Tekil Mesaj gösterimi
Alt 28 Haziran 2022, 12:12   #1
Çevrimdışı
Jkl
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cüneyt Arkın i rahmetle uğurluyoruz.. işte tanımadığımız yönleri ile Büyük oyuncu.




Efsane oyuncu Cüneyt Arkın'ın hüzünlendiren hikayesi

Sosyal medya hesabından 1960'lı yıllara ait bir fotoğrafını paylaşan Cüneyt Arkın'a takipçileri yorum yağdırdı... Ünlü aktör, "Çok iyi yaşadınız" yorumları üzerine o fotoğrafın hüzünlü hikayesini anlattı.

ARTIK YEMEKLERİ ÖNÜME KOYMALARI ÇOK AĞIRIMA GİDERDİ

"Bu paylaşımın altına çok iyi yaşadınız demişsiniz öyle tabii.
Anlatayım fotoğrafın çekildiği dönemi fakülte yıllarımdı hep çalıştım. İstanbul’da Tıp Fakültesi’nde okurken ilk iki yılımı
Sirkeci’de bir otel odasını iki inşaat işçisiyle paylaşarak geçirdim. Ders zamanı okula gider, kalan zamanda da onlarla inşaatlarda çalışırdım.

Bir yanda anatomi dersi, öte yanda inşaat işçiliği.
Stajımı yaptıktan sonra az çok hasta tedavi edebilir duruma geldiğimde hocam Cihan Abaoğlu beni evlere hasta bakıcı olarak göndermeye başladı. Hastanın başında 24 saat bekleyip, acil durumda müdahale etmekti görevim. Fakat tabii yeri geldiğinde adamı tıraş da ediyordum, altını da temizliyordum.


Ayda burs parası olarak 60 lira alırdım. Hasta bakıcı olarak bir eve gittiğim zaman ise günde 15 lira kazanıyordum. Ama ev sahiplerinin artık yemeklerini önüme koymaları çok ağrıma giderdi. İlk paramı aldığımda fırına koşup paranın hepsiyle ekmek aldım.

Çiğnemeden yuttum, patlayana kadar yedim. Sonunda da kustum. Ekmekleri görünce açlık korkumu yeniyor, huzur buluyordum. Yıllar sonra bile kaldığım otel odalarında baş ucumdaki komodinin üzerine bir somun ekmek koyar, ancak ona bakarak uyuyabiliyordum..

CÜNEYT ARKIN'DAN ANILAR

Yeşilçam'ın usta isimlerinden Cüneyt Arkın, set anılarını sosyal medya hesabında takipçileriyle paylaşıyor...
"Filmde ben yoksul bir gençtim. Gönül Yazar zengin bir kızı oynuyordu. Kırmızı, spor, üstü açık bir arabası vardı. Film çekimleri dışında beni yanına oturtur, gezerdik. Sinema oyunculuğuna yeni başlamıştım."

'GÖNÜL YAZAR İLE SAHNEMİZ VARDI...'

"Aldığım üç beş kuruşla, borçlarımı kapattığımdan, aslında filmde olduğum gibi hayatta da yoksuldum. Genç, güzel, şöhretli bir kadın yanımda kırmızı spor araba altımda bir hayali yaşıyordum. Tahta kulübenin önünde Gönül Yazar’la bir sahnemiz vardı."

'YARALI YÜREĞİMİ SONUNA KADAR AÇTIM'

"Münir ve Tanju da dert ortaklarımızdı. Sahne, Gönül Yazar’ın ısrarlı sorunlarıyla başlıyordu. Ben az konuşan, asla kendini açık etmeyen bir kişiliktim. Ama bir yerde Gönül Yazar öylesine can evimden vuruyordu ki, ister istemez yaralı yüreğimi sonuna kadar açtım."

'YAŞADIKLARIMI ANLATTIM'

"O, an aylarca süren bostan bekçiliğinde yaşadığım korkunç, yalnızlık, dost köpeklerim, vefalı sıpam, asla genç kızlıklarını yaşayamayan ablalarım, elleri nasırlı anam, kamburu çıkmış babam.Açlıklarımız, toprağı kazıp çıkardığımız acı köklerle karnımızı doyurmaya çalışmalarımız, cehalet, yoksulluk, çaresizlik, açlık işte bunları tek tek yaşayarak konuşmaya başladım.


'KAMERA SUSTU...'

"Senaryodan çıkmış artık düpedüz kendimi anlatıyordum. Çıt yoktu. Set etkilenmişti.Gözyaşlarımı silip sustum. Kamera da sustu. Münir Özkul bir garip kalktı, içeri girdi. Onu takip ettim.Pencere kıyısına oturmuştu. Yüzünde deniz vardı. Ağlıyordu. Yanına oturdum. Elini tuttum."

BAŞIMI OMUZUNA KOYDUM'
"Öteki eliyle beni sardı. ‘kardeşim’ dedi. ‘sen ne korkunç acılar çekmişsin, nasıl dayandın, nasıl yaşayabildin. Ben nasıl bir hayvanım ki, birazcık olsun sezmedim.’ Başımı omuzuna koydum. Çocuğuna yaptığı gibi, kocaman bir merhametle, usul usul saçlarımı okşadı.."

Sakın Türkan’ın gözlerine bakma, ölürsün' dediler
Türkan'la ilk filmimi çekerken “Sakın gözlerine bakma ölürsün” dediler. Kim gencecik yaşta ölmek ister ki? Karşılıklı ilk sahnemizde bu lafı çıkaramıyorum aklımdan.

Kulaklarına, alnına, çenesine falan bakıyordum hep repliklerimi söylerken. Türkan nezaketten susuyor ama ben bir türlü istenen oyunculuğu veremiyordum. Sonunda “Ölürsem öleyim” diye isyan ettim ve baktım gözlerine. Gözler göz değil gözistandı, memleket türküsüydü

"Babam beni memleket diye severdi
Bozkıra ait ne varsa gözlerindeydi.
Yüzü baştan aşağı Anadolu.
Elleri kocaman nasırlı.
Mevsimleri giyerdi.

Köy ekmeği, yeşil soğan yerdi.
Beni 'Memleketim' diye severdi.
Dağını, taşını, toprağını, çiçeğini, böceğini, koyununu, kuzusunu, gecesini, yıldızlarını, yağmurlarını, halkını çok seviyorum bu 'memleketin' derdi.


'Hala doyamadım onlara'.
'Memleketime doyamadım.'
'Nasıl bırakıp giderim onları'
Oysa ölümden korkmazdı.
Kurtuluş Savaşı gazisiydi."


Birkaç kere yaralanmıştı.
Vücudu şarapnel parçalarıyla doluydu.
Ama biz vatan için dövüştük, her şey vatan için... diye övünmezdi.
İstiklal Savaşı madalyası vardı.
Ama takmazdı. 'Övünmek olur' diye.
Kanlı boğuşmada yüzlerce arkadaşı toprağa düşmüş, şehit olmuşlardı. Dönüp onlara bakamamıştı bile.

Hemen önünde düşman ateş kustuğundan...
Bir bu silah arkadaşlarını anardı.
Sessiz, minnet, şükranla.
Ancak ateşi çok yükselip yatağa düştüğünde sayıklardı.
'Az kaldı arkadaşlar, ileri...'
Öldü. Çok oldu. Hala sesini duyuyorum.
'Az kaldı oğlum, ileri...



[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları eglen sohbet reklamver