Sınıf içinde genel düzeni bozan ve sorun olan davranışların çok farklı sebepleri olabilir. Ama bu davranışların üstesinden gelmek için öncelikle bu davranışların nedenlerini bilmeniz gerekir:
Mizaç/ Kişilik Özelliği:
Sınıfınızda bulunan bazı çocuklar, diğer çocuklara kıyasla daha gergin ve huysuz bir ruh hali içerisinde olabilir. Bu yönde beliren kişilik özellikleri, bu çocukların daha sık istenmeyen davranışlarda bulunmalarına neden olabilir. Sadece genetik olarak getirilen kişilik özellikleri yanında, içinde yaşanılan çevrenin de davranışlar üzerinde etkisi vardır.
Eğer çocukların gösterdiği olumsuz davranışların ne ölçüde kişilik özelliklerinden kaynaklandığını bilebilirseniz, bu özelliği kabul edilebilir bir şekilde davranışlarına yansıtmasına yardımcı olabilirsiniz. Örneğin, yeni durum ve olaylara kolay uyum sağlayamayan, içine kapanık bir çocuğa gün içinde yapacağınız değişiklikleri önceden haber vermeniz, onun grup aktivitelerine katılımını arttıracaktır.
Stres:
Sosyo-ekonomik şartlar, aile içinde yaşanan ekonomik ya da duygusal sıkıntılar (örneğin, boşanma, taşınma, kardeş doğumu vs.) özel öğrenme güçlüğü, dikkat ve konsantrasyon problemleri, sağlık sorunları özellikle beyin ve sinir sisteminde oluşabilecek aksaklıklar, fiziksel engeller, gelişimsel rahatsızlıklar çocukların davranışlarına olumsuz yönde yansıyabilir. Bu nedenle yakın çevrelerinde yaşanan stresten ve değişikliklerden duygusal olarak etkilenen çocuklar sınıf ortamında istenmeyen davranışlarda bulunabilirler.
Sınıf İçinde Zor Olan Davranışların Nedenleri – Alerji, Hiperaktivite, Öğrenme Güçlüğü
Çocuk Yetiştirme Yöntemlerinin Etkisi:
Sınıf ortamında görülen birçok olumsuz davranışın kökeninde çocuk yetiştirme yöntemlerinin etkisi olduğu söylenebilir. Bütün çocuklar yakın çevrelerinden ilgi ve sevgi görmek isterler. Ancak evde çocuğun ebeveynleriyle olumlu bir sosyal iletişimi yok ise, ilgi çekmek için istenmeyen davranışlar sergileyebilir. Bu şekilde bir amaca hizmet eden bu davranışlar kalıcı hale gelmeye ve her ortamda gösterilmeye başlanabilir.
Çocukların ihtiyaç duyduğu ilgiyi ve dikkati başka şekilde de çekebileceğini göstererek bu davranışların azalmasına ve uzun vadede ortadan kalkmasına yardımcı olabilirsiniz. Örneğin, çocuğun olumlu bir davranışını gördüğünüz zaman (arkadaşından kalemi çekmek yerine isteyerek aldığını gördüğünüzde) takdir ederseniz, çocuğun bu davranışı tekrarlama olasılığını arttırmış olursunuz. Çünkü bu davranış sayesinde sizin dikkatini çekmiş ve övgünüzü almıştır.
Çocukların Gelişim Seviyelerine Uygun Olmayan Beklentiler:
Eğer eğitimci olarak ilgilendiğimiz çocukların yaşlarına ve gelişim düzeylerine uygun olmayan beklentiler içine girersek, çocukların bazı davranışlarını olumsuz olarak yorumlayabiliriz. Örneğin, 3 yaşındaki bir çocuğu tek bir etkinlik üzerinde uzun süre devam etmesini beklemek gerçekçi değildir. Bu yaştaki bir çocuk çevresini tanımak, keşfetmek için farklı uyaranlara ihtiyaç duyar ve hareket halinde olmak ister. Bu nedenle eğitimci olarak çocukların gelişim özelliklerini bilmeniz ve ona göre beklentiler oluşturmanız çok önemlidir. Bazen sınıf ortamında sorun olarak tanımlanan bazı davranışların çocukların içinde bulunduğu gelişim dönemi özelliklerinden kaynaklandığı ortaya çıkabilir.
