyruğuyla
arabada başı çeken atı sokar. Araba eskisinden daha hızlı bir şekilde gitmeye başlar. Tüm
bu olanlardan sonra Phaethon babasını kendisini caydırmaya çalışma isteğinin haklılığını
anlar. Baş tanrı Zeus tüm olan bitenin farkındadır. Çevreye daha fazla zarar gelmemesi için
bir yıldırım yollayarak Phaeton’u öldürür ve vücudu dünyaya doğru düşmeye başlar.
Arabanın atları ahırlarına geri dönerler. Phaethon’un vücudu Eridanus nehrine düşer ve
dibe doğru batar.
Eridanus, gökyüzünde çok uzun, dolambaçlı bir nehir olarak betimlenir.
Takımyıldızının bu uzun nehir görüntüsünü gökyüzünde belirlemek zordur. Bazı yazarlar
bu nehrin Nil nehrini temsil ettiğini söylerler.
Phaethon’un ölümüne çok üzülen kızkardeşleri tam dört ay boyunca durup
dinlenmeden ağladılar. Onların bu hallerine acıyan tanrılar, bu kızkardeşlere daima inleyen
ve sarsılan kavak ağaçlarına dönüştürdüler. Ağaca dönüşen kız kardeşler, Eridanus nehri
boyunca dizilirler.
Phaethon’un başına gelenleri duyan arkadaşı Cygnus, onun cesedini bulabilmek için
nehre girer. Cygnus Phaethon’un çok yakın ve sadık bir arkadaşıdır. Phaeton’un cesedini
bulmak için nehre ard arda dalar ve nehirde boydan boya devamlı yüzmeye başlar. Bu
hareketleri onu nehirde yiyecek arayan bir kuğuymuş gibi gösterir. Daha sonra Cygnus,
arkadaşının acısıyla ölür. Tanrı Apollon, Cygnus’a acıyarak onu gökyüzüne Kuğu
takımyıldızı olarak koyar.

--IRCForumlari.NET ; Flood Engellendi -->-> Yeni yazılan mesaj 00:43 -->-> Daha önceki mesaj 00:43 --

Delphinus
Delphinus “The Dolphin” ya da “Yunus”, Pegasus’un batısında yer alan eski bir
takımyıldızıdır. Bazı kaynaklarda adı “Arion” olarak geçer. Eski çağlarda iki tane Arion
olduğu rivayet edilmektedir.
Biri Yunan mitolojisine göre M.Ö. 8. yüzyılda yaşamış olan müzisyen ve şairdir.
Masallarda Arion’un gelmiş geçmiş en büyük müzisyen olduğu söylenmektedir. Şairler
adası Lesbos’da ( Midilli Adası ) yaşayan Arion, adadan ayrılıp Korinthos’a (Eski
Yunanistan’da Atina’ya 18 km. uzaklıkta bir şehir) gitmiş. Korinthos’un yöneticisi
Periandros’la dost olmuş ve oranın halkını da sanatıyla etkilemiştir. Arion sanatıyla yalnız
ün değil, para da kazanmıştır. Bir süre sonra Korinthos’tan Sicilya’ya (İtalya) gider.
Sicilya’da kaldığı süre içinde servetine servet katmıştır.
Yaşı ilerleyince Korinthos’a geri dönmek ister. Sicilya’da kazandığı servetini
güvenli bir şekilde götürmek gibi büyük bir problemi varmış. Bu yüzden güvendiği
Korinthos’lu bir tayfa ile anlaşır. Ama güvendiği tayfalar denize açıldıktan sonra Arion’un
i
altınlarına ve parasına el koymayı planlamışlardır. Denize açıldıktan bir süre sonra
tayfaların niyetini anlayan Arion, en azından hayatını bağışlamaları için yalvarır. O gece
rüyasında bilgelik ve doğruluk tanrısı Apollon’u görür. Bunu hayırlı bir şey olarak
yorumlar. Tayfalar Arion’u denize atmak isterlerken, onlardan son bir defa saz çalmasına
izin vermelerini diler. Sazını o kadar güzel ve dokunaklı çalmış ki, Apollon’un kutsal
hayvanları olan yunuslar onu dinlemeye gelmişler. Arion ezgisini bitirince, kendini denize
atar. Dalgalar arasında boğulmak üzere olan Arion’u bir yunus balığı sırtına alıp
Yunanistan kıyılarına götürür.
Tanrı Apollon da Arion’un sazıyla üzerinde yolculuk ettiği yunus balığını
ödüllendirmek için gökyüzüne yerleştirir.
Masallarda adı geçen diğer Arion ise denizler tanrısı Poseidon ile toprak ve ürün
tanrısı Demeter’in (bkz. Virgo) oğludur. Demeter ve Poseidon’un oğlu Arion’un, Yunus
takımyıldızının mitolojik masalıyla bir ilişkisi yoktur.
Bu takımyıldızının ismi daha çok Poseidon’la ilişkilidir. Deniz tanrısı Poseidon’un
sarayında elli tane su perisi vardı. Bunların tümünü Nereus dünyaya getirmiştir. Bu yüzden
bu periler “Nereid’ler” olarak bilinirlerdi. Poseidon onların çoğuna karşı ilgisizmiş. Bir eş
bulması gerektiği zaman, aralarından denizde yaşamaya alışkın olanlarından birini eş olarak
seçmeye karar verir. Poseidon’un ilk seçimi elli Nereid’in ilki olan Thetis’tir. Poseidon
Thetis’in dünyaya bir oğlan çocuğu getiremeyeceğini öğrenir. Poseidon’un evlik için
sonraki seçimi Thetis’in kız kardeşi olan Amphitrite’dir. Amphitrite, Poseidon’la evlenmek
istemez, Atlas dağlarının ardına kaçar. Poseidon, Amphritite’yi kendisinin su altı krallığına
eşi olarak geri dönmesi için ikna etmek üzere çok sayıda haberci gönderir. Bu görevde
başarılı olan Delphinus’tur. Amphiritite, Delphinus’un yalvarmaları sonucunda ikna olup,
Poseidon’un sualtı krallığına, kraliçe olarak geri döner. Poseidon, Delphinus’u
başarısından dolayı ödüllendirerek gökyüzüne takımyıldız olarak alır.
Hristiyanlığın ilk yıllarında Delphinus, İsa’nın çarmıhı olarak da adlandırılır.

__________________
Hanif kalmak cesaret ister...
 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları eglen sohbet reklamver