Ebdal Kumral Hazretleri ve Hızır Aleyhisselâm-Osman Gazi.(HİKAYE)
Ebdal Kumral Hazretleri ve Hızır Aleyhisselâm-Osman Gazi.
Anadolu Erenlerinden Ebdal Kumral Hazretleri adındaki derviş, zaman zaman Hızır Aleyhisselâm ile görüşürdü.
Bir defasında Ermeni derbendi denilen yerde dinlenirken Hızır Aleyhisselâm yanına geldi.
Ebdal Kumral Hazretleri, Hızır Aleyhisselâm’a sordular:
-Efendim! Herbiri bir tarafa dağılmış olan bu Müslümanları bir çatı altında toplamak ve Müslümanların arasında birlik oluşturmak acaba mümkün müdür?”
Hızır Aleyhisselâm
-Mümkündür.
-Nasıl? Kimin tarafından olacaktır?
-Osman Gazi tarafından olacaktır. Osman Gazi ve evladı dağılmış olan Müslümanları bir bayrak altında toplayacaklardır. Osman Gazi’nin kurmuş olduğu devlet üç kıtaya hakim olacaktır.
Ebdal Kumral Hazretleri, Osman Gazinin adını duymuştu ama tanımıyordu. Hızır Aleyhisselâm devam etti.
-O genç erin geleceği çok ümitlidir. Kendisine şu müjdemizi ulaştır.
-Onu nerede bulabilirim?
-Onu, Edebâli Hazretlerinin yanında bulacaksın. Şeyhe bu mevzuda bir rüyasını nakledecektir.
Ebdal Kumral Hazretleri, Hızır Aleyhisselâm’dan ayrılınca, içini bir ateş ve özlem sardı. Büyük doğuşun müjdesini İçinde hissediyordu.
Heyecan ile Şeyh Edebâlî Hazretlerinin dergahına doğru yola koyuldu. İçi içine sığmıyordu. Sevinçten çocuklar gibi oynaya oynaya ve koşa koşa gidiyordu. Dergaha nasıl vardığının farkında değildi.
Bu sırada Osman Gazi, Şeyh Edebâlî Hazretlerinin Bilecik’teki Dergahı’nda müsafir bulunuyordu.
Osman Gazi o gece bir rüya gördü. Rüyasında, Edebâlî Hazretlerinin koltukları altından çıkan bir nûr, gelip Osman beyin koltuk altına girdi. O nurun girmesiyle, Osman beyin karnında bir ağaç peyda oldu.
Birden dallanıp budaklandı. Dallan çok yükseklere ulaştı. Altındaki, nice dağlar ve nehirler gölgelendi.
Onun gölgesindeki dağ ve nehirlerden birçok insan gelip İstifade etmeye başladı.
Osman Gazi bu rüyasını Şeyh Edebâlî Hazretlerine anlatırken Ebdal Kumral Hazretleri de oradaydı. Bu rüyanın yorumunda Şeyh Edebâlî Hazretleri:
-“Ey Osman! Sana müjdeler olsun. Sana ve senin evladına Cenab-ı Allah saltanat verdi, Ve dünya âlem, evladının saltanat güneşi altında ola. Ve hem kızım Mal Hatun sana helal ola…”
Ebdal Kumral Hazretleri bunları işitince karşısındaki gencin Hızır Aleyhisselâm’ın anlattığı Osman Gazi olduğunu anladı. Ve daha fazla dayanamadı. Araya girdi. Hızır Aleyhisselâm’ın müjdesini Osman Gaziye ilettikten sonra ilave etti:
-Ey Osman Gazi! Sana Padişahlık verildi. Bize şükrana ne verirsin?” Osman Gazi;
-Ne vakit padişah olursam sana bir şar, şehir vereyim, dedi.
Ebdal Kumral Hazretleri;
-Bize bir köyceğiz yeter. Şehirden vazgeçtik, dedi.
-Kabulüm.
-Öyleyse bize bir kâğıt, bir vesika ver.
-Kâğıt yerine İşte bir kılıcım var, Babamdan ve dedemden kalmıştır. Onunla birlikte bir de maşrapa vereyim. Birlikte senin elinde olsunlar. Neslin bu nişanı saklasın. Eğer Hak Teâlâ beni padişahlığa eriştirirse benim neslim dahi bu alâmeti görüp kabul etsinler, köyünü almasınlar, dedi.
Zaman geçti… 1288’de Osman Gazi, babasının yerine baş seçildi. Talihi açıldı. İlerledi. Bir çok yerleri fethetti. Osmanlı Devletinin temellerini Hızır Aleyhisselâm’ın müjdesiyle attı.
Hızır Aleyhisselâm’ın bu güzel müjdesini kendisine getiren, o mübarek insan, Ebdal Kumral Hazretleri çoktan vefat etmiş. Osman Gazi, Hızır Aleyhisselâm ile sohbet eden o büyük veli adına Ermeni Derbendinde bir zaviye yaptırdı. Bir çok köy ve tarlalar vakfetti. |