Ayrıca çocuktan kendi yaşına ve becerilerine uygun olmayan beklentiler içine girildiğinde olumsuz davranışlarda bulunabilir. Bu yapabileceğinden daha basit ya da daha zor beklentiler demektir. Bu nedenle, eğitimcinin beklentileri çocukların yetenek ve becerilerine uygun olmalı, uygulanan programda ve öğrenme ortamının düzenlenmesinde bu hususlar dikkate alınmalıdır.
Mekanın Etkisi:
Çocukların da herkes gibi belli bir alana ihtiyaçları vardır. Bu alanın içinde yeteri kadar malzemenin uygun şekilde yerleştirilmiş olması gerekir. Sınıf içerisinde, farklı gelişim alanlarını destekleyen ve çocukların gelişim düzeylerine uygun malzemeler bulunmalıdır. Çocuklara ayrılan mekanın darlığı ya da genişliği ve malzemelerin sayıları ve nitelikleri çocukların davranışlarını etkiler. Uygun şartlar sağlanamadığında, çocuklar daha hareketli, daha söz dinlemez olabilirler. Bu durumda, çocuğu değil ortamı değiştirmek önemlidir. Örneğin, köşelere ayrılmamış boş bir mekan, çocukları koşmaya teşvik edebilir veya oyuncakların çok yüksek raflara yerleştirilmesi çocukların istediklerini almak için eğitimciye bağımlı olmasına ve çocuk ile eğitimci arasında çatışmalar yaşanmasına neden olabilir.
Tutarsız Beklentiler:
Eğer çocuklar sınıf ortamında hangi davranışların uygun, hangilerinin uygun olmadığını bilmezlerse istenilen şekilde davranamazlar. Çocuklara kendilerinden ne beklenildiği açık ve net bir şekilde ifade edilmelidir.
İletişim – Serkan Kahyaoğlu anlatıyor.
Çocuklar kendilerini güvende hissetmek için bazı kurallara/ sınırlara ihtiyaç duyarlar. Ancak çizilen sınırlar içerisinde onlara seçenekler sunmak kendilerine olan güvenlerini arttırır. Kuralları belirlerken, çocukların güvenliğini sağlayan, yaralanmalarını ve başkalarını yaralamalarını önleyici, anlaşılır ve mantıklı kurallar koymak gereklidir. Çocuklar kuralları unutabilir ya da değiştirmek için çeşitli denemelerde bulunabililer. Bu nedenle kurallar aynı yöntemle (anlaşılır, açıklamalı, sonucunu gösterecek şekilde) çocuklara sıkça tekrarlanmalıdır.
Sınıf İçin Zor Olan Davranışların Nedenleri – Kural Koyarken
Örneğin: Sınıfınızda masanın ya da dolapların üstüne çıkıp atlamamak gibi bir kuralınız varsa; ilk önce bu kuralı çocuklara açıklayın. “Çocuklar sınıfımızda bulunan masa ve dolaplara bakar mısınız? Masa ve dolap, diğer eşayalarımıza göre alçak mı, yüksek mi? Peki bu eşyalarımızın üstüne çıkmak ve oralardan atlamak doğru bir davaranış mı? Peki neden doğru değil? Çıkarsak ve atlarsak ne olabilir? O zaman ne yapmamalıyız? Hep birlikte bu kuralın resmini yapalım ve duvara asalım mı?” gibi sorular ile kuralın açıklamasını yapar ve çocukların bu kuralı düşünmesini sağlarsanız, bu kuralı içselleştirmelerine yani kendiliğinden uygulamasına yardımcı olursunuz. Bir başka örnek el yıkamaya giderken sıra olmak ve sıranın başına sorumlu çocuğun geçeceğini bilmek olabilir. Bu çocuklar arasında çatışmayı önleyebilir.
