Boş olan bir masaya yöneldin ve oturdun
Boş olan bir masaya yöneldin ve oturdun.
Kahveni söyledin.
Gazeteye göz gezdirmeye başladın.
Cam kenarındaydın.
Kahveni yudumlarken dışarıdan geçen insanlara bakıyordun.
Kahven bitti.
Gazeteyi katlayıp masanın üzerine bıraktın.
Ceketini giyip uzaklaştın.
Bardağının dibinde bıraktığın, içmediğin bir yudum su oldum.
İçinde değil masanın üstünde kaldım.
Evdeydin.
Kahvaltını hazırlıyordun.
Telefonun çaldı.
Hemen duşa girdin.
Hazırlandın.
Sofra olduğu gibi kaldı, kahvaltın yarım.
Parfümünü sıktın.
Aynaya son bir kez baktın.
Kapıyı kitleyip çıktın.
Açık unuttuğun müzik çalar oldum.
Bizi anlatan şarkıları tek başıma çaldım.
Eve geldin.
Uzun zamandır izlemek istediğin filmi almıştın.
Hemen izlemek istedin.
Üzerine rahat bir şeyler giyip kanepeye uzandın.
Ocağın altını açık unutup, demlemeyi unuttuğun çay oldum, içini ısıtamadım.
Çok acele evden çıkman gerekiyordu.
Yetişmen gereken şeyler, gitmen gereken yerler vardı.
Hava yağmurluydu.
Yanına almayı unuttuğun şemsiyen oldum.
Hasta olmanı engelleyemedim.
Belki de benim adımla aynıydı onun adı.
Sizi tanıştırmak istediler.
Sanki çay ikram etmişler gibi, teşekkürler ben almayayım dediğin oldum.
Adımı duymak istemediğindim.
Hepsi hayaldi.
Belki o cafeye hiç gitmedin.
Müzik çaları hiç açmadın.
Çayı ocağa koymadın.
Şemsiyeni unutmadın.
Başkalarıyla tanıştın.
Tek bir gerçek vardı.
Sen beni unuttun. |