Cevap: Yeni Tanrılar
YAŞATICI İNTİHAR FİKRİ
Cioran üzerine düşününce ilk aklımıza gelen konulardan birisi de ölüm ve intihar fikri. “Yeni Tanrılar” kitabında da yazarın bu konudaki düşünceleriyle karşılaşıyoruz. Daha önce de belirttiğimiz gibi Cioran düşüncesinde intihar, genellikle yaşatıcı bir unsur olarak karşımıza çıkar. İnsanın dünyada varlığını devam ettirebilmesinin bir koşuludur bu. Dünya kötü bir yerdir ve insan hayattan bunaldığında, bir hiç olduğunu fark ettiğinde, onca olumsuz duruma tanık olup hiçbir şey yapamadığında gidebilme ihtimalinin olması yaşatıcıdır bana kalırsa da. Şöyle söylüyor düşünür: “Kendini öldüreceğini düşünmek iyi gelir. Daha huzur verici konu yoktur. Ona yaklaşır yaklaşmaz, nefes alır insan. Onun üzerine tefekkür etmek neredeyse bizzat eylem kadar özgürleştiricidir.” İntiharı düşünmenin özgürleştirici olması yine dünyaya mecbur olma hissini azaltmasıyla ilişkilidir. İnsan kendisini dünyada tutsak hissettiğinde, hiçbir kaçışı kalmadığında ölümü düşünmek kurtuluş sunduğu için iyi gelir. Cioran düşüncesinde bu fikir, intiharı eyleme geçirmekten çok onun üzerine düşünmekle ilgilidir. Yazar, düşünce olarak intiharı olumlar, âdeta bu fikrin olmasını şenlikle karşılar. Şu cümlelerinde ifade etmeye çalıştığı gibidir durum çünkü: “Kendini öldürmeyi hiç aklına getirmemiş kişi durmadan onu düşünen kişiden çok daha çabuk karar verecektir intihar etmeye. Can alıcı her eylemi düşünmeden gerçekleştirmek ince eleyip sık dokumaktan daha kolay olduğundan, intiharın el sürmediği zihin bir kez ona itildiğini hissetti mi, bu ani itki karşısında savunmasız kalacaktır.” Ancak intihar fikri ile yaşayan O'nu, yaşamın bir parçası yapmıştır ve düşüncesiyle özgürleşmeyi öğrenmiştir. Bu da bir şekilde intiharı yaşatıcı bir yere taşır. BOŞLUK
Cioran’ın “Yeni Tanrılar” kitabında bahsetmeden geçemeyeceğim bir konu da “boşluk” meselesi. İnsan türünün ara ara içine düşüp salındığı o tanımsız durum. Her şeyin anlamsızlaştığı bir yabancılaşma, hiçlikle savrulup, kederin başka türlü hissedildiği soyut bir bilinmezliğin içinde olma hâli. Cioran’ın cümleleriyle, “Boşluk -bensiz ben- “ben” macerasının sonlanışıdır, varlıktan iz taşımayan varlıktır, mutlu bir yutulma, mukayese kabul etmez bir felakettir.” Kişiyi “ben” yapan tüm inançların, kimliklerin, verili olan her şeyin dışına itilmektir bu. Kişinin “ben”den sıyrılması artık ona dair olan ne varsa hepsini bırakması anlamına gelir. Düşünürün “bensiz ben” ile kast ettiği de budur fikrimce. Boşlukta dolanan varlık için her şey geride kalmıştır. Tüm sorumluluklar, yükümlülükler boşluk tarafından “mutluca yutulmuştur”, varlıktan çıkılmıştır, izi bile yoktur, geriye kalan yokluğun nehrinde boğulmaktır.
E. M. Cioran’ın “Yeni Tanrılar” kitabı, bizi düşünürün pek çok fikriyle buluşturuyor. Bir kez daha dünyada varlık olmanın sıkıntısını duyuruyor, intihar fikriyle özgürleşebileceğimizi hatırlatıyor, ben olmaktan bıkmanın anlamını düşündürüyor, boğulmalardan, boşluklardan varlığa dair içinden çıkılmaz olandan, düşünceden, yüzeysel fikirlerden, tanrılardan, insanın tanrıya ihanetinden bahsediyor. Yine bir yığın şüphe ile bırakıyor okuru, başka türlü bakmanın yolunu açıyor, hayatı, dünyayı, doğayı, insanın açmazlarını, varlığı-yokluğu, ölümü-yaşamı iç içe geçiriyor.
Şöyle bir cümle geçiyor kitapta: “Acı çekmemiş biriyle yapılan her sohbet gevezeliktir.”
Cioran gibi dünyanın acısını çekmiş bir düşünürün metnini okumak, onunla diyalog kurmak, fikirleriyle hemhal olmak; kendimizle yüzleşmek, dünyanın çıkmazını anlamak, hayatın üzerimize yüklediğinin farkında olmaktır.
__________________ Değil mi ki çiğnenmiş inancın en seçkini,
Değil mi ki yoksullar mutluluktan habersiz,
Değil mi ki ayaklar altında insan onuru,
#SOMA |