Cevap: hayat bana ..... öğretti..
Üniversiteden hemen sonra kazandığım bir bursla Uluslararası İlişkiler Master’ına başladım. Her şeyi bildiğini düşünen koca kafalı bir gençtim ama tabii ki bana hiç öyle gelmiyordu. Açık tartışmaların geçtiği sınıflarda dünyanın başka yerlerinden gelmiş öğrencilerin de bulunduğu 18–19 kişilik bir gruba ne kadar bilgili olduğumun, kendimi ne de güzel yetiştirdiğimin şovunu yapıyordum. Ortaya koyduğum performanslardan o kadar mutluydum ki, elimi kendi sırtıma götürerek “pat pat” diye vurup tebrik etmek dışında her türlü şımarıklığı sergiliyordum.
Bir gün aynı zamanda hocam olan, belki kitap ve çevirileriyle, belki de Açık Radyo’nun kurucusu olmasıyla tanıyor olabileceğiniz Ömer Madra ile sohbet ede ede dersinden çıktık. Birikimi ve başarılarının dışında derslerinde sigara içirdiği için de zaten en favori hocamdı. Ona hararetle Gündüz Vassaf’ın “Cehenneme Övgü” kitabını anlatıyordum. Yürüye yürüye erkekler tuvaletine girdik. Yorumlar yapıyor, kendimce zekice çıkarımlar yapıp ondan alkış bekler gözlerle bakıyor, kitabı özetliyordum. 3–5 dakika hiç sözümü kesmeden dinledi. Neden sonra kabine girmek için hareketlendi ve bana çekingen bir şekilde:
-Kitabı ben çevirdim, dedi.
Önce ne demek istediğini anlamadım. Sonra aklıma yurt dışında yaşayan Gündüz Vassaf’ın kitaplarını İngilizce yazıyor olabilme ihtimali geldi. Veee…evet, orjinali İngilizce yazılan “Cehenneme Övgü”yü Türkçeye deminden beri kitabı anlattığım Ömer Madra çevirmişti.
Bu olay bende hayatımın geri kalanında aklımdan çıkmayacak iki ders bıraktı. Bir; o kadar önemli bir adam değilsin, bir sakin ol. İki; bilgi, birikim, “önemli olmak” tevazu ile birleştiğinde çok şık duruyor. |