Tuvalet ve Temizlik Zamanı
Çocuklara her yerin ayrı kuralları olabileceğini hatırlatın. Bazen aile ve okul ortamında farklı uygulamalar olabilir. Örneğin, çocuğun evde kardeşine vurması kabul edilebilir, ama sınıfta arkadaşına vurması kabul edilemez. Bu tür farklılıklarda, evde bu davranışın kabul edilebileceğini ama okulda kabul edilemez olduğunu çocuğa açıklayarak iki ortam arasındaki farkı anlamasına yardımcı olabilirsiniz.
Eğitimcinin Tutum ve Davranışlarının Etkisi:
Tutarsızlık: Çocuklar davranışlarını yetişkinlerin tepkilerine göre düzenlerler. Bu nedenle eğitimcilerin çocukların davranışları karşısında verdiği tepkilerin tutarlı olması oldukça önemlidir. Örneğin, her zaman “hayır” denilen ve kabul edilmeyen bir davranışa çocuğun ısrarından kurtulmak için”evet” denildiğinde çocuk neyin kabul edilebilir neyin edilemez olduğu konusunda bir karışıklık yaşayabilir. Bir sonraki sefer de muhtemelen aynı davranışı tekrarlar. Bu nedenle öğretmen olarak, çocuklardan gelen talepleri, her zaman verdiğiniz tepkilerle cevaplamak önemlidir.
Tutumlar: Eğitimcinin sınıf içinde çocuklara karşı sergilediği tutumların önemi büyüktür. Eğer eğitimci sınıf içinde baskıcı bir tutum sergiliyor, sınıf içinde tüm kararları çocukların fikrini almadan eğitimci veriyorsa çocukların kendine güvenleri olumsuz yönde etkilenebilir. Çocukları korkutarak ve üzerinde güç kullanarak terbiye etmeye çalışmak çocukların ilerki hayatlarında tamiri mümkün olmayan yaralar açabilir. Bu şekilde terbiye edilen çocuklar kendilerini önemsiz hissedebilir, fikirlerinin değersiz olduğunu düşünebilir. Baskıcı tutum dışında eğitimci sınıf içinde tavizkar bir tutum da sergiliyor olabilir. Yani kuralların olmadığı ya da kuralların olup da tutarlı olarak uygulanmadığı, sınırların net bir şekilde çizilmediği sınıf ortamları örnek olarak düşünülebilir. Sınıf içinde her şeye izin verilmesi, kuralların net oluşurulmaması, çocukların sınırlarnı öğrenememesine neden olur ki bu durum çocukların sosyal ve akademik başarılarını olumsuz yönde etkiler. Çocukların gelişimini olumlu yönde etkileyen bir tutum olarak bilinen destekleyici tutum sınıf içinde çocukların ihtiyaç duyduğu güven ve huzur ortamının oluşmasında etkilidir. Destekleyici tutum eğitimcinin çocuklar karşısında güç kullanmadığı ya da taviz vermeden çocuklarla sağlıklı iletişim kurmasına destek veren bir yaklaşımdır. Böyle bir ortamda çocuklar kendini rahatça ifade ettikleri için mutludur, dinlendikleri için kendilerini değerli hissederler, keşfetmek ve yeni şeyler denemek için istek duyarlar. Çocukların sınıf ortamında kendilerini mutlu ve güvende hissetmeleri öğrenmelerini desteklediğinden oldukça önemlidir.
Tüm bu sayılan nedenler dışında da bir çocuk sınıf içinde düzeni bozan davranışlarda bulunabilir. Bu nedenle eğitimcinin iyi bir gözlemci olması, çocuğun olumsuz bir davranış göstermeden önce ve sonrasında neler yaşandığını gözlemlemelidir. Eğer eğitimci sorun olan davranışa yol açan nedenleri ve durumları tespit edebilirse davranışla başa çıkması o denli kolay olacaktır.
Eğitimci olumsuz davranışı azaltma ve sonlandırmada aile ve rehberlik servisiyle işbirliğinde hareket etmeli, gerekirse farklı uzmanlık alanlarında olan kişilerden (psikolog,psikiyatrist, nörolog,
vb.) yardım almalıdır.